Hava Durumu

#Ekonomi

Lodoshaber.Com - Ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Fransa: Çin'den ekonomik kopuş imkansız Haber

Fransa: Çin'den ekonomik kopuş imkansız

Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, yüksek düzeyli görüşmeler yapmak üzere Çin'e gitti. Le Maire, pazartesi günü iş dünyasından önde gelen isimlerle buluşmak için Shenzhen'e geçecek. Çin'deki Fransa Konsolosluğu'nda gazetecilere konuşan Le Maire, "kopuş" fikrine kesinlikle karşı olduklarını, bunun bir yanılsamadan ibaret olduğunu söyledi. "Ayrışma olasılığı yok" Le Maire, "Amerika, Avrupa ve Çin ekonomileri arasında herhangi bir ayrışma olasılığı yok." ifadesini kullandı. Diğer taraftan, Fransa'nın belirli sektörlerde ekonomik olarak daha bağımsız olma fikrini savunan Le Maire, son dönemde Batı'da bir atasözü haline gelen riskten arındırma kavramının "Çin'in bir risk olduğu anlamına gelmediğini" de sözlerine ekledi. Fransa riski azaltmak istiyor Mikroçiplere işaret eden Fransız Bakan, şunları dile getirdi: 'Riski azaltmak, daha bağımsız olmak istediğimiz anlamına geliyor. Kovid krizi sırasında fark ettiğimiz gibi, bazı çok özel bileşenlere çok fazla bağımlı olduğumuzu görmek istemiyoruz.' ABD'nin sergilediği tavır Bruno Le Maire'in ifadeleri, Batılı ülkelerin Çin'e ekonomik bağlılığı azaltmanın yollarını aradığı bir dönemde geldi. ABD, Çin'den ekonomik açıdan "kurtulmayı" savunuyor. Fakat ülkenin Hazine Bakanı Janet Yellen, bunun "esasen imkansız olduğunu" dile getirdi. France 24'te yer alan habere göre Çin, Batı'nın risk azaltma çabalarına tepkili. Çin Başbakanı Li Qiang, geçen ay yaptığı açıklamada, bu durumu "yanlış bir önerme" olarak nitelendirmişti.

Cumhurbaşkanı yardımcısı Yılmaz vergilerle alakalı konuştu! Haber

Cumhurbaşkanı yardımcısı Yılmaz vergilerle alakalı konuştu!

Vergi artışlarındaki ana unsurun deprem olduğunu söyleyen Yılmaz, yıl sonuna kadar ek bir vergi artışı olmayacağını belirtti. Dövizdeki artış için "Kur reel bir zemine gelmiş oldu." ifadelerini kullanan Yılmaz, kur korumalı mevduatın sona ermesinin de şimdilik gündemde olmadığını kaydetti. Cevdet Yılmaz'ın açıklamalarından önemli ayrıntılar şöyle: "Siyasi anlamda önemli bir eşiği geçtik" 'Seçimle birlikte Türkiye siyasi istikrarını pekiştirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız güven tazeledi. Ekonomi belirsizlikten hoşlanmaz. Ekonomik aktörler güven ister. Siyasi anlamda önemli bir eşiği geçtik. Teknik olarak da belirsizlikleri ortadan kaldıracak çalışmalar sürdürüyoruz. Para politikası ekonomik politikanın bir bölümünü temsil ediyor. Ekonomi ekip işi. Bütün çalışmaların özetlendiği döküman orta vadeli program. Maliye politikası detayları ile yer alacak programda. Çok önemli dönüşümler yaşadık son günlerde. Bunun getirdiği mali yükler var. Ukrayna savaşından küresel ortama bütçeyi etkileyen süreçler var. Tüm bunlar orta vadeli programda netleşmiş olacak.' "Ekonomi sadece finanstan ibare değil, yatırımlar sürmeli" 'Öngörülebilirliği çok daha artırmış olacağız. İstişarelerle bu programı şekillendiriyoruz. Para politikası sışında yapmamız gereken reformlar var. Ekonomi sadece finanstan ibare değil. Biz kalkınmakta olan bir ülkeyiz, yatırımları sürdürmemiz gerekli. Orta vadeli programda ekonomiye ilişkin emeği temsil eden kişiler olarak neler öneriyorlar, bunu dinleyeceğiz. Tüm toplantılarla orta vadeli programı netleştireceğiz. Farklı sektörlerden toplantılar yapmaya devam edeceğiz. Öngörülebilirliği artıran bir program ortaya koymak istiyoruz.' "Kur reel bir zemine gelmiş durumda" 'Enflasyon beklentilerimizin elbette üstünde. Neden böyle bir tablo ile karşı karşıya kaldık? Depremin de etkisi var. Kurlarda uzun süre istikrarlı bir seyir vardı. Son dönemde kur reel bir zemine gelmiş oldu. 15 milyar dolar Merkez Bankamız son dönemde rezerv biriktirdi. Kurlardaki yükseliş enflasyonist bir etki yaptı ve beklentilerimizi güncellememiz gerekti. Enflasyonla mücadeleyi kararlı bir şekilde devam ettireceğiz. Deprem etkisi hariç, AB standartlarında bir bütçe açığı tutturmak istiyoruz. Para politikası çerçevesinde baktığımızda 2026'da faiz ve enflasyonu tek haneye düşürme hedefimiz var. Enflasyon sadece para politikasının da konusu değil. Yapısal reformlarımız da yer alacak.' "BAE'den 11.5 milyar dolar gelecek" 'İhracat finansmanı için 3 milyar, deprem finansmanı için 8,5 milyar dolar gelecek Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan anlaşma doğrultusunda. Hazine gerekli görüşmeleri yürütüyor. Bunlar hızlı gerçekleşecek diye bekliyoruz. Suudi Arabistan ile tarihimizin en yüksek savunma sanayii anlaşması gerçekleştirildi. En önemlisi BAE ile yapılan ve somutlaştırılmış olan anlaşma. Enerji fiyatlarının yükseldiği bir dönemden geçtik. Körfez ülkelerinde ciddi bir kaynak oluştu. Bu kaynakları dünyanın farklı ülkelerinde değerlendirme niyetindeler. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu döviz girişi ve doğrudan yatırım konusunda avantaj sağlayacak.' Savunma sanayisine yapılan yatırımlar 'Proje bazlı yatırımlarla kaynak girişi olacak. Enerjide Türkiye'nin muazzam bir yatırım potansiyeli var. Cari açığımızın önemli bir kısmını enerji oluşturuyor. Buralarda mutlaka daha fazla uluslararası sermayeyi cezbetmesi gerekiyor. Cari açığımızı düşürük makro ekonomik istikrarımıza katkı sağlayacak. Sayın Cumhurbaşkanımız sayesinde Türkiye savunma sanayiinde ciddi bir atılım gerçekleştirdi. 2028'den önce 10 milyar dolar olan ihracat hedefimize daha önceden ulaşacağız. Körfez ülkeleri de bunun bir parçası.' "Yıl sonuna kadar ek bir vergi yok" 'Şu an itibarıyla bütçede dengeleri kurmuş durumdayız. Kurumlar vergisini 5 puan artırdık. İhracatçılar için 1 puan artırdık. Bundan sonra Meclis'e bir düzenleme gelir mi? Bu Meclisimizin takdirinde. Bizim öngördüğümüz değişiklikleri yapmış durumdayız. Kendiliğinden güncellenecek vergiler dışında ek bir vergiyi, ilave bir vergiyi yıl sonuna kadar tartışma durumu yok. Biz bütçe çerçevesinde almamız gereken tedbirleri bu yıl için aldığımız kanaatteyiz.' Döviz kurlarında artış sürecek mi 'Nominal kur ve reel kur denen bir şey var. Nominal kur uzun süre artmadı. Enflasyonun arttığı ortamda kur artmadı ve TL değer kazandı. Bugün geldiğimiz noktada reel kurun enflasyonun etkisini ortaya koyduğu bir dönem oldu. Önümüzdeki dönemde böyle bir hareketlenme beklenmemektedir. Bundan sonraki süreç daha normal bir seyir içerisinde arz talep dengesi içerisinde yürüyecektir. Aldığımız tedbirler kuru daha istikrarlı bir zemine oturtacaktır'

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Ekonomimiz büyüme eğilimini devam ettirdi! Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Ekonomimiz büyüme eğilimini devam ettirdi!

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ek bütçe kanun teklifine ilişkin TBMM Genel Kurulu’nda bilgi verdi. Yılmaz, 2022 yılında yüzde 3.5 yerine yüzde 1.5 bütçe açığı ile yılı kapattıklarını söyleyerek, “2023 yılı bütçe hedef ve tahminlerimiz 2022 yılının ikinci yarısındaki makroekonomik beklentilerimiz çerçevesinde belirlenmişti. Ancak küresel düzeyde süren yüksek enflasyon, tedarik zincirindeki aksaklıklar, emtia fiyatlarındaki dalgalı seyir Rusya-Ukrayna savaşı, son yaşadığımız deprem felaketi makroekonomik görünüm ve var sayımlarda ciddi değişimlere yol açmıştır. Şubat ayında yaşadığımız asrın felaketi Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremleri izlerini silmek için başlattığımız çalışmalar kamu harcamalarında önemli artışlara yol açmıştır. Depremin yol açtığı yıkımın maliyeti yaklaşık 104 milyar dolar olarak hesaplanmıştır” ifadelerini kullandı. Yılmaz, Türkiye ekonomisinin toparlanma devrine girdiğini belirterek, “Salgın sonrası dönemde artan yatırım, istihdam ve verimlilik ve buna bağlı olarak potansiyel büyüme artış kaydederek, salgın dönemindeki kayıplar telafi edilmiştir. Türkiye 2021 11.4, 2022 yılında ise 5.6 büyüyerek gelişmiş ülkelere yakın büyümüştür. 2020-2022 döneminde dünya ekonomisi yüzde 2 civarında büyürken Türkiye ekonomisi ortalama yüzde 6’nın üzerinde büyüme performansı sergilemiştir. Şubat ayında gerçekleşen son yüzyılın en büyük deprem felaketi önemli insani ve ekonomik yıkıma yol açmış, ekonomimiz bu yıkıcı etkilere rağmen 2023 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4 salgın sonrası kesintisiz büyüme eğilimini devam ettirmiştir” dedi. Yılmaz, “Uluslararası Ödemeler bankası verilerine göre, kamu borcumuzun milli gelire oranı yüzde 32’dir. Gelişmekte olan ülkelerin yüzde 65.3, gelişmiş ülkelerin oranı yüzde 108.7’dir” dedi.

Cinsiyet eşitsizliği küresel ekonomiyi de vuruyor! Haber

Cinsiyet eşitsizliği küresel ekonomiyi de vuruyor!

Kadınların iş hayatında erkeklere göre daha dezavantajlı. Cinsiyete dayalı ücret farkına ilişkin yayımlanan bir analiz, kadınların iş gücüne katılımının önemini ortaya koydu. Eğer, cinsiyet eşitliği sağlanabilirse küresel ekonomik faaliyet 7 trilyon dolar artabilir. Cinsiyet eşitliğinin artması dünya ekonomisine trilyonlarca dolar katkı yapabilir. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, cinsiyete dayalı ücret farkına ilişkin analiz yayımladı. Moody's, kadınların iş gücünde becerilerinden yeterince yararlanılmamasının makroekonomik düzeyde ekonomik kayıplara neden olduğunu bildirdi. Analizde, bu farkın kapanması durumunda küresel ekonomik faaliyetin 7 trilyon dolar artabileceği değerlendirmesinde bulunuldu.. Kuruluş, son 10 yılda kadınların işyerinde yükselme konusunda sınırlı ilerleme kaydettiğini bildirdi. EŞİTLİK HEDEFİ 132 YIL UZAKTA Cinsiyet eşitliği Birleşmiş Milletler'e üye devletlerin 2030 yılına kadar ulaşmayı kabul ettiği Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin merkezinde yer alıyor.. Analizde şu an mevcut hedeflerin çok uzağında olunduğuna dikkat çekildi Hedeflere ulaşmanın 132 yıl sürebileceği ifade edildi. Kuruluş, yönetim pozisyonlarında eşitliğin artmasının küresel olarak yüksek ekonomik refah sağlayabileceğini belirtti. Refahın özellikle gelişmekte olan ülkelerde artabileceğine vurgu yapıldı. "Sosyal normları değiştirmek uzun ve karmaşık bir süreç" diyen kredi derecelendirme kuruluşu, öncelikli olarak bazı yan hakların sağlanması gerektiğini belirtti. Bu hakların başında esnek çalışma koşulu, uygun fiyatlı çocuk bakım hizmetleri,, ücretli doğum izni geliyor.

Depremde hurdaya dönen otomobiller ekonomiye kazandırılacak Haber

Depremde hurdaya dönen otomobiller ekonomiye kazandırılacak

Kahramanmaraş’ta yaşanan ve ardında 11 ilde enkaz bırakan depremlerin ardından yaralar bir bir sarılmaya başlandı. Depremin ilk şokunun atlatılmasının ardından dükkanlarını açan sanayi esnafı, enkaz altında kalarak hurdaya dönen otomobilleri onarma çalışmalarına başladı. Birçok enkazın kaldırılmasıyla birlikte hasar gören araçların bir kısmı boş olan otoparklara çekilirken bir kısım araçlar ise sahipleri tarafından onarılması için sanayiye götürüldü.      “Usta ve zanaatkar olarak insanlara yardımcı oluyoruz”    Kahramanmaraş sanayisinde kaporta dükkanı işleten Ali Açıksarı, esnaf olarak bu zor günlerde insanlara yardımcı olabilmek için işletmesini açtığını belirterek, “Kahramanmaraş’ta yaşanan büyük depremin yaralarını sarmak çok zordur. Fakat bir esnaf ve zanaatkar olarak insanlarımıza yardımcı olabilmek için biran önce işimize başlayıp ayağa kaldırmak için uğraşıyoruz. Bu işte elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz. Enkazdan çıkan araçların bir bölümünde anahtar olmadığı için genelde belediyenin parkına çekiliyor. Anahtarını bulan ya da yaptıran kişiler arabalarını alıp getiriyor. Bu nedenle şuanda tam olarak yoğunluk açılmadı ama gelenlere elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz” dedi.      “İki hafta açamadık”    Açıksarı, depremden dolayı işletmesinin zarar gördüğünü ve bu yüzden ilk iki hafta işletmesini açamadığını belirterek, “Hepimizin başı sağ olsun kalanlara sağlık sıhhat diliyorum. Biran önce insanların psikolojilerinin düzelmesi ve şehrimizin biran önce ayağa kalkması gerekiyor. Şükürler olsun devletimizde en iyi şekilde desteğini veriyor. İnşallah şehir olarak biran önce ayağa kalkacağız. Biz işyerimizi ilk iki hafta açamadık. Dükkanımızın içerisinde yıkılan yerler vardı. Bu noktaları onardık ve elektrik tesisatımızı yeniledik. Kontrollerimizi yaptırıp izinlerimizi aldıktan sonra işimize başladık. Sağlığımız sıhhatimiz yerinde, gücümüzün yettiği kadar yardımcı olacağız” şeklinde konuştu.

Naci hoca net konuştu: Marmara depremi Türkiye'ye diz çöktürür! Haber

Naci hoca net konuştu: Marmara depremi Türkiye'ye diz çöktürür!

Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da beklenen depreme ilişkin "Ekonominin çarkları durduğu Marmara bölgesinde, Türkiye ekonomik olarak diz üstü çöker. Çünkü ekonominin beyni, atardamarı Marmara bölgesi, onu durdurduğunuzda Türkiye diz üstü çöker. Ekonomik bağımsızlığını yitirir" dedi.  Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) İzmir için yol haritası belirlemek amacıyla bir araya geldi. Bu amaçla İZTO, EBSO ve İTB, 'deprem' gündemiyle ortak meclis toplantısı gerçekleştirdi. İZTO Meclis Salonunda yapılan ve İZTO Başkanı Mahmut Özgener, EBSO Ender Yorgancılar ve İTB Başkanı Işınsu Kestelli yanı sıra 3 kurumdan 400 meclis üyesi, yüksek istişare kurulu ve disiplin kurulu üyeleri ile Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) başkanlarının katıldığı toplantıda Jeolog, Deniz Jeolojisi Uzmanı ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, İzmir faylarının mevcut durumu hakkında bilgi verdi. DHA'nın haberine göre kentin depreme hazırlık konusunda ne durumda olduğu, 6.0 büyüklüğü üzerinde bir depremden en az hasarla kurtulabilmek için neler yapılması gerektiği oda ve borsa üyeleriyle değerlendirildi. 'TÜRKİYE'DE DEPREMDEN DAHA GERÇEK BİR KONU YOK' Toplantıda konuşan Prof. Dr. Naci Görür, depremde yıkılmamak, zararı minimum hale getirmek için kentin ve kentin bileşenlerinin depreme dirençli hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Görür, "Türkiye'de depremden daha gerçek bir konu yok. Millet olarak kendi hükümetlerimize, devletimize sahip çıkma zamanı. Demokratik anlamda sorunlara el koyma zamanı, bunu da yapabiliriz. 13 milyon sene önce bu topraklarda deprem başladı. İnsanların dünya tarihine çıkışı bu kadar eski değil. Milyonlarca yıl bu devam edecek. Depremi durduracak güç olmadığına göre yapacağımız şey depremin bize vereceği zararı bugünkü çağda bilimin ve teknolojinin gücünü kullanarak azaltmak. Depremlere yıkılmamak, minimum zararla bu işi atlatmak. Yeni yaklaşıma risk analizi diyoruz. Depreme dirençli kentlerle bu olur. Bizim kentlerimiz depreme dirençli olursa mesele yok. Aynen Amerika'daki gibi. Kentin bileşenlerini depreme dirençli yapacağız" dedi. 'SADECE EĞİTİMLE OLMAZ' Prof. Dr. Görür, kenti depreme dirençli hale getirmek için kenti oluşturan yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem, ekonomi parametrelerinin öncelikle depreme dirençli olması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Görür bu konuda şunları söyledi: "Yönetim, demokrasi olan bir yerde kente bir vali atanır bir de belediye başkanı seçilir. Ne vali ne belediye başkanı deprem nedir bilmeyebilir, nasıl müdahale edilebilir bilmeyebilir. Acil müdahaleyi bilmeyen bir yönetimden ne bekliyorsunuz? O zaman yönetimi siz kurslarla, eğitimle özellikle deprem kuşaklarında yer alan kentlerde yönetimi yönetmek zorundasınız. İkinci bileşen halk. İzmir halkı deprem bilinci, kültürü yoksa İzmir'i depreme dirençli hale getiremezsiniz. Depremde yapması gerekenleri yapmadığı gibi bunu aksine yapar. İzmir halkında deprem konusunda bilgi, beceri, idrak ve kültür olması gerekiyor. Sadece eğitimle olmaz. Ana eğitimle başlayarak, halk eğitimle o kültürün kazanmasını çalışacaksınız. Altyapı depreme dayanıklı mı İzmir'de. Hangi belediyeye sorsak 'Hazır' der. Hatay'a sorduğunuzda 'Bizim her şeyimiz tamamdı' derlerdi. Şimdi bakın bakalım. İzmir'de yapıyı yeniden yaparsınız. Ama İzmir'in çevresini kirletirseniz burada yaşam mümkün olmaz. Havası, gölleri kirlenmiş bir İzmir sizi yaşatmaz, hastalıklar sizi yok eder. Kirlenen çevre salgın hastalık olarak geri döner." 'İSTANBUL'DA 35 MİLYON TON MOLOZ ORTAYA ÇIKAR' İstanbul'a ilişkin uyarılarda da bulunan Prof. Dr. Görür sözlerini şöyle sürdürdü:  "Altyapı çok önemli. İstanbul 16 milyon. Kanalizasyon sistemini çöktüğünü düşünün ki bana göre çökecek. İstanbul'un hali ne olacak? Kirlenmiş çevreyi temizleyemezsiniz. Yapı stoku, depreme hazırlık denildiğinde sadece yapı stoku akla geliyor. Kentsel dönüşüm motor gücüyle müteahhide bırakılırsa bunun adı rantsal dönüşüm olur. Nerede kar edecekse oraya gider. Yapı stoku depreme dirençli yapacağız. Çevre, milyonlarca ton deprem molozu var. İstanbul'da deprem olsa 35 milyon ton moloz ortaya çıkıyor. Gece gündüz 24 saat 30 tonluk kamyonla taşırsanız 3-5 yılda anca bitirirsiniz. Atıkları usulüne uygun bertaraf etmezseniz, biyokimyasal reaksiyonlar başlıyor. Zehirli toksit maddeler yağmurla birlikte yeraltı sularına, göle, barajlara götürüyor bütün bunlar besin zinciri olarak soframıza geliyor." 'İSTANBUL DEPREMİ EKONOMİNİN ÇARKLARINI DURDURUR İstanbul ve Marmara depreminin Marmara bölgesindeki ekonominin çarklarını durduracağını söylen Prof. Dr. Naci Görür, "Beklediğimiz İstanbul depremi Marmara bölgesindeki ekonominin çarklarını durduracak. İş dünyası biz depreme hazırız diyemez. Marmara bölgesi üretim, sanayi ve ticaretin yüzde 60'ı ve daha fazlasını kapsıyor. Bu çarklar durduğu zaman, üretemez olduğu zaman bu ekonomiyi 2 sene içinde eski kapasite kavuşturamazsınız. 10 seneye kendine getiremezsiniz. Ekonominin çarkları durduğu Marmara bölgesinde, Türkiye ekonomik olarak diz üstü çöker. Çünkü ekonominin beyni, atardamarı Marmara bölgesi, onu durdurduğunuzda Türkiye diz üstü çöker. Ekonomik bağımsızlığını yitirir" dedi. 'İZMİR GERÇEK ANLAMINDA BİR DEPREM KENTİ' Türkiye'de deprem beklenen bölgelere ilişkin öngörülerini paylaşan Prof. Dr. Görür, Hakkari ile Erzincan Bingöl Karlıova'nın yanı sıra İzmir ve Antalya- Muğla arasındaki sahil şeridinden endişe ettiklerini aktardı. Prof. Dr. Görür, "İzmir'de de endişemiz var. Canlı faylar var. Günün birinde harekete geçip deprem olabilir. Çevredeki deprem olmuş faylardan tetiklenebilir. Tahmin ediyorum bu faylar İzmir depreminde yüklendi. Çevredeki depremlerden stres geldiğinde yükleniyor. İzmir, bu kadar canlı fayla bölünmüş ise bu yarımadan buradan çekilmek lazım. Fay tartışmasını bırakalım. İzmir gerçek anlamında bir deprem kenti. Çok az kentimizde bu kadar yoğun aktif fay sistemi var. Bunlar bugün olmazsa yarın deprem yaratacaktır. Şu anda depremlerde sonra, Sisam depremi sonrasında 80 kilometre mesafede 117 kişi öldü. Yapı stokunu depreme dirençli yapmak lazım. Bunu yapmadan önce İzmir Büyükşehir Belediyesi şu anda bana göre çok doğru akıllı bir iş yaptı. Mikro belgeleme çalışması yapıyor. ODTÜ'lü ekiple bu çalışmaları yürütüyor. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Hasan Sözbilir gibi çok değerli yer bilimci arkadaşlar var. Bu İzmir'in şansıdır. Mikro belgeleme çalışması sonrasında İzmir depreme dirençli hale getirilmelidir. 1999 sonrasında yeni yönetmeliklere göre doğru yapılmışsa o binalardan hiç korkmayın. YÖNETMELİKLERE GÖRE YAPILMIŞ EVDEN KORKMAYIN Yönetmeliklere göre yapılmış binalar çatlasın, patlasın ama içinden sağ çıkmanızı sağlar. İzmir'deki belediye ve üniversiteleri zorlayın, evlerinizi muayene ettirin. Üç kuruş vermeyeceğim tartışması yakışmıyor. Parası yoksa devlet el atsın veya belediye bedava yapsın. Muayene edersiniz evinizin depremdeki davranışları çok sağlıklı görebilirsiniz. Deprem odaklı kentsel dönüşüme girmek için hükümete talep edin. Bütün kentleri depreme dirençli yapabiliriz. Bunun içi afet bakanlığı kurulsun" diye konuştu.

'Asgari ücret 10 bin lira olacak' iddiası Haber

'Asgari ücret 10 bin lira olacak' iddiası

Eski Ekonomi Bakanı Işın Çelebi, Mart ayında asgari ücrete yeni bir zam beklediğini söyledi. Dünya'dan Özlem Ermiş Beyhan’a konuşan Çelebi, asgari ücretin gelecek yeni zam ile 10 bin lira olacağını ileri sürdü. “Tahminime göre Mart’ta 10 bin TL seviyesine çıkarılacak” diyen Çelebi  “GSMH’den dar gelirlilerin aldığı pay yüzde 34’tü. Bu oran yüzde 25’e düştü. İnanılmaz bir gelir gerilemesi var. Bu toplumun huzurunu da tehlikeye atıyor" açıklamasında bulundu. 'Enflasyonla daha fazla gidemeyiz' Çelebi, "Türkiye’nin seçim sonrasında enflasyonla çok disiplinli bir politikayla mücadeleye girmesi gerek. Türkiye enflasyonla çok fazla gidemez. Rakamları indirdiğiniz zaman hayat pahalılığı sorununu çözemiyorsunuz. Çözüm; hep hastalık kalacak, parça parça kararlar alınacak şekilde aranıyor" yorumunda bulundu. '2023 yılını toparlamaya yetmez' Seçimler sonrasında tüm Türkiye'yi zorlu bir dönem beklediğini ifade eden Çelebi, "Seçimden sonraki aylar 2023 yılını toparlamaya yetmez. 2024 sonuna kadar uğraşmak lazım. Seçim sonucu ne olursa olsun bir istikrar programı uygulamak gerekecek. Bütçede gelir gider dengesi kalmadı, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 70’in altına indi” ifadesini kullandı. 'Özel kur talebini yanlış buluyorum' Sermayenin 'özel kur' talebi de değinen Çelebi, bunun yanlış bir talep olduğunu belirterek, "Özel kur taleplerini yanlış buluyorum. Kur masada belirlenmez, piyasada belirlenir. Piyasalarda kendi işleyişi içinde çözüm bulması gerekir. Kur korumalı mevduat kitlendi, yeniden cazip hale getirmek için faiz üst sınırı kaldırıldı. Bana göre günlük kararlar alınarak götürülmeye çalışılıyor" dedi.

İngiltere’de yarım milyon kişi sokağa indi Haber

İngiltere’de yarım milyon kişi sokağa indi

İngiltere'de aralarında öğretmenlerin, memurların, itfaiyecilerin, otobüs şoförlerinin ve makinistlerin de bulunduğu yarım milyon kişi, enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında maaşlarına zam talebiyle greve gitti. Ülkede düzenlenen son 10 yılın en büyük grevine “Çarşamba Yürüyüşü” adı verilirken, çoğu okul kapandı, toplu ulaşım durma noktasına geldi. Hükümet, grev nedeniyle sınır kontrollerinde yaşanabilecek aksakların önüne geçmek için orduya hazır olma talimatı verdi. Protestocular, geçinmekte zorlandıklarını belirterek, hızla artan gıda ve enerji fiyatları karşısında faturaları ödemekte zorlandıklarının ve enflasyonun üzerinde maaş artışı istedi. “Artık yeter diyorlar” İngiltere Ulusal Eğitim Sendikasına (NEU) göre, greve yaklaşık 300 bin öğretmenin destek verdiği aktarıldı. İngiltere genelindeki okulların yüzde 85'inin bugünkü grevden etkilendiği tahmin ediliyor. NEU Genel Sekreteri Mary Bousted yaptığı açıklamada, sendikaya üye öğretmenlerin, azalan maaşlar ve çok sayıda kişinin iş bırakması nedeniyle çalışma koşullarının zorlaşması nedeniyle grev yapmaktan başka çareleri olmadığını aktardı. Bousted yaptığı açıklamada, "Son 12 yılda, maaşlarında gerçekten feci bir düşüş oldu. İsteksizce, artık yeter diyorlar ve bir şeylerin değişmesi gerektiğini söylüyorlar” dedi. Greve katılan ve 14 yıldır öğretmenlik yapan Natasha De Stefano-Honey, eğitim için en kötü dönemin yaşandığını ifade ederek, "Belki 10 yıl önce meslek olarak öğretmenliği gerçekten tavsiye ederdim. Şimdi bunu tavsiye edemeyen öğretmenlerden biriyim" dedi. İngiltere Eğitim Bakanı Gillian Keegan yaptığı açıklamada, hükümetin maaşlar konusunda taviz vermeyeceğini ve büyük ücret artışı taleplerine boyun eğmenin yalnızca enflasyonu artıracağını belirterek, “Yapamayacağımız şey, enflasyonu herkes için daha kötü hale getirmek. Bu, ekonomik olarak yapılacak mantıklı bir şey değil" dedi. Kamu ve Ticari Hizmetleri Sendikası (PCS) ise, greve 100 bin memurun destek verdiğini belirterek, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın hükümetini daha fazla eşgüdümlü eylemin kaçınılmaz olduğu konusunda uyardı. PCS Genel Sekreteri Mark Serwotka basına yaptığı açıklamada, “Hükümet bu konuda bir şey yapmazsa, bugün gibi daha fazla sendikanın katıldığı günler göreceğiz" dedi. Hükümet, grevleri frenlemek için yasa çıkarmayı planlıyor Hükümet, son dönemde grevlerde yaşanan artışın ardından kamu yararı için beli başlı sektörlerdeki grevleri engellemek amacıyla yeni yasa çıkarmayı planlıyor. Söz konusu yasaya tepki gösteren sendikalar, yasa tasarısını protesto etmek için İngiltere genelinde daha fazla protesto düzenleyeceklerini duyurdu. Son 8 aydaki grevlerin ülkeye maliyetinin tahmini 1,7 milyar pound İngiltere’de enflasyonun yüzde 10'un üzerine çıkarak son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşması nedeniyle son aylarda sağlık ve ulaşım çalışanları da dahil olmak üzere kamu ve özel sektörde grev dalgası başladı. Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi, ocak ayına kadar olan 8 ayda düzenlenen grevlerin ülke ekonomisine maliyetinin yaklaşık 1,7 milyar pound (2,09 milyar dolar) olduğu tahmin etti. Gelecek hafta ise İngiltere’de, hemşireler, ambulans personeli, sağlık görevlileri, acil çağrı görevlileri ve diğer sağlık çalışanları greve gidecek.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.