Hava Durumu

Ve CHP ve Kılıçdaroğlu ve halkçılık ve sol ve emek ve Simone Kaslowskie ve TÜSİAD... Ve bir de vekillik için kötü yola düşenler!

Yazının Giriş Tarihi: 22.12.2021 10:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.12.2021 04:52

Aslında Patronlar Kulübü TÜSİAD,  geçtiğimiz haftanın gündemiydi. Biliyorum. Farkındayım. Yani bu kez her zamanki gibi geç aymış değilim. Ancak o sıralarda kızlarımın işleriyle meşguldüm diye, içimden saydırdım. 
Sonra, "haza beyfendi adam" görünümlü Muharrem Sarıkaya olayı patlayınca, bu kez bir süre de ona saydırdım.
Sahi...
O, "mıy mıy mıy" nezaket kılıfının altında nasıl nobran, nasıl zorba bir kişilik yatmaktaymış.
Derken, "Mıy mıy Muharrem Sarıkaya"nın, geçmişte kendi meslektaşlarına uyguladığı şiddet bir bir döküldü ortalığa.
Meğer bir zamanlar, üstelik de hamile bir kadın gazeteciye şiddet uygulamış! Kadını, itip kakmış, yere düşürmüş! (Dışı efendi tavır kaplama, içi şiddet yanlısı Muharrem.) 
Yetmedi... Şamil Tayyar döküldü: 
"Geçmişte tazminat hakkımı istediğimde bana, üzerine şey resmi çizdiği kağıdı uzatarak, 'Bunu alırsın!" Dediydi" diyerekten.
Vay vay vay! 

Yalnızca şiddet değilmiş meğer sorun. Erotik zorbalıkla emekçinin hakkını, hukukunu hiç etmek de varmış sicilinde.
Bu arada, tüm diğerlerinde alabildiğine reaksiyoner davranan ben, Şamil'in anlattıklarından sonra Fatma Şahin ayarında kalakaldım. 
Ne diyim... Yuh olsun!
Geçmişte bizi de, tazminat hakkımızı gasp etmeye kalkarak kovdular! (Üstelik, düzmece-çakma raporlarla, emek emek uğraşarak. Tabii sonra söke söke aldık. ) Ancak böyle bir rezilliği ne yaşadık, ne de duyduk.

Bu şartlar altında, mazideki kovuluşumun mimarı, Olay Gazetesi'nin her bir şeysi Mehmet Ali İnan'a teşekkür etsem mi gecikmeli olarak?
Kurmacalı, çakma, dümenden, yalandan rapor felan derken... Yine de, ne kadar nezih kovulmuşuz. İnsan, beterin beterini görünce anlıyor!

Oysa takip ederdim yazılarını. İzlerdim televizyon programlarında falan. Üstelik, saygı da duyardım. 
Hele İHA muhabirine attığı o tokat!!! O şiddeti uyguladığı andaki yüz ifadesi... (Bu arada, İHA... Bana göre senin de yatacak yer sorunun var. Sözleşmeni yenilemek dahi içimden gelmiyor.)
Emekçiyi tepeleyen bir zalimmiş meğersem. Hamile kadına dahi şiddet uygulayan bir zorbaymış!
Şu saatten sonra tek bir kelimesine dönüp bakmam. O'nun konuk olduğu televizyon programında saniye kalmam! (Allah'tan ki Fatma Şahin, çok denk geldiğim bir isim değil. Bundan sonra da gelmeyeyim zaten. )

***
Gelelim, gecikmeli de olsa TÜSİAD mevzuuna...
Oysa (nispeten) iyi gidiyordu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Siyasi tarihinde ilk kez bu kadar iyi gidiyordu. (Cumhurbaşkanlığı hayalini hala irrasyonel buluyorum, hala yakın çevresince gaza getirildiğine inanıyorum. O ayrı konu.) 
Bana göre, taaa ki TÜSİAD'a çağrı yapana kadar.

Halkçı CHP Lideri, TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski'yi arayıp, "Ülke yangın yeri! Herkes konuşmalı artık. E hadi... Siz de durmayın. Konuşun, destekleyin. Seçim olsun. Ben seçileyim" diyene kadar. 
Sanki Simone de ülkedeki dar gelirliler gibi-kadar yanıyormuşcasına...

Ve ikiletmedi Simone... "Madem" dedi ülke yangın yeri. "Derhal" diyerek açıklama yaptı.
"Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmeli. Son dönemde yaşadığımız istikrarsızlıklar sonucunda, denenmekte olan ekonomi programıyla amaçlanan sonuçlara erişilemeyeceği netleşmiştir."

***
Hadi canım!
Amaçlanan sonuç derken?..
Bu evrende yaşayan tek bir Allah'ın kulu bana, Simaone'nin bahsettiği o "amaçlanan sonuç"la, işçinin hayal ve hak ettiği sonucu aynı potaya koysun. 
Her ikisini makul ve mantıklı sebep-sonuç ilişkileriyle aynı cümlede kullanabilsin. Her ikisinin de, hak ettiği ölçekte kazandığı bir sistem anlatsın.
"Yaşa, var ol TÜSİAD" diye pankart açacağım. 

***
CHP Genel Başkanı, hem de (nispeten) iyi giderken ne demeye TÜSİAD'a çağrı yapar!
Nasıl yapar?..
Kim önerir? Ne umar? Ne düşünür? 
Yahu insan bari bir döner de, parti programını, tüzüğünü, vaatlerini felan okur. Ne demişiz, ne etmişiz bir bakar. 
O altı oktan biri "halkçılık..." Ve Kemal Kılıçdaroğlu Simone'yi arıyor "topa gir" diye.
O sıralarda (İyi ki) kızların işlerine koşturuyorum. Aksi halde, yani o günlerde yazsam maazallah! Simone'nin kendi ayarındaki avukat kadrosu kim bilir beni nasıl tepecekti!
Oysa şimdi (Dışı Muharrem Sarıkaya ayarında) sakin sakin, nezih nezih yazıyorum. 
Ülke yanarken, Simone de yanıyor muydu???

***
Yapmayın arkadaşlar...
(Burası, bizim mahalle görünümlü, kolpa siyaseti yapanlara gelsin...) Hadi lideriniz yaptı. Büyük hataydı, oldu... Bari siz yapmayın. Arka fondaki foto Deniz Gezmiş. Bakıyorsun, şahıs Simone'ye yapılan çağrıyı paylaşıyor.

***
Çok ama çok özet geçerek anlatayım.
Şimdi arkadaşlar... 
Bu TÜSİAD'ı... Namı diğer, Patronlar Kulübü'nü, o dönemin de ekonomik açıdan seçkin yapısı olan Türkiye burjuvazisi kurdu.
Yanılmıyorsam 1971 yılında kuruldu. 70'de olabilir.
Çalışma yaşamında patronların sesi olsun diye, patron örgütlenmesi olarak kuruldu.
İşçi-emek örgütlenmesine karşı kuruldu.

Hazindir ki, "Sınıfsal bir bilinçle" kuruldu! (Hem ironiye bak sen. Hem de paradoksa...)
Dönemin, genel geçer ve ünlü tabiriyle, "ağaçlar dahi sola doğru eğilirken" kuruldu.
Tam da, işçi hareketlerinin ve sol toplumsal muhalefetin tavan yaptığı bir dönemde kuruldu.
Sendikalaşma ve eylem dönemi, patron tayfasını tir tir titretirken kuruldu.

Haziran 1970'teki büyük işçi ayaklanmasının korku ....na kuruldu!
DİSK'e bağlı sendikalara üye işçiler kök söktürüyor diye kuruldu!

Solun ve direnişin altın çağı, sekteye uğrasın diye kuruldu!
O aynı işçiler, çalıştıkları fabrikaları işgal ettiği için kuruldu!

Rahmetli Vehbi Koç, iktisaden olmasa da istikbal için darlandığı için kuruldu!
Bakınız kuruluş amacında yazdıklarına:
"Türk girişimci profilinin ortaya çıkması, özel sektörün bir iktisadi sınıf olarak serpilmesi..."
Marksist bir söylem olan "sınıf" ifadesiyle üstelik, örgütlenerek kuruldu. 
Bir ara, ört ki ölem... 

***
Kurucular arasındaki, Selçuk Yaşar'ın,  (İlerleyen yıllardaki Yaşar Holding Onursal Başkanı ) Vehbi  Koç'a  " Organize  olmayı  başaramaz  isek,  işçi  hareketleri  karşısında  ayakta  kalamayız" demesi üzerine kuruldu!
Onlar ayakta kalabilsin diye kuruldu.
12 Mart Askeri Muhtırası'nın hemen ardından kuruldu. 
12 Eylül Faşist Darbesi'ni hasretle bekleyerek kuruldu.
 (Bakınız, Vitali Hakko'nun anılarına... Nasıl da büyük umutlarla beklemişler o faşist darbeyi. Ve darbe olduğu gün nasıl da şükretmişler... İşçi tulumu falan giyerek kaçmalar... Okuyunca insanın içi darlanıyor.)


Hasılı, kıymetli CHP'liler...
Son tahlilde, Cumhurbaşkanı seçilmeyi gerçekten çok isteyen lideriniz Kemal Kılıçdaroğlu'nu dahi anlamaya hazırım. Hiç olmadığı kadar yakın da üstelik...

...da, siz solcu ve halkçı geçinenler...
TÜSİAD nedir? Kimdir? 
Yangın yerinin ortasında kalmış bu milletin neyinedir?

***

Geldim, gidiyorum...
Ömrüm boyunca benim oyum hep "Ve diğerleri"ne gitti.
Ne sevinebildim, ne de kahrolabildim. Ben baştan sahaya mağlup ve imkansız çıktığımı zaten hep bildim.
İnsan bir kere de umut olmaz mı?..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.