Bilim insanları, Antarktika'da deniz ve göl ekosistemlerini araştırdı
Bilim insanları, Antarktika'da deniz ve göl ekosistemlerini araştırdı
Türk bilim insanları, "geleceğe ışık tutan yolculuk" olarak da nitelendirilen Türkiye'nin kutuplara düzenlediği bilim seferlerinin 8'incisinde Antarktika'da deniz ve göl ekosistemlerini araştırdı.
Haber Giriş Tarihi: 27.03.2024 14:16
Haber Güncellenme Tarihi: 27.03.2024 14:16
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.lodoshaber.com
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAMKutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda düzenlenen seferde bulunan araştırmacılar, Horseshoe Adası ve çevresinde deniz ve göllerde yaptıkları örneklemelerle projelerini tamamladı.
Bilim insanları, bölgedeki denizel ekosistemin fizikokimyasal karakterizasyonunu araştırarak, sucul ekosistemlerdeki çoklu antropojenik baskıları değerlendirdi.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr. Ülgen Aytan, yaptığı açıklamada, plastik kirliliğinin sadece gözle görülür boyutta olmadığına dikkati çekerek, "Özellikle günlük hayatta kronik olarak ürettiğimiz ve 5 milimetrenin altına inmiş olan kısım, gezegenimiz için çok hızlı büyüyen bir tehdit haline geldi." dedi.
Prof. Dr. Aytan, insan etkisinden binlerce kilometre uzaktaki Antarktika ekosisteminde mikroplastiklere, hem suda hem sedimentte hem buzullarda hem de canlılarda rastlamanın mümkün olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"TÜBİTAK tarafından desteklenen bu projeyle amacımız, Türk bilimsel araştırma kampının bulunduğu Horseshoe Adası'ndaki tatlı su kaynaklarında, buzul göllerinde ve denizde, mikro, mezo ve makro boyuttaki plastiklerin varlığını araştırmak, kaynaklarını tespit etmek ve bu ekosistem için oluşturdukları çevresel riski değerlendirmek."
Horseshoe Adası'nda bulunan deniz, göl yüzey suyu ve sedimentinden plastik analizleri için numune aldıklarını ifade eden Aytan, Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Mikroplastik Araştırma Laboratuvarı'nda gerçekleştirecekleri analizlerle de plastiklerin tiplerini, boyutlarını, renklerini ve polimer içeriklerini belirleyerek çevresel risk değerlendirmesini tamamlayacaklarını söyledi.
Prof. Dr. Aytan, "plastik" için çok genel bir terim olduğunu vurgulayarak, bu terim altında farklı polimerik yapıya, dolayısıyla kimyasal içeriğe sahip plastiklere rastlandığını aktardı.
Aytan, gerçekleştirecekleri analizlerle buldukları plastiklerin çevresel tehlike skorlarıyla bu ekosistem için ne derece risk yarattığını değerlendirebileceklerini anlattı.
Denizel ve tatlı su çevresinde çoğunlukla tek kullanımlık plastik olduğuna işaret eden Aytan, "Özellikle polietilen, polietilen terafitalat, polipropilen gibi polimerlere rastlıyoruz ancak Antarktika'da yaptığımız ön çalışmada poliakrinonitril gibi özellikle sentetik tekstilin kullanımı ve yıkanması esnasında oluşan ve atmosferle kutuplara kadar taşınabilen mikroplastiklere de rastladık." diye konuştu.
Prof. Dr. Aytan, bölgede yaptıkları çalışmalardan sonra özellikle sentetik tekstilde kullanılan bu polimerlerin iyileştirilmesi gerektiği konusunun önemine değinerek, şöyle devam etti:
"Plastik sektöründe kullanılan ilave katkı kimyasallarının iyileştirilmesi gerekiyor. Antarktika gibi çok özel bir ekosistemden elde edeceğimiz sonuçlar ile plastiklerin denizel ve tatlı su ortamında azaltılması için alınması gereken tedbirlerle ilgili olarak karar vericilere ve sektöre yol gösterici veri sağlamayı amaçlıyoruz."
"Denizel fitoplankton çalışmalarını biraz daha derinleştirmeyi amaçlıyoruz"
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr. Ertuğrul Ağırbaş da iklim değişikliğinin en önemli kanıtlarının, artan atmosferik hava sıcaklıkları ve beraberinde deniz suyunda meydana getirdiği anomaliler olduğunu dile getirdi.
Ağırbaş, Horseshoe Adası'nda yürüttükleri çalışmalar konusunda, "Bölgede çok az çalışılmış bir konu olan denizel fitoplankton çalışmalarını biraz daha derinleştirme ve bu bağlamda bundan sonra yapılacak çalışmalara bir altlık oluşturmayı amaçlıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Ertuğrul Ağırbaş, "Fitoplanktonik organizmalar değişen iklim koşullarına bağlı olarak meydana gelen değişimlere karşı direkt tepkiyi veren ilk canlı gruplarıdır ve bunların takibi ile ileride meydana gelebilecek olası iklim değişikliği senaryolarına karşı hazırlıklı olmamıza imkan sağlayacaktır." diyerek, proje kapsamında araştırdıkları "fitoplankton fonksiyonel grup oranları", "pigment kompozisyonu", "mikroskobik hücre sayımı" ve "hidrografik ölçüm çalışmaları" ile bölgenin besin tuzu dinamiğini de inceledikleri bir proje olduğunu ifade etti.
Dünyanın iklimine en çok etki edecek, iklimin düzenlenmesini sağlayan önemli bir bölgede bulunduklarına işaret eden Ağırbaş, "Çalışmaların Antarktika ekosisteminin sürdürülebilir yönetimine katkı sağlayacağına ve bu bağlamda dünyanın geleceğine de katkı sağlayacağına inanmaktayız." dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bilim insanları, Antarktika'da deniz ve göl ekosistemlerini araştırdı
Türk bilim insanları, "geleceğe ışık tutan yolculuk" olarak da nitelendirilen Türkiye'nin kutuplara düzenlediği bilim seferlerinin 8'incisinde Antarktika'da deniz ve göl ekosistemlerini araştırdı.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda düzenlenen seferde bulunan araştırmacılar, Horseshoe Adası ve çevresinde deniz ve göllerde yaptıkları örneklemelerle projelerini tamamladı.
Bilim insanları, bölgedeki denizel ekosistemin fizikokimyasal karakterizasyonunu araştırarak, sucul ekosistemlerdeki çoklu antropojenik baskıları değerlendirdi.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr. Ülgen Aytan, yaptığı açıklamada, plastik kirliliğinin sadece gözle görülür boyutta olmadığına dikkati çekerek, "Özellikle günlük hayatta kronik olarak ürettiğimiz ve 5 milimetrenin altına inmiş olan kısım, gezegenimiz için çok hızlı büyüyen bir tehdit haline geldi." dedi.
Prof. Dr. Aytan, insan etkisinden binlerce kilometre uzaktaki Antarktika ekosisteminde mikroplastiklere, hem suda hem sedimentte hem buzullarda hem de canlılarda rastlamanın mümkün olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"TÜBİTAK tarafından desteklenen bu projeyle amacımız, Türk bilimsel araştırma kampının bulunduğu Horseshoe Adası'ndaki tatlı su kaynaklarında, buzul göllerinde ve denizde, mikro, mezo ve makro boyuttaki plastiklerin varlığını araştırmak, kaynaklarını tespit etmek ve bu ekosistem için oluşturdukları çevresel riski değerlendirmek."
Horseshoe Adası'nda bulunan deniz, göl yüzey suyu ve sedimentinden plastik analizleri için numune aldıklarını ifade eden Aytan, Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Mikroplastik Araştırma Laboratuvarı'nda gerçekleştirecekleri analizlerle de plastiklerin tiplerini, boyutlarını, renklerini ve polimer içeriklerini belirleyerek çevresel risk değerlendirmesini tamamlayacaklarını söyledi.
Prof. Dr. Aytan, "plastik" için çok genel bir terim olduğunu vurgulayarak, bu terim altında farklı polimerik yapıya, dolayısıyla kimyasal içeriğe sahip plastiklere rastlandığını aktardı.
Aytan, gerçekleştirecekleri analizlerle buldukları plastiklerin çevresel tehlike skorlarıyla bu ekosistem için ne derece risk yarattığını değerlendirebileceklerini anlattı.
Denizel ve tatlı su çevresinde çoğunlukla tek kullanımlık plastik olduğuna işaret eden Aytan, "Özellikle polietilen, polietilen terafitalat, polipropilen gibi polimerlere rastlıyoruz ancak Antarktika'da yaptığımız ön çalışmada poliakrinonitril gibi özellikle sentetik tekstilin kullanımı ve yıkanması esnasında oluşan ve atmosferle kutuplara kadar taşınabilen mikroplastiklere de rastladık." diye konuştu.
Prof. Dr. Aytan, bölgede yaptıkları çalışmalardan sonra özellikle sentetik tekstilde kullanılan bu polimerlerin iyileştirilmesi gerektiği konusunun önemine değinerek, şöyle devam etti:
"Plastik sektöründe kullanılan ilave katkı kimyasallarının iyileştirilmesi gerekiyor. Antarktika gibi çok özel bir ekosistemden elde edeceğimiz sonuçlar ile plastiklerin denizel ve tatlı su ortamında azaltılması için alınması gereken tedbirlerle ilgili olarak karar vericilere ve sektöre yol gösterici veri sağlamayı amaçlıyoruz."
"Denizel fitoplankton çalışmalarını biraz daha derinleştirmeyi amaçlıyoruz"
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr. Ertuğrul Ağırbaş da iklim değişikliğinin en önemli kanıtlarının, artan atmosferik hava sıcaklıkları ve beraberinde deniz suyunda meydana getirdiği anomaliler olduğunu dile getirdi.
Ağırbaş, Horseshoe Adası'nda yürüttükleri çalışmalar konusunda, "Bölgede çok az çalışılmış bir konu olan denizel fitoplankton çalışmalarını biraz daha derinleştirme ve bu bağlamda bundan sonra yapılacak çalışmalara bir altlık oluşturmayı amaçlıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Ertuğrul Ağırbaş, "Fitoplanktonik organizmalar değişen iklim koşullarına bağlı olarak meydana gelen değişimlere karşı direkt tepkiyi veren ilk canlı gruplarıdır ve bunların takibi ile ileride meydana gelebilecek olası iklim değişikliği senaryolarına karşı hazırlıklı olmamıza imkan sağlayacaktır." diyerek, proje kapsamında araştırdıkları "fitoplankton fonksiyonel grup oranları", "pigment kompozisyonu", "mikroskobik hücre sayımı" ve "hidrografik ölçüm çalışmaları" ile bölgenin besin tuzu dinamiğini de inceledikleri bir proje olduğunu ifade etti.
Dünyanın iklimine en çok etki edecek, iklimin düzenlenmesini sağlayan önemli bir bölgede bulunduklarına işaret eden Ağırbaş, "Çalışmaların Antarktika ekosisteminin sürdürülebilir yönetimine katkı sağlayacağına ve bu bağlamda dünyanın geleceğine de katkı sağlayacağına inanmaktayız." dedi.
En Çok Okunan Haberler