Özüne Dönüş - Ezoterizm ve Veganlık

Bir önceki yazımda az çok veganlığı anlatmış ve bir sonraki yazılarım için yolları veganlığa çıkan açık kapılar bırakmıştım. Bu kapılardan bir tanesi Ezoterizm’dir.

Ezoterizm bir din veya bir inanç sistemi değildir. Bilgiyi taşımanın ve bilgiye ulaşmanın bir yoludur. Atlantis ve Mu medeniyetine kadar inen bir bilgi sistemidir. Çeşitli toplumların bünyelerinde yaşamış olan ezoterik öğretiler ancak bazı özel merkezlere ulaşılarak öğrenilebilirdi. Mısır bu merkezlerden biriydi. Bu merkezlerde bir konudaki derin bilgiler ve sırlar belirli yöntemlerle bilgiyi alabilecek kişilere öğretilmekteydi.  Aktarılarak devam eden bu bilgiler her toplumda kendine has biçimde anlaşılabilmesi için o toplumun kültürünün parçalarıyla yoğrulup anlatılmaya çalışılmıştır.  İşte bu ezoterik yani saklı bilgileri öğrenmek için girilen uzun ve zorlu yolun tamamına “inisiyatik öğrenim” adı verilirdi. İnisiyasyon bir aydınlanma yoludur. Bu yola girecek kişilerde istenilen bazı özellikler vardır. Aslında saf ve dokunulmamış insandan başka bir şey değil istenilenler. 1-Beden temizliği 2-Duygusal asalet 3-Zihin genişliği 4-Ruhsal olgunluk seviyesidir. Bizim kapılarımızdan biri de tam olarak beden temizliğine çıkıyor. (Diğer maddeleri anlatarak hem okuyucuyu sıkmak hem de konudan uzaklaşmak istemem). Burada bahsedilen temizlik,  fiziki anlamda bir temizlik değil. Yıllarca uzak doğu filmlerinde seyrettiğimiz ve sahnelerine aşina olduğumuz ruhani temizliktir. Çok kısaca anlatacak olursak; insanın beslenme şeklidir. Karınca kararınca, düzenli, tamamen bedenin sesine kulak veren, negatif tüm besinlerden ve vücudu yoran her şeyden uzak bir beslenme. İnisiye olacak kişi için istenilen beslenme şekli birinci sıradadır. Vücuda zarar veren alkol, uyuşturucu gibi maddeler kullanan ve yenildiğinde vücutta kaba enerji birikmesine sebep olan et yiyen insanlar kesinlikle inisiyasyona alınmazdı. Zaten bedenin istenilen frekanslara inmeyeceği için istenilse de kişi inisiye edilemez. Bugün aslında bilimle beraber hayvansal etin insan vücudu frekansıyla uyuşmadığı insanın tamamen negatif enerjiyle dolmasına sebep olduğuyla ilgili, sayısız makale var. İnsan ve diğer tüm canlılar enerjiden oluşur. Kuantum düzeyde algıladığımız tüm varlıklar belli frekansta titreşirken insan da o frekansta titreşen diğer canlılarla bir iletişim halindedir. Ölen canlılar, öldürüldükleri zaman kimyasal değişime uğrar, bu kimyasal değişimdeki frekans titreşimi insana geçer, aynı zamanda öldürülürken hayvan duygu düzeyinde de acı çeker. Bu yaşadığı çok stresli anlar hücrelerinden hücrelerine geçer. Yoğun stres altında salgıladığı asit, işlevsel bir kas demeti olarak yaratılan (var edilen) bir organı yemekle insanoğluna geçer. Yani yürümek için var olan kol, bacak bir insan besini değildir. İnsan için var edilmiş olsaydı kolu bacağı olmayan hatta koklamasına bile gerek olmayan bir burnu olmadan yaratılamaz mıydı?! Oysa insan kadar özenle yaratılmamış mı her biri? Belki de insanın bu kadar vahşileşmesinin sebebidir et! Eski yazılarda anlamadığımız şekilde anlatılmaya çalışılan, bugün gelişen bilimle farklı kelimelerle anlam kazandırdığımız kelimelerle belki insanlık çok daha net anlayacaktır. Sağlıklı bir insan hayatı için hayvanlara gerek olmadığı artık biliniyor.  Ezoterik bilgiler çok öncesinden bunu insana anlatmaya çalışsa da insanoğlu rotasını kaybettiği bir yolda ilerliyor. Bu öğretiler her kültüre girmiştir. Bizim coğrafyamız hatta inançlarımıza da girmiştir (bir sonraki yazıda uzun uzun anlatacağım). Önemli olan kapalı olan görüşlerimizi açabilmektir. Dediğim gibi, sadece kalbinde hissettiğinde hakikatleri görebilirsin. Güneşin batışıyla yatağa yatan, doğuşuyla tarlada ekin biçen insan olmaktan vazgeçirip, modernleşme adı altında insanı hissizleştirdiklerinde büyük bir savaş başladı. Bedenin gereksinimlerini ruhun önüne geçirip, gösterişli bedenlerle en önde yürüdüler. Önceki yazımda da dediğim gibi veganlık asla süslenmiş bir gösteri parçası değil, insanlığa dönüş çabalarından sadece biri! ÖN YARGI KOCA BİR NEHRİN YÖNÜNÜ BİLE DEĞİŞTİRİR.