Hava Durumu

Neden geri kaldık?

Yazının Giriş Tarihi: 29.05.2019 11:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.05.2019 11:45

Gençlerimize "Einstein kimdir?" diye sorunca hepsi biliyor ama "İbni Sina kimdir?" sorusuna pek azı cevap verebiliyor. Yabancı popçuları ezbere sayan gençlerimiz, Neşet Ertaş'ı tanımıyor, Shopen ve Beethoven'i dinliyor ama Itri ve Dede Efendi'yi bilmiyor. Başarılı bilim insanlarımızı tanıtmıyor, müziğimizi dinletmiyoruz. Oysa kültürünü bilmeyen toplumların geleceği olmaz.

Batı dünyası, son 300 yıldır büyük ilerleme kat etti ve dünyayı yönetmeye başladı. Ama geçmişte durum tam tersiydi.

İşte bazı örnekler:

İlk yel değirmeni, 644 yılında Fars'ın Sistan şehrinde kuruldu. Batı'daki ilk yel değirmeni ise, 1180 yılında kurulabildi. 710 yılında İspanya'da kurulan Endülüs Emevi Devletindeki bilim adamları, bugün bile okuyunca hayran olduğumuz bilimsel ilerlemeleri kaydettiler. 722 yılında doğan Cabir İbn Hayan, bugünkü kimya biliminin temellerini attı. 780 yılında doğan Harizmi, Matematikte 0 (sıfır) rakamını buldu. Bu sayede kurulan ondalıklı sistemle, sonsuza kadar sayılar ifade edilebildi. Dünyanın ilk kâğıt fabrikası 795 yılında Bağdat'da kuruldu. Batı'daki ilk kağıt fabrikası ise, 1293 yılında kurulabildi. Dünyadaki ilk mekanik saat, 800 yılında Halife Harun Reşit tarafından yapıldı. Şifre bilimin (kriptoloji) temellerini, 801 yılında Kindi tarafından atıldı. Bugünkü optik biliminin temelleri de, 1000 yılında İbnü'l-Heysem attı. Öğrencisi Kemâlüddîn el-Fârîsî de ilk astronomi laboratuvarını, 1300 yılında kurup bugünkü gökbilimin temellerini attı.  1347 yılında Batıda veba salgını çıktığında, Osmanlı hastanelerinde veba aşısı yapılıyordu. Battani, Farabi, Razi, Zehravi, Mesudi, Biruni, İbni Sina, Kuşçu Ali, Gelenbeli İsmail Efendi gibi İslâm bilginlerimiz var. Beyin ameliyatından dünya haritasının çizilmesine kadar, hemen her konuda muhteşem çalışmalar yapıldı.

Batılılar Haçlı seferleri ve Endülüs Emevi Devleti'nin yıkılışı sayesinde İslâm bilginlerinin çalışmalarını gözleme ve anlama fırsatı buldular. Her haçlı seferinde bambaşka ilerleme ve yenilikle karşılaştılar. Çıktıkları seferden yenilgi ile döndüler ama Doğu'da gördükleri yenilikleri kendi ülkelerinde uygulamaya başladılar.

***
Batı 17. yüzyıldan sonra bilimde büyük atılımlar gerçekleştirdi. Doğu ise bu sırada sırt üstü yatmayı tercih etti. Batılılar, İslâm coğrafyasında yapılan bilimsel çalışmalara sıkıca sarıldılar. İslâm bilginlerinin çizdiği bilimsel rotada hızla ilerlediler. Yani bizim değerini bilemediğimiz, mirasyedi gibi tükettiğimiz bilimsel mirasımıza sahip çıktılar. Biz ise tembelliğimiz yüzünden bilimi ve teknolojiyi avucumuzdan kaçırdık, sonra da suçlu aramaya başladık. Bulduğumuz, suçlu da İslâm dini oldu!

Hâlbuki yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, Müslümanların ilmi talep etmesi emredilir.

Hemde defalarca.

Dinimizin ilk emri "oku"dur. Peygamber efendimiz, "İlim Çin'de bile olsa arayın" diye telkinde bulunmuştur. Kur'an-ı Kerim'in emirlerini çok iyi anlayan ve Hz. Muhammed'in (S.A.V) telkinlerini dinleyen Müslümanlar, geçmişte bilim alanında çığır açtılar, bugünün Müslümanları ise yerlerde sürünüyor. Neden mi?

Neden olacak, okullarımızda Batının bugünkü üstünlüğün gerçek nedeni anlatılmıyor. Yeni nesil geçmişi yanlış öğreniyor. Medyamızda durum daha da içler acısı. Açık oturumlar, haber ve yazılar yanlış bilgiler ile dolu. Film ve dizi senaryoları büyük hatalar içeriyor. İşte bu yüzden de, yeni nesil İslam ülkelerinin geri kalmışlığımızın asıl nedenini bilmiyor. İslam dininin öğretisini, Allah ve Resul'ünün mesajını kavrayamayan veya kavramak istemeyen cemaat/tarikat yapılanmalarının ilerlemenin ünündeki en büyük engel olduğunu vaktinde anlayamıyor. Tembellik ve kültürel yozlaşmanın toplumları yok ettiğini kavramakta geç kalıyor.

Artık uyanmayacak mıyız?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.