Hava Durumu

Şadi Özdemir: "Ben 78 kuşağıyım. Tehditten, ölümden korkmam! Zaten fazladan yaşadım.."

Şadi Özdemir: "Ben 78 kuşağıyım. Tehditten, ölümden korkmam! Zaten fazladan yaşadım.."

Haber Giriş Tarihi: 14.09.2025 21:23
Haber Güncellenme Tarihi: 14.09.2025 21:59
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.lodoshaber.com
Şadi Özdemir: "Ben 78 kuşağıyım. Tehditten, ölümden korkmam! Zaten fazladan yaşadım.."

Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir'le yaptığımız söyleşinin ikinci bölümü daha netameli konulara, çarpıcı ve sarsıcı iddialara dair...

Neden Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor?
Aydın Belediyesi'ni gerçekten dolandırdı mı?
İşin aslı nedir?

Nilüfer'in ballı rantı yüzünden ölüm tehditleri aldı mı?
Birileri masasına kurşun bıraktı mı?
İddia edildiği gibi, eşi dostu ve müteahhitleri mi kolluyor?
Kendisini gerçekten sol-sosyal demokrat bir belediye başkanı olarak görüyor mu?
Hiç bir sorumdan kaçmadı, hiç bir soru karşısında tepki göstermedi.
Ben sordum, Şadi Özdemir de elbette kendi cephesinden yanıtladı.

• Şadi Bey, siz gerçekten iddia edildiği gibi Aydın Belediyesi'ni dolandırdınız mı? Ya da, neden dolandırdınız?

Aydın Belediyesi 2014 yılında Büyükşehir Belediyesi oldu. Büyükşehir belediyesi olunca 52 tane ilçe ve belde birleşip tıpkı BUSKİ gibi ASKİ'yi oluşturdular. Bu şu demek: 52 ayrı sicil, 52 ayrı ödeme sistemi... Bunların birleştirilmesi gerekiyor. Bu birleştirme işini başaramadılar. Her mecliste bu ay gecikme faizi uygulanmasın diye karar almak zorunda kaldılar. Sonra, "siz bunu yapar mısınız?" Dediler, "yaparız" dedik.

• Sizi hangi bağlantıyla, nasıl buldular?

Bizim pazarlamacı arkadaşlarımız bütün belediyeleri geziyorlar.

• Onun haricinde bir bağınız yok muydu?

Hayır yoktu. Aydın’a hayatım boyunca 3 ya da 4 kez gitmişimdir zaten. Bu anlamda hiçbir bağımız yoktu belediye ile. Hatta orada da yeni bir yapılanma oluşturuluyordu o dönem. Hatta baştan bize de çok güvenmediler yapabilir miyiz diye. Çünkü bizim su işleriyle ilgili bir referansımız yoktu. Ama bizim için zor bir iş değildi. Biz iki örnek yaptık. Bunun üzerine hizmeti satın aldılar. 2014’te bir miktar hizmet satın aldılar, 2015 yılında ise bir miktar daha hizmet satın aldılar.

• Buraya kadar her şey yasal ve normal görünüyor.

Evet yasal elbette. O dönem su işletmesiyle belediye arasında birtakım sıkıntılar yaşandı. Biz 35 kişi falan çalıştık bu iş için ve toplamda 900 bin liralık bir iş aldık. Öyle devasa bir rakam değil.

• Ama dönemin 900 bin lirası?

Aynı dönemlerde Gaziantep su işletmesi de yazılım alarak bu işleri yaptı. Onlar 5 milyon 5 lira ödedi. Burada biz biraz da referans olsun diye bu fiyata yaptık. Ancak sonra bir baktık ki, başka yazılımcılar gelmiş programı kopyalamaya çalışıyor. Bu kez ben dava açarak ayrıldım oradan. Benim oraya açtığım ve süren bir davam var.

• Yani süreç sizin belediyeye dava açmanızla mı sonuçlandı?

Evet (Belediye Başkanı’nından bahisle) kendisi oraya bir ekip kurmuş. Ekiple bizim data ilişkilerini falan kopyalıyor.

• Artık işi satın almış, neden kopyalasın?

Şöyle: İşi satın alıyorsun, yazılımı satın alma hakkını kullanıyorsun. Bunu geliştiremez, başka yere satamaz lisans hakları nedeniyle. Bizim davamız da sürüyor.

• Sonra?

Oradaki birtakım iç mücadeleler neticesinde, bunlar birbirine girmiş. O öbürüne iftira atmış, o iftira atmış. İftira atarken biri de yazmış: “1 milyon 925 bin lira vermiş” diye. Oysa bizim rakamımız 9 yüz küsur bin artı KDV.
O dönem, belediye ile iş yapan 30-35 kişinin, herkesin içine katıldığı bir dava açıldı.

• Kim açtı davayı?

Devlet açtı. İhaleye fesat karıştırmaktan açtı.

• İhaleye fesat karıştırdınız mı? Diye soracağım ama ortada ihale yok!

Evet. Ben o süreçte yargılanan diğer isimlerin de bir suçu olduğu kanaatinde değilim. Tamamen bir hesaplaşma işi. Teslim alma işi diye düşünüyorum. Günün sonunda şuraya geldik. Ben aday olduğumda da tekrar bu meseleler ısıtıldı. Bombardımana tutuldu.

Normal değil mi? Bir başka belediye ile ilgili süreçte ağır cezada yargılanıyorsunuz.

Sizin için de dava açarsam, siz de ağır cezada yargılanabilirsiniz. Dava açılabilir ama bunun sonucu önemli. Genel Merkezimiz de bütün hukukçular inceledi. Aday olmamızda bir sakınca görmediler. Genel Başkan’la da görüştüm. Bir risk görüyorsanız ben adaylıktan çekilirim diye.

• O döneme ilişkin yapılan yayınlarda, sizin dönemin FETÖ Belediyeler İmamı’nın hesabına kendi firmanızdan iki kere ödeme gönderdiğinize ilişkin iddialar yayınlandı!

Öyle bir şey yok. Hiçbir para göndermedim. Öyle bir yayın da yok.

Bu tarz iddiaların gündeme getirildiği yayınlar var. Demek ki siz görmemişsiniz.

Belediye toplantılarında sunumlar yapan bir adam vardı. Ersin Karaaslan... Sonra bu adam itirafçı oldu. Polislerin verdiği şeyleri itirafçı olarak anlattı.

• Bu adama hiç para gönderdiniz mi?

Hayır. Ersin Karaaslan’la hiç diyaloğum yok, bir dakika oturmuşluğum yok. Hatta karşı çıktı bizim işi almamıza! Biz onlara rağmen bu işi yaptık. Yediremeyince böyle iddialar çıktı.

• Böyle korkunç iddialar karşısında neden sustunuz? Biri bana FETÖ belediyeler imamına para gönderdin dese deliye dönerim.

Bunları okumadım bile. Gerçekçi olursak, her konuda iftiralar atıldığını biliyoruz. 40 yıldır bu işin içindeyim. Adama para lazım, iftira atıyor. Vermezsen bir daha yazıyor, bir daha yazıyor. 900 bin liranın neyini göndereceğim! Asla böyle bir şey yok.

• Siz paranızı aldınız mı?

Evet aldık.

• Tamamen masum olduğunuz bir süreçten bahsediyorsunuz. Vicdanınız nasıl?

Beni çok sömürdüklerini düşünüyorum. Ben bunun iki katından daha fazlasını almalıydım.

• Değil Aydın Belediyesi’ni dolandırmak… Üzerine alacaklıyım mı diyorsunuz?..

Evet, tam tersine belediye beni zarara soktu! Davam biterse, kazanırsam ciddi para alacağım.

• Belediye başkanı seçilmenizin ardından zaman zaman tehditler aldığınıza ilişkin iddialar gündeme geldi. Mesela bir şehir efsanesi var. Gelip masanıza kurşun bırakan oldu mu gerçekten?

Kimse benim masama kurşun bırakmadı. Bıraktıysa da ben görmedim.

• Bıraksaydı görürdünüz bence?

Birisi geldi, bıraktı falan… Yok böyle bir şey. Bu tür lafları hep duyduk. İşte, “13 kardeşiz, bir tanesine biz 12 kardeş bakarız” türü…

• Evet, bu tür iddiaları soruyorum.

Bunlar malum, rant hikayeleri tabi asıl niyet bizim üzerimizde korku yaratmak. Bu tür hikayeler çok duydum. Ama doğrudan bana gelen bir tehdit olmadı. Ancak başka arkadaşlarımıza gelenler oldu." Tehdit mi ediyorsun? Yürü git!" Diyorum. Bu kez, “ben seni hiç tehdit eder miyim? Kurşunun önüne kendim geçerim, de bilmem ne de…”

• Yani dolaylı tehditler mi geliyor?

Bana gelmese de aşağıdaki arkadaşlara geliyor. İmar Müdürlüğü, Yapı Kontrol Müdürlüğü…

• Ne istiyorlar?

Usulsüz işlerinin usullü hale gelmesini istiyorlar.

• Bir alışkanlıkları mı var buraya ilişkin?

Ruhsatsız binası mı var, onun halledilmesini istiyor.

• İşte o sebeple diyorum, bu talepler bir alışkanlığın ürünü ve devamı mı diye?

Ben bunu bir alışkanlık olarak görmüyorum. Çözebilir miyim diye bayağı da uğraştım aslında. 236 öğretmenin evi yıkıldı orada. 8 senedir adam evinde değil. Tamam, müteahhit öyle yapmış, böyle yapmış. Ama o insanlar emekli öğretmenler... Eski Türkiye'de öğretmenler ya da emekli öğretmenler ev sahibi olabiliyordu. Bir Emek Sitesi var mesela. Emek Sitesi işçilerin, emekçilerin sitesi. Ben siyasetçi olarak, "bana ne kardeşim! Diyemem." Müteahhitlere söylersin. Ama emekçilere söyleyemem.

• Evet... Birileri de artık müteahitlere karşı vatandaşın ve toplumun haklarını savunsun.

Dolayısıyla bir şekilde o sorunların çözülmesi lazım. İşte bu noktalarda zaman zaman tehditler alıyoruz. Ben de hepsine şunu söylüyorum: "Ben 78 kuşağıyım. O dönemden pek çok arkadaşımız öldü. Ben de ölebilirdim. Ben 45 yıl fazladan yaşadım. Artık ölüm falan beni korkutmaz!"

• Ölümden korkmamak o kadar kolay mı?

Kolay tabii. Ben kanser oldum. Üzerine ekstradan 7 yıl yaşadım.

Rahatsızlığınız tamamen bitti mi?

Evet. Pankreas kanseriydim. Uzun zaman önce tedavim sonuçlandı. Artık sadece kontrollerim yapılıyor.

• Bu deneyim mi sizi bu tür konularda rahat biri yaptı?

Ben fazladan yaşıyorum. Normalde pankreas kanserinde 6 aydan fazla yaşamak zordur. Biraz şans, biraz mücadele... Bu aşamada eşime teşekkür ederim. Benimle çok ciddi bir dayanışma içinde oldu.

• Çok geçmiş olsun...

Sağ olun. Dediğim gibi beni değil ama ekibimizi tehdit edenler oldu.

Neden şikayetçi ya da davacı olmuyor musunuz?

Davacı olmuyoruz.

• O zaman ben de sizi tehdit edeyim?

Sizden de davacı olmam. Ben il başkanıyken de çok saldırıldı. Hakaret, iftira... O zaman da kimseye dava açmadım. Ancak artık dava açma aşamasına geldik. Avukatım ilgileniyor bu konularla.

• Belediye başkanı olmaktan mutlu musunuz?

Yapacağın bir şey varsa, belediye başkanlığı kuvvetli bir görev. 20 milletvekilliğinden daha kuvvetli. Ne yapmak istediğinizle alakalı. Eğer gerçekten topluma hizmet etmek istiyorsanız burası yeri. Milletvekilliği rica makamı, burası icra makamı.

• Kendi belediye başkanlığınızı beğeniyor musunuz?

Umut edip planladığımla şu an olduğum nokta eşit değil.

• Daha fazlasını mı yapmalıydınız?

Biraz buradaki yapılar... Bazı farklı şeyler... Henüz planladığım noktada değilim.

Şu asansör meselesinin-iddialarının içyüzü nedir? Siz kamunun parasını kimlere yediriyorsunuz? Hakikaten hiç yakıştıramaz, çok ayıplarım. Hem solcu, hem devrimci olup, kamu parasını asansörcülere yediriyorsanız herkes sizi kınar.

O iddialar gerçek dışı. Öyle bir şey yok.

• Onun yerine nasıl bir şey var?

Elinizde asansör var. Bunun sağlıklı olup olmadığını kontrol eden mekanizmalar var. Ve bu konuda yalnızca Sanayi Bakanlığı'nın lisans verdiği firmalar çalışabiliyor. Bu işin bakımını yalnızca bu lisansı alabilmiş firmalar yapar. Biz de bu firmayla çalışıyoruz.

Ama, ahbabınızla, arkadaşınızla çalışıyorsunuz. Neden? Sizce bu durum etik mi?

Bu arkadaşı ben getirmedim. Zaten 5 yıldır burada çalışıp bu işi yapıyordu. Yalnızca işe devam etti. Burada eleştirilen kısım şu: "Bu denetleme işini Makine Mühendisleri Odası'na neden vermediniz?" Denildi. Diğer 16 belediye de vermedi. Herkes neden Nilüfer'i eleştiriyor?

• Neden?

Rantı yüksek de ondan. Eleştirenler de rantçılarla birlikte hareket ediyor. Bakın, bu noktada zaten fiyatı Sanayi Bakanlığı belirliyor. Bir kimseye kafamıza göre bir bedel ödemiyoruz.

• Bir başka firmaya neden şans verilmedi?

Şehrimizin lisanslı bir firması işini yapmaya devam etti. Bunu suç olarak görmek doğru değil.

Suç değil, eleştiri konusu.

Bakın mesela, biz pek çok oda ile zaten çalışıyoruz. Ancak Elektrik Mühendisleri Odası lisans almadı. Dedi ki bunu yaparken: "Ben odayla elektrik mühendislerinin rekabet etmesini doğru bulmam."Ancak makine mühendisleri böyle bir yaklaşım içinde değil. Burada bir ihaleye çıkma, bir fiyat belirleme söz konusu değil. Öte yandan bu arkadaşlar deneyimli ve saya hakim. Olayın ahbaplıkla alakası yok. Bunu konuşanlar diğer 16 ilçeyi neden konuşmuyor?

Sizce neden konuşmuyor?

Demek ki diğer ilçelerde asansörlü bina bina yok.

Bu durumda öyle olabilir.

Ben Nilüfer'in rantını halka çevirmeye çalıştığım için burası gündem oluyor.

• Nilüfer'in rantını gerçekten halka çeviriyor musunuz?

Bence çeviriyorum.

Nilüfer'in rantını halka çevirdiğiniz hangi projeleri örnek verebilirsiniz?

Burası dağılmış bir yerdi topladık. Belediyeyi çok yüksek bir borçla devraldık. Toparlamak da kolay olmadı. Buna rağmen 13 tane park yaptık. Kreşler yapıyoruz.

Kreşler ücretsiz mi?

Ücretsiz değil ama ücret çok cüzi ve çok büyük talep var. Tarım alanlarında ekilen ürünlerin satışını yapabilmek için bir mekanizma kuruyoruz. Kadın derneklerinin ürettiği ürünlerin satışını yapabilmek için modeller geliştiriyoruz. Köylünün tüccara boğulmasıını ortadan kaldırmak için bu projeleri tüm Nilüfer'e yayacağız. Müjdat Gezen Kültür Merkezi var mesela.

Evet metruk halde duruyor senelerdir.

Onu ön tarafa alıyoruz. O binanın güçlendirilmesiyle yeniden yapılması arasında çok küçük bir maliyet var. FSM'ye cephe olacak. Müjdat Gezen Kültür Merkezi'ni mevcut müzik parkının oraya alacağız. Daha bunun gibi planladığımız ve hayata geçecek olan pek çok projemiz var.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.