Avrupa'nın üç F'si: FADO FIESTA FUTBOL yani PORTEKİZ
Avrupa'nın üç F'si: FADO FIESTA FUTBOL yani PORTEKİZ
null
Haber Giriş Tarihi: 25.07.2015 16:55
Haber Güncellenme Tarihi: 25.07.2015 16:55
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.lodoshaber.com
Avrupa’nın batı ucunda üç yandan İspanya ve bir yanından Atlas Okyanusu'yla çevrelenmiş küçük ve kendi halinde olan Portekiz, üç kelime ile özetleniyor. Fado, Fiesta ve Futbol... Onun için 3F Portekiz’de çok duyulan bir tanım.Ayşe Alagöz
[dropcap type="3"]O[/dropcap]kuduğum bir yazıya göre, Fransız şair Baudelaire’e “Lizbon’da yaşamak sence nasıl bir fikir?” diye sormuşlar, “Orası öyle sıcak bir yer ki, kertenkele gibi mutlu mesut ve tüm gün güneşlenebilirsin” cevabını vermiş. Üstada hak vermek gerek. Portekiz, Avrupa’nın keşmekeşi ve gürültüsünden uzaklaşmak isteyenler için çok iyi bir seçenek. Tarih, sanat ve doğa güzelliği bakımından da oldukça görülesi bir yer. Küçük bir ülke de olsa gezilecek yerler bakımından turistlere bol alternatifli imkanlar sunuyor. Atlas Okyanusu kıyısındaki bu küçük ülke ılıman iklimi ile gittiğinize değecek bir destinasyon. Ülkeyi gezmek genel anlamda kolay ve pratik. Ve hala birçok yere göre ekonomik.
Portekiz deyince akla ilk gelen şeyler futbol ve meşhur denizci Vasco do Gama. Denizcilikteki başarıları sebebi ile Doğu Timor, Brezilya, Angola gibi birkaç ülke uzun süre Portekiz'in sömürgesi durumunda olmuşlar.Bu ülkelerde bugün hala Portekizce konuşulmakta. Ancak ülke geçmiş yüzyıllarda meydana gelen deprem, iç savaşlar ve kötü yönetim sebebi ile ülke bugün ekonomik krizi yaşıyor. AB'de yüzde 16'nın üzerinde işsizlik oranıyla işsizliğin en yüksek olduğu üçüncü ülke konumundaki Portekiz, bu amaçla yeni bir uygulamaya başlamış. Buna göre, ülkede mülk satın alan, yatırım yapan veya sermaye transferi gerçekleştiren kişiler Portekiz hükümetinden oturma izni alabilecek.
İNİŞLİ ÇIKIŞLI BİR BAŞKENT LİZBON
Lizbon Portekiz'in başkenti ve en büyük şehri ama Türkiye'de bir şehirle karşılaştırınca küçücük kalıyor elbette. Kendine has bir havası var. Lizbon'da herkes için keşfedecek bir şey var ama herkese hitap eden ortak bir şey var ki o da sıra dışı lezzetleri ve Fado. Portekiz’in ulusal müziği olan Fado, Lizbon ve Coimbra şehirlerinde farklı şekillerde gelişmiş. Çoğumuzun Amalia Rodriguez ismi ile hatırlayacağı Lizbon Fadosu genellikle aşk ve özlem (saudades) temalı sokak şarkıları iken, sanatsal yanı daha kuvvetli olan Coimbra Fadosu toplumsal ve tarihi olaylara bile değiniyor. Lizbon’a gelmişken, Lizbon usülü fado dinlemek için Barrio Alto ve Alfama mahallelerinde bir çok mekan var. Hem Lizbon hem de Coimbra’da Fado dinlerken kesinlikle konuşulmuyor ve fadistlerin dikkatini dağıtacak hiç bir ses çıkarılmıyor .Her yerde bu müziği duymak mümkün. Rahatlatıcı melodiler ve İspanyol gitarı eşliğinde söylenen bu şarkılar aslında gayet hüzünlü, nostaljik ve melankolik duyguları ifade etmenin bir yolu. Özellikle Lizbon un eski mahallelerinde (Bairro Alto, Alfama, Lapa ve Alcantara) Fado Barlarında akşamın ya da gecenin ilerleyen saatlerinde loş ışıkta ve şarap eşliğinde Fado şarkılarını canlı olarak dinleyebilirsiniz.
Lizbon sokaklarında, nereye baksanız balık, çapa, gemi figürleri var. Sokaklardaki arnavut kaldırım taşlarıyla bile balık figürleri yapılmış. Bu ülkede, her türlü deniz ürünü bulabilirsiniz . Restoranlarda yemek fiyatları uygun. Özellikle balık menüleri çok zengin. Balık çorbaları lezzetli. Bacalhau (ingilizcesi Codfish) balığını bir çok şekilde pişiriyorlar. Bunların başında Pasteis de Bacalhau (Balıklı Kek) ve Bacalhau a Bras (Izgarada Bacalao Balığı) geliyor. Tatlı olarak da zengin alternatifler var. Mutlaka tatmanız gereken Belem Pastası (Pasteis de Belem) özellikle Lizbon’un şehir klasiği. Günde 20.000 adetten fazla üretiliyor. Tarihi 1837 yılına dayanıyor.
KAŞİFLERİN DURAĞI BELEM
Tejo ırmağının okyanusa açıldığı bölgede boylu boyunca uzanan Belem mahallesinin adı İsa’nın doğum yeri olan Beytillahim’den geliyor. Belem Kulesi, parklar, teknelerin yanaştığı balık lokantaları bu mahallede gezilebilir.Keşifler ve kaşifler çağının en önemli yapılarından biri olan Belem kulesi 15. yüzyılda şehrin savunulması amacıyla yapılmış. Bugün hem Lizbon’un hem Belem’in simgelerinden. Burada çok özel bir tatlı var. Adı Pasteis de Belém. Jerónimos Manastırı’nda çok eskiden keşişler tarafından keşfedilmiş ve hala tarifini sadece iki kişinin bildiği bir lezzet. Her Portekizlinin gurbetteyken özlediği ve aradığı bu tatlı, en basit tarifiyle çıtır milföy hamurunun içine fırın muhallebi doldurularak bir süre daha fırına verilmesiyle yapılıyor. İspanya’da ve Bask bölgesinde benzerleri olan bu pastanın Portekiz versiyonu daha küçük, muhallebisi daha çok ve daha çıtır. En iyi Pasteis de Nata’yı yapma iddiasında olan bir çok pastane var ve önlerinde kuyruklar oluşuyor.
LİZBO’NUN EN ESKİ MAHALLESİ ALFAMA
Alfama’nın adı Arapça Al-Hamma’dan geliyor. Alfama’da genelde daracık sokaklarda sıralanmış eski ve rengarenk evler, tarihi binalar, kiliseler, cafeler ve Fado dinlenebilecek bir çok mekan var. Mavi ve beyaz renkteki seramikler, çiçeklerle bezenmiş evler . Alfama mahallesindeki eski binalarda bunların güzel örnekleri görülebilir. 28 no’lu sarı tramvay Lizbon şehrinin vazgeçilmez ikonlarından biri.
ALIŞVERİŞ İÇİN BAIXA
Lizbon’un en merkezi ve hareketli mahallesi Baixa, 1755’deki büyük depremde tamamen yıkıldıktan sonra depreme dayanıklı mimarinin ilk uygulamalarının yapıldığı yerlerden biri olmuş. Comercio ve Rossio gibi Lizbon’un en büyük meydan ve bulvarlarının çoğu da Baixa mahallesinde.
VE CHIADO
Barrio Alto ve Baixa mahalleleri arasındaki Chiado bölgesi daha temiz ve bakımlı caddeleri yanında sağlı sollu sıralanmış butikler ve cafelerle, hem eski hem de yeni Lizbon’un izlerinin görülebileceği bir mahalle.
DÜNYANIN EN GÜZEL KASABALARINDAN BİRİ SINTRA
Lizbon'un yanı başında Unesco Tarih Koruma Mirası olan Sintra, Sintra dağlarının eteğindeki sık ormanlar içine kurulmuş bir sayfiye kasabası. Temiz havası ve 19. yüzyıldan kalma konakları ile günübirlik bir gezi için ideal. Lord Byron bir arkadaşına yazdığı mektupta Sintra için “burası dünyadaki en güzel kasaba olabilir” demiş. Sintra ve çevresi aynı zamanda bir milli park.
Gizemli saraylar, karanlık mağaralar, daracık şirin sokaklar, gurme lezzetlerin olduğu küçük dükkanlar, güzel müzikler, meydanlarda festivaller insanı hayran bırakıyor Sintra'ya.
AVRUPA KITASININ EN UÇ NOKTASI CABO DE ROCA
Cabo de Roca, Kıta Avrupasının en batı ucu. Burada sadece okyanustan gelen gemilere Avrupa kıtasının başladığını haber veren bir deniz feneri, bir bekçi kulubesi ve dik yamaçlar var. Manzara tarifsiz.
BİRAZ AFRİKA, BİRAZ ARAP, BİRAZ OKYANUS KOKAN PORTO
Porto şehri, Portekiz’in oldukça kuzeyinde Rio Douro nehrinin ağzında bulunuyor. Bu açıdanLizbon ile benzeşiyorlar. Porto, ülkenin en önemli endüstri noktası. Şehir merkezi ve Porto’nun yer aldığı Alta Douro Vadisi, 1996 yılında Unesco tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış.
Porto’nun en tanınmış markası, spor kulübü ve Porto Şarabı. Bu çok özel şarap için yetiştirilen üzüm çeşidi, Rio Douro nehri boyunca yer alan üzüm bağlarından elde ediliyor ve 1756’da çıkarılmış bir yasa ile Porto Şarabı’nın üretiminde kullanılan üzüm çeşidi ve şarabın tarifi korunuyor. Şehirde, nehir üzerinde 5 tane köprü bulunmakta.
İspanyollar, bu şehre “Oporto” diyorlar. Şehir merkezi, oldukça kolay keşfedilebilecek durumda. Ancak: yürüyerek dolaşırsanız, yokuşların biraz yoracağını kabullenmeniz gerekir. Yürürken önünden geçtiğiniz evlere ve binalara dikkat ederseniz, önlerinde yapım yılları yazılı ve bunların birçoğu: 12-13’ncü yüzyıllara kadar uzanmakta ve yaşanır halde.
Şehir merkezinde kocaman evler var. Bunların bombeli balkonlarından çamaşırlar sarkıyor. Şehirde, yalnızca bir tane kale bulunuyor. Çünkü: Portekizliler tarafından, bu şehirde, kaleye ihtiyaç duyulmayacak kadar güçlü bir imparatorluk kurulmuş. Öte yandan, sanırım Akdeniz değil de Atlantik Okyanusu kıyısında olmasının da etkisi var. Ama öte yandan, yine de: 15’nci yüzyılda, Fransız yani Napolyon’un işgalinden kurtulamamışlar.
UNESCO tarafından koruma altında alınan yere “Barredo” deniliyor. Bu tarihsel bölgede Portekiz’e özgü bir tür seramik işliği olan “Azulejo” döşeli yapıları görmelisiniz. Ayrıca: evlerin balkonlarını, demir ferforjelerini, çiçeklerini de büyük bir keyfle izleyebilirsiniz.
Yani: bir anlamda, şehrin eski bölümünü, sokak ve caddelerini sıkılmadan gezebilirsiniz. Tarihi bir atmosferde, renkli evlerin bulunduğu sokaklarda kaybolabilirsiniz.Burası, herhangi bir düzenli Avrupa şehrine benzemez. Tüm bunların yanında, şehri ziyaret ettiğinizde, nehrin karşı kıyısında bulunan “şarap mahzenlerini” de mutlaka gezmelisiniz. Gaia bölgesindeki bu şarap mahzenleri: gerçekten ilgi çekici boyutta.
Tarihi şehir merkezinin başlangıç noktası St.Bento tren istasyonu, iç dekorasyonundaki Azulejo seramik panoları ile tamamıyla Portekiz’e özgü bir şahaser. Tarihi şehir merkezi, istasyon başlangıç olacak şekilde, aşağı nehre kadar olan sağlı sollu bölge. Aşağı kelimesi yerinde çünkü, bir nehir yatağının yamaçları Porto’yu oluşturuyor, ciddi bir eğim ve yükseklik söz konusu.
Rıhtım boyunca ilerleyerek, Praça da Ribeira Meydanına gelebilirsiniz.. Meydanda, rıhtım boyunda olduğu gibi kafe ve restoranlar bulunuyor. Burası Avrupa’nın en ucuz yerlerinden biri.
Güzel haberi sona sakladım, gittiğinizde ayrılmak istemeyeceğiniz Porto’ya Türk Hava Yolları bu ay direk uçuş başlatıyor…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Avrupa'nın üç F'si: FADO FIESTA FUTBOL yani PORTEKİZ
null
En Çok Okunan Haberler