Hava Durumu

Selçuk Türkoğlu: "Mustafakemalpaşa olayında pişmanlık duymuyorum. Asıl ben davacıyım!"

Yazının Giriş Tarihi: 31.05.2021 09:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.05.2021 09:30

Nicedir limoniydik İYİ Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu ile...
Hatta, il başkanı seçildiği günden bu yana... Türkoğlu'nun il kongresini kazandığı gün, yönetim yedek listesinde yer alan bir İYİ Partili, kongrenin kaybedeni olan partililerine, kendi sosyal medya hesabından, ulu orta, üstelik ağza alınmayacak çirkinlikte bir küfürle saldırmıştı! Vahim vaziyet, ne yazık ki haber değeri taşıdığı için Lodos'ta da yer almıştı.
"Mıştı, mişti" diyorum. Zira ayıptır söylemesi, ben o sıralarda "Mavi Vatan Doktrini" kapsamında temaslarda bulunmak ve incelemeler yapmak üzere Ege koylarındaydım.
Lakin, gelişmelere internetin çekebildiği ölçekte de vakıftım. 
Derken, Selçuk Türkoğlu aradı ve ilgili haberin kendi fotoğrafı ile verilmesine tepki gösterdikten sonra, "E biz zaten sizin gazeteciliğinizi biliyoruz!" deyince, kendisiyle olan münasebetimizi maslahatgüzarlık seviyesine çektim. (Sahi Selçuk Bey... Gazeteciliğimi tam olarak nasıl bilirsiniz?.. Akıldaneleriniz nasıl bilir?..) 
Hoş, o da çekti. Falan filan...

Derken...

Bu çirkin, bu pespaye, bu sefil Mustafakemalpaşalı "Taksici" olayı patladı. (Olayı da tekrar yazmakla falan kat-i surette uğraşamam. Hemen hemen tüm basın kuruluşlarında yer aldı. Ben de bir önceki yazımda ele aldım. Rica edeyim, merak eden okurlar oralardan bilgi alsın. Fikir sahibi olsun.)
Olay patlayınca ben de, hakkında 17 suç kaydı ve 124 şikayet olan, fena halde küfür-kıyamet "Taksici"ye cansiperane destek çıkan Selçuk Türkoğlu'nu eleştiren bir yazı yazdım. 
Eleştirim, en kalbi ısrarımla da bakidir bu arada. 
Yazının dip notunda, başka birtakım iddialara da üzeri betonla kapatılmış halde değindim. 
Yazının yayımlandığı gece Selçuk Türkoğlu arayarak, ertesi gün Lodos'a gelip benimle görüşmek istediğini, zira "olayda esas komplonun kendisine kurulduğunu" söyledi. 
Tabii yine laf sokarak! 
Önce, "e siz zaten devlet yanlısısınız!" Dedi.
Ki, haydaaaa. 
Dünya görüşüm gereği "devletçi" olmadığımı söyledim. 
CHP kafası yok bende. Hiç de olmadı. Ne öyle "Devlet Babam benim" diye kutsarım, ne de karşı olup-durup çıkıntılık-anarşistlik yaparım. (madem ki var) Devlete halel gelsin istemem. Kurallara kanunlara uyarım, ancak tapınmam.
Deyince, bu kez de "O zaman Hükümet yanlısısınız!" Dedi. 
Ki, yine haydaaaaa.
Hatta, "hadi ordan!"
Ve fakat, Türkoğlu ile gecenin o saatinde layığınca kapışmaya da, beni neden ve kimlerin etkisiyle sürekli "hakir görmeye ve yaftalamaya çalıştığına" dair kapı gibi fikirlerimi paylaşmaya da halim olmadığından, uzatmadım. 
Ertesi gün, Lodos'a geldi Selçuk Türkoğlu. Ağırlıklı ekseni, "O iş öyle değil, böyle" iddiasını dile getirdiği uzun bir sohbetti. (Bu kez halim vardı. Ben de onu epey bi kantara çıkarttım! Epey bi kapıştık!)
Vesileyle, şimdi yanıt sırası Selçuk Türkoğlu'nda. Türkoğlu ana tema olarak şunları söyledi:


" * Mustafakemalpaşa'daki olaylarla ilgili nedamet duymuyorum.
* Kamu kurumları milletin evidir. Bir kamu kurumunda darp edilen, hakarete uğrayan her hangi bir vatandaş söz konusu olduğunda, onun siyasi görüşüne, partisine, mezhebine, meşrebine bakmaksızın yanında olurum. Zulme uğrayana kimlik sorulmaz.
* Benim gördüğüm fotoğrafta, Mustafakemalpaşa Belediyesi'ni eleştirdiği için zulüm gören bir vatandaş vardı. 
* Taksici'nin, iddia edildiği gibi "uyuşturucu ve kadın satıcılığına ilişkin" tek bir suç kaydı yok. 17 suç kaydının tamamı resmi evrakta sahtecilik. Yüz kızartıcı bir suç kaydı yok. Tüm kayıtlar elimizde, ispata hazırım. (Ben henüz herhangi bir kayıt görmedim. Selçuk Bey ulaştıracak?)
* Bugün böyle bir şey olsa, mevcut olaydaki kişi bizi tekzip etse de, aynı şeyi yine yaparım. (Taksici, noter tescilli Savcılık ifadesinde tüm suçlamalarını geri çekti. "Belediyede darp edilmedim. Beni İYİ Partililer vaatlerle kandırdı. Oyuna getirdi. Belediye Başkanı'ndan özür dilerim" dedi. )
* Taksici İYİ Parti'ye 2017 yılında üye olmuş. İddia edildiği gibi bizim bu kişiye verilmiş hiç bir vaadimiz yok. Kimseyi oyuna getirmedik. Kimseye komplo kurmadık. Hiç bir siyasi makam, bir insanın vebalini alacak kadar kıymetli değil benim için. Vallahi, billahi bu olayda mağdur benim. 
* Benim tek hatam, olayı daha iyi ve çok yönlü olarak araştırmamış olmam. 
* Belediye Başkanı Mehmet Kanar'a hakaret etmedim. Ancak Kanar bana hakaret etti. Mehmet Kanar aleyhine dava açacağım. Kim kime hakaret etmiş göreceğiz."
***
Ana tema olarak bunlardı Türkoğlu'nun sözleri.
Gelelim kendi fikrime...
Selçuk Bey'i "Taksici" hadisesinde hala fevkalade iyimser buluyorum. 
Sanırım, ya yüzleşmek istemiyor. Ya da, kendisine hala yanlış ve eksik bilgi veriliyor. 
Ve evet... 
Selçuk Bey bir bir noktada yüzde yüz haklı. 
Hazır, "Devletçi" bir anlayışta olmadığımı vurgulamışken, hazır devlet denilen mekanizmayı siyaseten kutsayanlardan olmadığımı vurgulamışken... 
Elbette, "kamu kurumları milletin evidir." Elbette, devlet-kamu insan için, insana hizmet için vardır. Öyle olmalıdır. Aslolan insandır. Toplumdur, esetre, esetre...
Elbette, kamu kurumlarında hiç kimse hırpalanmamalıdır. 

Aksini savunmak için dangalak olmak gerekir!

Ve fakat, hukukta da mühim bir yere sahip olduğu üzere, "Hayatın doğal akışı" diye bir kavram var. 
Bir kişi, bir vatandaş...
Tepesi attıkça Belediye'yi arayıp, (tam 6 ses kaydı) daha, "Alooo" denilir denilmez, en çirkin küfürlerle, Belediye Başkanı'na, ölmüş annesi başta olmak üzere düz giderse!
Ve aynı insan, (İddia o ki) epey alkollü bir şekilde Belediye'ye gidip, telefonda saydırdıklarını bir de şahsen söylemeye kalkıp, sabır sınarsa...
Hayatın doğal akışı devreye girer. Ve ortalama her insan evladının tepesi atar!
Hele ki, bu kişi (sonuçta bu adamlar AK Partili di mi?) sosyal medyasından, Cumhurbaşkanı'na hakaret edecek bir düzeydeyse... (Bu arada, ben de bu işleri anlamıyorum. Yahu bu ülkede bir solcu, bırakın hakareti... Ne münasebet hatta! Hükümete yönelik ortalama bir eleştri yazsa, kendisini emniyette bulur! Nedir bu bitirim tayfanın ayrıcalığı? Niyedir? Nasıldır? Bir Allah'ın kulu bunu bana tane tane anlatsın...)  
Bu kişi, bildiğin müzmin ARIZAYSA en kibar ifadeyle...
E gittiği kamu kurumunda, "sağa sola savrulup, kendi kendini darp etmiş" olma ihtimali, ne yazık ki hayatın doğal akışında var be kardeşim.
Bu noktada, Selçuk Bey'e, "Siz olsanız, tepeniz atmaz mıydı?" Diye sordum. Kamu kurumunun içindeyken atmazmış. Ama dışarıda olsa tabii ki atarmış.
***
Hasılı, muhterem Selçuk Türkoğlu...
Velev ki, siper olduğunuz vatandaşın adli sicil kaydı, her faniyi kıskandıracak derecede tertemiz olsun. 
Bakın, buradan sonrasını bilhassa iyi okuyun...
İlçede yaşayan yalnız, kimsesiz, çaresiz kadınlar!!! 
"Bu adam kız evladımı alıkoyuyor. Beni ve çocuklarımı tehdit ediyor. Kapıma dayanıyor. Kapımı kırıyor! Yardım edin???" 
Diye feryat figan haldeyse... (Yazının tadını kaçırmadan daha nasıl nete getirilir, onu da bilemiyorum.)
Bu adam da, maalesef ki parti üyeniz ise... 
Feryat eden annenin uğradığı zulümden mesulsünüz.
Muhafazakar bir parti olduğunuz için, yalnız bir kadını zorbalık karşısında muhafaza etmek zorundasınız diye mesulsünüz.
Genel Başkanınız bir kadın diye mesulsünüz.
Kadına karşı şiddetle mücadele etmek zorunda olduğunuz için mesulsünüz. 
Bir baba olarak, düşünün ki, babasız kız çocuklarının heder edildiği iddiası var! (Daha nasıl diyeyim?..) Yerden göğe kadar mesulsünüz.
Bırakın artık şu "Taksiciyi." 
Bakış açınızı değiştirin.
Zulmün hası tersten esiyor. 
Zalimden, gerçek mazluma doğru...
Gel gelelim...
Bu kez zulüm, iddia edildiği gibi, milletin evi olan bir kamu kurumunda değil de, kız evlatlarıyla yalnız yaşayan, çaresiz bir annenin evinde yaşanıyor!
Soru yine benzer yerden gelsin.
Siz neredesiniz?..

Yazarın notu: 
Ben hala, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Mehmet Kanar'ın insan üstü bir sabra sahip olduğunu düşünüyorum.
Hatta bu kez, el yükseltiyorum. 
Sayın Kanar...
Bahse konu korkunç iddialar karşısında lütfen harekete geçin. 
Yalnız kadınları, babasız çocukları zulme karşı korumak için ne gerekiyorsa yapmak, öncelikli görevinizdir.  
Zira, vakıf olduklarım beni zıvanadan çıkardı!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.