Hava Durumu

Bursa'yı İnsanlığa Rezil Eden Bakım Evi Neden En Başında Kapatılmadı?

Yazının Giriş Tarihi: 28.04.2015 13:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.04.2015 13:59

Bursa'da, zihinsel engelli çocukların, insanların, yaşlı ve hastaların barındırıldığı (!) özel bir sözde bakım evi!

Kimse babasının hayrına kurmuyor zaten bu tip merkezleri. Haliyle ticari faaliyet, haliyle ticaret!

(Vicdanı müsterih olanları tenzih ederekten gelsin) Haliyle mevzu kar ve kazanç!

Yeni olmadığını sonradan öğrendiğimiz...

Taaaa geçtiğimiz Şubat ayından bu yana bilinen, lakin kamuoyunun gündemine basın sayesinde dün yansıyan iddialar ise "insanım" diye gezinen cümlesini kahredecek raddede.

O kadar ki, Yahudi soykırımının yapıldığı kampları aratmayacak düzeydeki bir vahşetten söz ediliyor.

Ne zamandır?

Dünden beri!

(Bazen kasıtlı tekrarlar iyidir) Peki iddialar, bu ve benzeri kurumları denetlemekle görevli yetkili mercilere yeni mi ulaşmış?

Tabi ki hayır!

Çok daha öncesinde, (Hatta yine iddiaya göre, taaaa 2013 yılında) iddialar Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'ne ulaştırılmış!

Peki ne yapılmış?

Mevzu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na intikal ettirilmiş.

Bakanlık "Derhal" müfettiş göndermiş.

Derhal gelen müfettişler "uzuuuun uzun" inceleme yapmış!

Tam da, uzuuun uzun yapılan teftişin sonucu bekleniyormuş ki, rezalete ilişkin iddialar basın tarafından kamuoyunun dikkatine sunuldu.

İyi ki sunuldu.

Aksi halde, şu kentte, burnumuzun dibinde yaşandığı iddia edilen bu rezil ihtimallerden zerre kadar haberi olmayacaktı toplumun!

İyi ki sunulmuş!

Bundan sonrasını, kendilerini hem hukuk nezdinde aklaması gerekenler, hem de kamuoyunun ve insanlık tarihinin vicdanında lanetlenmekten kurtarmak isteyenler düşünsün.

Biz de, bu olayı gündeme getirmemiz hasebiyle, yine dandik bir suç duyurusunun muhatabı olursak, en fazla gider Emniyet'te, basın savcılığında ifademizi veririz.

Gereği neyse düşünülür!

Lakin, görmezden, bilmezden gelebilenlerden olmayız!

İnsandır burada bahse konu olan.

Hem de zihinsel engelli...

Yani en savunmasız halinde...

Yani, en fazla savunulması, siper olunması gereken insanlara yapılan zulüm ve işkence bahse konu!

Kasten ölüme terk edildiği, ihmal yüzünden öldüğü, işkence gördüğü, aç bırakıldığı, taciz ve tecavüze uğradığı iddia edilen savunmasız insanlar...

***

Suç duyurusuna konu olan tutanak, vs ne varsa, orijinalleriyle (!) üstelik elimizde.

Vicdan ve ahlak sahibi insanlar onları bize de ulaştırdı.

Yalnızca, şikayetçi olan insanların isimlerini gizli tutuyoruz.

O da, bu yüzden başlarına bir hal gelmesin diye.

Gerçi yine iddialarına göre, vakti zamanında bol bol tehdit edilmişler, hakaret ve hatta küfür bile işitmişler.

Lakin, yine de isimleri bizde kalsın.

Yarın bir gün, "Yok böyle bir şey!" Diye, kem tüm etmeye kalkışan olursa, hariçten gazel okumasın diye, iddialara ilişkin tüm detaylara vakıf olduğumuza ilişkin haberdar etmiş olalım.

***

İşte...

İlk ihbar, aylar önce yapıldığı halde, "uzuuun uzun" teftişten geçmiş olmasına rağmen, şu satırların yazıldığı saatlerde hala faaliyette olan, yani kapısına, kapı gibi kilit vurulamayan o merkezde yaşandığı öne sürülen insanlık suçu iddialar: (Hem de tanıklarının birebir ifadesiyle)

Birinci Tanık:

* "Ben bu bakım merkezinde, 2013 yılı içerisinde, ihmalli davranış ve kasten adam öldürmeye sebep olmaya ilişkin şu olaylara şahit oldum: Şizofreni Hastası H. K. kalp krizi geçirmesine rağmen ambulans çağırılmadı ve zamanında hastaneye götürülmeyerek ölümüne sebep olundu. H.K.’yı bakım merkezinde çalışan G.A. isimli hemşire yürüyerek hastaneye götürmüştü."

* "M. isimli, 50-55 yaşlarındaki hasta beyin kanaması geçirdi, onu da zamanında hastaneye götürmediler. 2013 yılında Bursa İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'ne bakım merkezindeki ihmalli davranışla ölüm olaylarını, yine insanlığa yakışmayan, hastalara yönelik tutum ve davranışlardan, yani hastaları dövme, kelepçeleme, bağlama, odalara kilitleme davranışlarından dolayı ihbarda bulunmuştum. İhbar tarihinden altı yedi ay sonra, beni ifadeye çağırdılar! Ben de orada tekrar şikayetçi olduğumu belirttim."

İkinci Tanık:

* "Merkezde 6 ay kadar çalıştım. Benim çalıştığım süre içerisinde 55 yaşlarında E. A. isimli hastanın öldüğüne tanık oldum. Bu şahıs devamlı bacağının ağrıdığını söylerdi Yaklaşık dört beş ay bu şekilde yaşadı. Daha sonra bir gün odada düştüğünü öğrendik. Daha sonra idareye bacağından şikayeti olduğunu, yürüyemediğini söyledik. S. G. isimli şahıs bize, E. Bey inadından bunu yapıyor" şeklinde cevap verdi. Bu tarihten iki üç ay sonra, yürüyemez hale gelince, hastaneye götürdüler. Kalçasının kırık olduğu öğrenildi. Ameliyat oldu, ama tamamen iyileşmedi. Ameliyattan yaklaşık bir ay sonra da öldü!"

* "Hijyen kurallarına hiç uyulmazdı. Hastalara, et, süt ve balık hiç verilmezdi. Hatta bir keresinde çocuklardan birinin devamlı kusması üzerine Dörtçelik Çocuk Hastanesi'ne götürmüştüm. Doktor çocuğun vitaminsiz kaldığını söyleyerek, bana bir beslenme listesi verdi. Bu listeyi idareye verdiğimde hiç dikkate almadılar."

* "Hastaların temizlikleri bir jilet ile yapılırdı. Benim işe başladığımda 2 tane hepatitli hasta vardı. Ben iş yerinden çıktığımda hepatitli hasta sayısı 6'ya çıkmıştı."

Üçüncü Tanık:

* "İkinci katta olan çocuk bölümündeydim. Burada dört ay kadar çalıştım. Zihinsel engelli çocuklara ceza mahiyetinde ağızlarına pul biberi sürüyorlardı. Aynı zamanda bazı çocukların ellerine polislerin kullandığı türden kelepçeler takıyorlardı. Bazen çocukların kollarını ve bacaklarını koli bandı ile bantladıklarına şahit oldum."

* " Soyadını bilmediğim, D. isimli hasta bir bayana, E. B. isimli şizofren bir hasta cinsel tacizde bulunuyordu. Zaman zaman birlikte olurken yakalandıkları oldu. Belirtilen tesiste, eleman yetersizliğinden dolayı bu tür olaylara göz yumuluyordu!"

* " M.U. isimli orta yaş üzeri olan, kalın bağırsak problemi olan şahıs gecenin ilerleyen saatlerinde 5-6 kez kusmaya başladı, hemen kurum yöneticisi şahsa haber verdik ancak S. G. isimli kişi, "yapacak bir şey yok, sabahı bekleyeceğiz" dedi. Sabah saat 05.00 sıralarında M.G. öldü."

* "Soyadını bilemediğim G. isimli bir kadının gece vardiyasında ranzadan düştüğünü öğrendim. G. Hanım bir hafta kadar ranzasında yattı. Daha sonra hastaneye götürmemiz söylendi. Ben kıyafetlerini değiştirirken bacağının çok fazla şiştiğini gördüm. Daha sonra yolda hastaneye giderken, kalp krizi geçirip öldüğünü söylediler."

* " Bir keresinde, N. T. isimli bir çalışan, bilmeden, 70 yaşındaki İ.T.'nin kullandığı ilaçların yanlışlıkla 20 yaşlarındaki B.T. isimli şahsa verildi. Bu şahıs ailesine haber verilmeden hastaneye götürüldü. Midesi yıkandı gizlice tedavisi yapıldı."

* "Erkek, kadın ve çocuk hastalar aynı odada kalıyordu. Hatta banyo ve tuvalet ihtiyaçlarını aynı yerde görüyorlardı."

* " Ailelerinin getirdiği yiyecekler hastalara verilmiyor, kendileri yiyordu!"

* "Çocuklara dayak atılıyordu. Çocukları tuvalete kapatıyorlardı. S. isimli bir hastanın cep telefonu vardı. İdare tarafından kimseyle görüşmesin, kimseye haber vermesin diye bu hastanın telefonu elinden alındı. "

* " Hastaların, özürlü veya sosyal güvenlik kurumlarından almaları gereken maaşları hastalara verilmiyordu."

***

Daha bir dünya insanlık suçu! na ilişkin korkunç iddia...

Sorum şu:

Velev ki yarın bir gün bu iddiaların alayı mesnetsiz çıksa!

Velev ki, her biri büyük bir haksızlığın neticesinde iftira kabilinden söylenmiş olsa!

Bile, bu merkezin, gerçek tamamıyla ortaya çıkıncaya kadar, çok korkunç iddiaların muhatabı olanlar tam anlamıyla aklanıncaya kadar kapatılması gerekmiyor muydu?

Bu iddialara muhatap olan bir kurumun hala açık olması, masumiyetlerine yüzde yüz emin olunsa bile büyük vebaldir.

Allah affetsin!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.