Hava Durumu

Meral Akşener neden (sanki) ABD temsilcisi gibi konuşuyor?

Yazının Giriş Tarihi: 09.03.2022 11:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.03.2022 11:16

Meral Akşener neden (sanki) ABD temsilcisi gibi konuşuyor?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener şu sıralar yakın markajımda. 
Bir kadın politikacı olarak Meral Akşener'i (tüm şanlı maziye rağmen) önemsediğim için.
İYİ Parti, 2023 Seçimi'nin iddialı muhalefet partisi konumunda olduğu için...
Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinde Meral Akşener'in hamlelerinin kilit rol üstlendiğini düşündüğüm için...
Ve daha bir sürü sebeple Meral Akşener'i yakın takip etmeye çalışıyor, ancak ne yazık ki, ekseriyetle sükut-u hayale uğruyorum. 
Bunun sebeplerini aktarırken kronolojik sırayla uğraşmak içimden gelmediği için, aklıma gelenleri, aklıma geldiği sırayla yazayım.
***
Şöyle ki:
Meral Akşener son grup toplantısında kürsüden olanca samimiyetiyle (!) diyor ki:
"Gençler hatırlamaz. (28 Şubat Dönemi'nde ben İçişleri Bakanıyken) Baş örtüsüne uzanan eli kırarım, koparırım!" Demiştim. Bugün de aynısını tekrarlıyorum. Kırarım, koparırım!"
Haklı bir iftiharla alkışlıyor İYİ Parti Grubu liderinin bu özgürlükçü, bu demokrat yaklaşımını... 
İstanbul trafiğinde radyodan dinlerken Akşener'i, Yeşilçam fimlerini yükselerek izleyen yaşlılar gibi yükseliyorum ben de. (Bu arada, yazarınız zaman zaman hangi yaş dilimine girdiğini unutma eğilimi sergiliyor.) 
"Konuş be Meral Abla. İşte budur" falan diyorum. (Geçmişin bazı derin gerçeklerini unuttuğum bir ana denk geldi zaar.) 
Daha sonraki gün bir vidyo haber düşüyor önüme.
Yıl 1997... 28 Şubat Dönemi...
Ve dönemin İç işleri Bakanı Meral Akşener, (Rahmet olsun...) Mehmet Ali Birand'ın "İrtica tehtidine karşı açıklanan Milli Güvenlik Kurulu Kararları" ile ilgili sorularını aynen şu cümlelerle yanıtlıyor:
"Milli Güvenlik Kurulu Kararları'na (İç İşleri Bakanı olarak) imza attım. Bu kararların uygulanması gerektiğine gönülden inanıyorum.
İçişleri Bakanı olarak ben, Milli Güvenlik Kurulu kararlarını uygulayacağım."

Mehmet Ali Birand soruyor:
"Ya kıyafet (Baş örtüsü) konusu-yasağı?"
Akşener kat-i ve kesin bir dille yanıtlıyor:
"Uygulanacak!" (Nokta...)
***

Darlanıyor insan izlerken... Hatta, mahcup oluyor.
Neden yani?..
Meral Akşener gibi güçlü bir siyasi karakter, neden geçmişi evriltmeye çalışır ki?
Neden, "geçmişte hata yaptık. İşin finalinde, asker söyledi. Biz de yaptık. Ve anladık ki, bir büyük hataymış o zaman ki tavrımız" demiyor, diyemiyor?
Belli ki, bizler gibi Meral Akşener de sevmiyor İçişleri Bakanlığı döneminin derin ve karanlık yönlerini.
Bu yüzden geçmişi silme, olanları olmamış gibi gösterme, olmayanları da oldurmuş gibi gösterme gayretinde...
Nereden baksan samimiyetsiz. Nereden baksan tutarsız! 
Bir miktar efelenince, asker "HÖT" dedi ve siz hepiniz, siyasi kariyerinizi öncelediğiniz için gereğini yaptınız.
Ve ben bir kadın olarak, bir kadın seçmen olarak, "Küfürbaz Lütfü Türkkan'ı bal gibi kollamış"  Meral Akşener'de, hala umarsızca bir samimiyet ışığı arıyorum. 
İlaç niyetine, teselli niyetine, bi TIK samimiyet görmek istiyorum. (Bulamayışıma rağmen pes etmeyişimi de dramatik buluyorum.)
***
Derken...
Meral Akşener, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın tam ortasında çıkıp, "Rusya’nın bölge devletlerinin güvenlik ve egemenliklerini tehdit etmesi bir dış politika doktrini değil, Dostoyevski romanlarında görülen türden bir ruhsal bunalımdır. 
Türkiye ise Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı, kendisini kırılgan hale getiren S400'lerden acilen kurtulmalıdır!"
 Diyor.
Ve bu sözleriyle beni, "Dostoyevski romanlarında görülen türden bir ruhsal bunalıma" sokuyor.
Nasıl yani Meral Abla?
Harbiden... Nasıl yani?..
Nasıl bir kurtuluş planı öngörüyorsunuz? 
Geleceğin müstakbel (potansiyel) Başbakanı olarak ilan edilmişken tam da, nasıl bir strateji dahilinde S400'lerden kurtuluyor Türkiye?
Ne diyor mesela Rusya'ya?
Tam da şu aşamada ne diyor?.. 
Bu önerinizin fikri altyapısında ne var?
İlaveten...
S400'lerin yerine ne koyuyor? (Rezilliğin daniskası! Bana da bakın... Oturmuş, hava savunma sistemlerini yazıyorum. İnsanlıktan çıkarak, nasıl silahlanabileceğimizi falan soruyorum.) 
Biricik müttefikimiz ABD'ninkileri mi? (E vermedi ya hani? Vermiyor ya?)
Akşener bir yandan, Rus emperyalizminin bölge ülkeleri ve dünya barışı için ne denli büyük bir tehlike oluşturduğuna dikkat çekerken, bir yandan da, (hazır Putin eyleme-saldırıya geçmişken) bu dahiyane önerisiyle Türkiye için nasıl bir süreç öngörüyor?
(Düzeltene kadar canımızın çıktığı) Türk-Rus ilişkileri için ne türden bir sayfa açmayı planlıyor?
....???
***
Yetmiyor!
Aynı Meral Akşener, tüm bunların üzerine bir de şu açıklamayı yapıyor:
"Rusya'nın bu (saldırgan) tutumu karşısında Türkiye güvende değildir. Aklı başında bir devlet Rusya'ya karşı gereğini yapar.
Putin haddini aşmıştır!
Vakit çekimser kalma vakti değildir. Vakit, yaptırım vaktidir!"

Eyvah eyvah!
Vakit, "Putin haddini aştı" diye, Rusya'ya yaptırım uygulama vaktiymiş!
Hazır Rus konvoyu Kiev kapılarında beklerken, dikkatleri başka yöne çevrilmişken, neredeyse gafil avlayacağız Rusya'yı. 
Velev ki, hay hay...
Uygulayalım.
Hangi yaptırımdan başlayalım?
Faraza, Rusya'dan doğalgaz alımını durdurarak başlayalım.
 "Sen haddini aşıp, çok oldun artık Putin!" Diye restimizi çekip, doğalgaz alımını durduralım.
Eeeee? Sonra?..
(Rusya ve Azarbeycan'dan sonra üçüncü sırada gaz aldığımız) İran gazı bir kaç gün kesince, başta sanayisi olmak üzere her bir şeysi durma noktasına gelen bir Türkiye'den söz ediyorken, bu yaptırımı neye göre, nasıl yapalım?
Rusya'dan aldığımız gazın  yerine ne koyalım?..
.....???
Doğalgaz yaptırımı realist bir öneri olmaz bu durumda. Bence yapmayalım.
O vakit, en iyisi, ihracatı keselim Rusya'ya. Misal, yıllık 105 milyon dolarlık yaş meyve sebze ithal ediyoruz ya... Onu durduralım. 
Yiyemesin Ruslar! Doğru düzgün beslenemesin. Beslenemediği için de kuruyup kalsınlar!
Putin de görsün madem gününü!

Ne dersiniz?.. Makul mü?..
Ya da...
En iyisi, hacı bekler gibi beklediğimiz, her sezon başında ilk kafileyi taşıyan uçağının tekeri piste değdiğinde neredeyse zil takıp oynadığımız Rus turistlere çekelim dirseği!
Akdeniz'i, Ege'yi kapatalım onlara.
"Bundan böyle yok size, güneş deniz falan. Unutun Türkiye'de tatil yapmayı. Bunu Putin haddini aşmadan önce düşünecektiniz" diyelim.
Yaklaşık 10 milyar dolarlık, turizm getirisini elimizin tersiyle itelim! (Şu ekonomik refah döneminde.)
Ki, aklı başında ülke nasıl olurmuş, Rusya başta olmak üzere herkes görsün, bilsin.
***
Hatta...
Böyle yazarken yazarken gaza geldim. En iyisi, hepsini birden yapalım. 
S400'leri başlarına çalalım. Doğalgaz alımını keselim. İhracatı durduralım. Turizmi de Ruslar'a kapatalım. Tam olsun!
Madem aklı başında bir ülke, böyle yapmalıdır.
Madem ki vakit, yaptırım vaktidir. 
Had bildirme yaptırımı öyle parça pinçik olmaz!
Bütünsel yaklaşıp, gününü tam olarak göstermek gerekir.
Sonra bak bakalım, Putin kıpraşabiliyor mu yerinden?
Bak bakalım, Rusya 500 yıllık açık denizlere açılma hedefiyle ilgili milim adım atabiliyor mu?

Yazarın notu: 
Meral Akşener, hangi sebeple uzun bir süredir (sanki) ABD temsilcisi gibi konuşuyor? (Hatta, ABD temsilcileri dahi şu savaş ortamında nasıl temkinli açıklama yapacaklarını şaşırmışken, nasıl usul usul, kıyın kıyın bir dil benimsemişken...) Meral Akşener tam olarak neyi hedefliyor?
Amerikan desteğini mi? O desteğe mazhar olarak Cumhurbaşkanı adayı olmayı mı?
Bilemedim.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.