Bu gazetecilik değil. Utanmazlık!

Her yanı lime lime dökülen, insanın üzerinde tepinen sefil günlerden geçiyoruz.

Gencecik bir kadın, Bursa'nın en işlek orta yerinde, vızır vızır araç trafiğinin dibinde (siz erkekler, ne konforlu sebepler buluyorsunuz katliamcı ruhunuza) "cinneti gelen" eski eşi tarafından katlediliyor!

Dikkatinizi çekerim...

Cinnet burada, hem hafifletici sebep kontenjanına talip, hem de istem dışı azmettirici. O korkunç cinayetin hem öznesi, hem de yüklemi. Daha da vahimi, "cinnet" ifadesi (fevkalade çakal işi) topluma oynanılan bir PR aracı.

Adam boşandığı eşini, çocuklarının annesini neden katletti?

Cinnet geldiği için! Gelmeseydi başka...

Ama gelince, geldiği için öldürdü! Cinnet, bir nevi müsebbip pozisyonunda. (O denli kilit, o denli etkin bir rol...)

Pekii, ya katil?..

Ya çocuklarının annesini öldüren adam?.. O, bir nevi cinnet kurbanı? Bu durumda asıl sorumlu kim?

Cinnet... Ceza hukuku bunu yemez! (Peşine düş, takip et. Kıstır. Vur. Öldür!)

Ancak toplumun (dünden teşne) bir kesimi yer. Muadilleri yer. Türevleri yer. Ki, zaten riskli olan da bu. Çok ama çok tehlikesi olan da bu. Siz, topluma daha en başından katil lehine mazeret sunuyorsunuz. (Ne hakla?)

Siz, daha en başından katilden yana tutum alıyorsunuz. (Ki, ne hakla?)

Gazetecilik, kamu yararına yapılan-yapılması gereken bir kamu görevidir. Katil eş adına-lehine mazeret üretmek size mi kaldı?

Böyle bir tavır, gazetecilik mesleğinin neresinde var? Hani bunun kamu yararı? Nerede?.. 

Sefillik bununla da kalmıyor.

Beteri var!

Haberin ikinci satırı tam anlamıyla bir insanlık suçu! (Bana göre...)

"Cinnet getiren adam, eski eşinin DOSTUNU da öldürdü!"

YUH olsun! Yazıklar olsun!

Birisi bana izah etsin.

Kim yazıyor bu haberleri?

Nasıl bir zihniyetin ürünü olarak, ne türden bir ruh haliyle yazıyor?

O nasıl ifade?

O nasıl bir sıfat?

Kimsiniz kardeşim siz?

Nasıl insanlarsınız?

Bu hadsizliğe, bu itibar suikastına ne türden bir dayanak temin ettiniz?

Çok ama çok ciddi bir samimiyetle, tamamen salak salak soruyorum. Bu ne cüret?..

O sefil ifadeyi, o perişan habere yazan arkadaş, nasıl bir ruh hali içerisinde?..

Kadın düşmanı mı? Yoksa alabildiğine cehaletten mi kaynaklanıyor?

Biz Bursa basınındaki (Gül Kolaylı, Enver Akasoy...) bir kaç kişi dışındaki hiç kimse bu rezillik karşısında isyan etmiyor mu? Herkes mi olağan karşılıyor?

"Dostu" ne demek? Ne demek?

Böyle haber olmaz. Böyle habercilik olamaz.

 Katledilen o dünya güzeli kadın benim bir yakınım olsaydı, dünyayı dar ederdim size! (Elimden gelse yine ederim de, ne sıfatla, ne tür bir dava açabilirim? Bunu düşünüyorum.)

Siz kimsiniz de, hayattan koparılan bir kadını, bir anneyi yaftalayabiliyorsunuz, daha toprağa bile girmeden?

Siz kimsiniz de, katil adına "cinnetli" mazeretler ürettiğiniz o zavallı metinde, yaşama hakkı elinden alınmış bir kadına ve katledilmiş bir başka insana dil uzatabiliyorsunuz?

Bana göre o haberin hedef kitlesi, ilkel refleksleriyle cinnet getirip katliam yapmaya teşne olanlarla, bu teşneleri hoş görmeye teşne olanlardır.

O metnin alt metninde ise şu yazılı:

"Eski eşi de olsa, sonuçta çocuklarının annesinin yanında dostunu gören adam, (e haklı olarak) cinnet getirip namusunu temizlemiştir!"

Bu mu gazetecilik?

Bu mu habercilik?

 Pekii ya, bu kentteki meslek örgütleri nerede?

Ne işle meşgul?..

ÇGD restoran derdinde! Malum, onların tezine göre restoran yoksa gazetecilik yok. Ölüyor. Öldürülüyor!

Oysa bu kentte bir kadın öldürülüyor. Bu kentte öldürülen bir kadının ardından yapılan haberde itibar suikastı yapılıyor!

Kimsenin umurunda mı?

Değil! "Mudanya Belediyesi'nin lansmanına halel gelmesin yeter" modundayken, evrensel gazetecilik değerlerinin derdinde heder olan arkadaşlar. Ne bir itiraz, ne bir isyan, ne bir kınama! Umurlarında mı? Değil.

Yeter ki, yanak yanağa fotolar haber olsun!

BGC konudan haberdar mıdır? Pek sanmıyorum. Hatta, hiç sanmıyorum. Hebardar olsa, ne fark eder?

HİÇ!

İnternet Gazetecileri bir şeysi Mesut'a gelince...

O'nun dünya umurunda değil. (Çatır çatır fatura doğruyor oğlumuz.) Kim ölmüş? Bir kadın mı katledilmiş? Niye edilmiş? Bu korkunç haber hangi bakış açısı ve dille servis edilmiş?

Zerre kadar umurunda değil.

Mesut'umuz malum...

Yaldır yaldır çalışıyor, ki, Türkiye genelindeki tam 300 internet sitesine maddi destek sağlasın. Çok ağır bir yük var çocuğun üzerinde.

Torladı topladı kuzum.

Şimdi Türkiye genelindeki meslektaşlarıyla paylaşıyor!

Değil Bursa, koca ülkeye yetme derdinde. Bu arada, biri bana, benim Mesut'la ilgili yazdıklarımın onda birini yazsa...

Sorduklarımın onda birini sorsa...

Harbiden cinnet getirirdim!

Oysa munis bir insan Mesut. Ne yazarsan yaz, sallamıyor.

Ne sorarsan sor, tınlamıyor. Daima bahtiyar.

Öyle ahdetmiş ki, o 300 site için kendisini heder etmeye. Var gücüyle çalışıyor.

Sevgili Mesut...

Fena halde "akademik" Mesut. Akademi hayatına kürsüsüz el atan, eğitim üzerine eğitim verdiren Mesut...

Elbette gençlerin senden öğreneceği pek çok şey var. Elbette fevkalade işler yapıyorsunuz meslek için. Maddi olsun, mesleki anlamda akademik olsun...

Ülke sınırları dahilinde basın gelişsin, diye tırmalıyorsun.

Da, akademik demişken...

4 yıllık lisansı neydi sizin ekibin?..

Yüksek lisans hangi alan üzerineydi?..

"Akademik" olunca, meraktan soruyor insan. Malum, toplanan ve harcanan parayı sorunca susuyorsun.

Bari, akademik kariyerden bahis aç?

Bu kez para sormayacağım Mesut. Her şey para değil. Akademinizin akademik kariyerini bahşet bari.

Yönetim Kurulu'nda İletişim Fakültesi mezunu yetkin kaç isim var? Bu isimler hangi alanda "akademik" eğitim veriyor? Hadi, paraydı, puldu geçtik diyelim bu yazıda.

"Sponsorlu akademik eğitimi" kimler, hangi alandaki akademik kariyerine istinaden veriyor?

İletişim Fakültesi de şart değil. Akademik eğitim veren üyelerinizin akademik yetkinliği nedir?

Hangi üniversitelerin hengi bölümlerinden mezundur?

Sosyoloji?

Türk Dili ve Edebiyatı?

Ekonomi?

Kamu Yönetimi?

Hukuk? .....???

Yine mi yanıt yok akademik Mesut?

Faraza, bak Bursa basını yine sapır sapır dökülüyor.

Adamlar habere "Dostu" yazmış! Senin o seçkin, o akademik eğitim verebilen yeterlilikteki akademik kadron ne diyor bu işe?