Hava Durumu

#Naci Görür

Lodoshaber.Com - Naci Görür haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Naci Görür haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Naci Görür'den deprem açıklaması! Haber

Prof. Dr. Naci Görür'den deprem açıklaması!

Bakırköy Florya’da ‘Afete Dayanıklı Şehir 17 Ağustos Anma Programı’ paneli düzenlendi. Panele, konuşmacı olarak Endüstri Mühendisi Prof. Dr. Burcu Balçık, ODTÜ Şehir Planlama Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hüseyin Tarık Şengül ve deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür katıldı. ‘Deprem ve İstanbul’ konulu sunum yapan Prof. Dr. Naci Görür, endişeyle beklenen 'Marmara Depremi' ve 'İstanbul Depremi' hakkında uyarılarda bulundu. Görür, “İstersek sahaya inip İstanbul'u depreme hazırlamaya başlayabiliriz. Zaten ben merak ediyorum. Niye bekliyoruz ki? Sürekli proje, proje, proje, proje, bütün raflar doldu proje. Dünyada en fazla deprem hazırlık projesi yapan Türkiye'dir eminim. Öyle İstanbul bakir bir yer değil. Yani depremle ilgili hazırlığın yapılmadığı yer değil. 1999'dan bu yana gerçekten İstanbul'da inanılmaz derecede depreme hazırlık çalışmaları yapıldı. Ama sonuç daha tam olarak İstanbul depreme hazır değil. Yapılması gerekenlerin yanında daha az. Onun için İstanbul'da sıfır çalışma diye bir şey yok.” diye konuştu. “Deprem gelmeden ilk defa hazırlık bu hükümet tarafından yapıldı” Depremi beklemeden hazırlıkların ilk defa mevcut hükümet tarafından yapıldığını anlatan Görür, “Bu hükümet ilk kez 2006 yılında dedi ki: 'Bundan sonra biz depremin olmasını beklemeden, biz özellikle risk yönetimini uygulamaya başlayacağız. Deprem gelmeden önce zarar azaltıcı çalışmalar yapacağız.' Doğru olan çağdaş olan bu. İstanbul için gelin özel bir kanun çıkartalım. Bu özel olması gerekmiyor. Bütün deprem hazırlığına girilmiş kentlerde deprem ve hazırlama adını öyle koyalım. Kanunu çıkartalım. Şimdi o kanunla birlikte siz ne tür zorlukla karşılaşıyorsanız işte Türkiye Büyük Millet Meclisi onu çözün. Yani çok zor bir şey değil. İnsanlarımız ölmesin diye lütfen bunu da yapın.” diye konuştu. “Büyük depremlerin oluşacağı periyotlara giriyoruz" Deprem hazırlığı için belediyeler ile merkezi hükümetin omuz omuza irade birliği yaparak hazırlık yapılması gerektiğini söyleyen Görür, “Halkı muhakkak bu işin içine sokacaksınız. Halk da bu güç içerisine üçlü olarak girecek. Eğer İstanbullu deprem kültürüne, bilgisine bilincine bilgive birikimine haiz değilse İstanbul'u depreme asla hazırlayamazsınız. İstanbul'daki insanlarımızın, eğer ki deprem kültürü olsa, bilinci olsa, burada kaçak göçek bina yapılmaz. Halkın bu işe sahip çıkması lazım. Depreme halk sahip çıkmaz, talep etmezse yerel ve merkezi yönetimlerden siz bu depremi hazırlanmayı unutun, hepimizin ömrü bu asır süresince depremlerde on biner on biner, elli biner, elli biner gömeriz insanları bize. Bunu şaka etmiyorum. Çünkü gelecek periyodun nasıl geleceği belli. Öyle bir periyotta yaşıyoruz ki büyük depremlerin artık oluşmaya başlayacağı dönemlere giriyoruz.” diye belirtti. “İstanbul’daki 7 baraj depremde çok riskli” İstanbul’daki barajlardan 7 tanesinin depremde riskli olduğunu anlatan Prof. Dr. Görür, “İSKİ’nin barajlarında ben de hasbelkader görev yaptım. Teknik üniversiteden ekibe de ince sondajlarla çalışma yapıyorduk. 14 tane barajın 7'si çok tehlikeli. Yani bu depremi çıkartır veya çıkartmaz. Ayrıca İstanbul'da en az yüz milyon ton atık çıkar. Atık dediğim olur. Bunun için de asbest de dahil, parlayıcı, patlayıcı, toksin, kimyevi maddelerin hepsi. Bunları şimdiden, uluslararası yöntemlere göre nasıl bertaraf edeceğiz? Nasıl bunları ortadan kaldıracağız? Nasıl geri dönüşüme tabii tutacağınızın planlanması lazım.” şeklinde konuştu.

Naci Görür olası İstanbul depreminin tarihini hesaplayarak uyardı! Haber

Naci Görür olası İstanbul depreminin tarihini hesaplayarak uyardı!

Son günlerde Malatya, Diyarbakır ve Bingöl'de meydana gelen depremlerin ardından deprem uzmanlarından uyarılar gelmeye devam ediyor. Prof. Dr. Naci Görür son günlerde meydana gelen depremlerle ilgili, "O bölgede 2 büyük deprem oldu. Bölgedeki aktif fay sistemleri özellikle depremleri üreten fay sistemleri daha uzun zaman dengeyi bulmak için belirli ölçüde depremler oluşturacaktır. Genel anlamda, bunlara artçı diyebilirsiniz. Bunların 1-2 sene daha devam edebileceğini düşünüyoruz. Gittikçe daha küçülecek ve oluşum sıklıkları azalacaktır. O bölgedeki komşu ve deprem üreten faylarla ilişkili fayları da tetikledi bir anlamda onlara da stres yükledi. Stres transferi, o fayların stres alanlarında değişikliğe neden oldu" dedi. Olası İstanbul depreminin zamanlamasıyla ilgili Görür TV5'te yaptığı açıklamada, "Zamanlama bence hiç önemli değil. Bu asıl hedeften uzaklaşmak anlamına geliyor. Ben desem ki; 50 sene sonra olacak bizim insanımız ölecek" ifadelerini kullandı. İSTANBUL DEPREMİNİN ZAMANINI HESAPLADI Görür, "İlla merak ediliyorsa 99'dan sonra 30 sene içerisinde her an olmak kaydıyla Marmara Bölgesi'nde 7'nin üzerinde depremin beklendiği bilimsel verilerle ortaya konuldu. 30 sene desem bunun artı-eksi 13 senesi var tabii. 99'dan sonra 30 sene koysanız 2029 olur. Bunu 13 sene aşağı, 13 sene yukarı çekerseniz 2045 ile 2016 olabilir. Biz 2016'ları geçtiğimize göre sonlarındayız. Bu depremin mutlaka olacağı ve geleceği kesin. Biz depreme hala hazır değiliz" diye konuştu.

Prof. Dr. Naci Görür: Marmara depremi Türkiye'ye diz çöktürür! Haber

Prof. Dr. Naci Görür: Marmara depremi Türkiye'ye diz çöktürür!

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, "Eğer İstanbul'da beklediğimiz deprem olursa Marmara Bölgesi Türkiye'nin yüzde 60'ındaki ekonomik faaliyetlerin merkezi; İstanbul'daki iş dünyasının depreme hazırlıksızlığı nedeniyle Marmara'daki ekonomi çarkları durur. Durması demek Türkiye'nin ekonomik anlamda diz üstü çökmesi demek. Türkiye diz üstü çökerse ekonomi bağımsızlığını kaybeder, siyasi bağımsızlığını da kaybeder diye endişe ediyorum” dedi.      TBMM Deprem Araştırma Komisyonu toplandı ve Prof. Dr. Görür’ü dinledi. Depremin Türkiye’nin en büyük sorunu olduğunu söyleyen Görür, “Biz çözüm buluncaya kadar deprem gündemi terk etmeyecek, etmemeli. Bir yer bilimci olarak bu aşamadan sonra deprem tartışmasının, fay tartışmasının yapılmasını doğru bulmuyorum. Deprem nerede olacak, nasıl olacak ne zaman olacak ne büyüklükte olacak gibi konuşmalar yapılmasını pek yararlı bulmuyorum. Bu tartışmalar bilim platformunun konusudur. Kamuoyunu yanıltmaktan, kamuoyunu tereddütte düşürmekten başka anlamı olduğunu düşünmüyorum. Bir şeyi kabul etmemiz gerekiyor; bunu da hiçbir kuşkuya mahal vermeden kabul etmeliyiz. Türkiye genelinde bir deprem ülkesinde ve ülkemizde herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda büyük bir deprem olabilir. Olduğunda da binlerce, on binlerce insanımızı 1-2 dakika içinde kaybedebiliriz. Yalın gerçek budur” ifadelerini kullandı.    Görür, bölgede depremin 13 milyon sene önce oluştuğuna dikkat çekerek, “Daha milyonlarca sene de devam edecek. Deprem tartışmalarını olacak mı olmayacak mı tartışmalarını bir tarafa bırakalım. Depremi durdurmayacağımıza göre yapmamız gereken deprem dirençli yerleşim alanları oluşturmaktır. Türkiye'nin deprem sorunundan kurtulabilmesinin tek yolu yerleşim alanlarını deprem dirençli hale getirmektir. Deprem dirençli alanlar oluşturmak komplike ve zor olan bir şey değil. Depremlere bakıp, depremlerle yüzleşip nerede hata yaptığımızı ortaya koyarsak yani geçmişimizden ders çıkartırsak biz deprem dirençli kentleri çok daha bilinçli inşa edebiliriz. O kadar eskiye gitmeye gerek yok; bugünkü deprem bölgesine bir bakalım. Orada neyi yanlış yaptık ki bu kadar insanı kaybettik? Neyi yapmamız gerektiği orada gözüküyor” ifadelerini kullandı.    Depremin dirençli kentleri yıkamayacağım belirten Görür, şunları kaydetti:    “Bir kent 6 bileşene sahiptir. Bunlardan birincisi; yönetim sistemi, ikincisi; halk, üçüncüsü; altyapı, dördüncüsü; yapı stoku, beşincisi; çevre ve ekosistem, altıncısı; ekonomidir. Demokratik ülkelerde kenti önce bir vali tayin edilir bir de seçilmiş bir belediye başkanı olur. Bir valinin bir belediye başkanının depremle ilgili bilgi birikimi bir tecrübesi bir afet yönetimi, bir tehlike yönetimi, depreme bir kent nasıl hazırlanır bunları bilmeyebilir. Halbuki kent depremden en fazla etkilenecek topluluk onun yöneticisinin o işe ait bilgi birikiminin olması gerekir. Yöneticiler atanmadan önce gerekli eğitimden muhakkak geçirilmelidir. Deprem ülkesinde temel bilgileri alman gerekir. Birincisi; yönetim sistemi. Yönetim bu işi yaparken elinde bir kılavuzun olması gerekir. O kılavuzda mikro bölgelemedir. Maalesef bizim ülkemizde İstanbul hariç hiçbir yerde mikro bölgeleme mevcut değildir. İmara açacaksanız mikro bölgelemeyle yönetici o bölgede sıvılaşma var mı yok mu söyleyebilir. Belediye başkanının bunu bilmesi lazım. Kent yönetimi çok önemli. Asıl patron doğanın kendisi olacaktır kent yönetiminde. İkincisi; halk. Bir kenti deprem dirençli yapmak için halkı deprem bilinçli, deprem kültürlü yapmak zorundasınız. Depremde olabilecek yanlışlıklara engel halkın kendisi olmalıdır. Bu da ancak deprem kültürüyle olur. Halkı eğitmek zorundayız; medyayla, kamu spotlarıyla, okullarda bunu anlatmak zorundayız. Üçüncüsü; altyapı. Bugünkü deprem bölgesine bakın ne durumdalar. Niye? Yanlış yapıldıkları için. Doğanın isteklerine göre yapılmadıkları için karşıladığımız şeyler. Doğalgaz şebekeleri yangınlara neden oluyor, içme suları kanalizasyona karışmış durumda. Bu yaşanılmaz bir hale getiriyor. Deprem dirençli bir kent yapacaksak önce oranın altyapısını elden geçireceğiz. Bugün İstanbul'da çok büyük ölçüde kanalizasyon şebekesinin çökeceğini düşünüyorum. Dördüncüsü; yapı stoku. Önce kentinizin yapı stokunu incelersiniz, deprem dirençli, dirençli olmayan binaları belirlersiniz. Bütün kentlerimizde ülkemizdeki yapı yönetmeliklerine uygun binalar yapılmış olsaydı bizim binalarımız depremde bu kadar kötü performans vermezdi. Beşincisi; çevre ve ekosistem. Deprem büyük çevre felaketidir. Deprem bölgesinde, İstanbul bölgesinde hesapladığımız gibi 100 milyon tona varan moloz ortaya çıkıyor. Deprem olacak ilde molozların hesaplamasını yapmazsanız, gömülecek yerleri planlamazsanız o zaman bunları getirir rastgele dökersiniz. Bu döküntülerin içinde ağır toksik, kansorojen konsantrasyonlar olur. Yağmur olunca bunlar toprağı kirletir, toprak yer altı suyunu kirletir, oradan denize karışır. Depremin iki dakikada öldürdüğü binlerce insanın daha fazlasını burada yayılan hastalık yok etmeye devam eder. Altıncısı; ekonomi. Deprem çok büyük bir ekonomik felakettir. Gaziantep, Maraş'a bakın. O yörenin ekonomi bölgesiydi. Bugün ekonominin çarkları durdu. Ekibin yarısı ya öldü ya göç etti. Pazarı kaybetti, müşteriyi kaybetti. O bölgeyi 10-15 senede aynı konuma getiremezsiniz.”    Görür şöyle devam etti:    “Eğer İstanbul'da beklediğimiz deprem olursa Marmara Bölgesi Türkiye'nin yüzde 60'ındaki ekonomik faaliyetlerin merkezi; İstanbul'daki iş dünyasının depreme hazırlıksızlığı nedeniyle Marmara'daki ekonomi çarkları durur. Durması demek Türkiye'nin ekonomik anlamda diz üstü çökmesi demek. Türkiye diz üstü çökerse ekonomi bağımsızlığını kaybeder, siyasi bağımsızlığını da kaybeder diye endişe ediyorum.”    Görür, Afet Bakanlığı kurulması gerektiğini kaydederek, “Öncelikle bir Afet Bakanlığı kurulacak. Temelinde deprem olur ama iklimde gelir. İklimde bizi vurmaya başlayacak. O bakanlık belirli bir süre bizim göz bebeğimiz olacak. En fazla bütçenin verileceği bakanlık olacak. Liyakate bağlı bir ekip sistemiyle kurulacak. Yıllık veya 5 yıllık planlar dahilinde deprem kuşaklarındaki yerleşim yerlerinde işe başlayacaktır. 20 yıldır bütün Türkiye'yi deprem dirençli hale getirebiliriz. Bunu yaptığımız takdirde biz özgür Türk milleti olarak ebediyete kadar bu topraklarda yaşarız. İşimizi gücümüzü bile bırakmayız. Anneler çocuklarının hayatından endişe etmez, okullarımız, hastanelerimiz açık kalır” şeklinde konuştu.

Naci Görür, Bolu depremi için de aylar önce uyarmış! Haber

Naci Görür, Bolu depremi için de aylar önce uyarmış!

Bolu'da meydana gelen deprem vatandaşları sokaklara döktü. AFAD verilerine göre büyüklüğü 4.8 olan deprem İstanbul, Bursa, Düzce, Ankara, Kocaeli ve Sakarya'da da hissedilirken, Prof. Dr. Naci Görür'ün aylar önce yaptığı paylaşım yeniden gündem oldu. 23 Kasım'da Düzce'de meydana gelen deprem sonrası Görür'ün Bolu için 'riskli bölge' uyarısında bulunduğu ortaya çıktı. Bolu'daki deprem bölgede kısa süreli panik yarattı. Saat 13.55'te 4.8 büyüklüğünde meydana gelen depremin büyüklüğünü AFAD 4.8; Kandilli Rasathanesi ise 4.7 olarak duyurdu. Söz konusu deprem kent merkezinde güçlü şekilde hissedilirken, vatandaşlar kendilerini sokaklara attı. Merkez üssü Bolu olan deprem İstanbul, Bursa, Düzce, Ankara, Kocaeli ve Sakarya'da da hissedilirken; Prof. Dr. Naci Görür'ün aylar önce yaptığı paylaşım yeniden gündem oldu. NACİ GÖRÜR AYLAR ÖNCE BOLU DEPREMİ İÇİN UYARMIŞ Bolu'daki deprem sonrası Jeoloji uzmanı Prof. Dr. Naci Görür'ün 23 Kasım 2022'de yaptığı paylaşım sosyal medyada yeniden yayıldı. 23 Kasım'da Düzce'de meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremin ardından Görür'ün Bolu depremi için uyardığı ortaya çıktı. "BOLU DAĞI TÜNELİ İLE BOLU GÜNEYİ ARASI..." Söz konusu paylaşımda Bolu için dikkat çeken ifadeler kullanan Görür, Bolu Dağı Tüneli ile Bolu güneyi arasındaki alana dikkat çekerek uyarmış. Görür, yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer vermiş; "Arkadaşlar, Düzce’de olan bugünkü deprem ile bu yörede enerjinin büyük ölçüde boşaldığını düşünüyorum. Ancak Bolu Dağı Tüneli ile Bolu güneyi arasında, KAF’a bağlanan hat henüz kırılmadığı için bu kesim riskli bölge olarak düşünülmelidir. Sevgiyle" 21 TEMMUZ'DA DA UYARMIŞ Öte yandan Görür'ün Düzce 21 Temmuz'da meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki depremin ardından da benzer bir uyarı yaptığı görüldü. Görür o günkü paylaşımında ise şu ifadeleri kullanmış; "Bugün ikinci bir deprem de Sarıçökek-Kaynaşlı, Düzce’de. 4,3 büyüklükte ve KAF üzerinde. Deprem üreten fay kesimi 1999’da Bolu Dağı Tüneline kadar kırılmıştı. Bu fay kesiminin Bolu ovasını kesip KAF ile birleştiği yer henüz kırılmadı. Burada sanırım risk var. Sevgiyle."

Naci Hoca o kenti uyardı... Deprem levhasına yakın! Haber

Naci Hoca o kenti uyardı... Deprem levhasına yakın!

Adana Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Planlama Ajansı tarafından düzenlenen Adana Deprem Eylem Planı Çalışmaları çerçevesinde Bilimin Rehberliğinde Depreme Dayanıklı Kent Paneli bugün gerçekleşti.    Toplantını açılış konuşmasını yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, panelin amacının depremin üstesinden gelmek olduğunu kaydederek, “Yıkılan binanın en hızlı başında olan belediye başkanı bendim. Gördüğüm ilk sorun depremin ardından vatandaşlarımızın araçlarıyla çıkmasından dolayı trafiğin kitlenmesiydi. Bundan dolayı iş makineleri enkazlara zor ulaştı. Bu sorunların üstesinden geleceğiz. Adana’nın emarını çekeceğiz” şeklinde konuştu.        “Kahramanmaraş depremi, bir milat olmalıdır”    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da deprem felaketinin ardından 40 gündür maddi manevi ne güçleri var ise o bölgelerde gayret içinde olduklarını ifade ederek, “Vatandaşlarımızın yarasını sarmak için mücadele ediyoruz. Acımız büyük. Bu sorunun temelini, sebebini tespit edip sağlam bir yolculuğu ülkemize yaşatmak zorunda olan insanlarız. Vatandaşlarımızın depremle ilgili kaygılarını asla onları yanıltmadan, günü kurtarmadan, geleceği sağlıklı bir şekilde inşa etmek adına gidereceğiz. Ne yazık ki coğrafya itibariyle bu kentlerimizde 6 -7 şiddetinde depremler yaşanmaya devam edecek. Bu yüzyıllardır devam eden bir gerçek. Bunu engellememiz mümkün değil ama mümkün olan bir şey var; Kentlerimizi bilimin ışığında yıkıcı depremler ve afetler için dayanıklı hale getirebiliriz. Kahramanmaraş depremi, bir milat olmalıdır” dedi.    Açılış konuşmalarının ardından panele geçildi. Alanında uzman profesörler, deprem felaketiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Adana’nın deprem bölgesinde olan bir kent olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Süleyman Pambal, kent halkının bu afeti tanıdığını, evleri hasarsız ise dönmekten korkmamaları gerektiğini söyledi.    Prof. Dr. Naci Görür ise gerçekleri konuşmak gerektiğini belirterek, “Adanalılar eğer benden ‘rahat rahat evinize giriniz’ diye bekliyorlarsa üzgünüm onu söyleyemeyeceğim. Bilimsel ipuçları neyse onu söylemek durumundayım. Size bir çözüm getireceğimi umuyorum. 50 bin kişi, bir dakikada, bir gecede öldü. Bu deprem sonucu oldu. Ama bu bilinmeyen bir deprem değildi. Beklemediğimiz bir şey değildi. Yılardır söyleniyordu” dedi.        “Adana’ya deprem bir şey yapmaz diyemeyiz”    Görür, Adana havzasının deprem levhasına yakın olduğunun altını çizerek,  “Dünya’nın en büyük depremleri levha sınırlarında meydana gelir. Yani bu durum milyonlarca sene devam edecektir. ‘Adana’ya deprem bir şey yapmaz’ diyemeyiz. Ama Adana depreme dirençli hale getirilebilir. Eğer biz Türk milleti olarak neslimizi burada sürdüreceksek depremleri durduramayacağımıza göre depreme direnen kentler oluşturabiliriz. Tıpkı Japonlar, Amerikalılar, Çinliler gibi. Adanalılar da Türkiye’ye örnek olmalı. Bu iş öyle zor değil. Kent dediğimiz zaman 6 tane bileşen var. Yönetim sistemi, halk, altyapı, yapı stoku, çevre-ekosistem ve ekonomi. Bu 6 bileşin deprem dirençli hale getireceksin. Depremler 13 milyon yıl önce başladı ve devam edecek. Durduramazsanız. Yapılacak tek şey deprem dirençli yerler yapmak” diye konuştu.    Düzenlenen toplantıya; Prof. Dr. Süleyman Pambal, Prof. Dr. H. Tarık Şengül, Prof. Dr. Alper İlki, Prof. Dr. Bahar Yetiş, Prof. Dr. Barış Binici, Prof. Dr. Ebru Voyvoda, Prof. Dr. Kayıhan Pala, Prof. Dr. Murat Şeker ve vatandaşlar da katıldı.

Naci Görür, 5 il için uyardı! Haber

Naci Görür, 5 il için uyardı!

Deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, "Son Maraş ve Gaziantep depremleri Anadolu Levhasının bölgeye yakın aktif fay sistemlerinde stres alanı değişimlerine neden oldu ve muhtemelen kimi fay parçalarının kırılmasına neden oluyor. Bu nedenle Erzincan-Karlıova, Malatya, Adana, Kayseri ve Sivas yörelerinde bu tür depremler beklenebilir" diye uyardı. Görür, "Benim beklentim olursa çoğunlukla küçük boyutlu depremlerin olacağıdır" notunu ekledi. Kayseri'nin Saraycık ve İncesu ilçelerinde meydana gelen 4.9 ve 4.2 büyüklüğündeki depremlere ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yapan Prof. Görür,  "Son Maraş ve Gaziantep depremleri Anadolu Levhasının bölgeye yakın aktif fay sistemlerinde stres alanı değişimlerine neden oldu ve muhtemelen kimi fay parçalarının kırılmasına neden oluyor" dedi. Görür, devamında şunları kaydetti: "Saraycık-İncesu/Kayseri'de 4,9 ve 4,2 artçı deprem oldu. Bu deprem düşük aktiviteli Ecemiş Fay zonu içerisinde. Bu zon KAF'dan ayrılıp Mersin'e kadar uzanır 730 km uzunluktadır. Geçmişte büyük depremler üretmiştir. 1414, 1717 ve 1835'de depremlerin şiddeti yer yer VIII olmuştur. 1717 depreminde 8 binden fazla insan ölmüştür. 1835'de 1000'den fazla insanın öldüğü söylenir (Anadolu Gaz.). Aletsel dönemde 1940, 1960, 2021 yıllarında genellikle 4-5 mertebelerinde depremler olmuştur. Son Maraş ve Gaziantep depremleri Anadolu Levhasının bölgeye yakın aktif fay sistemlerinde stres alanı değişimlerine neden oldu ve muhtemelen kimi fay parçalarının kırılmasına neden oluyor. Bu nedenle Erzincan-Karlıova, Malatya, Adana, Kayseri ve Sivas yörelerinde bu tür depremler beklenebilir. Sevgiyle. Not: Sizleri bilgilendirmek amacıyla yazıyorum yoksa büyük deprem olacak, şu zamanda olacak, vb şeyler söylemiyorum. Benim beklentim olursa çoğunlukla küçük boyutlu depremlerin olacağıdır. Saygıyla."

Naci Görür’den Kayseri depremleri açıklaması: Beklentim... Haber

Naci Görür’den Kayseri depremleri açıklaması: Beklentim...

Deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Kayseri’nin Saraycık ve İncesu ilçelerinde meydana gelen 4.9 ve 4.2 büyüklüğündeki depremlere ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. “Son Maraş ve Gaziantep depremleri Anadolu Levhasının bölgeye yakın aktif fay sistemlerinde stres alanı değişimlerine neden oldu ve muhtemelen kimi fay parçalarının kırılmasına neden oluyor” diyen Görür, şunları kaydetti: “Saraycık-İncesu/Kayseri’de 4,9 ve 4,2 artçı deprem oldu. Bu deprem düşük aktiviteli Ecemiş Fay zonu içerisinde. Bu zon KAF’dan ayrılıp Mersin’e kadar uzanır 730 km uzunluktadır. Geçmişte büyük depremler üretmiştir. 1414, 1717 ve 1835’de depremlerin şiddeti yer yer VIII olmuştur. 1717 depreminde 8 binden fazla insan ölmüştür. 1835’de 1000’den fazla insanın öldüğü söylenir (Anadolu Gaz.). Aletsel dönemde 1940, 1960, 2021 yıllarında genellikle 4-5 mertebelerinde depremler olmuştur. Son Maraş ve Gaziantep depremleri Anadolu Levhasının bölgeye yakın aktif fay sistemlerinde stres alanı değişimlerine neden oldu ve muhtemelen kimi fay parçalarının kırılmasına neden oluyor. Bu nedenle Erzincan-Karlıova, Malatya, Adana, Kayseri ve Sivas yörelerinde bu tür depremler beklenebilir. Sevgiyle. Not: Sizleri bilgilendirmek amacıyla yazıyorum yoksa büyük deprem olacak, şu zamanda olacak, vb şeyler söylemiyorum. Benim beklentim olursa çoğunlukla küçük boyutlu depremlerin olacağıdır. Saygıyla.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.