Hava Durumu

Ekmekle oynamayın! İflah olmazsınız!

Yazının Giriş Tarihi: 17.05.2016 15:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.05.2016 15:49

Vakti zamanında, şu kentin en sevmediğim, en "bir sen çakacaksın, bir de yer çakacak!" Diye bilendiğim yazarlarındandı Mustafa Gültekin.

Sağcı olmasından falan değil. Asla!

İfrit olduğum, nazarımda zerre kadar itibarı olmayan nice "Solcu?" olduğu gibi, iki elim kanda olsa, zor anında saniye tereddüt etmeden koşacağım sağcı insanlarım da var hayatta.

Bakın bunlar falan hep yaşlılık belirtileri aslında. Yıllar sadece bedeni hedef almıyor. Ruha da yapıyor yapacağını.

Bi kere, eskisi kadar keskin olmuyor köşelerin.

Sıfatların, ne denli .....tan tayyare haller olabileceğini anlıyorsun.

İtibar ettiğin şeyler değişiyor.

Güven duygun milyonlarca kere yerle yeksan olduğundan, önce paranoid oluyorsun! Sonra da amansızca, evrensel ahlakın peşine düşüyorsun.

Ahlaklı olanı bulmaya, ona güvenmeye çalışıyorsun.

Ve daha bir sürü marazi hal...

De, yazının konusu, dünya görüşüne ve büyük bir ekseriyetle yazılarında savunduğu şeylere ifrit olduğum Mustafa Gültekin...

Ben baştan, sağlam bir önyargı ile tabi, Mustafa'yı salt iktidar dalkavuğu sanıyordum.

Hani sevdiğinden, ettiğinden değil de, nemalanmak için iktidar perver olan o çapsızlardan...

Bu vesileyle de (Bu arada, ne çok var di mi o şerefsizlerden?) Malı götürdüğünü düşünüyordum.

Taaaa ki, Şehir Gazetesi Sahibi Nezir Asaroğlu ile Mustafa Gültekin yüzünden (vakti zamanında) hakikatli bir şekilde papaz olana kadar.

Ona da kısaca deyineyim.

Ben bundan beş yıl önce Olay Gazetesi'nden kovulduğum vakit, nice "solcu?" arkadaşım, benzer bir sonla karşılaşmamak için aramaya korkarken!

Nicesinin ödü benimle aynı karede yer almaktan dahi koparken...

Mustafa Gültekin kalkmış, ben onun gıyabında neler neler derken üstelik, kovulmamı eleştiren, fevkalade bir destek yazısı yazmış. Ve ben bunun hiç bir vakit farkında olmamışım.

Dediğim gibi, ta ki Nezir Asaroğlu, "Al bak! Arkasından konuştuğun çocuk, sen kovulduğunda destek için bu yazıyı yazmıştı!" Diye gözüme sokana kadar.

Serde ego da var diye, yerin dibi hallerimin detayına girmek istemiyorum şu an.

Ama harbiden darlanıyor insan. Ve çaktırmadan takibe alıyor, "çıkarcı, dalkavuk, İktidar Partisi destekçisi!" O yazarı.

Kavramaya çalışıyor, "bu çocuk ne iştir diye?"

İşte böyle ezik minvalinden başladım Mustafa Gültekin'i yakın markaja almaya.

Önce kısa selamlaşmalar. Sonra dar günlerde aramalar...

Sonrası mahcubiyet...

Hem AK Parti'li, hem fakir!

Hem yazılarında AK Parti'yi yere göğe koyamıyor, hem de benim gibi daimi Kaybedenler Kulübü üyesi!

O da, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a Reis deyip, hudutsuz sevenlerden... Ama bakıyorsun, zerre kayıranı yok!

Epey bi zaman harbiden "safcana" olduğunu düşündüm.

"Tamam" dedim. Bu çocuk da "Fatmagül'ün abisi ayarında!" Kafa basmıyor!

Nerede olduğunun, neyi, kimi, nasıl desteklediğinin farkında değil!

Bakın bu da, yılların getirdiği bir başka olgu. Yani kirlenmişlik!

Daima bir doğru orantı kurduruyor hayat insana.

Eğer öyleyse, mutlaka böyledir! Diye düşünmeyi kodluyor zihnine.

Ve tabi bunun da tek sorumlusu, yıllar ya da kodlanmaya elverişli zihinlerimiz değil!

Sonuçta, onca şerefsizin hiç mi suçu yok?

***

Netekim, yıllar zarfında sevdim ben bu Mustafa Gültekin'i...

Yazdıklarından, fikirlerinden ifrit ola ola kendisini sevdim.

"Abla ben şimdi kızımı uyutuyorum. Ondan sonra seni arasam olur mu?" Diyen, baba tavrını sevdim.

Kaşı gözü oynamayan adam tavrını sevdim.

Tıpkı bizler gibi, üç kuruş için eşek gibi çalışmasını sevdim.

Ve işte bu yüzden de şimdi bu yazıyı yazıyorum. (Salt vefa borcum olduğu için değil. Fellik fellik aradığım evrensel ahlak, bu gün onun yanında durmamı gerektirdiği için.)

***

Benim genç meslektaşım, bundan bir süre önce çok önemli ve cesur bir yazı kaleme alarak, Büyükşehir Belediyesi Kültür Aşe'nin her bi şeyi konumundaki Rıfat Bakan'a özet olarak şunu sordu:

"Eş, dost, evlat, gelin ve tüm diğerlerini, bir kamu kurumu olan belediyenin ilgili Aşe'sinde işe aldırdığınız, akrabalarınızı kayırdığınız, kurumdan bir nev-i babanızın çiftliği gibi faydalandığınız iddia ediliyor. Bunlar doğru mu?"

Üstelik, son derece da naif bir yazıydı. Ahlaklı bir sorgulamaydı. Hasılı, gazetecilikti.

"Yaşa varol" diye, iftiharla paylaşırken AK Parti fanatiği Mustafa'nın o yazısını, içimden de, "Allah'tan ki cesur olmasıyla kıvanan bir gazetede yazıyor çocuk. Aksi halde onu yerler!" Diye geçirmiştim.

Benimki lüzumsuz salaklıkmış! Ayrı konu.

Zira iddia odur ki, bu yazıya ziyadesiyle içerleyen Rıfat Bakan, ilgili yazıyı paylaşanlar içerisinde, kaldırmalarını rica ettiği kimilerinden, "Güzel Abim... Bu sponsorlu paylaşım. 5 milyar verdiler yazıyı koymam için! Şimdi sen ver 5 milyarı, çat diye kaldırayım!" Diyebilecek kadar, kepazeleşen nicelerine dil dökmeye kadar basitleştirmiş işi.

Ve yine iddia odur ki, sonrasında da Mustafa Gültekin'i işinden, ekmeğinden etmeye ahdetmiş!

***

Tabi detay bilmek mümkün değil.

Yeni Marmara Gazetesi'ne söylendiği gibi bir baskı kuruldu mu?

Kurulduysa, neden, nasıl, ne hakla?..

Mustafa'nın yazılarına son verilmesini gerçekte kimler istedi?

Bir tek iddia edildiği gibi, Rıfat Bakan mı?..

Yıllan öncesinden tanıdığım, derli toplu insan Rıfat Bakan hakikaten bu kadar vicdansız olabilir mi?

Yoksa daha büyük mevkiler devreye girdi mi?..

Müneccim işi bilmek mümkün değil.

***

Gerçek olan tek şey, bu kentte yine bir gazetecinin ekmeğiyle oynandı!

Şerefsizlik yaptığı için değil. Kalemini sattığı için değil. İş takibi yaparken yakalandığı için değil.

Sadece ve sadece yazdıklarından ötürü...

"Oldu bu iş!

Birini daha ekarte ettik!"

Diye sevinen gevreklere gelsin yazının bundan sonraki bölümü:

Her gece ayağında sallayarak uyuttuğu kızının doğum gününde son verildi Mustafa'nın yazılarına!

Şayet iddialar doğruysa...

Sırf, çirkin iddiaları gündeme taşıdığı için yazılarına son verildiyse Mustafa'nın...

Ve o evladına alacağı hediyeyi düşünmek zorunda kaldıysa...

En ufak bir çekince gösterdiyse...

O çocuğun rızkıyla oynayanlar bilsin ki, rövanş her zaman öbür tarafa kalmaz!

Ritüellerde ve bunu milletin gözüne sokmada sizler kadar mahir değiliz.

Ama hiç kuşkunuz olmasın ki, duamız kadar bedduamız da hakikatlidir.

 

Yazarın notu bir:

Keşke Rıfat Bakan, hakkındaki tüm iddialara yanıt verse. Mustafa'nın ekmeğiyle oynadığı da dahil, kendisi ile ilgili olarak öne sürülen cümlesi için açıklama yapsa. Hepsi yalan dese. Ve ben de yazsam.

 

Yazarın notu iki:

Bu ekmekle, rızıkla oynama meselesi, bu kentin en rezil gerçeklerinden biri halini aldı.

Başlamışken... En kısa zamanda, kimler kimlerin ekmeğiyle oynuyor?

Kimler, kamu kurumlarını babasının çiftliği zannederek kimlere, hangi yayın kuruluşlarına ambargo uygulatıyor?

Kimler, yine aynı zandan hareketle, kamu kaynaklarını paşa gönlünün istediklerine hakkaniyetsizce ve zerre kadar Allah'tan korkmadan boca ettiriyor?

Bilgisiyle, belgesiyle yazalım.

Dediğim gibi, hesap her zaman öte tarafa kalmaz.

Biz buradan sormaya başlayalım da, Rab'bim orada ne yapacağını zaten bilir!


İlgili haber:
Yeni Marmara Gazetesi Sahibi Orhan Efe: Siyasi baskı yok. İletişim sorunumuz var! 
mustafa-12
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.