Hava Durumu

BTSO Beni Plüton'a Gönder...

Yazının Giriş Tarihi: 07.02.2018 18:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.02.2018 18:00
Ne zamandır... Hatta duyduğum ilk andan bu yana, güzide kurumumuz BTSO'nun, kent ve iş dünyası adına elzem olan tüm diğer her şeyi hallettikten sonra Bursa'yı, "Uzay, havacılık ve savunma" üssü-merkezi-kalbi-damarı haline getirmek üzere başlattığı o eşsiz GÖKMEN Projesi hakkında yazmak istiyordum. Siyasetti, kongreydi, kurultaydı, gıybetti, istişareydi felan derken içime dert olaraktan kaldı. Eşref saati şimdiymiş. Kısmet bu güneymiş... Efendim... Kentimizin Patronlar Kulübü üyesi bir kısım işadamı, (ki kendilerine "Uzay ve Havacılık Kümesi" adını verdiler.) Ekim 2014 tarihinde, aradaki kossskoca okyanusu bir kez daha aşaraktan kümecek ABD'ye gitti. Ancak bu ziyaretteki amaç, beşeri münasebet değil, "Yanıt ve Houston"dan bildiğimiz Hüstın'u şereflendirerek, kapı gibi bir "Devlet Projesi" olan NASA'yı (Amarikan Uzay Havacılık Dairesi'ni) ziyaret ederek, "hele siz bu uzayda nasıl fink atıyorsunuz?" diye sorup... (Ki işte ben tam da bu özgüvene meftunum...) Soğuk Savaş sürecinde Soyvetler'i kıskanmaktan helak olan dönemin Amerikan Başkanı John F Kennedy'nin, "on yıl içerisinde AY'a insan göndericez" diye tutturması üzerine, tüm Amerikan vatandaşlarına özel bir kesinti kitleyerek ve devlet bütçesinden hatırı sayılır oranda pay ayırarak, başlattığı Amerikan Uzay Gerçeği'nin mümkünse aynısını Bursa'ya uyarlamak-kitlemekti! Allah için, dehşetli bir büyük hedefti! Fevkalade rasyoneldi! BTSO Uzaycılık Kümesi'nin, Soğuk Savaş sürecinde yusuf yusuf olunduğu için devlet bütçesinden eşek yüküyle kaynak aktarılarak kurulan Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi'nden aşağı kalır ne yanı vardı? İlaveten, Küme'nin ennn Uzaycılık Girişimcisi İlker Duran'ın hayal gücünün (Ki her şey esasında O'nun başının altından çıktı.) Jule Verne'den ne eksiği vardı? Hiç bir eksiği yoktu. Hatta (gereğinden) fazlası vardı. Netekim, o mühim seyahat sonrasında şöyle diyordu İlker Duran: "Kentin otomotiv, teknik tekstil ve makine sektöründe sahip olduğu üretim ve ihracat gücünü, uzay, havacılık ve savunma gibi yüksek teknoloji gerektiren alanlara da taşımalıyız. BTSO, uzay ve havacılık merkezi olmak için çalışıyor." Tabii ya... Misal, overlok aparatı ya da bijon üretiminde on numara olan bir kent, neden bir uzay üssü kurmasın? Niye bizim mekiklerimiz, Bursa'dan çıkacak astronotları kaptığı gibi uzayda fellik fellik gezmesin? Diğer her bi şey tamamken niye UÇMAYALIM?.. *** Ve kümecek uçuşa geçtiler. Teee o dönemler insanların ağzıyla gülmekte dahi zorlandığı için ciddiye almadığı uzaycılık girişimimiz de böylece başlamış oldu. Bizim Uzaycılık Kümesi, Kennedy gibi haset değildi. Çok daha görmüş, geçirmiş, uzay teknolojisini parmaklarında oynatabilecek kapasitede iş adamlarından oluştuğu için, Allah'tan ki, procenin adını (Apollo değil) Gökmen koydu. (Bu arada, bana daral geldiği için buraya aktarmadım. Zira onu da aktarsam bu yazı fevkaladenin de fevkinde cıvıma ihtimaliyle karşı karşıyaydı. Allaisen, mevzuyla ilgilenen birileri Apollo Projesi'nin hayata geçirilmesinin ne kadar zaman aldığına ve projeye ayrılan kaynağa filan bi bakıversin de, vaziyetin vahametini daha bi iyi anlasın.) Şöyle camlı, mamlı, havalı bir uzay üssü procesi hazırlandı. "Allah vere de maket kalır" demeye kalmadan üzerine bir de temeli atıldı. Daha da vahimi... Bu vaziyeti "Yaşa varol BTSO... Bursa uzaya çıkıyor. Savulun, ilk Türk astronot geliyor!" minvalli, ciddi ciddi haber yapan meslektaşlarımız oldu! Tabii o meslektaşlar, sırf kibarlıktan böyle başlıklar, manşetler filan atınca, Uzay Kümesi hepten havaya girdi. Kimi kendisini Neil Armstorong zannetti kimi de Yuri Gagarin... Derken... Kente ve kentin iş dünyasına her bakımdan dört başı mamur hizmetler sunmuş olmanın iç huzuru ve özgüveniyle hareket eden BTSO, odanın 2017 Faaliyet Raporu ve 2018 Bütçesi'nin yer aldığı almanak kılıklı, ağaç katliamcısı kallavi esere, Avrupa'nın onuru, gururu Uzaycılık Procesi'nin bütçesini koydu!!! Hem de... "Bursa Uzaycılıkta Söz Sahibi Oluyor!" Diye... Uzaya çıktık, fink attık. Kesmedi! Üzerine bir de söz sahibi olduk? İşin en güzeli... (Matrağı diyecektim ama çok ayıp olur diye vazgeçtim.) BTSO Uzaycılık şeysine kendi bütçesinden tam 200 milyon TL ayırdı!  (Bu arada, Uzay için küçük ve fakat BTSO bütçesi için mühim bir orandır, dikkatinizi çekerim.) (Tam da bu noktada, BTSO sever meslektaşlarıma bir tüyo vermek durumundayım. Anacım, Patronlar Külübü bu kadar kaynak aktarmayı göze aldığına göre, ben diyim size: Bunlarda deli para var! Bu durumda, aman siz benim gibi sazan olmayın! Bu proceyi  ciddiye alın, destekleyin. Hatta Camlı Uzay Üssü inşaatına gidip oradan selfi çektirin. Altına da, şöyle vatanlı, milletli, iftiharlı içerikler döşeyin. Kesin bilgi...) Daha da güzeli... TÜBİTAK da bu Proce'ye 60 milyon TL destek verecekmiş. Ki, yanarım yanarım TÜBİTAK'a yanarım! Nasıl?.. Neden?.. Niçin?.. Ne mümkün?.. Hadi bu arkadaşlar, adı üzerinde Uzaycılık Kümesi... Gittiler, gördüler, özendiler. Kim bilir belki de, APOLLO filmlerinin tesirinde kalan ortalama bir erkek çocuğunun coşkusuyla gaza geldiler. (Uzaycılıktan anlamasak da, icabında Freudyen takılıp çocukluğa inebiliriz) E sen TÜBİTAK? Sen n'aaptın böyle? Ya da harbiden yaptın mı? **** Bu durumda, BTSO'ya samimi bir teklifim olacak. Teklif öncesinde, Bursa Uzay Sanayii'nin gelişmesi noktasında yapabileceğim fedakarlığın nasıl da hudutsuz olduğunu izah edebilme noktasında açıyorum, ki, benim uçağa binmekten dahi ödüm kopar! Aklım çıkar! Vesileyle, çok sayılı kereler binebilmiş, indiğim  (o gavur ellerin) kara parçasını bile insanların şaşkın bakışları arasında minnetle öpmüşümdür. Hasılı teklif şu: Pek kıymetli BTSO Uzaycılık Kümesi... Siz... Sovyetler'in sistemli bir projesi olarak başlayan ve Amerikan zihniyetinin haseti ve güvencesiyle bu günlere kadar gelen (Bu arada, Mars'a yolculuğa kabil değil yetişemiycez. Zira adamlar bilet satışına bile başladı.) şu uzaycılık fantezinizi gerçekleştirin! Bursa'ya uzay üssünü kurun! Yerli uzay mekiğimizi, (Dünya kadar sanayi bölgesi var. Birinden birinde yaptırırsınız artık. Yalnız kabini çok dar olmasın. Bende kapalı yer fobisi de var) uçuşa hazır hale getirin... Ben gönüllü astronotunuz olarak bu ulvi göreve hazırım!!! Yalnız önemli bir şartım var: Şimdi adamlar malum Ay'a gitti. Kendilerinin gittiği yetmedi, kedi, köpek, ne kadar hayvan varsa onları da fırlattı. E Mars deseniz, koloni kuruyorlar. Madem öyle, bizim hayal gücümüzün ve hakkaniyet ilkemizin bir farkı olsun. Hem de protest bir tavrımız olsun! (Gönüllü astronot solcu olunca şartlar da böyle oluyor hani...) Mesela, son derece seçkinci bir tavırla Güneş Sistemi'nden şutlanarak bildiğin ezik muamelesi çekilen Plüton'un düştüğü durum benim içimde yaradır! Nazarımda kısa çöptür Plüton! Haksızlığa uğramıştır! Hakkı yenilmiştir! Ve sağlam bir rövanşla itibar iadesi farzdır! Bu da GÖKMEN Procesi'ne yakışır. Siz en iyisi beni Plüton'a fırlatın... Sonra duruma göre bakarsınız.  
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.