Hava Durumu

Yanlış alarm... Ortada kriz falan yok Ekrem İmamoğlu ve Meral Akşener test sürüşü yapıyor!

Yazının Giriş Tarihi: 11.03.2021 20:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.03.2021 20:38

Yanlış alarm... Ortada kriz falan yok

Ekrem İmamoğlu ve Meral Akşener test sürüşü yapıyor!


Her şeyden önce...

Yanlış alarm!

Diyerek konuya girelim.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'le, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında, "Twit krizi" falan yok.

Hiç de olmadı.

Zira, Millet İttifakı'nın her iki mühim paydaşı da fevkalade stratejik davranan isimler.

Ne Ekrem İmamoğlu, "çalıştığı ajansa falan sormadan, birden bire, kendiliğinden yükselerek Meral Akşener'le HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'a aynı Twit içinde etiketleyiverdi"

Ne de Meral Akşener, o paylaşımı görünce, "Ekrem, sen ne yaptın öyle?!" Diye darlandı.

Pekii, güncel siyaseti takip eden bir çok insan, neden o kriz algısına itibar etti?

Neden, Akşener ve İmamoğlu arasında çok büyük bir siyasi kriz yaşandığını düşündü?

Meral Akşener'le ilgili eski bilgisi-algısı yanılttığı için.

Aklımız hep o eskinin, "astığım astık, kestiğim kestik" İçişleri Bakanı Meral Akşener'e gidiyor. "Hard Türk Milliyetçisi, atarlı Meral Akşener" ezberi, kendisi de Allah için geçmişte bu manadaki pozisyonunun hakkını fevkalade iyi verdiği için bir çoğumuzu yanıltıyor.

İşte bu nedenle İmamoğlu'nun paylaşımına, eski Meral Akşener'in potansiyel tepkisi beklentisiyle yaklaşıyoruz.

İşte o yüzden, O daha hiç bir şey demeden...

Demezken...

Hatta, demeyecekken...

Akşenir'in adına kendi ezber tepkimizi ortaya koyuyor ve bunun üzerinden bir kriz bekliyoruz.

Ama artık mevzu başka.

Karşımızda, o dehşet karanlık günlerin atarlı İçişleri Bakanı Meral Akşener yok. Artık karşımızda, Millet İttifakı'nın içinde yer alan, bu ittifakın nimetlerini siyasi anlamda tatmış ve bu nimetleri kaybetmek istemeyen bir siyasi partinin Genel Başkanı Meral Akşener var.

Eskiden, yani Meral Akşener İçişleri Bakanı iken ülkenin işi çok zordu!

Bugünse Akşener'in işi zor.

Serde ülkücü geçmiş var.

İYİ Parti'yi kurarken, lanse ederken "Türk Milliyetçisi" zemininden hareket eden bir hikaye ve sunum var.

Oysa, Millet İttifakı bambaşka boyutlardaki bileşenlerin bir ürünü.

Dolayısıyla, ittifakın siyasi nimetleri de işte o bileşenlerin yüzü suyu hürmetine yansıyor.

Bu noktada, siyasetin matematiği sebebiyle bir kez daha dönüp, dolaşıp, zamanın ve zeminin hassasiyeti sebebiyle Millit İttifakı'nın en, "aman küstürüp, kaybetmeyelim" gözüyle baktığı, HDP'nin yaklaşık 7 milyon civarındaki yekpare, kemik oyunun ittifak için önemine geliyoruz.

İşte bu yüzden ortada kriz falan yok.

Bu yüzden hiç olmadı. Bu yüzden bu saatten sonra da olmaz.

Canan Kaftancıoğlu'nun rahle-i tedrisinden geçen Ekrem İmamoğlu'nun paylaşımı, tamamen, planlı, programlı bir test sürüşüydü.

İmamoğlu, son derece stratejik bir hamleyle bir tür kamuoyu yoklaması yaptı.

Meral Akşener ise bu paylaşım üzerinden, HDP ile ittifak ortağı olarak gireceği bundan sonraki ilk seçimle ilgili parti tabanı ve seçmeninden bir nevi hasar raporu almış oldu!

HDP, Millet İttifakı'nın gizlenmeyen, saklanmayan, nete getirilmiş bir paydaşı olarak seçime gidersek başımıza ne gelir?

Oy kaybımız nice olur?

7 milyon oyu riske etmeye değecek büyüklükte bir kaybımız olur mu?

Olmaz mı?..

İşte buna bakıyor Meral Akşener ve kurmayları

***

HDP artık, Millet İttifakı'nın içinde gizlenen, ele güne karşı saklanan, yokmuş gibi yapılan "aşkı memnu" figürü olmak istemiyor.

HDP, ittifakın Türk miliyetçisi, ulusalcı, liberal ve orta halli oyları alabilmek için yokmuş gibi yaptığı, flu ama kilit partisi olmayı istemiyor.

Farkınrdaysanız, Millet İttifakı'nın en egosantrik rölüne oynuyor uzun zamandır.

Hem de, eskisinden çok daha tavizsiz bir yol yürüyerek yapıyor bunu.

Netekim, Pervin Buldan, bir süre önce çok açık bir şekilde, "Ya sev, ya terk et" diye ittifaka resti çekti.

Bu restin akabinde de, "Biz olmasaydık, İstanbul ve Ankara Belediye Başkanlığı koltuklarını zor görürdünüz" türünden resmi olmayan ama etki gücü yüksek mesajlar da iletildi hem ittifak ortaklarına, hem de toplum ve seçmene.

Özetle HDP...

Elinin altındaki 7 milyon oya güvenerek, Millet İttifakı'nın siyasi nikahını istiyor artık. Gizlenmeyen, topluma ve seçmene deklare edilen legal bir bileşeni olmak istiyor.

Ve ittifak ortaklarının da, bu orandaki bir garanti oy desteğini kaybetmeyi göze alamayacağını gayet iyi biliyor.

Zira, hem siyaset böyle bir şey!

Hem de, Türk siyaseti artık ittifaklar üzerinden yol alıyor-alabiliyor.

Ve kimse kimseye kolay kolay atar gider yapamıyor. Resti çekemiyor.

***

Öyle olunca da, geçmişin Meral Akşener'i ile bugünün Meral Akşener'i arasındaki fark ortaya çıkıyor.

Eskiden, seversiniz, sevmezsiniz... Çok daha net tutum alan bir Meral Akşener vardı.

Artık yok. O şimdi duruma göre bakıyor. Ona göre şekil alıyor.

Ve iktidar denilen pozisyon o kadar tatlı ki, Meral Akşener bu uğurda artık sürekli ezber bozuyor.

Selehattin Demirtaş'la kahvaltı muhabbetine giriyor. Pervin Buldan'la aynı Tiwit'te etiketlendiği zaman asla arıza çıkarmıyor.

Partisinden zehir zemberek bir suçlamayla istifa eden Ümit Özdağ, "FETÖ İYİ Parti'ye akın etti" diyor. Akşener'in gıkı çıkmıyor.

Özdağ, "CHP'li belediyelerden ihaleler, çantalar geliyor" Diyor.

Yine gıkı çıkmıyor.

Bugünün Akşener'i, partisinden, tabanından ve seçmeninden "kalan sağlarla" seçime hazırlanırken, O da kendi stratejik hamlesini yapıyor.

Bu ülkenin, çok büyük, çok çirkin ve müzmin bir ayıbı olan, kadına yönelik şiddeti hem oya tahvil etmek, hem de, orijinal gündemi sektirmek için için düğmüye basıyor.

Ve Allah için bunu da güzel yapıyor.

Akşener'in grup toplantısındaki konuşmasını, "bir gündem ancak bu kadar güzel saptırılır" diye düşünerek izlemeye başladım.

"Bu toplumun, cinsiyetçi faşistlerden çektiği nedir!" Diye saydırarak tamamladım.

Yarım saat geçmeden ortaklaştım Meral Akşener'le. Hem de bile bile... (Bu arada, Meral Akşener'e cinsiyetçilik üzerinden yapılan tüm ilkel hakaretleri milyonlarca kere lanetliyorum. O da apayrı bir konu. Ama bu yazının konusu değil.)

***

Ekrem İmamoğlu'na gelince...

Bakın O'nu da okurken artık, "Cumhuriyet, altı ok, laiklik, devletçilik.... Bıdı bıdı bıdı..."

Ezberini terk etmek lazım.

O ezber de eskidendi.

CHP de zaten bunu her seferinde ve her fırsatta ortaya koyuyor.

Canan Kaftancıoğlu, CHP'nin yüz yıllık Atatürk fayını yerle bir etti.

Hiç bir şey olmadı.

Cihangir İslam partiye transfer edildi.

Yine bir şey olmadı.

Daha nasıl anlatsınlar?

CHP, ulusalcı kanadın gönlünün kendisinden epeyce geçtiğini biliyor. (Bakınız, Muharrem İnce ve Memleket Hareketi o konuma hitap etmek için yola çıktı zaten.)

Ekmelettin dayatması... Abdullah Gül denemesi derken... Partinin laik taban ve seçmeninin de rahatsız olduğunu gayet iyi biliyor.

Ama göze alıyor.

Ve bu noktada CHP de, tıpkı Meral Akşener gibi, Ekrem İmamoğlu paylaşımı üzerinden ittifakın orijinal halinin deneme boyunu topluma sunarak, nabız yokluyor.

"Bizim kervan yola böyle koyuldu. Bakalım, kim kalacak? Kim gidecek?"

Bir yandan deneysel siyaset yaparken, bir yandan da hasar tespiti yapıyor

Hasılı...

Ortada en ufak bir kriz falan yok.

Elbette, çok samimi itirazlar var, elbette samimi eleştiriler var. Ve elbette kopuşlar olacak.

Ancak, Millet İttifakı, gayet stratejik hamlelerle seçmenini sınıyor.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.