Hava Durumu

USTANIN IŞIĞI

Yazının Giriş Tarihi: 08.06.2022 19:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.06.2022 07:06

Sufiler içinde çok önemli yeri olan Junnaid çok hastalanıp yataktan kalkamaz hale gelince onu böyle görmekten son derece üzgün, kederli baş öğrencisi yanına yaklaşıp bir soru sordu;

“ Bizden ayrılmanızdan korkuyoruz. Çok hastasınız görüyorum, beni bağışlayın, size karşı hep olduğum gibi dürüst olmak istiyorum. Bu zamana kadar sormaya cesaret edemediğim bir sorum var. Bunu hep bilmek istedim. Sizin ustanız kimdi? Bizimle hiçbir zaman bu konuyu konuşmadınız.”

Junnaid gözlerini açıp yanıtladı öğrencisini;

“Bu soruyu cevaplamam zor olacak. Çünkü ben hemen herkesten bir şeyler öğrendim. Benim ustam tüm varoluştur. Hayatımda olan her olay en az bir şey öğretti. Merakınızı gidermek için size üç olaydan söz edeceğim” diye cevapladı.

“Çok susamıştım, sahip olduğum en kıymetli eşyam, elimdeki çanaktı… Nehre doğru yürüyordum. Ulaştığım anda bir köpek geldi, nehre atlayıp su içmeye başladı. Onu bir süre izledim ve çanağı elimden bıraktım. Ben de nehre atlayıp kana kana su içtim. Tüm bedenim serinlemiş, ferahlamış, susuzluğum gitmişti. Orada oturdum, düşündüm. Büyük bir hürmetle köpeğin ayaklarına dokunup teşekkür ettim. O bana bir ders vermişti. O çanağa bir bağlılığım vardı etrafımdaki pek çok kişinin buna şaşırdığını bilirdim. Üzerinde oymalar olan çok güzel bir çanaktı. Geceleri onu birinin çalacağını düşünüp tedirgin olduğum bile olmuştur. Bir köpek bana o olmadan, ona bağımlı olmadan daha da iyisini yapabileceğimi göstermişti. Ustalarımdan biri odur.”

İkinci olayı anlatmadan biraz izin istedi, dinlendi, sonra sözlerine devam etti:

“Bir gün ormanda yürürken yolumu kaybettim. Bir köye ulaşmayı başardığımda vakit gece yarısını geçmişti. Kalabilecek bir yer bulabilmek için tüm köyü dolaştım. Sonunda birine rastladım. Ona tüm köyde sadece ikimizin uyanık olduğuna emin olduğumu söyledim. Kalabileceğim bir yer istedim. Cübbeme bakıp benim Sufi Rahibi olup olmadığımı sordu. Sessizliğimden haklılığına emin olmuştu. Bana, yaşamını hırsızlık yaparak sürdürdüğünü hemen orada itiraf etti. Evine davet etmek istediğini ama mahcubiyetinden bunun için ısrar edemeyeceğini sözlerine ekledi. “

“Ustam gittiniz mi yoksa” diye heyecanla sordu öğrencisi.

“Tereddüt ettim” dedi Junnaid.

“O ne yaptı, ne dedi?”

“Halimize bak! Hırsız istekli ama mistik biri hırsızın evine girmeye tereddüt ediyor. Çekingen haline bakıyorum da sanki hırsızdan daha aciz gibisin. Oysa sen beni değiştirebilirsin, dönüştürebilirsin. Ben, senden çekinmeliydim” dedi.

“Onun ne kadar haklı olduğunu fark ettim. Bu kökleşmişlik beni aciz kılmıştı. Utandım. Af diledim. Onun ayaklarına dokundum, evine gitmek istediğimi söyledim.”

Biraz daha izin isteyip az daha dinlendi usta ve üçüncü dersle devam etti:

“Gittiğim bir başka köyde ufak bir çocuk elinde bir mum taşıyordu. Köyün tapınağına doğru yürümekteydi. Mumu kimin yaktığını sordum ona. Çocuk kendisinin yaktığını söyleyince de ona ışığın nereden geldiğini sordum. Çocuk bana gülümseyerek mumu söndürdü. Işığın nereye gittiğini söyleyebilirsem nereden geldiğini söyleyecekti. Bana bunları tane tane söyledi. Şaşkınlığıma gülümseyerek aynı yere, kaynağına döndüğünü de… Büyük filozoflarla tanışmıştım ama hiçbiri bu kadar güzel bir şey söylememişti.”

Junnaid gülümsedi. Bir çocuk sayesinde cehaletinin farkına vardığını sözlerine ekledi.

“Şakalaşmak istemiştim ama çocuk bana büyük bir ders vermişti. Işık hiçten ve hiçlikten gelir oraya da döner. Çocuğun ayaklarına dokundum. Çocuk şaşırıp bunu niçin yaptığımı sorunca ona benim ustam olduğunu söyledim. Büyük bir içgörü sağlamıştı bende. İşte o zamandan beri mumun söneceği güne hazırlanıyorum. Geldiğim kaynağa döneceğim son an şimdi bana çok yakın. Geldiğim kaynağa gittiğimi biliyorum. O çocuğu daima minnetle hatırlarım” dedi.

Sonra öğrencisine dönüp gülümsedi Junnaid ve yorgun sesiyle son cümlesini söyledi;

“ Önümde durmuş, mumu söndürüyor, görüyorum…”

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.