Hava Durumu

Bursa ve CHP Kamuoyunun Dikkatine! O Ahlak Bu Ülke Siyasetine Gelecek!!!

Yazının Giriş Tarihi: 06.03.2015 17:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.03.2015 17:50

20 yıllık gazetecilik yaşamımın alayı, muhalif yazar olarak geçti. Buradaki muhaliflikten kasıt, kısmen müzmin olsa da, ekseriyetle kirli ve ahlaksız siyaset anlayışına karşı gelişmiş bir tutum olarak bünyedeki yerini aldı.

Neydi bizim mevcut siyasi sistemde itiraz ettiğimiz?

Ya da ne olsun istiyorduk?

Siyasetçiye ahlaklı olacaksın diyorduk!

Okudun, okumadın, titrin, kariyerin önemli değil. Her kim olursan ol, ahlaklı olacaksın, ahlaklı siyaset yapacaksın!

Çalmayacaksın!

Sadece tüyü bitmemiş yetimin değil. Zengin de dahil, kimsenin hakkını, hukukunu, emeğini, parasını çalmayacaksın!

Siyaseti kullanarak, iş takibi yapmayacaksın!

Organize işler kotararak cukkanı doldurmayacaksın!

Ticari değil, vicdani bakacaksın!

Başka başka işleri, dertleri değil, toplumun, tabanın, partilinin hakkını gözeteceksin!

Kazara eline bir imkan falan geçtiğinde, suyun başındayım nasıl olsa diyerek, akçeli işleri, eşe, dosta falan pas etmeyeceksin!

Hasılı...

Siyaset sayesinde para kazanmayacaksın!

Paranı başka yerden kazanıp, siyasette hizmet edeceksin!

İşte bizim muhalifliğimizin temelinde yatan şiar budur.

Her ne vakit, bu şiarda bir sapma görmüş ya da sezmişsek, çatır çatır muhalefet ettik, ederiz.

Buraya kadar olanı böyleyken böyle...

***

Şimdi gelelim, CHP İl Yönetim Kurulu Üyesi Can Ulusoy'un terbiye sınırlarını niye aştığına?

Niye bir gazeteciye hakaret ve iftira ettiğine?..

Gelmişken, de gıyabında da olsa, zaman zaman kendisine hitap ederek anlatalım ki, hem kimi saf yerine koyduğunu görsün, hem de vaziyetten ne denli haberdar olduğumuzun idrakine varsın?

CHP İl Yönetimi, partili aday adaylarını tanıtmak için bir kitapçık bastırma kararı aldı

Alınca da, aday adaylarından 1500 ile 2000 bir Lira arasında değişen bir ücret talep etti.

Tek sayfa tanıtım: 2000 Lira!

Öyle olunca, Can Efendi, daha falanca dergahında Farsça nameler yaparken...

Hatta ondan çooook daha öncesinden bu yana tanıdığım CHP'li aday adaylarından birçoğu beni arayarak bu kitapçık işiyle ilgili sıkıntısını dile getirdi.

"İstenen ücret çok fazla! Bizde bu para yok. Yazık günah değil mi?"

Hem yazık, hem de günah tabi...

Zira istenen miktar gerçekten çok fazla!

Haddinden fazla!

Ve ben biliyorum ki, siz tanıtım için gittiğiniz yerde içilen çaya, kahveye bile dikkat etmek zorundasınız.

Ve ben biliyorum ki, içinizden birçoğu, yıllar yılı çoluğunun çocuğunun rızkını bile aktardı bu partiye.

Ben, çok yazık olduğunu belki de şu kentte en iyi bilenlerdenim.

O vakit maliyet azaltılmalı.

Azaltılmalı ki, haksız rekabet koşulu ortadan kalksın.

Kalksın ki, tüm aday adayları (Gerçekte, hakikaten de kağıt israfından öteye geçmeyen) bu tanıtım organizasyonunun içinde yer alabilsin.

...de,  gel gelelim iş çoktan bitmiş!!!

İşin kime, pas edileceği teeee ne zamandan beri belliymiş!

Biz burada, o parayı bulamayan ve bulamayacak olan aday adaylarıyla, "hay Allah ya, hakikaten çok para istenmiş" diye dertlenirken, aday adaylarına sms üzerine sms gidiyor:

mesaj-1-1

"Puntosu şu kadar. Karakteri şu şekil. Fotonu da şöyle koy. Bak bu da işi yapacak olan firmanın adresi. Hadi çabuk ol. Gönder gelsin!"

O ilk mesajı gördüğümde, aradaki bağlantıyı da bildiğimden, "YOK ARTIK!" Dedim.

CHP'de olmaz böyle işler. Bir yanlışlık var.

Aday adaylarıyla epey bir iddialaştık karşılıklı. Hatta iddiaya girdik.

En nihayetinde, CHP İl Başkanı Zafer Yıldız'ı arayarak sordum:

"Kitapçık meselesi ile ilgili sıkıntılar şunlar, iddialar ise bunlar!

Sanırım birileri size maliyeti çok yüksek hesaplamış. Neden birçok firmadan fiyat almıyorsunuz?

Aday adaylarınız içinde bu ücreti ödeyemeyecek insanlar var!"

Zafer Yıldız net konuştu:

"Katiyyen benim olduğum yerde öyle bir şey olmaz. Kimseyle anlaşmamız yok. İşi kime yaptıracağımız daha belli değil. Yönetimimizle henüz konuşmadık. Hiçbir karar almadık. Herkes teklif verebilir. Tabii ki işi en uygun fiyat verene yaptıracağız."

"Emin misiniz?"

"Şüpheniz olmasın!"

Hay hay dedik.

Teeeee günler önce, CHP İl Basın Danışmanı Ayşe Aygör'e yazdık.

"Kitapçık meselesi ile ilgili biz de fiyat vermek istiyoruz. Lütfen teknik şartnameyi gönderin."

Bir gün geçti, TIK YOK.

İki gün geçti,  TIK YOK.

Üç gün oldu, dört gün oldu.

Katiyyen YOK!

Daha da önemlisi...

Şartnameyi geçtik, tek kelimelik yanıt dahi yok.

Küstürdük zahir?

***

Ben, evlatlar üzerine yemin edilmesinden hiç hazzetmem.

Kendim de asla etmem.

Ancak, evlatları üzerine yemin eden insanların da samimiyetinden ölsem şüphe etmem!

Bir sonraki görüşmemizde, CHP İl Başkanı Zafer Yıldız, evlatları üzerine yemin etmişti. "Ben olduğum sürece, bu partide kuruşun dahi hesabı sorulur. Kimseye iş pas edilmez. Asla izin vermem."

Allah hepimizin evlatlarına uzun ömür versin.

Zafer Yıldız'ın o büyük yemine saygı duyuyor ve kendisini bu meselede devre dışı bırakıyorum.

Yalnız bu arada, aday adaylarına sms üzerine sms gelmeye devam ediyor.

"6 Mart'a kadar özgeçmişinizi, şu ofisteki, şu kişiye gönderiniz"

Derken, yine benim çocukluğumu bilen aday adaylarından biriye dertleşirken, bu kitapçık, tanıtım vs işleriyle İl Yöneticisi Can Ulusoy'un ilgilendiğini söyledi.

Hay hay... Dedik.

Bu kez de onu aradık.

"Sıkıntı şudur, durum budur. Herkes de o para yoktur.

Maliyet de eşek yüküyle!!!

Az buçuk bu işlerden de anlıyoruz. Teklif vermek istiyoruz. Hatta lütfen çok daha uygun yapacak başka firmalardan da teklif alın.

Zira bu matbaa, baskı, vs işlerindeki kar marjı akıllara zarardır. Uygun fiyat ve makul bir bütçeye erişilirse, ekonomik gücü yetersiz insanlar da bu kitapçıkta yer alabilir. Hakkaniyetli olan da budur!"

Can Ulusoy'dan da benzer minvalde açıklamalar geldi.

Efendim, hiç bir firmaya angaje olmamışlar. Herkesten fiyat alacaklarmış. Konu daha yönetim kurulunda bile konuşulmamış.

Öyleymiş , böyleymiş...

"Bakınız Can Bey" Diyorum.

Etrafımda bir dünya CHP'li aday adayı... Bilhassa onların yanında yapıyorum tüm görüşmeleri! Bilhassa!!!

"Siz böyle diyorsunuz ancak, kitapçık neredeyse baskıya girecek!"

"Ne münasebet Özlem Hanım! Yanlışınız var. Olur mu öyle şey?"

"Olmasın da zaten! Bakınız biz de onun için uğraşıyoruz. Her kim hesapladıysa maliyeti, bir yanlışlık olmalı. Aday başına 2000 Lira düşmeden de bu iş yapılır. Böylece her aday adayı o kitapçıkta yer alabilir."

"Biz yetkili kurullarla görüşücez. Herkesten teklif alıcaz. Mail atıcaz, teknik şartnameyi bildiricez"

***

Aday adaylarına, teeeeee günler öncesinden gelen sms mesajlarını da bilmeme, görmeme ve kayıtlı olmasına rağmen, artık ben utandığım için...

En sonuncusunu, dün, "bekleyin efendim, görüşücez efendim, kimseye angaje olmadık efendim, en uygun fiyatı araştırıcaz efendim" diye günlerdir name yapan Can Ulusoy'a pas ettim!

Ve altına da işte şu cümleyi yazdım.

mesaj-1-1-1

Ondan sonra da, hazretin, facebook sayfasında, sanki başka türlü şeyler yazılmış gibi, "yayınlarım haaaaa!!!" diye, aklı sıra beni tehdit ettiği şu yazışma geçti aramızda!

mesaj-1

mesaj-2

mesaj3

Artık inkar edecek vaziyet kalmamıştı!

"Kimseye angaje değiliz" edebiyatı tamamıyla yalan olmuştu.

Zira angajenin hası kapı gibi ispatlanmıştı!

İşir rengi, şekli tamamen değişmişti!!!

Derken Can Ulusoy beni aradı:

"Şimdi Özlem Hanım, müsaade buyurursanız izah edeyim. Efendim, sms de bahsi geçen o ofis, kitapçık hadisenin grafik tasarım işini aslında bedava yapacak.

Ücretsiz haniiiii!

Sırf jest olsun diye!

Sırf CHP'ye katkı sunmak için!"

Haydaaaaa

E madem böylesine güzel ve ulvi bir niyet var.

Madem meslektaşlarımız, partinize böyle bir gönüllü katkı sunacak.

Ne diye günlerdir bu nameler döndürülüyor?

Niye en başından beri çıkıp, "ne teklifi, ne bedeli kardeşim?

Bu insanlar CHP'ye bedava hizmet sunmaya talip!" Demiyorsunuz?

NEDEN?

ŞEYTAN BUNUN NERESİNDE?

Neden bu yüce gönüllü davranış karşısında meslektaşlarımızla iftihar etme hakkını aldınız bizim elimizden?

NİÇİN CAN BEY?

***

Hadi her şey bir yana, sizi masal tadında dinledikten ve (Fesatlığıma veriniz) çok da inandırıcı bulmadığımı ifade etttikten sonra niye celallendiniz?

Niye bana hakaret etmeye cüret ettiniz?

Bu ne sinir?

Bu kahır neden?

Noluyor?

Ben bir şeye mi engel oldum yoksa?

***

Gelelim, sosyal medyada car car car yazıp, gazetecilik dersi vermeye kalkışan Can Efendi'nin maruzatına.

Efendim, gerçek gazeteci küfür etmezmiş?

Peki ya siyasetçi, bir şeyler ters gittiği için, gazeteciye hakaret edebilir mi???

Bu arada unutmadan...

Can Ulusoy bana telefonda hakaret etti!

Ben de hak ettiğini söyledim. Sonrasında ise az oldu diye kendi kendimi yedim!

Yakınımda olsaydı, o hakaretinin üzerine, tepelemeye kalkardım!

Hadi kuzum, şimdi sen git savcılığa, gazeteci beni tepelemekle tehdit ediyor diye şikayetini et!

Buradayım. Bekliyorum.

Ve fakaaaaaaaat!

Sen sen ol, sakın bir daha koskoca bir parti tabanını salak yerine koymaya kalkışma!

Sen sen ol, sakın bir daha eşe dosta, ahbaba iş pas edilirken, bu işin peşine düşüp gerçeği kabak gibi ortaya çıkaran gazeticelere hakaret etmeye kalkışma!

Sen sen ol, sakın bir daha benim adımı destursuz ağzına alma!

Al sana aramızda geçen tüm yazışma.

Bak mis gibi yazdık, koyduk.

Küfür meselesine gelince...

İnkar eden ne olsun?

Dedim ya, o hakaretinin üzerine değil küfür.

Yanımda olsaydın, seni bir de döverdim!

Hadi bakalım. Savcılık orada!

Ve son söz:

Bu müsibetten de bir hayır çıkmıştır.

İçerik Ofisi'nin kitapçıkla ilgili grafik tasarım işini, ücretsiz olarak, insaniyet namına yapacağı ilan edildi.

Geriye kaldı, helal süt emmiş, CHP'ye kazık atmaya niyeti olmayan ahlaklı bir matbaa bulmak!

O da halledildiği vakit, aday adayları, öyle 2000 Liralar falan değil. Çok daha uygun bir bedel karşılığında kitapçıkta yer alabilir.

Şayet orada da bir "gönüllülük esası yoksa!" CHP yönetimini ahlaklı matbaalarla buluşturma ve en ucuzuna mal ettirme noktasında yardım edeceğime buradan söz veriyorum.

Ama tek şartla!

Eşe, dosta, ahbaba iş pas etmek yok!

Dar gelirli aday adaylarının tepesine çıkmak hiç yok! 

Yazarın Notu:

Ve şimdi Can Ulusoy...

Sen ispat et bakalım. Şantajla iş almaya çalışan kim? Tetikçi kim? Gazeteciliğini sonlandırması gereken kim?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.