TEKNOSAB'da milyonlarca dolarlık işler nasıl yapılıyor?

Şu sıralarda Bursa iş dünyası gece TEKNOSAB ile yatıp sabah, yine TEKNOSAB ile uyanıyor.
Neler mi konuşuluyor?... Anlatacağım ama önce TEKONOSAB hakkında birkaç bilgi vereyim...
Kısa adı TEKNOSAB olan Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi, kentin batısında Karacabey sınırlarında 837 hektar alanda kuruldu. Konumu gayet iyi olan TEKNOSAB, 15 Temmuz 2015 tarihinde tüzel kişiliğini kazandı. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ile Karacabey Belediyesi tarafından kurulan bölgeye 6 Nisan 2016 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediyesi de katıldı ve 31 Mayıs 2016 tarihinde de Bakanlık bunu onayladı.

Şimdi devam edelim...

Her ne kadar bu oluşumda Karacabey ve Büyükşehir Belediyeleri yer alsa da, kararlar hâkim ortak olan BTSO tarafından alınıyor ve uygulanıyor... TEKNOSAB'a gerek olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu... Zira Bursa'daki mevcut OSB'lerin henüz yüzde 60'ı doluyken, diğer alanlar atıl kaldı... Yani önce mevcut OSB'lerin yatırımcılar tarafından doldurulması daha doğru olurdu.
Dedik ya, bu ayrı bir tartışma konusu.
O halde biz asıl konumuza tekrar dönelim şimdi...
***
TEKNOSAB arazisi eğimli olduğu için kot farkları var. Yani bölge içine yol açmak için tonlarca toprağın oradan oraya taşınması gerekiyor... Hah işte dananın kuyruğu da burada kopuyormuş...
Çünkü bu hafriyat işleri verilirken kime kaça verildiğini bilen yok... Dahası da işleri hep aynı firmalar alıyor...
Hafriyat, dolgu ve istinat duvarlarının yapılması için milyonlarca dolar harcanıyormuş....
Bunu bana söyleyenlere, "Bunda ne var ki, bu işleri yapmak için elbette para harcanacak" dedim.
Olanları anlatan dostlarım da, "Yahu bu paralar yatırımcılardan çıkıyor" dedi.
Ben de, "Bu durum gayet doğal. Yoksa ben mi vereceğim paraları?" diye sorunca derin bir iç çeken çekerek, "Elbette yatırımcılar ödeyecek. Ama sorun bu değil ki?" dediler.
Peki, sorun neymiş?
Sorunu da anlattı dostlarım...
İşte serzenişleri:
"Sorun bu işler yapılırken şeffaf ihaleler açılmamasında... Rekabetin önünün kapatılmasında... Bu işleri gözü kapalı verenler, kendi arazileri için böyle yapmazlar, en az 3-4 firmadan teklif alırlar... Sonra da şartları gözden geçirip en uygun teklifi verene işi verirler... Yüzlerce sanayiciden toplanan paralar ile yapılan yollar için; kimler ne teklif verdi?... Bunu bilmek yatırımcının hakkı değil mi?... Nasıl oluyor da hep aynı firmalar o işleri yapıyor?... İşler yapılırken ihale açıldıysa, neden kimsenin haberi olmuyor?"
Durum buysa elbette haklılar...
"Peki, bu işleri hangi firmalar yapıyor?" diye sordum.
Orada biraz düşündüler. Sonra da şunları söylediler:
"Önce şu bilgileri verelim... Oytaş Yıldız İnşaat diye bir firma var... Bu firma Osman Yıldız ve Abdullah Burkay ortaklığında kurulmuştu... Şimdi Abdullah Burkay, Oytaş Yıldız İnşaat'tan ayrıldı... Burada birde detay var... Osman Yıldız, Abdullah Burkay ve İbrahim Burkay kuzendir" dediler.
"Hoppala paşam Malkara Keşan, olabilir bunda ne var?" diye sordum haliyle...
Öyle ya 3 tane iş insanı ve 3 kuzenin bu konu ile ne ilgisi olabilir? Öyle ya...
Dediler ki;
"Biz öncelikle TEKNOSAB'da hafriyat, dolgu ve istinat duvarlarını işlerinin neden açık ihaleler ile yapılmadığına cevap verilmesini bekliyoruz... Bir de iş kapalı devre iş verilen firmalar ile İbrahim Burkay'ın kuzenleri olan Osman Yıldız ve Abdullah Burkay'ın iş ilişkilerinin araştırılması gerektiğini düşünüyoruz" dediler.
Daha da çok şeyler anlattılar... Ama onları şimdilik yazmıyorum...
***
Hülasa yazdığım kadarı ile bile anlatılanlar hiç normal değil.
Ayrıca dostlarım şunları da söylediler;
"Yahu yola çıkıp taksi çevirseniz, aynı yerden ertesi gün, daha ertesi gün, daha da ertesi gün yine taksi çevirseniz, bineceğiniz taksinin aynı olması ihtimali sıfıra yakın....Ama TEKNOSAB'da yollar yapılırken hafriyat, dolgu ve istinat duvarlarını yapanlar sürekli aynı firmalara iş veriliyor... Üstelik bu işleri yapanların yolları nedense hep 3 kuzen ile kesişiyor... Bunlar nasıl oluyor?...En önemlisi de bu işler için neden kıran kırana ihaleler yapılmıyor?..."
Tüm bu soruları iş insanı dostlarım bana sordular...
"Yahu ben nereden bileyim?...Hafriyat kamyonu görsem çöp kamyonu zannederim ben... Bu sorulara nasıl cevap vereyim ki?...
O zaman soruyu asıl muhatabına sorayım...
Sayın İbrahim Burkay; bu vahim iddialara cevap cevabınız var mı?...
Merak etmeyin vereceğiniz cevapları buradan yazacağım söz...
Haaa cevap vermeyebilirsiniz. Olabilir.... Ama unutulmasın ki, sükut ikrardan gelir...Kaldı ki, soruların cevabını sadece ben beklemiyorum... Bursa iş dünyasında hatırı sayılır iş insanları bekliyor... Hatta duyduğuma göre, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nda  bazı bürokratlar bu sorulara cevap aramak için çoktan kolları sıvamışlar...Demedi demeyin...
***
Bugünlük bu kadar:
Bir dahaki sefere GUHEM'i de yazacağım inşallah.