Hava Durumu

Egosantrik Ekrem İmamoğlu'nu taca Fenerbahçe mi atacak?

Yazının Giriş Tarihi: 08.05.2022 22:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.05.2022 09:29

Egosantrik Ekrem İmamoğlu'nu taca Fenerbahçe mi atacak?

Bilen bilir, Ekrem İmamoğlu daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna  oturduğu ilk gün, o ilk sakil atraksiyonunda, "eyvah eyvah!" Diyenlerdenim.
Hani İmamoğlu daha ilk gün belediye personeline güya yemek saati geldiği ve yalnızca acıktığı için "yemekte ne var?" Diye sormuştu, da...
Personel de cevaben, bana göreyse dümenden,"efendim size antrikot, personele musakka var!" Demişti. (Güya tamamen spontane.)
İstanbul'un yeni Belediye Başkanı da, "Bana antrikot, personele musakka! Olmaz, olamaz!" diyerekten halkçılık yaptıydı. (Güya tamemen doğal ve içten.)
"Eyvah eyvah" dedim. Bu adam fena!
Bu adamda ego tavan!
Daha da fenası, (Ki, en çekilmezi, en tahammül edilmezidir) kendisinin dışındaki insanların ekseriyetinin safcana-sazan olduğuna inanıyor. 
Yahu, bu kadar bariz, bu kadar sakil replik olur mu?
"Size antrikot, personele musakka!"
Etlerin olabilecek en  pahalı ve afilisiyle, sebze yemeklerinin (ki ben çok severim) en sevilmezini bir araya getirmek...
En alt ve en üstün çarpıştırıldığı bu denli bariz bir tezatın, toplumun tamamı üzerinde samimi bir etki uyandırabileceğini düşünmek hakikatli bir süper ego işi.
Dedim. 
Ve netekim, yanılmayanlardan oldum. 
(Vatandaş İmamoğlu'nu tanımadığım için ben topluma yansıyan siyasi boyutunu eleştiriyorum) Ekrem İmamoğlu, ego meselesinde eli yükselterek ilerliyor.
Her şeyden önce, Cumhurbaşkanlığı adaylığını neredeyse ilan etmiş olan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na nezaketsizce kafa tutuyor! (Nezaketsizlik boyutu olmasa, ben dahil kimsenin eleştirmeye hakkı olmaz. Sonuçta siyaset iddia meselesi. Ekrem İmamoğlu, en doğal ve anayasal hakkı gereği cumhurbaşkanı adayı olmak isteyebilir. Kendisinin Kemal Kılıçdaroğlu'ndan çok daha iyi ve seçilebilir bir cumhurbaşkanı adayı olduğunu düşünebilir. Bu yönde kampanya yapabilir. Pozisyon alabilir. Ve elbette kendisi aday olsun diye direnebilir.)
Nezaketsizce kafa tutarken, (tıpkı başlarken belirttiğim gibi) CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve ekibini de saf yerine koyuyor. Ve böylelikle yeni bir nezaketsizlik örneği daha ortaya koyarak seriye bağlıyor. 

Karadeniz'e bal gibi cumhurbaşkanlığı seçimi için propaganda yapmaya giderken...
Ve bu propaganda gezisinin siyasi getirisini 6'lı Masa'ya ithaf ederken...
Vesileyle, zaten kendi içerisinde sorun yaşayan ve Kılıçdaroğlu'nun adaylığına sıcak bakmayan 6'lı Masa'ya, bir nevi-çok nevi "Kemal Kılıçdaroğlu'nu pas geçin. Benim adaylığımda uzlaşın" mesajı verirken...
Bir yandan da bu mesajların hiçbirisini vermemiş, o topa hiç girmemiş, yalnızca ve yalnızca Millet İttiffakı'nın seçim başarısına odaklanmış da, bu uğurda kendisini heder ediyormuş gibi yapması...
Karadeniz gezisini, bayram-aile-memleket-sıla hasreti kategorisinde pazarlaması...
Üstelik, hiç kimsenin yemediğini bile bile, salt topluma-seçmene ve 6'lı masaya oynamak için bunu yapması...
Ne büyük bir nezaketsizlik!
Yoksa, ben işin Nagehan Alçı boyutunda hiç değilim. Hatta, VİP minibüste Nagehan'ın olmasına şaşıranlara şaşırıyor, içerleyip trip atanlara hayretler ediyorum. (Artık, bu zamana kadar nasıl bir Ekrem İmamoğlu tezahürü vardıysa zihinlerinde, yerle yeksan oldu.)

***
Üstelik, dediğim gibi, Ekrem İmamoğlu bu siyasi nezaketsizlik meselesini seriye bağladı.
"Cumhurbaşkanı adayım (şu an için mecburen öyle diyorum) Kemal Kılçdaroğlu'dur. Ve fakat, Yok kendimi taca atmam, yok auta atmam!"
Ne fena, ne buram buram bariz bir samimiyetsizlik! 
Cümlenin başı başka, asıl anlam taşıyan sonu bambaşka.
Oysa, bu ülkenin cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunan biri net olmalı. Atraksiyonsuz, dolambaçsız, samimi ve dürüst olmalı.
Yok, "personel musakka yerken ben antrikot yemem!"
Yok, "cumhurbaşkanı adayım Kemal Kılıçdaroğlu'dur, ama ben de kendimi taca atmam!"
Yok, "Karadeniz'e gidişim, aile, memleket-sıla-hasret gezisidir! Ama yanımda Nagehan da var!"

Oysa, açık açık ilan etse...
"Kardeşim, ben cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorum. İstemekle de kalmayıp çoktan yola çıktım. Çalışıyorum, uğraşıyorum. Bal gibi seçim gezisi yapıyorum. Bu yaptığım da zaten bir seçim gezisi, yani siyasi gezi olduğu için de lüzumlu gördüğüm gazetecileri çağırıyorum" dese...
Diyebilse...

***
Onun yerine herkese kafa tuttu.
"Vız gelir tırıs gider!" Dedi. 
"Akıllı olun!" Dedi. 
Üstelik, (Düşünün ki)  bunları cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu olarak yapmadı. Bunları, Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığına destek veren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olarak yaptı.
Demek, resmi cumhurbaşkanı adayı olsa...
Velev ki, bir de seçilse...
Vay vay vay vay!
Baktı, papuç bir nebze pahalı!

Vız gelse de, tırıs gidemedi. Hafiften bir R yaptı. ( O da bir şeye benzemedi.) 

***
Bana göre buraya kadar olan her şey son derece bariz, son derece düşündürücü ve tedirgin ediciydi. 
Bana göre buraya kadar olanlar, Ekrem İmamoğlu'nun siyasi varlığı-kariyeri için bariz bir kanaat edinmek için yeterliydi ve hatta gereğinden dahi fazlaydı.
Hatta, bu kadarı çok fazlaydı.
Sanırım yanılmışım.
Ve yine sanırım ki, son darbeyi Fenerbahçe taraftarı vuruyor!

Mevzuyu hemencecik özet geçelim:
Memleket-aile-sıla hasretini yaptığı bol gazetecili siyasi geziyle bir nebze olsun dindiren İmamoğlu, Fenerbahçe Divan Kurulu Başkanı seçilen Uğur Dündar'ı bordo-mavi kravatla ziyaret ediyor! (Bu arada, İmamoğlu'nun Trabzospor şampiyonluğu sonrasında mutluluktan ağladığı fotoğraf kamuoyuna yansımış ve İmamoğlu'nun Trabzonsporluluğu adeta tavan yapmıştı.)
Bunun üzerine, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, kulübün yüksek divan kurulu toplantısında şu ifadeleri kullandı:
"KİME NE ANLATIYORSUNUZ!"" Trabzon'dan gelen bazı insanların enteresan özellikleri var, Milli Takım bizim stadımıza gelir, hocası (Şenol Güneş) bordo-mavi kravatla gelir. Şehrin belediye başkanı ( Ekrem İmamoğlu ) Divan Kurulu Başkanımızı ziyarete gelir, bordo-mavi kravatla. Ya kime ne anlatıyorsunuz!"KORKA KORKA TÜRK FUTBOLU BUGÜNLERE GELDİ"
Bir de utanmadan, o kitabında içinde yazanları bilmiyordum, eminim sayın başkan (Uğur Dündar) da bilmiyordu… Bize ağır hakaretler ifade eden kitabı hassasiyetsizliğini yapar. Umarım Fenerbahçelilerin, Ekrem İmamoğlu'na hangi şehrin belediye başkanı olduğunu hatırlatma günleri gelmez. Uğur Bey forma verdi, ben olsam vermezdim. Ancak niyeti kötü değildi. Ziyaretçisinin niyeti kötüydü."

Sonra İmamoğlu, Ali Koç'a laf çaktı. 
Ardından, Fenerbahçe'min taraftarından şu yanıt geldi: (Unutmadan, ben de bir Fenerbahçeliyim ancak, konunun da, yazının da bu durumla bir ilgisi yok yani...)
"Burası Fenerbahçe! Özür dilemezsen elbet hesaplaşacağız! Bu camia, sandıkta hesaplaşmayı çok iyi bilir. Ne iktidar, ne muhalefet unutmasın.."

***
Ve sadede gelecek olursak...
Yazının başına oturmadan önce, CHP Genel Merkezi'ne yakın dostlarımla görüşerek, "Ankara nasıl bakıyor Ekrem İmamoğlu meselesine?" Diye sordum, aklımdaki ana tema-baş aktör Karadeniz gezisiyken.  
"Bu Fenerbahçe meselesi İmamoğlu defterinin tamamen kapanmasına sebep oldu!" Dedi arkadaşım.
O hararetli hararetli anlatıyor. Bense hala, "E zaten Karadeniz gezisi?" Diye sormaya çalışıyorum.
O anlatıyor, ben sözünü kesiyorum. O anlatıyor, ben hala "e Karadeniz?" Diyorum.
Sonunda sinirlendi:
"Anlatıyorum deminden beri! Karadeniz gezisi zaten tartışma ve rahatsızlık konusuydu. Ama Fenerbahçe meselesi, Ali Koç'a kafa tutması işi bitirdi!"
................
"Heeee..." Dedim hem anlamış, hem de ikna olmuş gibi.
Demek onca şeye rağmen Ekrem İmamoğlu'nu taca Feherbahçe atacak!
En çok da, Ali Koç'a kafa tutmuş olması buna sebep olacak!
Bakın bu da çok düşündürücü...

Yazarın notu:
1) Tüm CHP'liler pazartesi günü CHP Genel Merkezi'nin vereceği tepkiyi bekliyor. Topluma yansır-yansımaz bilemem. Ancak, CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu için bir karar verecek! (Zira, Kılıçdaroğlu'nun yolundan çekilmek şöyle dursun, yoluna nezaketsizce taş koyuyor.)
2) 6'lı Masa bir kez daha yol ayrımına girebilir. Bir yanda, artistik puanlarıyla Ekrem İmamoğlu, diğer yanda, Ana Muhalefet Partisi'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.
3) Fazıl, Şahan ve diğerleri falan, Nagehan'lı Karadeniz gezisi hasebiyle hayal kırıklığı yaşamış. Çok samimi sorumdur: Siz nasıl bir şey tasavvur etmiştiniz?
4) Denizler'in idam edilerek katledildiği 6 Mayıs'ta, Nilüfer'deki 3 Fidan Anıtı'nda yapılan anma törenini ülkücüler basmış! O esnada ülkücülerin attığı sloganlar ise akıllara zarar! Yok, "Lenin'in p..leri!" Yok, "APO'nun p..leri!"
CHP İl Başkanlığı ise bu tatsız saldırı karşısında hem suskun kalmayı seçmiş, hem de, "kimse gıkını çıkarmasın" demiş.
Hayrola arkadaşlar?...
Görüntüler bariz! Sloganlar çok net! Saldırı aleni!
Neyin suskunluğu bu?
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın, Abdullah Öcalan gibi bir teröristle ne ilgisi var?
NE İLGİSİ VAR?
Çıkıp bunu diyemiyorsanız, Denizleri koruyamıyorsanız, orada o anma töreninde ne işiniz var?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.