Hava Durumu

Millet İttifakı'nın "Partiler üstü Cumhurbaşkanı Adayı" Ceza Hukuku Profesörü Ersan Şen mi?

Yazının Giriş Tarihi: 01.11.2021 09:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.11.2021 09:06

Bol siyasi aksiyonlu Millet İttifakı'ndaki gelişmeler, ayrışmalar, yaşanan fırtınalar, siyasetin bir numaralı gündem maddesi olmayı sürdürüyor. 
Üstelik, epey enterasan ve zor bir siyasal yapılanma Millet İttifakı... Bu haliyle de haklı ilgiye daima mazhar oluyor.  
Bir yanda, MHP'den kopup Türk Milliyetçiliği temelinde kurulan sağ bir parti olan İYİ Parti... Diğer yanda, ortanın hemen her yanında yer alan, zaman zaman farklı yönlerde dışına çıkan, kimi zaman bariz milliyetçi refleksler sergileyen, yakın zamana kadar Atatürkçü ve ulusalcı epey sabit bir çizgisi olan, son zamanlarda ise bu çizginin epey dışına çıkan ve bu yönüyle de eleştirildiği kadar onaylanan CHP...
Ve bir de, ittifakın Sakıncalı Piyadesi konumundaki HDP var, Millet İttifakı'nın bileşenleri içinde. 
O HDP ki, "yakın zamana kadar (güya) gizlenen, (güya) oyları çaktırmadan alınan... 
(Güya) kabullenilmeyen, içe bir türlü sindirilemeyen, benimsenmiyormuş gibi yapılan, daima uzak duruluyormuş havası estirilen bir üvey ortak!

Oyları hak, oylarını almak reva... O oylarla İktidar Partisi'nin en önemli kalelerindeki koltukları kapmak müthiş siyasi başarı... Kapılan koltuklarla yeri geldiğinde şişinmek makbul. Gel gelelim, HDP ile anılmak zul!
Millet İttifakı'nın siyaseten en vefasız, en tutumsuz, en ayıplı yüzü bence budur. Daha ziyade de, ittifakın oy oranları yükselen yıldızı İYİ Parti'nin... Başından beri ayıplıyorum. Başından beri bu faydacı samimiyetsizliğe ifrit oluyorum. 
Neyse ki, tezkere oylamasında bu faydacı samimiyetsizliğin en azından eskisi gibi sürdürülemeyeceği ortaya çıktı! Fabrika ayarlarında oy kullanan İYİ Parti, ilk kez fıtratı doğrultusunda bir tavır ortaya koydu. 
CHP ise bu kez dürüst davrandı. Bundan sonra HDP ile açık, net ve legal bir şekilde ittifak ortağı olarak yol alacağını nete getirmiş ve ilan etmiş oldu. (Parti içindeki, çoğu bariz milliyetçi olup, ayıp olmasın diye kendisini ulusalcı olarak tanımlayan tayfa karalar bağladı, ayrı konu.) 
HDP ise siyaseten hiç yalpalamayan, mimli kimliğini gizlemeyen, her fırsatta ilan eden en net ortak!

CHP'yi alenen yanına çekmiş olmasından da anlıyoruz ki, bu saatten sonra bir daha asla açıktan çekinilen, gizliden iş-seçim-koltuk kotarılan "sakıncalı" ortak pozisyonunu kabul etmeyecek. 

***
Millet İttifakı'nın HDP'ye karşı geliştirdiği samimiyetsiz ve hatta riyakar yaklaşımını, Yeşilçam filmlerinde sıklıkla ve tabii ki en dramatize haliyle kullanılan bir kalıba benzetiyorum. 
Gücü ve yetkinliği önce tamamen elde edip, sonra da daima elinde tutmak için and içmiş o kibirli ve sevimsiz ailenin yanına, (Az bi şey göreceli vicdan, ondan da az bi şey mecburiyet, bu ikisine ek olarak yoğunlukla elalem ne der? Yarın bir gün Allah çarpar mı? Gerçeği öğrenirse çakma vicdanlı cemiyet bizi dışlar mı? Türünden, çoğu samimiyetsiz ve faydacı gerekçelerle sığınması kabullenilmiş uzak akraba kızları olur hani...
Emeği falan alabildiğine sömürülür. Kattıklarının tümü hortumlanır. 
Gel gelelim, toplum içine çıkılan hiç bir lansmanda yer almaz. Alamaz! Utanılır. Yok sayılır. İnkar edilir. 
İşte Millet İttifakı, yakın zamana kadar HDP'ye tam da bu faydacı zihniyetle yaklaştı. HDP resti çekti. İYİ Parti, yükselen oylarının verdiği özgüvenle mevzudan sıvıştı. HDP CHP"ye kaldı.
Ya da aslında tam tersi, CHP, HDP'ye kaldı!
Bundan sonrası büyük tufan!
Daha çok tartışılır, konuşulur, yazılır.

***
Ve fakat, bugünkü mevzumuz, bu derin fay kırığı içindeki Millet İttifakı'nın potansiyel Cumhurbaşkanı adayına ilişkin kulisler...
Ben hala sıklıkla yazdığım barizin arkasındayım. Bana göre, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini amansızca yanıltan anket şirketleri ile "gitse de sonrasına baksak" ayarındaki bir kısım Genel Merkez yöneticisinin gazıyla, Cumhurbaşkanlığı adaylığına yürüyor. 
İlaveten...
Ekrem İmamoğlu'nu her fırsatta muhtelif şekillerde onore etmekten çekinmeyen İYİ Parti Lideri Meral Akşener, ( en son, 75 yaşındaki dindar ablasının itibar ettiği betimlemesiyle yüzünde Rabbi yessir'i gördüğü) Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olmasını istiyor.
Ki, kendisi de, sistem değişene kadar Çankaya usulü sembolik olmasında fayda gördüğü Cumhurbaşkanı'nın yardımcısı, sistem değişebilirse de Başbakan olabilsin.  
Bu arada, Meral Akşener Ekrem İmamoğlu'nu önce Fatih ilan etti, ardından da "Rabbi yessir."  
Finalde işin ucu nereye varacak? Endişeli bir merakla takip etiyorum.
***
Tabii bir de, siyasi kulislerin tam kapasite itibar ettiği bir, "Partiler Üstü Cumhurbaşkanı Adayı" genel geçer kulisi var.
Bakın, o da mümkün.
Akıllıca üstelik. Zira diğer tezlere dayalı formüller ciddi bir ayrışma içeriyor. O formüllerde herkes kendi yoluna gidiyor.
CHP ve HDP bir yola çıkıyor.
İYİ Parti, "Fatih üzeri Rabbi yessir Ekrem İmamoğlu" kartına oynuyor.
Millet İttifakı çok fena ayrışıyor. Ve aradan yine yeniden AK Parti çıkıveriyor. 
Hiç rasyonel değil. (Ancak, imkansız da değil.)
Diye, herkesin ayrıştırıcı tüm ihtimallerden uzak durup bir kez daha seçime güçlü bir şekilde girebilmesi için gündemde olan "Partiler Üstü Cumhurbaşkanı Adayı" formülü makul ve mantıklı.
Pekii kim o Cumhurbaşkanı Adayı?
Kola'nın CEO'su Muhtar Kent mi?
Asla.
Ekonomi Profesörü Özgür Demirtaş mı?
Yine asla.
Kamuoyu ilk kez benden duymuş olsun.
Bana göre, kulislere göre, Millet İttifakı'nın en kuvvetli "Partisiz Cumhurbaşkanı Adayı"nın Ceza Hukuku Profesörü Ersan Şen olma ihtimali epey ama epey yüksek.
Ankara kaynakları da bu ihtimali çok kuvvetli buluyor.
Hatta, "gizlenen potansiyel ortak aday" olarak görüyor ve bu yüksek ihtimali teyit ediyor. 

***
Şöyle ki:
(Evdeki ceza hukukçusunun da fanatizmiyle hemen her yayınını izlediğim) Ersan Şen, dehşet bir Atatürkçü. Ama öyle yalandan falan değil... Çıktığı yayınlarda, yaptığı konuşmalarda, Atatürk'ten bahsederken boğazı düğümleniyor, sesi titriyor, gözleri doluyor.

Bit yeniği aramak için izlediğim oldu. Ama yok, olmadı. Adam samimi... Bariz samimi.
Ansiklopedilerde yer alacak ölçekte bir Atatürk milliyetçisi...
Anti emperyalist bir tavır sergilliyor. Milli Egemenliği savunuyor.
"Adalet herkese eşit davranmalı" diyor.
"Hukuk güven vermeli. Devlet, eşittir güven" diyor.
Memur çocuğu olduğunu ve bu haliyle hukuk profesörü olmasına giden yolun, 6 yıl boyunca parasız yatılı okuduğu Kabataş Erkek Lisesi olduğunu her fırsatta vurguluyor.
Cumhuriyet'i yücelltiği tüm konuşmalarına bu ayrıntıyı ekleyip, bu yönüyle, "Cumhuriyet benim" diyor.
AK Parti ve Lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı çıktığı tüm yayınlarda, rencide etmeden, ölçülü ama etkili bir şekilde eleştiriyor. 
Bana göre daha da mühimi, (dediğim gibi, uzun zamandır evdeki fanatik meslektaşı hasebiyle tüm yayınlardaki konuşmalarına vakıfım) Ersan Şen, bir süre öncesine kadar, çıktığı yayınlardaki söylemini bir hukukcu, kanun adamı olarak bu eksende yapıyordu.
Bir süredir, altı ok ilkelerinin bariz bir şekilde altını çiziyor.
Selahattin Demirtaş için, (hani kesinleşmiş cezası nerede?  İlkesinden hareketle) asla törörist ifadesini kullanmıyor. (Bu yönüyle de HDP'yi ötelememeye gayret ediyor!)
Bu noktada, sıklıkla "Adalet herkese eşit davranmalı" diyen hukukcu kimliğini vurguluyor.
Fakat, her fırsatta terörü ve teröristi lanetlemekten de geri durmuyor.
***
Bana göre kuvvetle muhtemel bir kulis...
Olasılığı, Muhtar Kent ya da Özgür Demirtaş'tan çok daha kuvvetli bir isim.
Burada bütün mesele, (artık iyiden iyiye gerçek üstü argumanlarla) Ekrem İmamoğlu'nu aday göstermek için çabalayan Meral Akşener'in tavrıyla, kendisini mürid hesabı uçuran anketçilere ek olarak, kendisinden sonrasının hesabını yapan CHP Genel Mermez Yönetimi'ndeki bir kısım goygoycuların gazı karşısında ne kadar rasyonel davranabileceği merak konusu olan Kemal Kılıçdaroğlu'na bağlı...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.