Hava Durumu

AKLIMDA BİR ÇOCUKLUK VAR

Yazının Giriş Tarihi: 03.04.2022 10:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.04.2022 10:09

Kırk seneyi aşkın zamandır aklımda olan bir çocukluk var.

Evimizin salonunda kurulan iftar sofraları… Ramazan geceleri babaannemle, komşularımızla, arkadaşlarımla gittiğimiz teravih namazları, camideki büyüklerin bize şefkatli tavırları, namaz kılarken niye olduğunu bilmediğimiz ama kendimizi de tutamadığımız bir gülme isteği, sonra namaz aralarında hep bir ağızdan okunan “Allahümme salli ala” nın muhteşem melodisiyle içimde kabaran tuhaf coşku, namaz bittiğinde duyduğumuz sevinç… Biraz zorlansak da ertesi akşam yine gitmeyi isteyeceğimizi bilerek evlere dağılmak…

Sahurda sıcacık yataktan gözlerimi tam açmadan kalkıp, ısıtılıp arasına tereyağıyla bal sürülmüş pidenin olduğu masada, şekeri bile karıştırılmış çayın kokusunun doldurduğu odada sevgiyle ve gururla bağırlarına bastıkları torunlarıyla sahur kahvaltısı eden iki insanın parçası olduğumu bilmenin sonsuz güvenini hatırlarım her Ramazan.

Samimiyetle inanmak o zaman başlayan bir şey. Dedem hiçbir şeyi gösteriş olsun diye yapmazdı. Babaannem de. İçtenlikli olmayan hiçbir şey yapılmamalıydı. Böyle büyütüldük. Zorlamadan, korkutmadan. Allah yakar, çarpar denmeden. “Böyle yaparsan memnun olurum” denildi.

Öfkeli olmayan, çıkarcılıktan uzak, haramdan korkan, muhtaçlara yardım eden, inançlarıyla böbürlenmeyen, dini itikatlarını gösterişe dönüştürmeyen insanlarla büyüdüm.

Şimdi kırk yıldan fazla zaman geçmiş o çocukluğun üzerinden, böyle yaşayan insanlara saygı duyuyorum. İnançlı olmayan insanlarla bir zorum yok. Onlar tarafından kırılmadığım, saygı gördüğüm de doğrudur.

Din adına dehşet saçanlar, oruç tutmayanlar için korkunç cezalar kesme hakkını kendilerinde bulanlar, yargılayanlar, ahkâm kesenler, başkaları için kötülük düşünmeyen, iyiliğini esirgemeyenlerin ‘her şeyden önce sorulacak soruya’ gönül rahatlığıyla verecekleri cevaptan habersizler.

Günleri sayıp bayrama yaklaştıkça toplayacağı harçlıkları, o şahane mendilleri, alınacağına durmadan sevindiği bayramlığı, ayakkabıyı düşünen o çocuk gözümün önünde yine. Gitmiyor bir yere biliyorsunuz siz de.

Oruç tutamayacak kadar küçük olduğum zamanlarda yine de sahura kalkıp sonra uyanınca öğle saatine kadar hiçbir şey yemeyip dedesinin eve gelmesini bekleyen, gelir gelmez  “Yiyebilirsin şimdi lehimciye lehim yaptırdım” demesine sevinip karnını doyuran, sonra iftara kadar yine kendini oruçlu zanneden çocuğa hiç kıyamıyorum.

O huzuru hissedenler bilirler. Yıllar geçip huzurumuzu bozma konusunda kendi kendimize yaptıklarımız sinir bozucu olsa da camiden gelecek ezan sesini, topun patlamasını dinleyip yüzünü pencereye dayayan, cami eve yakınsa ışıklarını görmeyi bekleyen çocuklardık biz.

Aynı huzurla sahurlar, iftarlar yapmak istiyorum. Pide sıcak, çay artık şekersiz, bakıyorum bir şey anlatacağım, onlar yoklar! Çok özlüyorum.

Samimiyetle inanan herkesi kucaklayan bu ayı seviyorum. Sevenleri de seviyorum.

Dini korkuyla değil sevgiyle anlatanları, böyle düşünmese de saygılı davrananları seviyorum. Kendi sofrasından daha güzelinin başka evlerde kurulmasını yürekten isteyenleri daha çok seviyorum.

Aklımda bir çocukluk var sıkı sıkı bağlıyım ona. Lehimci çok kuvvetli, biliyorum.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.