Hava Durumu

CHP'deki Aday Numaraları... Fırat Yılmaz ve Ben...

Yazının Giriş Tarihi: 17.03.2015 12:34
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.03.2015 12:34
Uzun zamandır bu kadar umutlu, bu kadar enerjik görmedim CHP'lileri...

Hatta çok uzun zamandır. Önseçim kararı hem yakıştı, hem de yaradı onlara... Hasılı, parti içi demokrasi güzel şey. Sandık hem önemli, hem de kıymetli mevhum. Ama mevzu bu değil. Yani bu gün canım, parti içi demokrasinin ne denli mühim bir şey olduğuna dair analiz, vs yapmak istemiyor. Benim gelmek istediğim sadet başka. Daha doğrusu, (Üzerinize afiyet) gazeteci dostum, hattı zatında kardeşim, Fırat Yılmaz'la içine düştüğümüz buhranlı durum başka! Zaten ayrı bir alemdir bizim Fırat... İkimizin bir araya gelmişliği ise hepten ayrı alem... Bendenize, "Sayın Yağmur" diye hitap ettiği, Fikri Takip Programı'nda da öyleydik. Kök söktürürdüm çocuğa: "Abla, programda BUDO seferleri ile ilgili de bir bölüm olsun der arkadaşlar..." "Niye? Ülkeyi bir kenara bırakıp deniz otobüsü mü konuşacağız?" "Abla, şöyle bir konuya gireceğiz ama senden çekiniyorum!" "Bak Fırat o konu açılırsa fena girerim mevzuya, beni kimse tutamaz! "Abla yayın başlayacak, neredesin?" "Son köftemi de bitireyim, geliyorum." "Abla sen şöyle otur programda." "Olmaz, Semra Özal gibi çıkıyor gıdım." "O zaman böyle alalım!" "Orası da ters ışık. Dip boyam geldi. Dünyada oturmam!" "E abla ne yapalım?" "Söyle patronuna Ajda Pekkan filtresi alsın. Şu zayıf gösterenden!" "Olur abla söylerim, bu yayını bir yapalım da hayırlısıyla!" Bazen yayına bir saat kala ararım: "Fırat..." "Buyur ablam..." "Ben geçen hafta kulisime şunları şunları istemedim mi?" "Biliyorum abla, da, kem küm..." "Zaten geçen program Cennet benden 2.5 dakika fazla konuşmuş!" "Daha da gelmem yayına!" *** Bazen de gülme krizine girerdik canlı yayında. Geri kalan herkes gayet aklı başında, gayet makul. Gel gelelim, ikimiz kopmuşuz! Benim dilimin ucuna çok fena bir laf gelmiş mesela... Son anda ama zor toparlamışım. Aslında toparlamamışım da,  vaziyeti çakan Fırat'ın can havliyle söze girmesiyle döndürmüşüm. Sonrasında ihtimalleri düşünmekten çıkmışız zıvanadan... Öyle bir gülme krizi ki, nefes alamıyoruz. Reji ne yapacağını şaşırmış. Ekipteki diğer isimler, Cennet Cankılıç, Gürhan Akdoğan ve Sedat Kızılcıklı, vaziyetimiz çakılmasın diye daha bir hararetli tempodan konuşmaya başlamış. Ya onlar da koparsa? *** Siyasette mevcut hal ve gidiş, bizde de bu hayta ruh olduğu sürece, Fırat Yılmaz'la olan Dalgacı Mahmut ayarındaki anılarımız bitecek gibi değil. Bu sebepten mütevellit günümüze geleyim. Lakin, biz yine iyi değiliz. Daha doğrusu, CHP aday adaylarının ön seçim sandığındaki numaralarının belli olmasından bu yana gerçekten iyi değiliz. Kimi numaradan torpilli: "On numara adayım!" Diye çıkıyor. Kimi, "41 kere maaşallah" dedirtiyor. Kimini, 007 yapmaya niyetlenenler var. Kapalıçarşı'nın çatısında damdan dama atlatacaklar zahir. Kimi son derece bahtsız. Öyle bir numara çıkmış ki kuradan, ne yapsan olmuyor. Hiç bir şeyi çağrıştırmıyor, öldür Allah evrilmiyor. Sap gibi rakam! Hal böyle olunca, Fırat'la günlük beş ortalamayı bulan kikir kikir fikir teatilerimiz de fena halde şenlendi. "Abla falancanın numarasını gördün mü?" "Son numarasını mı? Gördüm evlat..." "Ya sen filancaya baktın mı, numarasından nasıl icat çıkarmış?" "Baktım baktım..." "Fırat... Gürhan Akdoğan'ı 007 yapmışlar! Gördüğümden beri kulağımda Bond filminin aksiyon sahnesi müziği, farazi klipler çekiyorum!" "Yahu abla, bir dur Allaisen... Zaten zihnim olmuş Arap saçı!" "Ay tamam... Aklıma gelmişken, falancanın numarası kaç?" "O kadar da değil! Bunu sana ben söyleyemem abla!" "...???" *** Velhasıl, 29 Mart'a kadar bizim durum vahim. Sonrasında iflah olur muyuz? İşte orası da meçhul.
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.