Hava Durumu

Yıldırım Belediyesi'nin hasat dönemi bereketli olsun

Yazının Giriş Tarihi: 02.04.2018 07:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.04.2018 07:49

Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali'nin görevdeki dört yıllık icraatını anlattığı basın toplantısı vardı Cuma sabahı.
Partisi, partisinin konumu, durumu, gücü, hükmü ve süksesinden tamamen bağımsız bir şekilde değer verdiğim ve desteklediğim bir isimdir İsmail Hakkı Edebali.
Hatta ve hatta...
Misal, şimdi çok daha fazlasını yazmak, söylemek isterken, partisi, partisinin konumu, durumu, gücü ve süksesi hasebiyle elimi tutuk alıştırdığım, kendimi ve yazıyı kastığım dünya iyisi bir insandır.
Ki, normal koşullarda bahse konu olan politikacıysa kolay kolay sevmem ben.
Nadir severim, az severim, zor severim, temkinli severim.
İlla ki seveceksem de, okurların, toplumun gözüne sokmadan severim.
Lakin...
Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali söz konusu olunca, teamül, tarz, temkin, duruş, muruş kalmıyor.
Yekten, bodoslama, zerre tereddüt etmeden, milim kasmadan, ötesini, berisini hiç düşünmeden sevgimi, saygımı ve desteğimi ortaya koyuveriyorum.
Bu sıra dışı vaziyetin tüm sebebi ise dibine kadar insani...
Ve dibine kadar da hakikidir.
***
Açalım mevzuyu...
Bu kentteki (artık aleni dinozor kadrosundan) epey bi eski gazeteci olarak uzun yıllardır tanırım Edebali'yi...
Ortalama bir politikacı kadar tanır, ortalama bir politikacıya ne kadar yakın-uzak durursam da öyle dururdum.
Taaa ki, Yıldırım Belediye Başkanlığı için aday olduğu dönemde bir kısım "Hem faşist hem de edepsiz!" rakibi ve onların dalkavukları tarafından salt doğum yeri sebebiyle son derece zalim ve mesnetsiz bir kampanyanın hedefi haline getirilmek istendiği ana kadar!
Biri, birileri ilkel bir linçle faşizme kurban edilmek istendiği zaman zıvanadan çıkarım ben.
Neymiş, kimmiş bakmam.
Partisi, vesairesi umurumda olmaz.
Olmadı da...
"Faşizme geçit yok!" dedim ve işler değişti.
Sonrasında da, Edebali'yi daha yakından tanıdıkça, o linç kampanyasının altında imzası olanların da ne menem insanlar olduğunu gayet iyi bildikçe işler hep değişik kaldı.
Hele eşi Şükran Edebali'yi...
Ve üç erkek evlatlarının ardından aileye katılan dünya güzeli Zeynep Edebali'yi tanıyınca...
Görünce, bilince, dokununca...
Birbirlerini, insanları ne kadar gerçek sevdiklerini kendi gözlerimle görünce...
İşler kelimenin tam anlamıyla çığrından çıktı.
Hasılı, ben şimdi bu kadar aleni tarafken...
Dibine kadar subjektifken...
Bu kalemden (klavyeden) dünkü basın toplantısı hakkında ortalama-normal bir gazeteci yazısı çıkması bariz imkansızken...
Edebali'nin, "Hasat Dönemi" diye nitelendirdiği ve benim de canı gönülden, "Bereketi bol olsun" dediğim sürece kadar geçen zamanda Yıldırım Belediyesi'nin yaptığı işleri, hizmetleri oturup, "şu gerçekten önemli. Diğeri ondan daha önemli" diye yazma şansım yok.
Hoş zaten, Türk Telekom'un ısrarcı personeli sayesinde toplantıyı tam anlamıyla takip edebilme şansım da olmadığı için ne yazsam boş.
Şöyle ki:
Lodos kısa bir süre önce yeni yerine taşındı.
Ama ne taşınma!
Eski yerdeki falanca aboneliğini iptal et, sonra dön otomatik ödeme talimatını iptal ettir. Şimdi şuna geç, abone ol!
Onu iptal et, buna geç!
Ötekini iptal et, berikine geç!
Diğerini et, yenisine geç!
Allah sizi inandırsın iflahım kesildi.
Bu arada, yazımın arasına girip her şartta iki kuple teşekkür etmem gereken kişi ve kurumlar var.
Heyhat...
Düşünün ki bunlardan ilki BUSKİ...
Suları ve sularının muhteviyatı hakkındaki müzmin itirazım ve muhalefetim baki kalmak üzere kurumsal iletişim mevzuatında fevkalade hızlı ve (en azından benim) ummadığım kadar da nazikler. (Ben olsam,  bana kök söktürürdüm. Allah için yapmadılar.)
BUSKİ'cim, en azından bu konuda beni hiç ama hiç üzmeyip, bekletmeyip, uğraştırmayıp eski aboneliğimi sonlandırıp, Doğancı Barajı hissesi ayarındaki hatırı sayılır eski abonelik bedelini de şak diye banka hesabıma gönderdi.
Eksik olmayın Güngör Bey... (Kendisi BUSKİ'nin kurumsal iletişim yetkilisi ve fakat soy adını unuttuğum için bu şekilde teşekkür etmek durumundayım. Zira Cevat Abi (Cevat Türe) acil koduyla yazı bekliyor. Ve beklemeyi de hiç sevmiyor!
İlaveten...
Bir teşekkür de, UEDAŞ Kurumsal İletişim Müdürü Yusuf Ziya Yüce'ye...
Aynı şekilde inanılmaz kolaylık sağladı. Onlar da aynı işlemi şak diye halletti.
Yarım saatlik elektrik kesintisinde dahi car car car "ömür tüketen" biri olarak ben olsam bana kök söktürürdüm. Allah için onlar da yapmadı.
Neyse...
Konumuza dönecek olursak...
Ortalama gazetecilik görgüsüne sahip biri olarak basın toplantılarında, çocuklarımdan ve onların okulundan gelen telefonlar dışında hiçbir telefonu açmam, açmamaya çalışırım.
Ve fakat şu ara durum farklı.
Türk Telekom görevlileri uyarmış:
"Şu numaradan telefon gelecek. Mutlaka açın ve aboneliğinizi iptal ettirdiğinizi sizi arayana da söyleyin."
Olur tabii. Söylemez miyim?
Tam basın toplantısının başında aradı o numara.
Uzun ve standart girişin ardından mevzu iptal talebime geldi.
Sözüm ona fısır fısır konuşmaya başladım:
"Evet. Doğrudur. İptal ettiriyorum."
"Talebiniz bu yönde ancak ben etmeyelim derim?"
"Yok, edelim beyefendi."
"Bakın Özlem Hanım siz kıymetli bir müşterimizsiniz, sizi kaybetmek istemem."
"Eksik olmayın, siz de kıymetlisiniz ama iptal edelim."
"Özlem Hanım siz tüm faturalarını zamanında, düzenli ödeyen bir müşterimizsiniz. Sizi gerçekten kaybetmek istemem."
"Yok efendim. İptal edelim."
"Ama Özlem Hanım..."
"Bakın beyefendi, iptal edelim!"
"Etmek istemem çünkü siz kıy........"
"Başlatma kıymetimden! Edelim kardeşim! İptal edelim!"
***
Son cümle biraz yüksek volümlü olunca ve basın toplantısındaki katılımcıların başları da, "Pes artık! Bu ne görgüsüzlük?" tadında bana dönünce hem yerin dibine geçtim, hem de oyun disiplininden tamamen koptum.
Duruma yeniden vakıf olabildiğimde, Edebali, perdeye yansıtılan görüntü üzerinden Yıldırım Belediyesi'nin çalışma ve hizmet zihniyetini oluşturan teşkilat şemasını anlatıyordu.
Ve şemada vatandaş ennn tepede!
Başkan...
Başkan yardımcıları...
Müdürler, şefler falan hep vatandaşın altında...
"İşte bu!" dedim...


Israrcı Türk Telekom yüzünden "kaçırdıklarını çok da dert etme"
Basın toplantısının ana teması da, özü de, her bi şeysi de bu...
Vatandaşı o şemanın ennn tepesine koyan bir belediye yönetimi ise bahse konu olan...
Bana düşen o hasat döneminin bereketli olmasını dilemektir.
Gönülden diledim...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.