Hava Durumu

CHP İl Başkanı Turgut, Benden "NEDAMET" Getirmemi İstedi!

Yazının Giriş Tarihi: 30.01.2023 18:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.01.2023 19:02

Yahu bu ne kibir! Bu ne kendini bilmezlik? Bu ne türden bir özgüven patlaması? Şu saatten sonra, CHP İl Başkanı Turgut Özkan benim için hiç yok hükmündedir. Zira, uzunca bir süre kendimden nedamet getirmekle meşgul olacağım. 

Vay vay vay vay...
Her şeyden önce, "nedamet getirmenin" ne demek olduğu konusunda bir netliğe varalım.
Ki o da şöyle:
Genel hatlara göre göre nedamet getirmek: 
"Bir şeyden felaket halde pişmanlık duymak ve bunu da, 'eşeklik ettim! Affedin' ayarında (üstelik) dile getirmek demek.."
Yani...
Hem eşekler gibi pişman olacaksın. Hem bunu da böyle, bu minvalde ifade edeceksin. 
Hem de, bu yetmez elbet diye, affa mazhar olabilmek için tırmalayacaksın!

Hasılı, nedamet getirmek böyle bir şey.

***
Pekii...
Nasıl oldu da, CHP'nin yeni İl Başkanı Avukat Turgut Özkan, bana böylesi bir ........! teklifle gelebilecek cürete erdi?
O da, hakikaten benim eşekliğimden kaynaklandı. 

***
Şimdi arkadaşlar...
Eski İl Başkanı İsmet Karaca döneminden miras kalmak suretiyle yeni döneme de etki etmiş olan CHP Bursa İl Yönetimi ve Bursa Basını arasında nicedir şöyle büyük bir sorun var:
Bu arkadaşlar, paşa gönüllerinin istemediği şeyleri-gerçekleri yazan gazetecilere açıktan ambargo uyguluyor! 
Bu gazeteciler kimi zaman şahsen, kimi zaman da çalıştığı ya da yönettiği kurumlarıyla birlikte toptan CHP Bursa İl Başkanlığı'nın kara listesine alınıyor.
Mail listelerinden çıkarılıyor, Genel Başkan dahi gelse hiç bir programa davet edilmiyor, falan...

Bu yüksek solcu ve haliyle demokrat ve haliyle fikir özgürlüğünden yana olan arkadaşların genel tavrı böyleyken böyle.
Yani, tam bir İstibdat Dönemi mantığı!
"Sen misin eleştiren, sen misin paşa gönlümün keyfini kaçıracak türden haber yapan, yorum yazan...
Tez ambargo uygulana!"

Ve uygulanıyor. 

Bugüne kadar konu dahilinde beni arayan pek çok meslektaşım dert yandı. Kimi adının gizli kalmasını istedi, kimi açık açık isim ver dedi. 
Şahsen ben şimdilik, "Adımı ver. Bana da şunları yaptılar" diyen yürekli meslektaşlarımın adını kalbime gömüyor ve kendi isyanım üzerinden gidiyorum.

***
İş bu noktadan hareketle, Sevgili Abi, kıymetli Dost, CHP İl eski Başkanı Hüseyin Akkuş'un ardından CHP Bursa İl Başkanlığı ile iletişimim kesildi. 
İsmet Karaca ise göreve geldiği gün itibarıyla, en ufak bir eleştiriye dahi tahammulü olamayacağını harşt diye ortaya koydu. 
Gerçi ben, öyle ambargo faslını falan sallamam! 
Zira, kolay kolay herhangi bir davete ya da organizasyona katılmam.
Meydan zaten yılış yılış, yapış yapış, çerçöp tiplere kaldığından bu yana çektim kendimi.  
Madem bu, tanımı da, izahı da zor tipleri meslek yapımızdan uzak tutamıyoruz. "Bari biz uzak duralım" mottosuyla, çektim kendimi. 
Ki, iler tutar yanı olmayan bu güruhtan uzak kalmış olayım. Benimki ruhsal detoks anlayacağınız. Kendi çapımda kendimi koruyorum. 
Dolayısıyla, İsmet Karaca'nın fevkaladenin de fevkinde demokrat ve özgürlükçü döneminde, ambargo yemiş gazetecilerden biri olarak, çok da "TIN" modundaydım. 

***
Derken...
İsmet, 'megali idea'sı hasebiyle en nihayetinde milletvekili adayı olabilmek için il başkanlığından istifa edip, yerine de Turgut Özkan gelince...
CHP'nin Bursa'daki yeni yönetimine ve kendime bi şans vermek istedim.
O da şöyle ki:
Bir yandan, Mustafa Bozbey altını oyuyor Turgut Özkan'ın!
Bir yandan da, yaşamımda ilk kez evden, "Turgut meslektaşımdır, arkadaşımdır.  Zor bir dönemde il başkanı oldu. Kollarsan sevinirim" ricası geldi.

***
Dedim ya...
Bunca yılın tecrübesi baki iken, bu kez salaklığıma geldi. 
Eşeklik edesim geldi!
CHP İl Başkanı Turgut Özkan'la yeni ve temiz bir sayfa açmak istedim hakikaten. 
Bunu harbiden ve büyük bir samimiyetle istedim. 
Ve, yeni başlayan programım Z Raporu'nun ilk konuğu olması için aradım Turgut Özkan'ı...
Üstelik, sadece kuru kuruya aramakla kalmadım, programın niyetinden de bahsettim. 
Z Raporu, "Konuk al, konuşsun, anlatsın" formatında bir program...
Yani bir tartışma programı değil. Kimse kimseyi alt etmeye, yenmeye çalışmıyor. Konuk, hakikaten konuk... Ve öyle muamele görüyor. Tıpkı, evinize ya da iş yerinize gelen bir konuk gibi... 
Programın niyazı konuğu hırpalamak değil, incitmek değil, yenmek hiç değil.

***
Bir de böyle uzun uzun, salak salak anlattım. 
Tüm iyi niyetimle, tane tane izah ettim programın içeriğini.
Dinledi. Dinledi...
Ve söze tam olarak şöyle girdi:
"Yani şimdi Özlem Hanım... Beni programınıza davet ediyorsunuz da... Şimdi şöyle: Mesela (CHP'den istifa edip Memleket Partisi saflarına geçen) Güner Aklan diyelim...
Bugün CHP'ye dönmek istese, nedamet getirmesi gerekir!"
"Pardon! Anlayamadım?.."

(Gerçekten söyleneni anlayamadığımdan hareketle devam etti Turgut Özkan.) "Yani şöyle: Güner Aklan diyelim... Bugün CHP'ye dönmek istese, nedamet getirmesi gerekir!"
"Ne alaka Turgut Bey?.. Güner Aklan ne alaka? CHP'ye dönmek ne alaka?.. Ne nedameti? Hatta, ne münasebet! Ben sizi programa davet etmek için aradım. Karıştırdınız galiba?"
"Hayır, şimdi şöyle... Yani tabii siz program için aradınız..."
"Eeeeee? Ne nedameti?"
"Yani bakın Özlem Hanım. Hani nedamet olmasa bile...  Programa gelmem için en azından bir özür yazısı falan yazmalısınız?"

............!!!

***
Ahir ömrünün çok önemli bir bölümünde emek verdiğim gazetecilik mesleği sayesinde aslında epey de şerbetliyimdir. 
Nice densizler, nice hadsizler gördüm elbet.
Ancak, bu eşine az rastlanır yaklaşım özel arşivimdeki yerini alacaktır.
Bir CHP İl Başkanı düşünün ki...
Şurada 3 ay sonra seçim var!
Ve o hala, İsmet'in mirası olan kibiri kasıyor!
Hala gazeteci aşağılıyor!
Hala, gazeteci tepiyor!
(Kendi çapında.)

Neymiş?
Partisinin hiç sıkılmadan yol yürüdüğü, rantçıyı, hırlıyı hırsızı, kenti talan etme azmindeki müteahhit tayfayı, içlerinden çıkan pedofiliyi, tacizciyi ve benzerlerini eleştirmişim! (Sahi... Ben tüm bunlara karşı mücadele ederken sen neredeydin Turgut?.. Neden mücadele alanında yoktun?..)
Düşünün ki, sırf bu sebeple, bunları yazdım diye, hayatımda belki 3. kezdir o da telefon görüşmesiyle muhattap olduğum Turgut Özkan, benden nedamet getirmemi isteyebiliyor!
Namzet de, CHP'den koparak Memleket Partisi saflarına geçen Güner Aklan!
Vay...
Ki, ne vay!

***
Yahu bu ne kibir!
Bu ne kendini bilmezlik?
Bu ne türden bir özgüven patlaması?

Oysa sen, sana da bahsettiğim bir rica yüzünden o konumda arandın. (Rica sahibi de, meslektaşlık, arkadaşlık ve mezhep kardeşliğini bence bir gözden geçirsin.)
Sana da bahsettiğim o ricanın yüzü suyu hürmetine, yeni bir başlangıç yapma niyetine girdim.
Kırk yılda bir, benden bir şey istendi diye o da...
Bir de, Mustafa Bozbey (Sanırım bu kez haklı. Yürü be Bozbey... Kim tutar seni?) üzerinde tepinecek diye!
Yoksa senin, İsmet Karaca'nın güdümündeki o edilgen halinle benim açımdan hükmün nedir?
Ehemmiyetin nicedir?
Ben ne zaman, CHP'nin nesi olmak istedim de, şimdi nedamet getirerek üstelik, aranıza sıvışmaya çalışayım?

Şaşırdın mı sen?

***
15 yıl önceki oy oranınız şimdikiyle aynıydı!
10 yıl önceki de şimdikiyle aynıydı!
Şimdiki desen zaten malum.

Eeee Turgut?..
Bu şımarık tavrınızla 5 milletvekilinin de altında kalma ihtimaliniz yüksekken, nasıl olacak bu işler?

***
Şu saatten sonra, CHP İl Başkanı Turgut Özkan benim hiç yok hükmündedir. Zira, uzunca bir süre kendimden nedamet getirmekle meşgul olacağım. 
Ve fakat...
Bursa medyasının ekserisi, bu üstenci, bu kibirli tavırlar yüzünden yaka silkiyor sizden!
Ve işin en hazin yanı da, Genel Başkanınız Kemal Klıçdaroğlu, siyasi yaşamının en büyük, en ağır sınavına hazırlanırken...
Yüzde 50 artı 1 demek... Artı bir kişinin oyuna dahi ihtiyaç var, demekken...
Umurunuzda değil.
Siz, gevrek gevrek... Ekrem İmamoğlu'nun kolunda, yamacında, ağzının içinde tingildeyerek, insan ve gazeteci tepmeye devam ediyorsunuz!
Yeter ki, birileri milletvekili olsun.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.