Hava Durumu

Gazeteci misin siyasetçi mi be kardeşim?

Yazının Giriş Tarihi: 05.02.2020 12:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.02.2020 12:43

Bu yazının konusu; gazeteci iken siyasete giren, gazeteciliği bırakıp aktif siyaset yapanlar değil.
Kimler mi?
Kimler olacak? Araf'ta kalanlardır.
Birde, siyasette devrini tamamlayan ama bunu bir türlü sindiremeyenlere kalemşörlük yapanlardır.
Ayrıca, kendini gereğinden çok önemseyenlerdir.
Kimse gözümüzle gördüğümüzden daha büyük değildir.
Elbette kimse cüce de değildir.
Herkes yerini bilirse ortada sorun falan da yoktur.
***
Türkiye eskiden gazete manşetleri ile yönetilirdi.
Ekonomiye, siyasete, hukuka; gazetelerin attığı manşetler ve televizyonların ana haber bültenlerinde çıkan haberler ile ayar verilirdi.
Ülkenin Başbakanı icazet almaya medya patronlarının evine giderdi.
Medya patronları pijama ile Başbakan karşılardı.
MGK toplantılarındaki konuşmalar, dedikodu olarak medyaya sızdırılırdı.
Sızdırılan bilgiler de, doğruluğu araştırılmadan manşete taşınırdı.
Bu manşetler ile ülkede ekonomik kriz çıkardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatı ile Siirt'te partisinin mitingine katılıp, okul kitaplarında yazılı olan bir şiir okudu diye; hem başkanlıktan edildi, hem de hapse atıldı.
Delil olarak mahkeme yargılarken gazete manşetleri sunulmuştu.
Yine gazete manşetlerini delil kabul eden Anayasa Mahkemesi, Refah Partisini kapattı.
O günler artık geride kaldı.
Türkiye eskisi gibi dedikodudan ibaret gazete manşetleri ile yönetilmiyor.
Ülkemiz insanı artık dedikodu haberlere itibar göstermiyor.
Mesela kısa süre önce Rahmi Turan eskiye özlemle bir deneme yaptı rezil oldu.
Eskiden olsa el üstünde tutulurdu, Hükümet düşer siyasi parti liderleri değişirdi.
***
Türkiye'de bu değişime rağmen Bursa'da eski Türkiye'ye özenen bir kesim, kıt aklı ile yerel siyasete ayar verme derdine düştü.
Bu zavallılar kendilerini çok ama çok önemsiyorlar.
Tıpkı geçmişte evinde Başbakan karşılayan ağabeyleri gibi, bunlarda evlerinde oturup pijama ile kulis yazarlığına soyunuyorlar.
Veya mahallenin kahvesinde pişti oynarken duydukları dedikoduları yazıyorlar.
Tüm bunlar Ankara'dan gelen son bilgiler diye pazarlamaya çalışıyorlar.
Bunların bir başka ağabeyi "sakallı bebek doğdu" diye manşet haber yapardı.
Bunlarda; oturdukları sandalyede uykuya dalıp, bu sırada gördükleri rüyaları kulis diye yutturma sevdasındalar.
Nasıl oluyorsa bunlar; ya koyu AK Partili, ya da koyu CHP'li olduklarını söylüyorlar
Yazılarına; partinin gönül neferi olduklarını söyleyerek başlıyorlar.
Tek dertlerinin partilerine hizmet olduğunu, başka hiçbir gayeleri olmadığını haykırıyorlar.
Sevsinler sizin samimiyetiniz.
Allah rahmet eylesin Necmettin Erbakan çok nüktedan bir siyasetçiydi.
Bu ve benzeri davranışta bulunanlar için, "Deve misin, kuş musun be kardeşim?" derdi.
Sahi AK Parti ve CHP'nin başarısından başka derdi olmadığını söyleyen zevat, siz nesiniz?
Deve misiniz, kuş mu?
Siyasetçi misiniz, gazeteci mi?
Siyasetçi iseniz tam zamanı, hazır tüm siyasi partilerde hummalı bir kongre telaşı varken Genel Başkanlığa kadar yolunuz açık, bırakın gazeteciliği girin siyasete.
Yok gazeteciyseniz, o zaman işinizi yapın be kardeşim.
Siyasi partilere ayar vermeyi bırakın.
Hangi sıfatla partilerin iç işlerine ne diye karışmaya yelteniyorsunuz?
Kimsiniz, necisiniz?
Varsa yolsuzluklarını yazın, yöneticilerden şikâyet eden birleri varsa fotoğrafını çekip haberini yapın.
Bırakın bu Ankara'dan abim geldi, kulis getirdi yalanlarını.
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.