Hava Durumu

Alın benden de o kadar Meral Akşener

Yazının Giriş Tarihi: 25.04.2016 17:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.04.2016 17:50

Normal koşullarda, (görecedir elbet) yaşam prensibime göre, çok mühim bir gelişme, toplantı, vesaire olmadığı sürece, feriştahı gelse, kızlarımla geçireceğim bir pazar gününü bırakıp, siyasilerle vakit geçirmem.

Ancak, eski devrik Patronum Hamza Eren arayıp, "bacım, pazar sabahı Meral Hanım Bursa'da gazetecilerle sohbet edecek. Sen de ol" deyince, "soru sorulmayacaksa, sadece karşılıklı kahve yudumlayıp, bik bik etmek için hayatta gelmem!" Demem üzerine, "tabi ki soru sorulacak. Yoksa niye yapılsın bu toplantı?" Yanıtı gelince gittim.

Peki bu nâdan ve müşkülpesent yazar, pazar pazar, üstelik hastalıktan sürünerek o toplantıya niye gitti?

Çünkü şundan:

Vakti zamanında, Tansu Çiller'in yönettiği her bakımdan acınası ülkede, İçişleri Bakanlığı yapan Meral Akşener'den kat-i surette hazzetmedim.

Bunun milyonlarca sebebi var. Ancak, şimdi oturup teeeek teek yazıp, şu hasta halimle kendimi daha da tarumar edeceğime, "her bakımdan acınası" ifadesinin ziyadesiyle kapsayıcı olması umuduyla, yakın zamana dönmekte fayda var.

Meral Akşener'in basın toplantısına gittim. Çünkü, her ne şekil ve sebeple olursa olsun, münasip görülmüş realiteye ve hele hele otoriteye baş kaldıran kadınları önemsiyorum.

Üstelik bunu, Aylin Nazlı Aka ayarında, cik cik cik plaza ablası tavrıyla değil de, bizatihi kendisine yakışan bir atarla yapabilen kadınları çok daha fazla önemsiyorum.

Kaldı ki, laf aramızda, Akşener'in MHP gibi bir partide, o partinin liderine, "bu iş burada biter!" Deyişine...

Bunu derken aldığı envai çeşit riske...

Ve ödetilmek istenen tüm erkek işi ve bir o kadar da pespaye bedellere rağmen, vazgeçmeyişine, yolundan milim dönmeyişine gizli bir hayranlığım da yok değildi.

Tabiri caizse, boş değildim kendisine karşı.

Gel gelelim, o sağcı bense solcu olduğum için...

O amansız bir Türk milliyetçisi, bense gücünü her tür milliyetçi yaklaşımdan alan siyasete, "yazık bu insanlara" gözüyle bakan bir gazeteci olduğum için, açıktan hayran olmayı zul addederekten, ama içten içe "helal olsun kadına! Deve dikeni gibi adamlara pabuç bırakmıyor!" Diye düşünerek, üzerinize afiyet, aksır tıksır o toplantıya gittim.

Ve kendi adıma şunları gördüm:

Ne kadarı, üzerinde çalışılmış imajdır, ne kadarı bizatihi hakikattir bilemem.

Lakin Meral Akşener, geçmişte Tansu Çiller'le birlikte Voltranı oluşturdukları, o savaşan şahin, irrite kadın! Tavrından, bir nebze ya da belki de bir kaç nebze daha uzak.

Bundan umutlanasım var mı?

Allah için var.

Ve fakat, sonuçta genel başkanlığına talip olduğu partinin, Türk milliyetçisi MHP olduğu düşünüldüğünde, bundan ne kadar umutlanmalı, umutlanmalı mı? Yoksa sadece bahsedip, geçmeli mi? Karar okuyucunun olsun.

Beri yandan, şu an Meral Akşener, başlattığı muhalif hareket hasebiyle yalnızca MHP erkleriyle mücadele etmiyor. Hatta belki de işin bu kısmı O'nun için en kolayı.

Parti içi mücadele, eşkıya işi bir sürece dönüşmezse, bana göre Meral Akşener o kongreyi aldı, şimdi de merkez sağın liderliğine oynuyor.

Ancaaaak...

Akşener aynı zamanda, "ben başbakan olacağım" iddiasıyla, AKP'nin neredeyse pamuklara sarıp, seveceği ve gitmesin diye her türlü desteği vermeye hazır olduğu, dünya ahiret hızırı Devlet Bahçeli'den sonrasının AKP için artık kaymaklı kadayıf tadında olmayacağının da habercisi!

Zaten işi bu yüzden zor!

Zira iktidar partisi şunu herkesten iyi biliyor ve hesap ediyor ki, Bahçeli'den sonrası tufan!

Daha da mühimi, iktidara zerre kadar mavi boncuk dağıtmayan Meral Akşener'in, çoktan mevta olmuş o eski merkez sağ ruhunu canlandırma ve MHP çatısı altına çekme potansiyeli-ihtimali, iktidar partisi ve fanlarının korkulu rüyası.

Ve işte sırf bu yüzden, kendisinin de toplantıda belirttiği gibi, gün geliyor ajan oluyor, gün geliyor Paralel oluyor!

Gün geliyor, sanki çok fena bir şeyden bahis açılıyormuşçasına hadsiz hadsiz, "vay, senin kocan devrimciymiş!" deniyor.

Ve işte bu yüzden, "Türkiye'nin yönetim anlayışındaki paradigma tamamen değiştirilmeli" diyen Meral Akşener, şu anda en büyük mücadeleyi, Devlet Bahçeli, MHP'nin başında ilelebet kalsın da, parti hepten kurusun! Diye, var gücüyle mücadele eden iktidar Partisi'ne karşı veriyor.

Hal böyle olunca...

Böylesine kallavi bir mücadelenin içine giren kadın, (Konken'deki "şimdilik" deyip, vaziyeti kolaçan etme hesabı...) Şimdilik, içten içe takdir edilmez mi?

İlaveten...

Siyasi rakipleri ve onların amansız destekçilerinin kumpaslarına ilişkin iddialar sorulduğunda, "bana vız gelir, tırıs gider!" Deyişindeki, o vız gelişi ve tırıs tırıs gidişi görmüşsem...

"Bizim en büyük başbuğumuz Atatürk'tür" ifadesindeki, hedef kitleyi şu an için hiiiiç huzursuz etmeden, usul usul genişletme azmindeki siyasi zekayı yüzünde okumuşsam...

Tüm bunlara ek olarak...

"Valla, arkadaşlar yola çıktığımızdan bu yana, 'aman sert olmayın, aman sakin, aman kırıp dökmeden, incitmeden yol olalım' diye o kadar çok uyarıyor ki... Bu gidişle mülayimlikten öleceğim!"

Sözleri...

Şu aralar bünyeye nüfuz eden Eyüp Sabrı'na hem müteşekkür olup, hem de içten içe garez besleyen bendenizle o denli özdeş olup, tam da o söz üzerine attığım istemsiz ama kocaman kahkaha, salona değilse de bana o kadar iyi geldi ki...

Meral Akşener, (MHP'yi ve siyasi çıkarlarını MHP'liler düşünsün) Türk siyasi yapılanmasının normalleşebilmesi için her şartta o kongreyi kazanıp, partisinin genel başkanlığı koltuğuna oturmalı.

"Ben başbakan olucam" meselesine gelince...

Yok tabi.

Gönlümüzün gösterdiği rıza o kadar da değil!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.