Hava Durumu

Kemal Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanlığı'na hazırlayan A Takımı'nı buldum! Ve sordum

Yazının Giriş Tarihi: 12.12.2021 11:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.12.2021 11:27

Ve sonunda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu, Cumhurbaşkanlığı yolunda yüreklendiren o kamuoyu araştırması firmaları içindeki en kifayetlisinin beyin takımına ulaştım!
Yalnız, hem gazetecilik ilkesi gereği, hem de üzerine bir de söz verdiğim için görüştüğüm yetkilinin adını açıklamayacağım. 
Bu arada, epey de enteresan bir görüşme oldu. Ben ilgili CEO'ya, (görüşmenin başında peşin peşin, hatta epeyce de ayıp ederekten) her ne kadar sizi açıklamalarınızı yazmak üzere aramış olsam da, Cumhurbaşkanlığı yolundaki Kemal Kılıçdaroğlu için yaptığınız kamuoyu araştırmalarını, anketleri, ölçümleri ya da adını her ne koyduysanız artık, o her şeyi, rasyonellikten uzak ve fevkalade abartılı buluyorum. İtimat edemiyorum dedim. 
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na düzenli olarak haftalık ölçüm raporu verdiklerini söyleyen CEO da bana ana hatlarıyla şunları anlattı.
"Epey geriden gelen Kemal Kılıçdaroğlu, 2020 yılının Ağustos ayından bu yana minik adımlarla oyunu arttırmaya başladı.
Geçtiğimiz yaz meydana gelen orman yangınlarına kadar Recep Tayyip Erdoğan'la arasında başa baş bir yarış vardı. O yangın felaketinin ardından Kemal Bey oyunu arttırmaya başladı! Ve yangınlardan sonra da bariz  bir şekilde öne geçti.
Biz seçmene, en başından bu yana 6 başlık altında soru soruyoruz her hafta. Bunlar: ekonomi, eğitim, adalet, sağlık, dış politika ve güvenlik...
O soru da şöyle oluyor: Önce seçmene, Sizce Recep Tayyip Erdoğan sağlık sistemini nasıl yönetiyor? Diye soruyoruz. Ardından da, Kemal Kılıçdaroğlu olsa nasıl yönetirdi sizce? Diye soruyoruz. 
Kemal  Bey, ilk olarak ekonomi, eğitim ve adalet başlıklarında öne geçti. 
Şu anda ise  altı başlıkta da önde götürüyor.
Araştırma sonuçlarında şunu görüyoruz ki, Kemal Bey'e karşı olan inanç, bugüne kadar hiç olmadığı kadar büyüyor.
Millet İttifakı'ndaki HDP gerçeği-bağlantısı, milliyetçi ve ulusalcı seçmeni zannedildiği kadar rahatsız etmiyor. Bu noktada İYİ Parti var. (İYİ Parti, zaman  zaman HDP'ye boşuna vurmuyor demek istiyor. İttifakın milliyetçi bileşeni İYİ Parti, oyları bir nevi dengeliyor. Faraza, CHP tezkereye "Evet" oyu verirken, İYİ Parti'nin, "Hayır" oyu vermesi  gibi...)
Kemal Bey, öyle iddia edildiği gibi yeni yılın ilk aylarında falan CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmeyecek. Sonuçta, sistem partili Cumhurbaşkanı sistemi... Sistem, istifasını gerektirmiyor. Ne zaman ki, parlamenter sisteme geçilir, istifayı o zaman düşünecek.
"

***
Bu arada, henüz ölçümü yapılmamıştı ancak, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bütçe görüşmelerine damga vuran "el hareketini" de sordum. Hani, Özgür Özel'e göre, "eliyle, elinin sırtına vurdu" ya Kılıçdaroğlu.
CEO'ya göre, o hareket, potansiyel seçmen üzerinde (Kuvvetle muhtemeldir ki) olumsuz bir etkiye sebep olmayacak. Hoş, görüştüğüm CHP'liler de aynı görüşte.
Hemen hepsi, ya "az bile yaptı" ya da, "geç bile kaldı" yorumunu yaptı.
Hasılı vaziyet, bu ülkede yaşarken canına tak eden bir ana muhalefet partisi genel başkanının haklı-gerekli-geç bile kalmış-az bile olmuş tepkisi kabilinde ele alıyor. 
Araştırma şirketi CEO'suna son haftalık raporların son oy oranlarını da sordum.
Yanıtı, İYİ Parti'yi üzecek oranda netti!
"CHP'nin oy oranı: Yüzde 28
İYİ Parti'nin oy oranı ise: Yüzde 14.1"

Bunu da gerçekçi bulmadığımı söyledim. Israrla gerçek olduğunu söyledi. (Laf aramızda, bu noktada İYİ Parti'nin zamansız havaya girdiğinden bahis açtı.)
Ve bir de, yüzde 23'lük bir oranda, "Protesto" oyu tespit ettiklerini vurguladı.
Belli ki, canı sıkılmış, sıtkı sıyrılmış, umudu kestiği için seçim falan umurunda olmayan yüzde 23 oranında bir seçmen var.
Bunalmış, darlanmış. Yanıt vermiyor. Oralı olmuyor. 
Çok önemli bir oran! Hem siyasi açıdan önemli, hem de sosyolojik açıdan... Hem de her açıdan.
***
İşte böyle sevgili okur...
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, şu günün şartlarında yüzde yüz aday!
Üstelik de, geçtiğimiz yaz aylarından bu yana avantajlı oranlarla.
Pekii ya, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener?
Her fırsatta, Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Yapma, etme! Kazanamayız! Bak, gül gibi Ekrem var" diyen Meral Akşener?..
İddia o ki, Akşener de bir pazarlık içinde!
Zira, Akşener de biliyor artık Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu yola girdiğini, hatta ahdettiğini... Hatta, artık asla dönmeyeceğini...
Hal böyleyken ne yapmak istiyor?
Bu noktadaki, iddia da şu ki:
"Kılıçdaroğlu'nu yolundan döndüremeyerceeğini anlayan-anlayacak olan Meral Akşener, bari bakanlık pazarlığı için ısrarını sürdürüyor!
"Madem ki adaylıkta inat ettiniz. O vakit fazladan şu kadar bakanlık istiyoruz"

***
Mühendis olmayı hiç istemedim. Kaldı ki, dört işlem yapamayan halimle isteseydim de olamazdım. Zaten mühendislikler de beni hiç istemedi. 
İş bu vaziyetteyken, siyasi mühendislik yazılarımı da aşarken, reel politik mecbur ediyor şu an için.
O bakımdan kal geliyor!
Bir yanım, ki sosyal yanım, Meral Akşener gibi hırslı bir lider, üç beş bakanlık için bu yola girmez diyor.
Diğer yanım, zaten yetersiz, liyakatsız, perişan! 
Diye, öylece kaliyor.
Ve fakat, ben yine de ehliyetim olan yanımla ilerleyeyim. Bana göre, Meral Akşener bütünü istiyor. Riskli bir ihtimaldeki üç-beş bakanlık pazarlığındansa, yüksek ihtimaldeki tamamına talip!
Netekim, İYİ Parti'nin A Takımı'ndan Koray Aydın daha yeni, "Nefisle olmaz o işler!" Diye kestirip attı.
Netekim, CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı daha çok yeni, "Gönlümüzden geçen Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'dur" dedi.
İki lider de, yakın çalışma arkadaşlarını sahaya sürerek restleşiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu seçileceğine inanmış...
Meral Akşener ise seçilemez bilinciyle diretiyor...

Yazarın notu:
1) İddia o ki, bir kısım AK Partili... (Hatta, yine iddia o ki, içlerinde AK Partili eski Belediye Başkanları falan da varmış) nicedir DEVA Partisi lehine Bursa'da kulis yapmaktaymış.
Ne kadar korkak bir tavır! Yahu istifa etsene AK Parti'den. İstifa edip, alenen, yekten DEVA Partisi için çalışsana?  

Yemiyormuş henüz! O  yüzden de şimdilik sular saman altından yürütmekteymiş! Ki, ne korkak bir tavır?


2) Bursa'yı bırakıp, az bir şey İstanbul'a kızlarımın yanına gittim. Bursa Kestel Belediyesi patladı!

Bu arada, tuhaftır... Belediye patlıyor ancak, gazeteciler birbirine giriyor. 
Gazeteciler, kim şerefli, kim şerefsiz diye birbirini yiyedursun...
Rüşvet, para, pul iddiaları...
Ki, nasıl rezillik! Veren de, alan da büyük utansın! Olanak olsa da yerin dibine bi geçseniz.
Tüm bunların dışında, mal mal, hayretler içerisindeki izleyici halimle tek bir şeyi merak ediyorum.
Yakın çalışma arkadaşları, kadrosu ekseriyetle sakıncalı olan (ancak, çek-senet mafyasının ihtiyaç duyabileceği türden, sefil bir tür koruma ordusunun arkasındaki makamına sığındığı halleriyle) Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır'a, orada, o kamusal alanda sözel ve psikolojik şiddet gören bir vatandaş-gazeteci olarak, (yemişim kaçağını, yapısını, yıkımını! Bana ne!) Feys'den falan az bir şey yazdım.


Son tahlilde diyeceğim şu ki:
Kim kiminle ortaklık yapmış? Ortaklık mı yapmış? Yapmış mı? Yoksa neymiş? 
Arkanda kim varmış? Yanındakiler kimlermiş? Menzile kim girmiş? 
Menzil ne de büyükmüş?..

Gazeteci taifesi gördüğü lüzum üzerine vaziyet almış. (Detaya girmeyeyim. Girersem ters olur!)
Falan... Hepsini geçelim. 
Okur isterse geçmesin de... Yazarın tahammülü yok.
Çoğu şeyi bilmeyen ve öğrenmek için kılını dahi kıpırdatmayan bir gazeteci olarak sorum şu:
"Evlatcım... Sen yurt dışına çıkarken, devlet sana para vermiyor mu?
Git, o fuara katıl. Gir orayı gör. Öğren, fark et, bil" Diye.
"İyi bir şeyse, gel burada da yap" diye

Bu devlet, sana yurt dışına çıkarken tüm bunlar için para-ödenek ayırmıyorsa vay halimize! (Ki, varsa öyle bir durum gitme. Asla adım atma!)
Ya da...
İddia edildiği gibi, velev ki devlet gereğini yaptı ve gittin!
Sen, niye, neden, nasıl başka olanakla gezdin?
Kimin arabasına bindin? Benzinini kim koydu? 
Neden koydu? Nasıl kabul ettin? Sahi... Ettin mi?..
Sen bir kamu görevlisisin. Kamu göreviyle gitin.


Ne münasebettir ki, bir adam çıkıp, "Yedirdim, içirdim, gezdirdim" diyor!
Yahu bu kentin bir Belediye Başkanı... 
Ne münasebetle, oralarda bir işinsanının arabasıyla, yakıtıyla gezebiliyor?
Ne münasebetle, "yedirdim ettim" sözlerinin muhattabı olabiliyor?
Benimle konuşurken dahi okunan Ezan'ı şahit gösteren sen Önder Tanır...
Kim almış, ne almış, niye almış? Onlar bu saatten sonra yargının işi!
...de, bana doğru sözüne ezanı şahit gösteren bir adam, Avrupa'yı beleş araç ve yakıtla gezmiş olamaz!
Bu kadar düşmüş olamaz!
Ne demek beleş araç! Ne demek beleş yakıt! Ne demek, "yedirdim içirdim!"
Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır...  
Saydığım ve bahse tüm iddialara yanıt vermek zorunda?
Ezanı, ve tüm diğer kutsalları...
Ya da arkana aldığın tüm güçleri...
Unut...
 Ve bana de ki, "Kestel Belediye Başkanı kamu olanaklarının dışında hareket dahi etmedi?"
Aksi halde... Üzgünüm!!!
Ezan falan okunmuyor. Arkamda bir Allah'ın kulu yok!
Bu ıssız halimle senin için, iddia edilenler için üzgünüm.
Yahu, ben sıradan bir fanilyim.
Kimsenin olanaklarıyla şuradan suraya gitmedim!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.