Hava Durumu

Sayın Bakan Müezzinoğlu bu mucize kadınlara ses verin!!!

Yazının Giriş Tarihi: 26.05.2015 12:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.05.2015 12:17
O dünya güzeli kadınlarla... "Lösemili ailelerle" mesleğin sınırlı sayıda kalan yüz akı emekçilerinden, gazeteci dostum Fırat Yılmaz sayesinde tanıştım.

Cihan Yavuz... Aylin Babaoğlu... Şükran Gülpınar... Mine Acar... Sadiye Toprak... Ve Halime Yıldız... *** Hani bazı anları vardır hayatın... Utana sıkıla... Yerin dibine geçerek şükredersin haline... Şükretmesen nankörlük! Şükretsen sanki şımarıklık... Sanki ayıp... Sanki fena... Öyle bi tuhaf hal gelir üzerine... Elin, ayağın, aklın, fikrin karmakarışık olur ya... İşte öyleydim o "mucize kadınlarla" tanıştığım gün... Kimi, 14 yaşında çocukmuş lösemi olduğunda! Koğuş sistemli, rezil hastanelerde tutunmaya çalışmış yaşama! O zamanlar, "amansız" olarak nitelenen bu hastalıkla başa çıkamayıp aklını kaçıranlarla, kendisini koğuş penceresinden atarak intihar eden bahtsız insanlarla bir arada geçmiş yılları! Doktorlar (!) gözlerinin içine baka baka: "15 gün içerisinde ölebilirsin! Her şeye hazırlıklı ol! Sen şimdi her şeyi bildiğine dair şu kağıdı imzala. Biz yine de bi bakalım!" Dediklerinde anlamış, hem yakalandığı hastalığın nasıl bir şey olduğunu, hem de ne türden bir ülkede yaşadığını! (Küçücük bir kız... 15 gün içinde üstelik... Ölmeye nasıl hazır olabilir ki? Nasıl hazırlık yapar ölüme? Ölüme nasıl hazırlanıldığını bilen var mı ki?) Kiminin teşhisi çoook geç konmuş! O şehirden, o şehire süründürmüşler yine çocuk yaşında. Cepte para yok. Çatlasan kaç yazar? Zerre imkan yok! Boş yeri olmayan hastanelerin bahçelerinde yatarak olmuş kanser tedavisini! Kemoterapi ilaçlarını alırken küçücük canıyla... Hastane bahçesinin çimleri olmuş yatağı! Tıpkı sıra bekleyen, beklerken ölen başka hastalar gibi! Kimi rahim kanseri olmuş! Ve tam 7 kere de ameliyat! Kimi meme kanseri! Ve en fenası... Kiminin evladını bulmuş hastalık! Bir anne için olabilecek en büyük korkuyu yaşatmış! Evlat acısı ihtimaliyle sınamış... *** Çok şükür... Binlerce kere şükür... Mucize kadınlar... Olanca güzel gülüşleriyle, bir zamanlar "amansız" denilen hastalığa, pabucunu ters giydirmiş olmanın eşsiz sevinciyle geldi Lodos'a... Geldi ve günümü aydınlattı. Ve fakat, sırada çok daha önemli bir iş var. Tamamıyla gönüllülerin, insan olanların, halden anlayanların, başka hayatların da önemli olduğunu bilen insanların katkılarıyla Ankara'da oluşturulan, Avrupa'nın en büyük onkoloji hastanesi için ruhsat alamama sorununu gündeme getirmek için. Hastane var. 10 Mayıs itibarıyla kanser hastalarına şifa olmaya hazır. Üstelik ücretsiz. "Yani fakirsen öl!" Demeyen cinsten... Aynı zamanda, bir yaşam merkezi olarak planlanmış. O büyük mücadeleyi vermek zorunda olan hastalar, eski zamanlarda olduğu gibi aklını yitirmesin diye... Kendisini camdan atarak intihar etmesin diye... İçinde yüzme havuzu, botanik parkı, sinema salonu olan bir hastane... Tüm Türkiye'deki kanser hastalarına çare olmak için, ruhsat alabilmeyi bekliyor. O vakit, bir gazeteci olarak bana düşen... O mucize kadınlar adına, AK Parti Bursa Milletvekili Adayı olan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'na seslenmek... Sayın Bakan... Bu kadınlar size ulaşmanın her yolunu denemiş. Bir kaç kere de yüz yüze gelmişsiniz, kocaman ve telaşlı kalabalıklar arasında. Lakin kifayet etmemiş. Bu kez de, kamusal görev yapan bir gazeteci olarak ben sesleniyorum size: Bir adım ötenizde olan bu mucize kadınları dinleyin. Bir hekim olarak, ne dediklerini, niye dediklerini ve ne istediklerini benden çok daha iyi anlayacaksınız. Çok daha sağlıklı bir iletişim kuracaksınız.
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.