Ara Güler’in İstanbul Fotoğrafları Eşliğinde 15 Şairden 15 Şiir

null

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.lodoshaber.com
15 Özel şairimizin Ara Güler’in İstanbul fotoğrafları eşliğinde 15 şiirini derledik. Buram buram sanat ve edebiyat eşliğinde keyifli bir İstanbul yolculuğu olmasını dileriz. 1. Orhan Seyfi Orhon – Veda 1956, İstanbul Hani o bırakıp giderken seni Bu öksüz tavrını takmayacaktın? Alnına koyarken veda buseni Yüzüme bu türlü bakmayacaktın? Hani ey gözlerim bu son vedada, Yolunu kaybeden yolcunun dağda Birini çağırmak için imdada Yaktığı ateşi yakmayacaktın? Gelse de en acı sözler dilime Uçacak sanırdım birkaç kelime… Bir alev halinde düştün elime Hani ey gözyaşım akmayacaktın? 2. Oktay Rıfat – Karıma 1960, Zeyrek Sofalar seninle serin Odalar seninle ferah Günüm sevinçle uzun Yatağında kalktığım sabah Elmanın yarısı sen yarısı ben Günümüz gecemiz evimiz barkımız bir Mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter Yalnızlık gittiğin yoldan gelir 3. Ahmet Muhip Dıranas – Olvido 1956, Kandilli Hoyrattır bu akşamüstleri daima. Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımla doldurup her yeri Bir renk çığlığı içinde bahçemizden, Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan Lavanta çiçeği kokan kederleri; Hoyrattır bu akşamüstleri daima. Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar Unutuşun o tunç kapısını zorlar Ve ruh, atılan oklarla delik deşik; İşte, doğduğun eski evdesin birden Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven, Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik Ve cümle yitikler, mağluplar, mahzunlar… 4. Necati Cumalı – Son 1956, Galata Köprüsü İçimden hep iyilik geliyor Yaşadığımız dünyayı seviyorum Kin tutmak benim harcım değil Çektiğim bütün sıkıntıları unuttum Parasız pulsuzum ne çıkar Gelecek güzel günlere inanıyorum Gelecek güzel günlere Sonunda galip geleceğine eminim İyiliğin, zekanın ve cesaretin İmanım var zaferine Aşkın, adaletin ve hürriyetin 5. Behçet Necatigil – Yıldızlar 1950, Kumkapı balıkçıları limana dönüyor Seni karanlıkta yatırıyorlar Korkuyorsun geceden Bakıp bakıp pencereden Yatağına sokuluyorsun. Ben hep eski yerimdeyim biliyorsun Hava açık olduğu zamanlar Beni seyrediyor, seviniyorsun. Ah ne olurdu ben de Sana göründüğüm şekilde Odana gelseydim. Ateşböcekleri gibi Küçücük avucunda Yanıp yanıp sönseydim. Seneler geçip gider, büyürsün. Bir gün olur, hepsi biter Endişeler, o çocuk üzüntün Hepsi biter. Aydınlanır senin için geceler, güneş gibi görünürsün. Biraz sabır, küçük çocuk, biraz sabır! Ama Allah’ın koyduğu yerde Yıldızlar daima yalnızdır. 6. Ziya Osman Saba – Misak-ı Milli Sokak No. 37 1968, Sirkeci Bir çocukluk oyunu mu oynadık orada? Sen gelin olmuştun, ben güvey. Sen öyle güzel; ben daha genç, Yepyeni, taptazeydi her şey. Ne zaman o sokağa yolum düşse şimdi, Ayaklarım geri geri gider. Evler cansızdır elbet, insanlar vefasız, Komşumuz başkalarına komşuluk eder. Yabancı perdeler aşılmış penceresi, Bir vakitler içinde çocuğumun oturduğu. -Yeni kiracılar evlatsız besbelli- Şimdi birkaç saksının durduğu. Söz birliği etmiş şimdi saksılar, perdeler, Elektrik lambasıyla değiştirilen fener. O sokağa ne zaman yolum düşse, bir ses: Günler geçti, geçti, geçti… der. 7. Kemalettin Kamu – Kimsesizlik 1965, Tarlabaşı Yıllardır bir kıvılcım kapalı kında, Kimsesizlik dört yanımda bir duvar gibi; Mustaribim bu duvarın dış tarafında, Şefkatına inandığım biri var gibi. Sanıyorum saçlarımı okşuyor bir el, Kıpırdamak istemiyor göz kapaklarım; Yan odadan bir ince ses diyor gibi gel! Ve hakikat bırakıyor hülyamı yarım. Gözlerimde parıltısı bakır bir taşın, Kulaklarım komşuların ayak sesinde; Varsın yine bir yudum su veren olmasın, Baş ucumda biri bana ‘su yok’ desin de! 8. Rıfat Ilgaz – Leylaklarını Anlatıyorum 1956, Tünel Leylak getiriyorsun bana güneşli bir gün Onu saçlarından topladığın belli Bir leylak bahçesisin karşımda Böyle kucağında kalsa daha iyi Bir vazoya bırakıp gidiyorsun Sen gidiyorsun leylaklar kalıyor mu sanki Önce renkleri gidiyor arkandan Nesi varsa gidiyor soyunarak Her vazoya baktıkça karşımdasın ne tuhaf Her kokladıkça dönüp dönüp geliyorsun Düşünceler gibi filizleniyorsun gün geçtikçe Yaprak yaprak gelişiyorsun Leylak leylak bakıyorsun gözlerimin içine Ölümsüz bir mevsim oluyorsun 9. Melih Cevdet Anday – Döneceğim 1959, Karaköy Dağıtır saçlarını ve yalvarıp uzaktan Mavi bir iklim gibi çağırır beni sesin, Tertemiz göklerinde dal dal erguvan açan Rüyalarıma ışık ve özlem serpmektesin. Bir mayıs sabahını yaşayacak böcekler Çılgın karanfillerle dolacak yeşil saksın, Ve sen bir fidan gibi yeşermiş olacaksın, Serin, çakıl yollarda kuşlar birikecekler 10. Ahmet Erhan – Öylesine Bir Aşk Şiiri 1956, Galata Köprüsü Gözlerin ipekyoludur ömrümün Akasya yüklü kervanlar geçer Çan sesleri arasında bir fener Yanar söner yanar söner yanar söner Gözlerin ipekyoludur ömrümün Kentin en kalabalık yerlerinde Dört nala koşan bir at gibi Çılgınlığa akan yalnızlığa ölüme Yazılmış şiirleri yeniden yazmak bütün Hayatı teğellemek yepyeni bir güne Ve sonra sökmek uzun uzun 11. Faruk Nafiz Çamlıbel – Son Aşk 1960, Beylerbeyi Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım, Ey sevdiğim, ben ümitsiz değilim gene Ak düşünce saçların kumral rengine Kollarında son aşıkın ben olacağım. Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen, Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün … O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen? 12. Celal Sılay – Ağlasak 1954, Üsküdar Hüzne giden bir hazzın içinde bulsam seni Bana ürkek ve mahçup, dolu gözlerle baksan. Yüzüne vuran mehtap göz yaşlarında yansa En derin bir hüzn ile sen ağlasan ağlasan. Her şeyin ve her şeyin uzağında yalnız, Yarı bir aydınlıkta baksam sana ve baksam Solgun yüzünde aşkın seyr etsem elemini, En derin bir hüzn ile ben ağlasam, ağlasam. 13. Ahmet Hamdi Tanpınar – Bir Gün İcadiye’de Belki en hülyalısı duyduğun masalların O şafak saltanatı korularda dalların Her ufku tek başına bekleyen eski camlar Bir sır gibi ömründen sızdırılmış akşamlar, Ardıçla kestanenin her yıllık macerası Harap mezarlıklarda ölülerin duası Gelir ve tekrar doğar ölmüş sandığın aşka Anlarsın ölüm yoktur geçen zamandan başka. 14. Ahmet Telli – Gülüşün Eklenir Kimliğime 1954, Galatasaray Gün biter gülüşün kalır bende anılar gibi sürüklenir bulutlar Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır yarım kalan bir şiir belki de Aykırı anlamlar arayıp durma güz biter sular köpürür de kapanmaz gülüşünün açtığı yara uçurum olur cellat olur her gece 15. Enis Behiç Koryürek – Sevgi 1955, Haliç’te mavnalar Nasıl söylesem bilmem, Ve anlatsam ne ile? Bu öyle bir duygu ki Gelmez kaleme, dile… Sen varsın bakışımda, Her nefes alışımda, İçimde ve dışımda, Günahlarımda bile! Gözümde, hayalimde Hiç sorma ki neler var… Sendedir ufukları Ve ancak sana kadar… Dünyayı iki şeyden İbaret bilirim ben; Biri, herşey olan sen! Biri, sen olmayanlar! Kaynak: Leblebitozu