Hava Durumu

#Araştırma

Lodoshaber.Com - Araştırma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Araştırma haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bilim insanları sahada: Yüzyılın depremini inceleyecekler! Haber

Bilim insanları sahada: Yüzyılın depremini inceleyecekler!

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye’yi derinden etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremleri mercek altına aldı. TÜBİTAK'ın çağrısı ile 18 araştırma ekibi sahaya inerek, sismik gözlem çalışmalarından başlıca hasar modlarının incelenmesine kadar birçok konuda araştırmalara başladı.      Depremin yaşandığı 6 Şubat’ta TÜBİTAK hızlı bir şekilde hareket ederek, 1002-C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı'nı başlattı. Programa yapılan başvurular 24 saat içerisinde değerlendirilerek karara bağlandı ve destek süreci başladı. Desteklenen projeler çerçevesinde 18 araştırma grubu, deprem sonrası veri toplamak amacıyla çalışmalarına başladı. 28 farklı kurumdan oluşan 18 araştırma grubunda 81 araştırmacı sahada araştırma faaliyetleri yürütüyor. Sahadaki araştırma gruplarının yanı sıra 14 farklı projenin de değerlendirmeleri sürüyor.    Acil Destek Programı, Türkiye sınırları içinde gelişen deprem, heyelan, kaya düşmesi, sel, çığ, yangın, müsilaj gibi doğa kaynaklı afetler sonrası veri toplamak amacıyla saha çalışması yürütecek üniversitelerde ve araştırma enstitülerinde görevli araştırmacıların çalışmalarına en hızlı şekilde destek sağlamayı hedefliyor. Program çerçevesinde desteklenen 18 proje ise şöyle:     "6 Şubat Maraş depremleri sonrası acil deprem sismik gözlem çalışmaları (TÜBİTAK MAM)    Deprem sonrası radon gaz konsantrasyonlarının belirlenmesi (Yıldız Teknik Üniversitesi)    6 Şubat Pazarcık depremi yüzey kırığı araştırması (İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa)     Mw 7.7 Pazarcık (Kahramanmaraş) deprem serisi (Boğaziçi Üniversitesi)    Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde meydana gelen 7,7 Pazarcık (K.Maraş) ve 7,5 Elbistan (K.Maraş) depremlerinin saha gözlemleri (Fırat Üniversitesi)    Merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık olan deprem sonrası gerçekleştirilen müdahale ve iyileştirme çalışmalarının yerinde değerlendirilmesi: Gözlemsel çalışma (Trabzon Üniversitesi)    Pazarcık ve Elbistan depremlerinden etkilenen bölgelerdeki yapıların deprem davranışlarının incelenmesi (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi)    6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin kosismik deformasyon etkilerinin araştırılması (Afyon Kocatepe Üniversitesi)    6 Şubat depreminde Malatya ilinde bulunan hasarlı yığma yapıların köşe göçme mekanizması ve başlıca hasar modlarının incelenmesi (Ankara Üniversitesi)    6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin mühendislik yapılarına etkilerinin çok boyutlu değerlendirilmesi (Yapısal, geoteknik, sismik, jeolojik, malzeme bilimi ve kıyı liman mühendisliği) (ODTÜ)    Depremde yıkılan binalardaki yapısal kusurların belirlenmesi (Akdeniz Üniversitesi)    6 Şubat Kahramanmaraş-Pazarcık ve Elbistan depremlerinin (Mw=7.7) geoteknik zemin incelemelerinin ve yapısal hasarlarının saha gözlemleri ile tespiti ve değerlendirilmesi (Kırıkkale Üniversitesi)    Binaların mevcut durumlarını inceleme ve hasar gören binaların envanterinin çıkarılması (Milli Savunma Üniversitesi)    Doğu Anadolu Fay Zonu 6 Şubat tarihli depremlerin fay parametreleri ve bölgedeki etkilerinin araştırılması (İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa)    Kahramanmaraş depremi sonrası yapısal hasarların yerinde incelenmesi (İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa)     Pazarcık (Kahramanmaraş) 7.4 Mw depreminin Malatya bölgesinde yapısal hasarın web CBS kullanılarak tespit edilmesi (Fırat Üniversitesi)     Kahramanmaraş-Şehitkamil ve Elbistan depremleri ile ilişkili yüzey kırıklarının incelenmesi ve depremlerin mühendislik yapıları üzerindeki etkileri (Akdeniz Üniversitesi)    Hatay bölgesi havalimanı pisti, binası ve havalimanı bağlantı yollarında oluşan hasarı tespit saha çalışması (Başkent Üniversitesi)"

Karıncalar kanseri tespit edebiliyor! Haber

Karıncalar kanseri tespit edebiliyor!

Fransız bilim insanları, karıncaların insanların idrarındaki kanser kokusunu algılayabildiğini keşfetti. Daha önce, birkaç kanser türünün idrar kokusunu değiştirdiği bulunmuştu, ancak uzmanlar ilk kez karıncaların bu yeteneğe sahip olduğunu ortaya çıkardı. Fransa’nın başkenti Paris'teki Sorbonne Paris Nord Üniversitesi'nden çalışmanın  yazarı Prof. Dr. Patrizia d'Ettorre, "Karıncalar, sağlıklı bireyleri tümör taşıyanlardan ayırmak için biyo-dedektörler olarak kullanılabilir. Ayrıca karıncaların eğitilmesi kolay, oldukça hızlı öğreniyorlar ve onları barındırmak pahalı değil." diye konuştu.  Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışma için araştırmacılar, Formica fusca olarak bilinen türlere ait 70 karıncayı tümörlü ve tümörsüz farelerden alınan idrar örneklerine maruz bıraktı.  ÜÇ DENEMEDEN SONRA ÖĞRENDİLER Üç denemeden sonra karıncalar, sağlıklı farelerin idrar kokusu ile tümör taşıyan farelerin idrar kokusu arasındaki farkı anlayabildi. Çalışmanın yazarları, karıncaların idrardan kanseri tespit edebilmesinin nedenini, bu hayvanlarınçok hassas bir koku alma sistemine sahip olmaları olarak açıkladı. Prof. Dr.  d'Ettorre, "Karıncaları, kanseri koklayabilmeleri için bir ödülle ilişkilendirilen çağrışımsal öğrenme yöntemi ile eğittik. Karıncaların, sağlıklı farelerin idrarını tümör taşıyan farelerin idrarından ayırt edebildiğini gösterdik. Karıncaların ne kadar verimli ve güvenilir olduğuna şaşırdık.” dedi. Diğer taraftan araştırmacılar, sonraki deneylerini insan idrarı kullanarak gerçekleştireceklerini açıkladı.Önceki araştırmalar, köpeklerin de bu şekilde eğitildikten sonra kanseri idrar kokusundan tespit edebildiğini göstermişti.

Korkunç rakamlar: Fransa’da her 3 kadından birine tecavüz!.. Haber

Korkunç rakamlar: Fransa’da her 3 kadından birine tecavüz!..

Fransa'da Başbakanlık bünyesinde bulunan Kadın Erkek Eşitliği Yüksek Kurulu (HCEFH), cinsiyetçiliğe dair 2 bin 500 kişinin katılımıyla yapılan araştırmanın raporunu yayımladı. Buna göre kadına yönelik ayrımcılık, şiddet ve taciz vakalarının "endişe verici boyutlara" ulaştı. Cinsiyetçi davranışların her alanda arttığı vurgulanan raporda, birçok erkeğin şiddet içeren ve ayrımcı davranışların “kabul edilebilir olduğuna inandığı” ortaya koyuldu. 18-24 yaşları arasındaki kadınların yüzde 22'sinin partnerinden “psikolojik şiddet” gördüğü veya aşırı kıskançlık yaşadığı, yüzde 15'inin partneri veya eski partneri tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığı ifade edildi. 50-64 yaş arasındaki kadınların ise yüzde 20’sinin şiddet gördüğü kaydedildi. Rapora göre kadınların neredeyse üçte birine denk gelen yüzde 37'si ise rızası dışında cinsel ilişkiye zorlandı.      “Fransız makamları yeterince çaba göstermiyor”    Rapora göre 25-34 yaş arası erkeklerin yüzde 20’i saygı görmek için şiddetin gerekli olduğunu düşünürken, yüzde 23'ü ise erkeklerin “saygı görmek için bazen şiddete başvurması gerektiğini" belirtti. Ayrıca yaş fark etmeksizin erkeklerin yüzde 40'ının kadınların çocuklara bakmak için çalışmayı bırakmasının normal olduğunu düşündüğü ifade edildi.    Raporda, “İnsanlar cinsiyetçiliğin varlığını kabul ediyor ve bundan üzüntü duyuyor, ancak uygulamada başarısız oluyorlar” ifadeleri kullanıldı. Erkeklerin çoğunun cinsiyetçiliği prensipte olarak reddetmesine rağmen "pratikte reddetmedikleri" belirtildi. Ankete katılanların büyük çoğunluğunun, Fransız makamlarının sorunları çözmek için yeterince çaba göstermediğini söylediği aktarıldı. Raporun yarın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a iletileceği kaydedildi.

Oje kurutucularda kanser tehlikesi: Hücre DNA'sına!.. Haber

Oje kurutucularda kanser tehlikesi: Hücre DNA'sına!..

ABD'li bilim insanları, Ultraviyole ışınlarla çalışan oje kurutucuların sağlığa zararlı olduğunu açıkladı. San Diego üniversitesi araştırmacıları hücre DNA'sını bozan bu cihazların cilt kanserine yol açabildiğini söylüyor. Hücreleri öldürüyor, uzun vadede cilt kanserine yol açabiliyor... Bu uyarı ABD'nin San Diego üniversitesi araştırmacılarına ait. Bilim insanları, ojelerin kısa sürede kurutulması için kullanılan Ultraviyole cihazları mercek altına aldı. Laboratuvarda yapılan testlerde, 20 dakikalık kullanımda yüzde 30 oranında hücre ölümü tespit edildi. Üst üste 20 dakikalık üç seansın ardından hücre ölümünün yüzde 70'e ulaştığı belirtiliyor Araştırmacılar, ultraviyole ışınların hayatta kalan hücrelerde de mutasyonlara yol açtığını söylüyor. Hücre DNA'sındaki bu değişimlerin, cilt kanserinde görünenlere çok benzer olduğuna dikkat çekiliyor. ARAŞTIRMA BU KONUDA BİR İLK Nature Communications dergisinde yayınlanan araştırma, oje kurutucuların sağlığa etkileri konusunda bir ilk olma özelliği taşıyor. ABD'li bilim insanları, oje kurutucuların solaryumlarda kullanılan bronzlaşma yataklarına benzer bir etki yaptığını ifade ediyor. Ancak oje kurutucuların düşük güçte çalıştığına ve ışınlara maruz kalınan sürenin kısa olduğuna vurgu yapılıyor. Bu nedenle uzun vadeli etkileri konusunda daha fazla araştırma gerekiyor. Uzmanlar, oje kurutucu kullanımı öncesinde ellere en az 30 koruma faktörüne sahip güneş kremi sürülmesi tavsiyesinde bulunuyor.

İyi bir arkadaş olmanızı sağlayan 5 özellik Haber

İyi bir arkadaş olmanızı sağlayan 5 özellik

Harvard Üniversitesi’nden bilim insanları, 85 yıllık çalışmalarının sonucu olarak bir yaşamı anlamlı kılan şeyin insanlarla iyi ilişkiler olduğu sonucuna ulaştı. Insider'da yayınlanan habere göre "The Good Life: Lessons from the World's Longest Scientific Study of Happiness" adlı kitaplarında insan ilişkilerinin yararlarını hafife aldığımızı öne süren psikiyatrist Robert Waldinger ve psikolog Marc Schulz, mutluluğun en önemli faktörlerinden ikisinin diğer bireylerle iletişim sıklığı ve kalitesi olduğunu vurguladı. İşte insanlarla ve arkadaşlarınızla bağlarınızı güçlendirmeyi sağlayacak 5 ipucu: PROBLEMLERİNİZİ PAYLAŞMAKTAN ÇEKİNMEYİN İnsanlarla daha iyi ilişkiler kurmak için hayatınızında neler olup bittiğini olabildiğince çok paylaşmaya çalışın. Harvard  Üniversitesi’nden Psikiyatrist Waldinger, “Eskiden ailemin yaptığı gibi sağlığımdan asla şikayet etmeyeceğim' derdim. Ama onları şimdi daha iyi anlıyorum çünkü yaşlanıyorum. Bizim yaşımızdaki arkadaşlarlayken sağlığımız hakkında çok konuşuyoruz. Bunu gizlemiyorum” dedi. MERAKLI OLUN Her insan görülmek ve anlaşılmak ister. Arkadaşlarınıza, ailenize ve hayatınızdaki diğer insanlara yardım etmenin en iyi yolu, onları ne kadar süredir tanıdığınız fark etmeksizin, hayatları hakkında meraklı olmaktır. DİKKATİNİZİ YÖNLENDİRİN Dikkatimizi yönelttiğimiz konular ve insanlar konusunda daha bilinçli davranmamız gerektiği öneriliyor. Kitapta "Birini fark etmek ona saygı duymanın, tam o anda olduğu kişiye saygı göstermenin bir yoludur" ifadesi yer alıyor. İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMEYE ODAKLANIN Her gün karşınıza çıkan insanlarla derin bağlar kurmak zorunda değilsiniz. Bunun yerine uzun ve kalıcı ilişkiler kurmak istediğiniz insanları iyi seçin. Aileden arkadaşlara en önemli gördüğünüz ilişkilerin bir listesini çıkarın ve ilişkilerin kalitesini ve sıklığını düşünün. İlişkilerin size olumlu ya da olumsuz enerji verip vermediği üzerine düşünün.   Ufak adımlarla bağ kurun Biriyle iletişim kurmanın en basit yolu onu kahve içmeye çağırmak veya onunla yürüyüşe çıkmaktır. Basit organizasyonlar kurarak küçük iletişimler kurmaya çalışın. Ardından bu ilişkiyi bir adım ileriye taşıyabilirsiniz.

Gözlük insanları daha zeki ve çekici göstermiyor Haber

Gözlük insanları daha zeki ve çekici göstermiyor

Ürdün'de yapılan araştırma, gözlüğün bireyleri daha zeki gösterdiği klişesini yıktı. Ürdün Üniversitesi'nden bilim insanları gözlüksüzkişilerin, gözlüklülere göre daha çekici, daha kendinden emin ve daha zeki görüldüğünü belirledi. Gözlüğe ihtiyaç duyan insanların sayısı her geçen gün artıyor. ABD'deki gözlük üreticileri ve tedarikçilerinin kurduğu ticaret birliği Vision Council'ın verilerine göre dünya genelinde yetişkinlerin yaklaşık yüzde 75'i, görüşünü iyileştirmek için bir ürün kullanıyor. Bunların yüzde 64'ü gözlük takıyor. Bugüne kadar Batılı ülkelerde yapılan çalışmalarda, gözlük takmanın zeki görünmeye olumlu katkı yaptığı belirlenmişti. Ürdün'deki çalışmaya 517 öğrenci katıldı. Bu kişilerin yüzde 33,1'i gözlük takıyordu. Katılımcılara 4 kişinin hem gözlüklü hem de gözlüksüz fotoğrafı gösterildi. Fotoğrafların çekicilik, zeka ve özgüven başlıklarında 1'le 10 arasında derecelendirilmesi istendi. "GÖZLÜKSÜZ HALLER DAHA ÖZGÜVENLİ" Independent Türkçe'nin haberine göre bulgular, gözlüksüz fotoğrafların gözlüklü hallerine göre daha çekici, akıllı ve özgüvenli olarak görüldüğünü ortaya koydu. Ayrıca gözlüklü katılımcıların, gözlüklü fotoğraflara daha yüksek puan verdiği görüldü. Ancak gözlüksüz katılımcılar, gözlüksüz fotoğraflarda aynı davranışı sergilemedi. Uzmanlar, gözlük çerçevesi ve yüz özellikleri gibi faktörlerin çekiciliği belirlerken dikkate alınmadığının altını çizdi. Sonuçların, herkesin Batı'daki moda anlayışıyla aynı fikirde olmadığını ve kültürel farklılıkları gösterdiğini savunan araştırma ekibi, "Gözlük, sosyal ve etnik değişkenlere bağlı olarak kullanıcıların sosyal özellikleri üzerinde farklı etkiye sahiptir" ifadesini kullandı. Bilim insnaları ayrıca çalışmalarının, gözlüğü, sadece gerçekten ihtiyaç duyan kişilerin takmasını sağlamasını umuyor. Saif Aldeen El Ryalat, Muhammed Cuma ve Esad El Ravaşdeh gibi doktorların imza attığı çalışma, hakemli tıp dergisi Cureus'ta yayımlandı.

Her 10 kişiden en az 4'ü büyüye inanıyor! Haber

Her 10 kişiden en az 4'ü büyüye inanıyor!

Dünya çapında yapılan kapsamlı bir araştırma 95 ülkeden yaklaşık bir milyar yetişkinin büyüye ve büyücülüğe inandığını ortaya koydu. Bilimsel dergi PLOS One'da yayımlanan araştırmada, 2008 ve 2017 arasında yapılan anketlerden elde edilen veriler değerlendirildi. 95 ülkeden 140 bin kişinin katıldığı bu anketlerde bireylere büyücülüğe yönelik inançlarıyla ilgili görüşleri soruldu. Bu bireylerin yüzde 40’ı büyüye inandıklarını belirtti. Dünya nüfusunun 8 milyarı geçtiği bilinirken çalışmaya Güneydoğu Asya bölgesi, Hindistan ve Çin gibi yüksek nüfuslu ülkeler dahil edilmedi. Araştırmaların sonucunda insanların yüzde 43'ünün,"Başımıza kötü şeylerin gelmesini isteyen insanlar büyü yapabilir" ifadesine katıldığı anlaşıldı. ÜLKELER ARASI FARKLILIKLAR Ülkeden ülkeye büyücülüğe olan inancın önemli farklılıklar gösterdiği ortaya kondu. Örneğin, İsveçlilerin sadece yüzde 9'u büyücülüğe inanırken, Tunusluların en az yüzde 90'ı büyücülüğün gerçek olduğuna inanıyor. ABD'lilerin yüzde 16,5'i, Rus vatandaşlarının da yüzde 56'sının büyücülüğe inandığı paylaşıldı. HANGİ TOPLUMLARDA BÜYÜCÜLÜK İNANCI DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR? Washington'daki Amerikan Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Boris Gershman, eğitim ve refah seviyesinin yüksek olduğu bölgelerde büyücülüğe inancın daha az olduğunun altını çizerken bu tür inançlara eğitimli ve refah seviyesi yüksek kişiler arasında da rastlamanın mümkün olduğunu söyledi. Araştırmacı, kurumların yetersiz olduğu, sosyal güvenin yeterince sağlanamadığı ve önyargıların fazla olduğu toplumlarda büyücülüğe olan inancın daha fazla olduğunu belirtti. Newsweek'e konuşan akademisyen, tarih boyunca büyücülük inancının ana işlevlerinden birinin, düzeni sürdürmek ve toplumda sosyal uyumu sağlamak olduğunu söyledi. Özellikle sosyal düzenin resmi kurumlar tarafından etkili bir şekilde sağlanmadığı toplumlarda, büyücülük gibi inanışlara daha çok rastlandığını belirtti. Büyücülük inancının toplumsal düzeni sağlayan kurumların zayıf olduğu ülkelerde yaygın olarak görüldüğü biliniyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.