Hava Durumu

Vancouver’a kar yağdı

Yazının Giriş Tarihi: 02.03.2017 14:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.03.2017 14:15

Kanada ile ilgili Türkiye’deki en önemli izlenim iklimidir kuşkusuz. Kanada Türkiye’den karlarla kaplı bir ülke olarak görünür.

Oysa ABD’nin de Kanada’nın da Pasifik Okyanusu'na bakan Batı kıyıları çok ılımandır. Şöyle de diyebiliriz : Kuzey Amerika’nın Pasifik kıyılarına yağmur, doğudaki Atlas Okyanusu kıyılarına kar yağar. Kuzey Amerika’nın Pasifik kıyıları kuşkusuz Kuzey'e gidildikçe soğur, Güney'e inildikçe ısınır.

Geçen yıl ekim ayı boyunca Los Angeles’ta kuzenimdeydim. Denize girdik ve yazlık giysilerle dolaştık. Los Angeles, Vancouver’la yaklaşık aynı boylamda ama burası Kuzey'de olduğundan ekim ayında yağmur yağıyor.

İklimin Getirdiği Kurallar Var

Bu kadar coğrafya bilgisini Vancouver bizi şaşırttığı için verdim. Buranın yerlileri yaklaşık 10 yıldır hiç kar görmediklerini söylüyorlardı ki, aralık başında kar yağdı.

Bizim yaşadığımız banliyö bir ovada kurulu ve çevresi dağlarla çevrili. Bu yönüyle Bursa’ya çok benziyor. Kar bizi hiç şaşırtmadı. Hatta benim geçireceğim ilk gerçek Noel’e de çok yakıştı.

Döndüğümüzden beri de ikinci kez kar yağıyor. Mutlaka Avrupa’daki Türk işçilerinden falan duymuşsunuzdur. Kanada’da da kapınızın önünü temiz tutmak sizin göreviniz. Kar küremek burada olağan bir iş. Arabanızın çevresini açmak için kar kürediğinizi var sayalım. Çok dikkatli olmak zorundasınız! Minicik görünen şeylerin bile kuralı var. Trafiğin ters yönüne doğru araba park etmenin bile ceza aldığı bir ülke burası. Kar kürerken de kurallar var. Evlerle yol arasında asla arabanızın ucunu bile park edemeyeceğiniz yaya yolları var. Tabi ki her evin önünde olmak zorunda. Bir metrekare daha kazanalım diye kaldırım bırakılmayan, hatta ikinci kata çıkma yapılan Bursa gibi değil. Evinizin önündeki kaldırımı küremek zorundasınız. Arabanın çevresini kürerken küreğinizdeki karı oraya buraya değil bahçenizin çim alanına atacaksınız. Kural bu!

 Kar lastiği belli bir zaman aralığında burada zorunlu. Eğer kar lastiğiniz olmadan bir kazaya karışırsanız, karşı taraf kusurlu olsa bile sigortanız size para ödemeyecektir. Ve burada sigorta ve araba onarımı çok pahalı. Bir kazaya karıştığınızda bir aracın onarım maliyeti olarak 3000 dolarlardan (Kanada Doları) bahsediliyor. Burada trafik cezaları da inanılmaz. Sadece trafiğin akış yönünün tersine park ettiğim için sokağımızın park yerinde 50 dolar ceza aldım. Konuşma sınıfındaki Koreli bir arkadaşım araç kullanırken telefonuna dokunduğu için (Dikkatinizi çekerim: Konuştuğu için değil!) 140 dolar ceza almış. Oysa telefonu aracının ön paneline sabitlenmiş haldeymiş.

Bu cezayı nasıl yazdıklarına gelince: Burada sokak aralarında bile sivil araçlarıyla dolaşan trafik polisleri var. Kanadalılar onlara ‘Hayalet araç’ diyor. Ayrıca komşularınız da polisi arayabiliyor. Belki bazılarınıza çok kuralcı gelmiş olabilir. Ben Türkiye’deki kuralsızlıktan çok bıktığım için bana iyi geliyor.

El Emeğine Önem Veren Bir Ülke

Size buradaki arkadaşım Sylvia’dan söz etmiştim. Kızım okuldayken onunla birlikte birkaç Craft Sale’e gittik. Craft Sale bir çeşit kermes ama çok daha ciddiye alınarak yapılıyor. Amaç yöresel sanatçıları desteklemek. Buraya katılan satıcılar gerçek birer sanatçı gerçekten. Örgü örmeyi bilmek ayrı. Biliyorsunuz sizi sanatçı haline getiren ördüğünüz örgüdeki özgün tasarımlarınız. Vancouver Convention and Exhibition Centre (Kongre ve fuar merkezi) deniz kıyısında. Noel dolayısıyla açılmış sergide müthiş sanatçılarla tanıştık. Çiçek yapraklarından tablolar oluşturan bir kadın sanatçı özellikle ilgimi çekti. Büyük bir emek ve sabır isteyen tabloları çok yüksek fiyatlara alıcı buluyordu.

Noel, Kanada ekonomisi ve özellikle yerli sanatçılar için bir yıl boyunca beklenen bir ay. Eğer yaratıcıyım ve el emeği üretimlerim var diyorsanız Kanada ve Vancouver sizin için uygundur derim. Üretim burada gerçekten değerini buluyor.

Bir başka gün de buraya bir saat uzaklıktaki Chilliwack Heritage Park’taki Noel kermesine gittik. En çok dikkatimi çeken şey, çıkrıklarında yün eğiren modern giyimli büyükanneler oldu. Chilliwack daha kırsal olduğundan yün işleri ve ağaç oymacılığı daha yaygın ve Noel zamanı bu sanatların ölmesini engelleyen en önemli süreç.

Burada Türkiye’ye göre en temel fark geleneklerine ve emeğe sahip çıkmaları. Gündelik hayatlarında her şey teknoloji, tüm gıdalar paketli, her şey çok kolay. Ama yün eğirebilen kadınların emeğinin karşılığı da o derece büyük.

Enchant Christmas Light Maze and Market

Noel zamanı en beğendiğimiz yer Enchant Christmas Light Maze and Market'teki  etkinlik oldu. Google’da bu şekilde aratabilirsiniz. Karşınıza muhteşem fotoğraflar çıkacaktır. Bu etkinliğin özelliği, akşam üzeri saat dörtte açılan büyük bir fuar alanında muhteşem Noel ışıklandırmaları ve Noel hediyelikleri pazar alanı bulunmasıydı. Özellikle çocuklar için bir Disneyland gibi tasarlanmış olmasına rağmen büyükleri de çok cezbeden bir alandı.

Milyonlarca küçük, beyaz ışık veren ampul kullanılarak bir rüyalar alemi yaratılmıştı. Son derece büyük olan fuar alanı dokuza bölünmüş ve her bir alanda çocukların bulması ve hediyeler kazanması için çeşitli hareketler yapar biçimde tasarlanmış dev ren geyiği heykelleri konulmuştu.

Dev bir çam ağacı, başını eğmiş ya da oturur biçimde bir ren geyiği ya da ışıklı bir tünel... Beni rüyalar alemine götürense, milyonlarca beyaz ışıklı küçük ampulün yukarıdan sarktığı ve kendinizi bir ışık ormanında hissetmenize neden olan alandı. Bazen bazı anlar ve bazı yerler sizin ruhunuza tam uyar ya onun gibi. Böyle tam ve bütün hissettiğim bir yer de, Venedik’te turistik bir gondolun içinde süzülerek gittiğimiz anlardı.

Kendi adıma söyleyebileceğim, bana kendimi gerçekten mutlu bir çocuk gibi hissettirebilmesiydi.

Her Fırsatta Doğaya Çıkıyor, Spor Yapıyor ve Eğleniyorlar

Yabancılar bizim için çok konuksever falan der ama bence biz çok ciddi bir milletiz ve eğlenmeyi bilmiyoruz. Sanki eğlenmek kötü bir şeymiş ve eğer eğlenirsek kimse bizi ciddiye almazmış gibi.

Oysa burada gördüğüm şu: Çok kuralcılar. Kanunlara uyuyor ve kimsenin de gözünün yaşına bakmıyorlar. İşlerini görev tanımlarına uygun biçimde yapıyorlar ama her fırsatta doğaya çıkıyor, spor yapıyor ve kendilerine eğlence yaratıyorlar.

Sanat ve spor, gereksiz, boşa zaman kaybı ve boşa harcanan enerji ve para olarak görülmüyor burada. Sanatçı ve sporcu da tıpkı bir doktor gibi ve sanata ve spora verilen para da tıpkı yiyecek için ödenen para gibi gerekli görülüyor.

Burada bulunduğum sürece iki amatör tiyatro topluluğunu izleme fırsatım oldu. İki oyun da oyuncuları da çok başarılıydı. Oyunlardan biri kızımın gittiği üniversitenin tiyatro bölümü öğrencilerinin oynadığı bir İngiliz oyunuydu. Biletler ücretli ve öğrenciler eğitim hayatları boyunca oyun çıkararak para da kazanıyor. Oyunlar hep dolu oynanıyor ve okulun bulunduğu Langley halkı oyunları ciddiye alıp ilgi gösteriyor.

Gittiğimiz diğer oyun komşumuz Surrey Banliyösü'ndeki ‘Little Theatre’ da idi. Bu tiyatro, adı gibi çok küçük bir binada ancak aynı sezonda birkaç oyun birden sahneleniyor. Oyuncularının hepsi gönüllü ve çok başarılı. Yaklaşık 100 kişi seyirci kapasitesi var. Biletler oldukça ucuz. Dolu salona oynuyorlar.

Noel Kanada'da Gerçek Bir Şölen

Burada üniversiteler Noel döneminde bir ay kadar tatil oluyor. O sürecin bir bölümünde biz Türkiye’ye geldiğimiz için Noel sezonunun başlangıcını yaşayabildik.

Aralık başından itibaren, bazı çiftlik sahipleri ya da çoğunlukla kırsal alanda yaşayanlar evlerini ve arazilerini Noel ışıkları ve çeşitli tasarımlarla dekore ediyor. Bölgenizdeki Christmas ışıklandırmalarını internetten konum olarak öğrenebiliyorsunuz.

Bu evlerin önünde bağış kutuları oluyor. Ev sahibi bu gelirleri kendi kilisesine ya da istediği bir yardım kuruluşuna bağışlıyor.

Kanada evleri genellikle bahçeli olduğundan ve pek çok işlerini kendileri gördüklerinden her türlü malzemeleri bulunuyor. Noel'den ortalama bir ay önce pek çok evde taşınabilir merdivenler ortaya çıkıyor ve evin erkekleri çatıdan itibaren Noel ışıklarını döşemeye başlıyor. Aileler o ay boyunca geceleri çocuklarıyla birlikte bölgelerinde halka açık evlerin bahçe tasarımlarını görmeye gidiyor.

Biz de birkaç akşam bu evleri görmeye gittik. Belki her yıl görmeye başlasak bir süre sonra sıkıcı gelebilir ancak bu yıl çok eğlendiğimizi söyleyebilirim. Gördüğümüz en güzel bahçe geniş bir arazideki küçük bir eve aitti. Evin sahibi olan erkek eşinin engelli olduğunu ve Noel hazırlıklarının ona iyi geldiğini söylemişti. Büyük bir bahçe içinde bir kale oluşturmuş, büyük bir boyutta bir korsan gemisi, orijinal bir at arabası koymuştu. Onlarca Disney karakterini ışıklandırmıştı. Oldukça soğuk ve çok karlı bir geceydi. Kendimizi büyülü bir ülkede gibi hissetmiştik. Çocuklara nasıl bir güzellik hissettirdiğini tahmin etmek zor değil.

Kanada'ya Dönüşümüz Çok Zor Oldu

Türkiye’den dönüşümüz üç gün gecikmeli oldu. Uçuşumuz karın İstanbul’u esir aldığı karlı bir Ocak gününe denk geldi. Ne yazık ki Türkiye’nin kriz durumlarında ne kadar organize olamadığını ilk elden görmüş olduk. Uçuşumuz British Airways ileydi. Uçağımızın iptal olacağını tahmin etmiş olmamıza rağmen bileti değiştirebilmek için havaalanına gitmek istedik. Panolarda uçağımız gecikmeli olarak görünüyordu. Gümrükten geçtik ve uçuşumuzu beklemeye başladık. Bu arada İngiliz Havayolları'nın Atatürk Havaalanı'nda kendi kontuarı bulunmadığı için muhatap bulmak da zordu. İnternet sitesinde uçuş iptali görünürken havaalanında sadece gecikme görünmesi de ayrı bir dramdı bizim için. Tam altı saatin sonunda uçamayacağımız anlaşıldı, çünkü bizim bineceğimiz uçak hava koşulları yüzünden Bulgaristan’a acil iniş yapmıştı ve havalanamıyordu. Bunun üzerine bilet değiştirme maceramız başladı. Kontuar olmadığından muhatap bulunamıyordu. Benim bildiğim, Türkiye’de işler zor gücüyle yürüdüğünden, birkaç görevliye nazikçe biraz zorlayıcı olmak zorunda kaldım.

Bu arada, uçamayacağını bile bile ertesi güne bilet verip insanları tekrar havaalanı yollarına dökmek gibi bir garabeti de sıkça uyguladıklarını gördük. Biz ancak üç gün sonrası için bilet bulabildik. Kardeşlerim İstanbul’da yaşadığı için konaklayacak evimiz  vardı. Şanslıydık. Bizim kadar şanslı olmayanlar ya havaalanında uyudu ya da otel paralarını kendileri ödedi ve bu faturaları gönderip birkaç ay sonra geri alabilmeyi umdular. Türk Hava Yolları'ndan biletli yolcular daha şanslıydı. Türk Havayolları'nın neredeyse tüm uçuşları iptal oldu ancak, yolcularını otelde konaklattı. Bunu da ülkem adına belirtmeden geçmeyeceğim.

Afrika ve Güney Amerika İçin Gönüllü Çalışıyorum

Kanada’ya döndüğümden bu yana iki konuşma sınıfıma da devam ediyorum. Konuşma sınıflarımdan birindeki öğretmenim olan Doralee, bana gönüllü olarak çalışmamı teklif etti. Bu gönüllülük meselesi, buradaki çeşitli kiliselerin uluslararası yardım için gelir elde ettikleri ‘Thrift Store’lardan birinde çalışmak. Hergün bir grup emekli kadın ve en önemlisi de erkek, bu mağazalarda sabah ya da öğleden sonra gruplarında çalışıyor. Bu dükkanlar inanılmaz gelirler elde ediyor ve elde edilen gelir, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri gibi yoksul ülkelere yapılan yardım faaliyetlerinde kullanılıyor.

Vancouver’da ikinci el eşya ya da mobilyanızı bu dükkanlara götürüp bağışlıyorsunuz. Biz gönüllüler ise bu giysileri ayırıyor, sınıflandırıyor, etiketliyor, askılara yerleştiriyor, tekrar düzenliyor ve satışını yapıyoruz.

Ben göreceli olarak daha genç olduğum için dükkan içinde yerleştirmede çalışıyorum. Bol kahkahalı bir yer burası. Emekliler için bir terapi merkezi ve işe yarama duygusu harika. Sabah erken başlıyoruz. Sonra bir kahve molası ve sonunda da bir yemek molası veriyoruz. Diğer zamanlarda da askılar arasında gidip gelirken kaçamak sohbetler ve bol kahkaha var.

Şimdilik Kanada Vancouver Langley banliyösünden bu kadar…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.