Hava Durumu

Bozbey'e yapılan racona ters oldu!

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2017 19:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2017 19:00
Uzun zamandan sonra ilk kez bir kongreyi hemen hiç ayrılmadan baştan sona kadar izledim. Üstelik, meslek hayatımda ilk kez bir kongrede taraf oldum! O da, her şeyden önce meslektaşım, arkadaşım, (döverim de severim de, kime ne!) ayarındaki kardeşim Fırat Yılmaz'a destek olmak için... Zira bizde böyle olur bu işler! Bi kere dost, kardeş dediysek... O racona her şartta uyar, sonuna kadar da yanında oluruz. Ve tabii bir de, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey var... Taaa Belediye Başkanı olmadan önce tanıdığım... Dost dediğim, dost olduğum, benim için bu kentteki kıymetli insanlardan olan... Sonra Mehmet Turan Tansal var... Kapı komşum, arkadaşım... Ve aslında en mühimi... Hepsinden çok daha mühimi, sinsi oyunlar, sansar dümenler var, RACONA TERS! işler var diye... Ki, şu hayatta asla ama asla tahammül edemediğim işlerdir bunlar diye... "Orda bi dur canım!" diyesim var diye... Alabildiğine taraf olarak izledim, Başkanlık için Mehmet Turan Tansal ve Özgür Şahin’in yarıştığı CHP Nilüfer İlçe Kongresi’ni. **** Netekim, kongrenin sonucu "orda bi dur canım!" dedi. Tansal ve ekibi kazandı. Aldıkları oyların kıymetini bilsinler. Alamadıklarının da sebepleri üzerine sağlam analiz yapıp, kendilerini ivedilikle revize etsinler. Vesileyle, hayırlı olsun. Allah utandırmasın. Amin... *** Aslında niyetim kongre analizi yapmak değil. Vardır öyle tavşan bir şeysi kılıklı fikri olmayan, olsa da yazmaya korkan meslektaşlar. Sözüm ona kongre yazısı yazarlar: "Yok salon şöyle süslenmişti, yok şurdan şuraya kadar bayraklar asılmıştı. Yok efendim falancanın kürsü hakimiyeti fevkalade iyiyken, filanca da aslında hiç de fena değildi" türünden tırışkadan yazılar yazıp, hem İsa'ya, hem Musa'ya mavi boncuk dağıtan tiplerden hiç olmadım. Bugün de bunu yapmayacağım. Pekii ne yapacağım? Kongreye giden süreçte racona fevkalade ters olan, 22 yıllık meslek yaşamımda ilk kez beni taraf olmaya iten, zorlayan işleri yazacağım! Şöyle ki: Tabii ki rakibini eleştirirsin! Zaten eleştirdiğin ve beğenmediğin için varsındır karşısında. "Sen bu işleri yapamadın, yapamıyorsun. Ben senden iyiyim" dediğin ve o kişiye rakip olduğun için o da senin rakibindir. Lakin... Siyasi rekabeti de, rakibini delege nezdinde zayıflatma hamleni de delikanlı gibi yapacaksın! Yalandan, dümenden iftiralarla, senaryosunu bir tarafına yazdırdığın kurgularla değil! Gençten olguna doğru gidelim... Misal bir: Gündeme getirilen ve sahiden olmuş gibi lanse edilen zırvaya bakın siz: Şimdi bizim Fırat Yılmaz, bir sabah uyandığında içindeki Tatar Ramazan'ın ruhunun bendine sığamayaraktan ortaya çıktığını fark etmiş ve soluğu Nilüfer Belediyesi Halk Evi'nde almış. Toplamış tüm birim müdürlerini, çalışanları filan. Başlamış ayar vermeye! "Burada çalışan her kim Özgür Şahin'i desteklerse, kongreden sonra onlarla çok pis hesaplaşıcam!" demiş. "Sahiden sen mi demişsin bunu Fırat?" "Evet Abla. Ben demişim!" "Eeeee... Sonra?" "Sonra, göreve geldiğimiz gün hepinizin boyunuzun ölçüsünü alıcam demişim!" "Sen???" "Evet, ben demişim." "....????::::?&%$^'()^" Bunun üzerine benim Fırat'a verdiğim yanıtı buraya yazamayacağım için üst satırı "biiiiip!" olarak algılayınız lütfen... "Pekiii, sen böyle kılıçtan geçirirken insanları onlar ne demiş? Ne yapmış?" "Abla ben bunları öyle bir söylemişim ki, kimse gık diyememiş..." "!!!&%$^?)!::::" Bu satır da kayıtlara "Bippp!" minvalli geçsin lütfen... "Eeeeee? Sonra?" "Ha bir de, biz Mehmet Turan Tansal'la çok ama çok önceden anlaşmışız zaten! İlçe'yi kazanırsak, kazandıktan sonra Tansal İl Başkanlığı'na yürüyecekmiş. Ben de ilçe başkanı olacakmışım." **** Ve daha benzeri birçok iler tutar yanı olmayan senaryo ve tez... Bakın aslında vatan sathında egemen olan reel politik kaldırır böyle şeyleri. Safsatayı, bir yerinden uydurmayı ve hatta iftirayı felan kaldırır. ...da, destekli gideceksin. Kime neyi isnat edeceğini, kimin için ne uyduracağını bileceksin. Fırat bir sabah kalkacak on kaplan gücünde! Neredeyse basacak belediyeyi! Sonra başlayacak tehdit etmeye! "Yok hesaplaşacağız. Yok boyunuzun ölçüsünü alacağım!" Yahu bu ne türden zibidi işi senaryo? Bu ne tür bir akıl oyunu? Değer mi? Değdi mi? **** Gelelim bir diğer racona ters işe! Uzun zamandan sonra ilk kez kongre ortamına girmişim ya... Ve çok uzun zamandır görmediğim dostlarımı da görünce, tam da bir görmemiş edasıyla başladık çat çat fotoğraf çektirmeye. "Çocuğum girme dibimize! Uzaktan çek, şişko çıkıyorum. Evladım yukarıdan çek, aşağıdan alırsan gıdım Semra Özal'ın ki gibi oluyor. Oradan çekilir mi hiç fotoğraf? Ters ışık diye bir şey var! Bu ne bu! Yine titretmişsin! Bana bak yoksa sen kahvaltı yapmadan mı geldin?" Derken, geçkin geçkin insanlar ellerine telefon tutuşturup ha bire fotoğraflarımızı çektirdiğimiz ne kadar CHP'li genç varsa ömrünü yedik. (Fırat, o çocukları yeniden kazanmaya bakın bir an önce. Tahminim partide bir günden fazla kalmazlar, ona göre...) Biz böyle hakikatli şımarmışken kuliste, bir de fark ettim ki, Nilüfer Belediye Başkanı Bozbey salonda konuşmasını yapıyor. Yapmak ne kelime, konuşmuş etmiş, finale geliyor. Asla ama asla geyikle işi olmamış, çok ama çok önemli bilgiler elde etmiş, kulisin dibine varmış, gayet olgun ve usturuplu gazeteci pozumu takındığım gibi döndüm salona... Ki, harbiden Bozbey konuşmasını bitiriyor. Yalnız o da ne? Basına ayrılmış masada, Mustafa Özdal ve Fırat Yılmaz'ın arasındaki yerime oturduğum gibi Bozbey bizim masaya dönerek ve bize bakarak kürsüden soruyor: "İşte! Arkadaşlar burada..." "Yeni geldim ama olsun, buradayım sonuçta." " Bu çirkin söylentiyi yayanlar, sorsunlar basın mensubu arkadaşlara. Bir tek gün, bir gazeteciye, şunu yaz, ya da bunu yazma demiş miyim?" Haydaaa... "Konu ne Fırat?" "Abla bi dur, konuşma dinle." "N'oluyo Mustafa?" "Söylerim ama salı günü benim yazım yayınlanana kadar yazmazsan!" **** Konu sonradan, benim bile anlayabileceğim ölçekte ortaya çıktı. Pes etmedim çıkardım. Mesele şuymuş: CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, (tarihin doğru olduğunu umuyorum.) 24 Kasım'da, partinin milletvekili olarak vatandaşla görüşmek, derdini dinlemek ve çözüm bulmak amacıyla Nilüfer Belediyesi'ne gidiyor. Tabii gidecek, kime ne? Gitmeden önce icazet almasına destur istemesine gerek var mı? Bence katiyyen yok. CHP Milletvekili, CHP'li Belediye'ye gidiyor. Ki belediyenin böyle bir uygulaması var. Milletvekilleriyle vatandaşlar belirli zamanlarda bir araya getiriliyor. Vekiller insanların derdini, tasasını öğreniyor, çözmeye çalışıyor, çözüyor, ediyor. Hal böyleyken şeytan bunun neresinde? Buraya kadar hiç bir yerinde? Pekii sorun nerede? Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in o gün belediye dışında olmasında mı? Hayır. O gün Başkan nerede? Başkan, "Başkan Burada" programı kapsamında, karavanında, teeee nerede, vatandaşla birlikte. Yaklaşan ilçe kongresini baz alırsak, Bozbey'in desteklediği ekibe rakip olan ekibi destekleyen Orhan Sarıbal'ın Belediye'ye gitmesinde bir beis var mı? Bana göre asla yok. Kongre başka şey, milletvekillerinin belediyede vatandaşla buluşması başka. Aynı ekibi desteklemek zorunda değiller. Parti içi demokrasi dediğin de zaten tam böyle bir şey. Bozbey falanca ilçe başkanını destekler, Sarıbal da diğerini. Sandık kurulur, delegenin tercihi kimden yanaysa o seçilir. O saatten sonra da herkes sandıktan çıkan tercihe saygı gösterir! Ve fakat, racona ters olan şey şudur: Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, partisinin Milletvekili Orhan Sarıbal'ın, belediyeye geldiğini, gerek vatandaşla, gerek belediye çalışanlarıyla "temaslar" kurduğunu o ziyaretten teeeeee günler sonra kongrenin yapılacağı gün öğreniyorsa!!! İşte orada harbiden racona epey ters gelişen şeyler var demektir. Orhan Sarıbal, Belediye'ye gitmeden önce, komşuya çay içmeye geçer gibi "Bir maniniz yoksa gelicem" demek zorunda mı? Teammüllere göre dese çok şık olur tabii ama zorunda değil. İzin istemek, almak durumunda mı? Değil. ...de, insan sonradan bi haber verir. "Programıma öyle uydu, ben öyle münasip gördüm. Sizin karavanla vatandaşa gittiğiniz bir gün ben de atlayıp Belediye'ye gittim. Vatandaşla görüştüm. Bakın, insanların şöyle şöyle dertleri varmış. Bana bunları bunları anlattılar, ben de şu çözüm önerilerini getirdim, şunu şunu katiyen çözemem dedim, vs vs vs..." İşte bunu Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'e her şartta anlatmak zorundaydı Orhan Sarıbal" O gün olmadıysa, bir sonraki gün, o da olmadıysa ondan sonraki gün... Ama illa ki, Bozbey'e Nilüfer Belediyesi'ndeki "temaslarından" bahsetmesi şarttı! Hiç kimse kusura bakmasın, aksi racona terstir! Netekim, öyle de olmuştur! Vaziyete, gözümüzün önünde vakıf olan ve Orhan Sarıbal'la yine kulaktan kulağa epey gerilimli bir görüşme yapan Mustafa Bozbey konu ile ilgili siteminde de, atarında da yüzde yüz haklıdır! **** Bu arada, Mustafa Bozbey'i sevdiklerinden, birlikte gerçekten severek ve isteyerek çalıştıklarından zerre kadar şüphe duymadığım, yakın çalışma arkadaşlarının Orhan Sarıbal'ın bu ziyareti hakkında Mustafa Bozbey'i bilgilendirmeyi, elbette yoğun tempoları hasebiyle atlamış olmaları da büyük bir talihsizliktir! **** Ve final... CHP Nilüfer İlçe Kongresi yapıldı. Çoklu adayla çıkılan her yarışta olduğu gibi bir ekip kazandı, diğeri kaybetti. Kazanan, niye kıl payı kazanabildiğini sorgulasın. Gerçekten kıymet verdiğim, gerçekten sevdiğim genç siyasetçilerden biri olan Özgür Şahin ve arkadaşları da neden kazanamadıklarını... Ve, kazananla, kaybeden, o salondan sonrasında aynı parti için çalışmayı beceremeyecekse... Yine kendi partilisi olan insanlara karşı kongre kaybettiğini değil de, en azılı düşmana, işgalciye karşı neredeyse milli mücadeleyi kaybetmiş sanrısıyla davranmaya kalkışanlarsa bence demokratik siyasetten uzak dursun...   Ve yazarın notu: Kıymetli CHP'liler... Tüm zamanlarda olduğu, gibi parti içi mücadeledeki enerjinizi, maharetinizi AKP İktidarı'na karşı göstermiş olsanız bu ülkede çok şey değişirdi. Allah sizi inandırsın, hala da değişebilir...
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.