Hava Durumu

CHP'liler İlaç Gibi Geldi... Hamza'ya İnat, Yaşasın Hayat!

Yazının Giriş Tarihi: 13.05.2015 14:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.05.2015 14:36

Gazete Bursa'nın sahibi Hamza Eren ve bendenizin geçtiğimiz sabahki evlere şenlik hali, özellikle yaşlılığında bin türlü derde düşmüş (Nurlarda yatsın) Rahmetli Anneannem ve yine kendisi gibi olan arkadaşlarının ilaç muhabbetlerini aratmayacak haldeydi.

Sabah sabah, gazeteyi ziyarete gelecek olan CHP aday adaylarını beklerken, bir yandan da laflıyoruz.

"AKP şöyle, MHP böyle...

Ya sen... Falanca adayın yaptığına ne diyeceksin?.."

Derken, Hamza bir anda zıpladı:

"Ehvah! Tansiyon hapım yok iki gündür. Almayı unutuyorum. Fırlayacak yeminle!"

Akabindeki aymamla beraber ben de zıpladım:

"Yahu iyi ki dedin. Benimki de bitti. İçmezsem hapı yutarım!"

İlaçların alınıp gelmesini beklerken başladık sağlık muhabbetine.

...de, adam bildiğinniz baykuş.

Bir olumsuz, bir olumsuz.

"Bacım... Bak bizim durumumuz vahim. Çat diye beyin kanaması geçirip gidebiliriz!"

"Ay sus Hamza sabah sabah. Deme hiç."

"Yoooo, sus deme. Tansiyon meselesi fena!"

"E tabi... İşte ilaç içmeyi unutmamak lazım."

"Sen kan sulandırıcı kullanıyor musunuz?"

"Yoooo..."

"Ne demek yoooo? Kan sulandırıcı kullanmıyor musun gerçekten?"

"Yok valla, kullanmıyorum."

"Bacım sen delirdin mi? Biz risk grubundayız. Çat diye kalp krizinden gidiveririz!"

"Hamza bi sus Alleisen. Beyin kanamasından yırtarsak, kalp krizinden mi gidicez? Sabah sabah çenen kopsun!"

"Sen dinle beni. Al bakiyim şu kan sulandırıcıdan iki tane."

"Hem de iki tane?"

"Bacım durum ciddi. Gidiverirsin bak!"

***

Karşılıklı ilaçlarımızı içip, hayati riskleri atlattığımıza emin olduktan sonra antidepressanlara geçtik...

Kim ne içiyor? Kaç tane içiyor?

O kendi ilaçlarını çıkardı.. Ben benimkileri koydum onunkilerin yanına...

Bu kez de ilaçlara baka baka konuşmaya başladık.

"Al bundan da istersen?"

"Yok, bana bu daha iyi geliyor."

Birden şimşek çaktı!

Hamza ve benim, ortamıza döktüğümüz ilaçlara bakarak ve birbirimize ikram ederek aptığımız konuşma, rahmetli anneannem ve arkadaşlarınkiyle tıpatıp aynı.

Heyhat...

Bir zamanlar yadırgadığım, eleştirdiğim ve hatta kızdığım ilaç mübadelesinin tam ortasındayım.

Hamza bana zorla kan sulandırıcı yutturuyor.

Ben ona antidepressanımdan vermeye çalışıyorum.

O diyor: "Bacım, benim tansiyon bir fırlıyor ki... Halim harap."

Ben diyorum: "Seninki ne ki? Ben direk 20'yi görüp acillik oluyorum."

İşte bu minvaldeki sohbetin en dıramatik bölümünde çıkageldi CHP'li vekil adayları Lale Karabıyık, Nurhayat Altaca, Ceyhun İrgil ve Mustafa Şenyurt...

Hayat fani, ölüm ani!

Temalı bed sohbetimizin üzerine, olanca dinamizmleriyle ilaç gibi üstelik...

  1. sıradaki Milletvekili Adayı Mustafa Şenyurt'u garanti Meclis'e gönderiyorlar.

Kesmiyor.

  1. ve 8. sıradaki adaylarına da mazbatayı alıyorlar.

Kaldı ki, zaten iktidara geliyorlar.

Bunları anlatırken, hem yürekten inanıyor, hem de mutluluğun resmini yapıyor hepsi.

Lale (Karabıyık) Hoca'ya bakıyorum, bir aktif, bir dinamik...

Nurhayat Altaca desen, daha üç ay bu performansla rahat çalışır.

Ceyhun İrgil, zaten kendisini 7 ve 8. sıradaki adayları Meclis'e taşımaya adamış.

"Olmaz Özlem. Dinlenemem ben. Asude (Şenol) Abla'yı her şartta seçtirmemiz lazım." Deyip duruyor.

Mustafa Şenyurt, aksi istikametteki iddiaların aksine, bir keyifli, bir mutlu.

***

Ben ki, dönemin yoğunluğu ve mevsimin tetikleyici etkisi hasebiyle siyasetten darlanmışım.

Normal koşullarda kaçacak yer, değiştirecek gündem arıyorum.

Düşünün ki, buna rağmen...

CHP'li heyeti o halleriyle gördüğüm an...

"Oh be." Dedim.

"Hamza'ya inat, yaşasın hayat."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.