Hava Durumu

SON BİR KAÇ DAKİKA

Yazının Giriş Tarihi: 23.09.2021 14:14
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.09.2021 14:14

Yüzleşmek başlı başına zor mesele...

Yüzleştiğin şey gerçekler olursa bu daha da zor. Öyle olmasın diye pek çok şeye razı değil miyiz?

Hayatınızı nasıl yaşıyorsunuz? Tadını çıkarabiliyor musunuz? İstediklerinizi gerçekleştirebiliyor musunuz?

Size "beş dakika" ne kadar kıymetli bundan söz etmek istiyorum ben. Bunu çok büyük bir yazar anlattığından belki onu okuduğumdan biliyorum ben de.

Dostoyevski gizli bir siyasi toplantıda yakalanıp idama mahkûm edilmişti. İdam mangasının önüne guruplar halinde çıkartılan mahkûmların arasına sıranın kendisine gelmesini beklerken bir haberci gelip "İmparatorun kendilerini affettiğini" bildirmişti.

Bir romanında bir kahramanın ağzından o beş dakikayı anlatmıştı usta yazar:

"Nereden baksanız, beş dakikadan daha fazla değildi önlerinde kalan zaman mahkûmların. Bu beş dakika arkadaşımın gözüne bitmez tükenmez bir süre, bitmez tükenmez bir zenginlik olarak görünüyordu. Bu beş dakika içinde akla hayale gelmez bir hayat yaşayabileceğini düşünüyor, bu nedenle de, o son anı düşünmeye bile gerek duymayıp, önündeki zamanın planlamasını yapıyordu; Arkadaşlarıyla vedalaşmaya iki dakika ayırıyordu örneğin. Kendi kendine son bir kez düşünmek için ayırdığı süre iki dakikaydı; kalan süreyi de son bir kez çevresine bakmak için ayırmıştı. Vedalaşma faslı bitince kendi kendine düşünmek için ayırdığı iki dakikalık süre başlamıştı. Bu süre içinde ne düşüneceğini önceden belirlemişti: Şu anda varım ve yaşıyorum, üç dakika sonra bir şey olacağım ama ne olacağım, nerede olacağım, üç dakika sonraki ben ne olacak? İki dakika içinde yanıt bulmayı istediği sorular işte bunlardı... Az sonra başlayacak yeni yaşamın bilinmezlikleri ve bu yaşama karşı duyduğu tiksinti korkunçtu ama durmamacasına zihnini yoklayan şu düşünce daha korkunçtu; Ölmüyormuşum! Yeniden yaşama dönüyormuşum! Bitip tükenmez bir yaşam! Ve hepsi, olduğu gibi hepsi benim! Ah bir yüzyıl bile yaşayacak olsam, her anın değerini bilir, tek bir dakikayı bile boşa harcamazdım."

 O beş dakikayı düşünebildiniz mi? O anda hayatınızın bağışlanacağını öğrendiğinizi düşünsenize.

Dakikaların aslında bir ömür olduğunu anlamak için böylesi bir durumun içinde olmak mı gerekir?

Nasıl yaşamak hayatımızı daha değerli kılar?

Bilmediğimiz yollarda yürüyebilir miyiz? Ezberlediğimiz yollardan geçmek en kolayı, öyle devam etmek en doğrusu mu?

Ölüme bu kadar yakın olduğumuzu bilsek sonra da yaşama şansımız olduğunu öğrensek mesela... Çok daha değerli geleceğimize geçmişimizden neleri alıp devam ederiz?

Gerçek duygularımız, gerçek özlemlerimiz, gerçek isteklerimiz hayatın o son dakikalarını yaşadığımızı varsaydığımızda ortaya çıkacağına inanıyorum. Ne çok yapmak isteyip yapamadığımız şey var. Hayalini kurduğumuz, ertelediğimiz, korktuğumuz, umduğumuz, istemeye istemeye de olsa vazgeçtiğimiz... Hayatımızı son dakikalarımızı yaşar gibi yaşayabilir miyiz? Bu mümkün olmayacak biliyorum. Son dakikada gibi yaşanmaz hayat. Bildiğimiz, ezberlediğimiz yollardan gitmeyi seçeriz yine.

Dostoyevski' yi düşünüyorum da. Öyle bir ölümden kurtuldu ama hayatın kıymetini bilmedi ya.

Siz ne dersiniz?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.