Gazetecilik ayağa düştü

Bazı meslekleri önüne gelen yapamaz; yapmaya kalkana, "orada dur" derler.
Israrla yapmaya kalkanı da hapse bile atarlar.
Mesela tıp fakültesi bitirmeyen hekim, eczacılık fakültesi bitirmeyen eczacı, hukuk fakültesi bitirmeyen savcı, hâkim, avukat, olamaz. Mühendislik veya mimarlık fakültesi bitirmeyen bu meslekleri yapamaz.
Yukarıda söz ettiğim meslekleri yapmak için sadece ilgili fakülteleri bitirmek de yetmiyor. Kamuda çalışmak için KPSS'de belirli bir puan alıp, birde mülakat geçmek şartı var. Serbest olarak bu meslekleri yapmak için fakülte bitirmek de yetmiyor. Bazıların da staj şartı var. Staj sonrasında da ilgili meslek odasına kayıt yaptırma zorunluluğu var.
Devam edelim.
Ayrıca o mesleğin herhangi bir mensubunu yaptığı iş hakkında her önüne gelen eleştiremez.
Velevki eleştirdi, önce bağlı olduğu meslek odası, devamında tüm meslektaşları ayağa kalkar eleştireni tefe koyar. Eleştirenin karşısına dikilir, "Senin bu konuda bilgin ne, hangi eğitim ile konuşuyorsun?" diye soru yağmuruna tutarlar.
Tabi iç denetimleri de çok sağlamdır. Meslektaşları meslek disiplinine uymayan bir eylem içinde bulunursa, baro ve/veya oda kaydını silerek mesleğini yapmasına engel olurlar.
Buraya kadar sanırım anlaşılmayan bir yer yok.
O zaman devam edelim.
Maalesef gazetecilik yapmak için hiçbir şart yok. Eğitim şartı olarak ilkokul diploması bile aranmıyor.
Bu yüzden de, piyasada iki lafı bir araya getirmekten aciz tipler, "Gazeteciyim" diye caka satıyorlar.
Eskiden 100 tane gazete bastırıp binlerce tirajları olduğunu söylüyorlardı, şimdilerde de 50 liraya alan adı tescili yaptırıp yıllık 200 liraya da bir sunucu kiralayarak internet gazetecisi oluveriyorlar. Bunu yapmaktan da acizseler, bir sosyal medya hesabı açıp yine gazeteci oluyorlar. Hatta canlı yayınlar yapıyor, bolca ahkâm kesiyorlar.
Sonrada reklam adı altında haraç istiyorlar. Vermeyeni tefe koyuyorlar. Tefe koyarken hiçbir ahlaki değer tanımıyorlar. Hele sosyal medyadan yazıyorlarsa kanun da tanımıyorlar. Belgesiz her türlü yalanı yayıyorlar. Bunlara "hoop kardeşim, sen kimsin?" diyen de çıkmıyor. Yalan yanlış haberler yaymalarına, birilerine iftiralar atmalarına engel olabilecek kurum yok.
Bizim meslek kuruluşumuz yok mu peki? Vaaar. BGC, ÇGD, ASGD, EGD say say bitmeyen meslek kuruluşlarımız var. Ne var ki gazeteci olmak için bu kurumlara üye olma şartı yok.
Peki, bu kurumların hiç mi yaptırım gücü yok? Var aslında. Mesela haysiyet cellatlığına soyunan ve kendilerine gazeteciyim deme cesareti olan bu ahlaksızlıkları çıkıp afişe edebilirler ama ölü taklidi yapmayı tercih ediyorlar. Muhtemel ki üzerlerine çamur sıçrar diye korkuyorlar. Lakin bu iş korkmakla olmaz. Mademki meslek örgütüsünüz, bu konuda cesur adımlar atmalısınız.
İğneyi kendimize batırdık, şimdide bu haysiyet cellatlarını bir şekilde destekleyenlere de çuvaldızı batırma hakkımız oldu.
Buraya dikkat çekmek istiyorum.
Partinizin hatta rakibiniz olan partilerin;
Genel başkanına, bakanına, sizden başka belediyenin başkanına, il, ilçe başkanına karşı asılsız yayınlar yapanları sırf size de bulaşmasın diye ve/veya rakip olarak gördüğünüz için verdiğiniz desteği kesin. Özellikle gizli olanlarını kesmelisiniz. Gizli desteğin ne olduğunu anlaması gereken herkesin anladığını düşünüyorum. Reklam veriyorsanız açıkça verin, vermiyorsanız açıkça "hak etmiyorsun çünkü sen ahlaksızsın" diyecek cesareti gösterin.
Bunu yapacak cesareti bugün gösteremezseniz, bilin ki o ahlaksızlar gün olacak size de aynısını yapacaklar.
 

***
 

Bu yazının dip notları:

1- Gazeteci eleştirir en doğal hakkı ve görevidir ama gazeteci tehdit etmez/edemez.

2- Gazeteci tarafsız olmak zorunda değildir ama objektif olmak zorundadır. İkisinin arasındaki farkı bilmeyene ve anlamak istemeyene söyleyecek sözüm yok.

3-Bilenler bilir bu meslek hakkında ahkâm kesecek, eğitime, donanıma ve tecrübeye sahibim.

4-Doğru bildiğimi belgesi varsa yazdım, yazarım Allah'tan başka korktuğum güç yoktur.