Hava Durumu

Hasan Karakaya'yı nasıl bilirdik?

Yazının Giriş Tarihi: 04.01.2016 16:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.01.2016 16:54

Prensip olarak, ölümü dokunulmazlık mertebesinin en üst noktası sayanlardanım.

Elimden geldiğince, becerebildiğim oranda böyle davrandım ve (olduğu kadar elbet) böyle yaşadım.

Ölülerin üzerinde tepinenlerden!

Onlara küfür edenlerden! Olmadım.

Hoş bunu da, bir iftihar vesilesi olarak falan görmedim, ayrı konu.



[dropcap type="3"]O [/dropcap]vakit, şimdi niye Yeni Akit Genel Yayın Yönetmeni Hasan Karakaya'nın ölümü ardından bu yazıyı yazıyorum?

Methiye düzmek için mi?

Asla!

Peki, sövmek için mi?

(zinhar) katiyyen!

Derdim, derdimden kaynaklı niyetim, toplumun nasıl adice ayrıştırıldığını ve bu ayrışmanın, edebi savunmak zorunda olanları nasıl çirkinleştirdiğini ortaya koyabilmek.

***

Madem, ölüleri kategorize ettiği bir ifadesinde, "ölülerin arkasından konuşulmaz diye bir kural yok" demiş Hasan Karakaya, biz de, konuşmasak dahi, O'nun yazılarını hatırlatarak yol alalım.

En bariz misal, Gezi Direnişi sürecindeki, sevgisizliğin ve zalimliğin dibine vurmuş şu ifadesi:

"Hem “Demokrasi” diyeceksin, hem “Demokratik tepki hakkımı kullanıyorum” diyeceksin, hem de polise taş ve molotof atarken yüzünü “maske” ile gizleyeceksin!.. Ulan “köpek oğlu köpek!” Ulan pezevenk!.. Ulan kaltak!.. "

Kendisinin az sonra soracağım sorulara yanıt verecek hali olmadığına göre, yanıtı, ölümü üzerine kahır düzeydeki acılara gark olanlar versin.

O kız çocukları neden kaltak?

Ne kaltaklıklarını gördünüz?

Para için, mal-mülk ya da kariyer vs için, önce ruhlarını, ardından da bedenlerini mi sattılar?

Yoksa, o gencecik bedenleri, daha fazla özgürlük ve demokrasi için mücadele ederken, kalleş kurşunların önüne mi attılar?..

O çocukların gözleri, beşinci sınıf, çapsız kodamanlara süzülürken mi kör oldu?

Yoksa, demokrasi için korkusuzca direnirken mi?

Devamla..

Kim pezevenk?

Gezi'deki çocukların ne pezevenkliğini gördünüz?

Hangi hayatı kirlettiler?

Kime, neyi sattılar?

Tapon kevaşeleri yan yana dizip, iki gerdan kırma arası, "Allah, din, hadis, sure..." Diye, bir gram utanmaksızın car car car ahkam kesip, bu esnada piyasa yapanlara, "Hoca" diyen-diyebilen bu toplum, takır takır öldürülen o gencecik çocukların ne pezevenkliğini gördü?

Kuldan utanılmadığı vaka da, Allah'dan da bu denli korkmuyor oluşunuz, gittiğiniz yerdeki konuma referans olacaktır umarım.

Ummak görece oldu.

Zira, İslam inancına göre, durum tam anlamıyla böyleyken böyle. Artık bakınız başınızın çaresine!

***

Sıtkım sıyrılarak devam ediyorum.

Soma Faciası'nın ardından, canıyla cebelleşen vatandaşa arsızca tekme atan, her ne önemli (!) şahıstıysa işte, o kravatlı zalimle ilgili yazdıkları:

“Tekmelerine sağlık Yusuf!” 

Ve gencecik yaşında katledilen Ali İsmail Korkmaz söyledikleri:

"Ne malûm dövülerek öldürüldüğü, Belki, Kafasını taşlara çarpmıştır!.. Belki de Koşarken dengesini kaybedip kafasını duvara çarpmıştır! Ya da, Ne bileyim, merdivenden düşmüştür!”

***

Türkan Saylan'ın ardından söyledikleri...

Uludere Katliamı için yazdıkları...

Kendisinden olmayanlara saniye tereddüt etmeden boca ettiği galiz küfürleri...

Ve daha niceleri...

Hal böyle iken...

Ne, Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü'nün, Yeni Akit gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya'nın ardından yayınladığı "dik duruşundan asla taviz vermemiştir!" Pek bi tuhaf mesajı umurumda.

Ne de, muadillerinin faşist çemkirmeleri...

Ben kendisini iyi bilmezdim!

***

Ve fakaaaaat,

Buna rağmen, tüm nefret suçlarının üremizden silindir gibi geçiyor olmasına rağmen...

Ahlaksızlığın daniskasına mazhar olduğumuz, hakaretin tillahını işittiğimiz tüm kalleş zamanlara rağmen...

Yine de, her şeye rağmen, edep bize düşmeli.

Nerede ve nasıl öldüğüne ilişkin, benzer bir nefret suçu ve ahlaksızlıkla yapılmış tüm yalan haber ve yorumlara, tıpkı Karakaya'nın yaptıklarına olduğu gibi itirazım var.

Geçiniz aynı çirkinliklerden medet ummayı...

Geçiniz, aynı ayarda kötü olmaya çalışmayı...

Ve geçiniz, çapsız ve bayağı argümanlarla kapı gibi gerçekleri ucuzlatmayı...

Torunu yaşındaki kız çocuklarına kahpe! Dediği günkü kötü bilmişliğimiz yeter.

Ötesi, mücadele ettiğimiz, etmeye çalıştığımız nefret suçuna girer.

Ki, bu mücadeleye en büyük darbeyi vurmuş oldunuz.

***

Finalde tekraren...

Ben kendisini kötü ve zalim bilirdim.

Ötesi, hükmü verecek olanın işi.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.