Hava Durumu

Bursa'da özgür basın susturuluyor mu?

Yazının Giriş Tarihi: 06.09.2020 02:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.09.2020 02:00

Biraz uzun bir yazı olacak, kusura bakmayın.
Ama mevzu uzun ne yapayım?

***
İşadamı Emin Adanur ile yaklaşık 6 ay önce tanıştım.
Eğer o tanışma olmasaydı, bugün çok farklı bir yazı kaleme alırdım.
Ancak bu yıl Mart ayında, şu sıralarda yıkılması gündemde olan E.A medyanın bahçesinde yaptığımız tadı damağımda kalan o iki güzel sohbet nedeniyle, bu yazı tamamen dostça kaleme alındı.
"Madem dostsunuz, o halde neden arayıp konuşmadın da, bu yazıyı kaleme aldın?" diye düşünenler olacaktır.
Onu da söyleyeyim
Burada yazacaklarım, toplumun tamamını ilgilendiriyor.
Ondan böyle yapıyorum.
Kaldı ki, inanıyorum ki sevgili Emin ile daha nice dostça sohbetlerimiz olacak.
Önce şunu söyleyeyim.
Tanışıncaya kadar, Emin Adanur hakkında çokta olumlu düşüncelerim yoktu.
Mesela, Eker Park'a bina yapmak istemesi hiç hoşuma gitmemişti.
Ayrıca, E.A medyanın belediyenin parkında olması da hoşuma gitmiyordu.
Koca inşaat firması yeşil alana çöreklenmiş diye düşünüyordum.
Hala da, neden o yeşil alanda olduğunu anlamış değilim ya neyse.
Sonuçta parklar herkesin ortak malıdır, her canı isteyen parklara bina konduramaz.
Kondurursa eninde sonunda yıkarlar.
Yeri gelmişken söyleyeyim, Ergünkent inşaatın yaptığı, Nilüfer Belediyesi'nin eski baraka hizmet binasının yerine, neredeyse İzmir yolunun üzerine kadar imar verilerek inşa edilen o devasa binada bir türlü içime sinmiyor.
Hoş bu, Emin Adanur'un suçu değil.
Suç, Nilüfer Belediyesi'nin ve bu projeyi onaylayan Büyükşehir Belediyesi'nin eski yönetiminindir.
Neyse biz konumuza gelelim.
Mart ayında, gazeteci dostum Ercan Akyıldız ile Emin Adanur'u ziyarete gittik.
Karşımda, iyi niyetli ve ufku geniş bir işadamı buldum.
Açıkçası, kanım ısındı.
Genç yaşına rağmen, birçok zorluğun üstesinden gelmeyi başarmış.
Mimari açıdan oldukça şık, çok güzel konut projelerini Bursa'ya kazandırmış ve kazandırmaya devam ediyor.
Bunu söylerken, imara aykırı olduğu için yıkılan Eker Park ve Nilüfer Belediyesi'nin eski baraka binasının arazisine yapılan projelerine şerh koyuyorum.
Nedenini yukarıda anlattım.
Emin Adanur, dost canlısı, saygılı dinlemeyi seven bir yapısı var.
Medyayı seviyor ve bu alanda büyümek istiyor.
İnanıyorum ki, büyük hatalar yapmazsa geleceği çok parlak bir girişimci olacak.
Şimdi gelelim uyarılarımıza.
Emin Adanur, sıcakkanlı olduğu için insanlara çabuk güveniyor.
Güvendiği birileri de ona hata yaptırıyor.
Hata yapmak kula mahsustur.
Kimin hatası yok ki?
Ama önemli olan hatada ısrar etmemektir.
Ne demek mi istiyorum?
Anlatayım.
Dün Enbursa'da bir haber yayınlandı.
Başlığı "Özgür medya susturulmaz" olunca merak edip okudum.
Olay şöyle:
Enbursa'nın yayın yaptığı parkın ortasındaki konteyner için Büyükşehir Belediyesi zabıta ekipleri gelip bir tutanak tanzim etmişler.
Tutanakta özetle konteynerin kiralanma amacı dışında kullanıldığının tespit edildiği, bu nedenle de yıkılması yönünde encümen kararı olduğu, buna rağmen yıkımın yapılmadığının tespit edildiği yazıyor.
Ama haberi okuyunca zannedersiniz hiç haber verilmeden kepçeler kapıya dayanmış.
Bu arada, yıkımı yapması gereken kurumun Nilüfer Belediyesi olduğunu da belirteyim.
Şimdi gelelim işin can alıcı kısmına.
Enbursa.com, dünkü haberinde, muhalif yayınları nedeniyle binalarının yıkılmak istendiğini iddia etti.
Yeri 31 Ekim'e kadar kullanmaya hakları olduğunu beyan edip, Nilüfer Belediyesi ile yaptıkları sözleşmeyi yayınladı.
Evet, sözleşmesinin 1. Maddesine göre Ergünkent İnşaat, o yeri satış ofisi olarak 31 Ekim'e kadar kullanma hakkına sahip.
Ancak aynı sözleşmenin 2. maddesine göre, yer sadece Ergünkent inşaata tahsis edilmiş.
Yani Enbursa'nın o yeri kullanmaya hakkı yok.
Şimdi akla şu soru geliyor.
Yahu, Eylül ayının 3'ü gelmiş.
31 Ekim'e kadar Enbursa o binayı kullansa kıyamet mi kopar?
Bence kopmaz.
İşte bu yüzden de, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ı arayıp ne olup bittiğini öğrenmeye karar verdim.
Söze, "Sayın Başkan 31 Ekim'e kadar Enbursa orada kalsa ne zararı var?" diye sordum.
Verdiği cevabı aynen yazıyorum.
"Alinur Aktaş olarak sorarsanız, 31 Ekim'e kadar orasının enbursa tarafından kullanılması halinde kıyamet kopmaz. Ancak Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Burada, kişilerin keyfine göre iş yapılmaz. Hepimiz yürürlükteki kanunlara, yönetmeliklere ve mevzuata uymak zorundayız. Kanunlar Alinur Aktaş'a ayrı, medya kuruluşlarına ayrı, sade vatandaşa ayrı işlemez. Kanun hüküm koyar, hepimiz o hükme uymakla mükellefiz. Yoksa benim muhalif yayın yaptı veya beni destekleyen yayınlar yaptı diye bir kuruma tavır almam veya iltimas geçmem söz konusu olmaz"

***

Alinur Aktaş bu girişin ardından konuyu incelemek için süre istedi.
Sonra arayıp özetle şu bilgileri verdi.
İlgili yer hakkında yaklaşık 6 ay önce CİMER'e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) bazıları suç duyusunda bulunmuş. CİMER'den Büyükşehir Belediyesi'nin ilgili birimlerine gönderilen konu tüm yönleriyle incelenmiş ve binanın amaç dışı kullanıldığı tespit edilmiş. Belediye Encümeni de, mevcut kanunlar, yönetmelikler ve mevzuat hükümlerine göre yer hakkında yıkım kararı alıp, bu kararı konunun muhatabı olan Nilüfer Belediyesi'ne havale etmiş.
Ancak Nilüfer Belediyesi işini yapmamış.
Aynı şekilde, alınan encümen kararı UEDAŞ ve BUSKİ'ye de gönderilmiş.
BUSKİ ve UEDAŞ kendi sorumluklarını yerine getirip işlem başlatmış.
Bu arada, vatandaşlardan CİMER'e yeni şikâyetler gitmiş. CİMER'den de Büyükşehir Belediyesi'ne gereğinin yerine getirilmesi talimatı ulaşmış.
Bunun üzerine de, Büyükşehir Zabıtası dün ilgili yere giderek durum tespiti yapıp Encümen kararını ilgili kişilere tebliğ etmiş.
İlgili kişilerde konu hakkında, Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurmuş.
Bölge İdare Mahkemesi de, taraflardan iddiaları hakkında belge getirmelerini istemiş ve bu süreç tamamlanan kadar yürütmeyi durdurmuş.

***

Bu bilgiler ışığında konuyu şöyle bağlayalım.
Emin Adanur, genç ve geleceği parlak değerli bir müteşebbis.
Ama bizim meslekte, yağcılıktan ve kendi çıkardıkları kaostan beslenenler var.
Bu tipler, her şeyi çok iyi bildiklerini iddia ederler ve çok konuşurlar.
Yani, boş teneke gibi sadece çok gürültü çıkarırlar.
Sevgili Emin, şimdi dostça söylüyorum.
Ama dost acı söyler, soytarılar ise karşında takla atar.
Sakın ha, çok bildiğini söyleyip sana kılavuzluk yapmaya kalkan o dalkavukların gösterdiği yere gitme.
Gitme ki, pisliğe bulaşmayasın.
Gel, tez vakitte şanına yakışacak o güzel medya binana taşın.
Bak ben bu işe başlamadan önce kendime bir ofis kiraladım.
Yoksa benim evin tam karşısında da, Nilüfer Belediyesi tarafından 2,5 yıl önce yapımına başlanıp yeni dönemde çivi bile çakılmayan, sadece ot yetiştirilen bir park alanı var.
Orayı kiralayıp, üzerine bir konteyner koysam çok ucuza gelirdi ama gittim ruhsatlı bir binadaki ofisi kiraladım, bu yüzden de kapıma zabıta falan gelmiyor.
Bu arada, hani o muhalif yazar olduğunu söyleyip, yüksek perdeden herkese parmak sallayanlar var ya, Allah korusun işin bozulsa gemideki fareler gibi önce onlar terk ederler seni.
Sakın ha onların ipiyle kuyuya inmeyesin.
Onlar muhalif falan değil, bildiğin yağcı takımı.
Kaldı ki, her şeyin kanuni olanı güzeldir, doğrudur.
Ayrıca bu ülkede şu an için en muhalif yazar, Yılmaz Özdil'dir
Yılmaz Özdil, Bodrum'da iş yeri ruhsatlı bir binayı konuta çevirip, kaçak eklentilerle iki kattan fazla büyüttü, üstelik yazılarında tefe koyduğu imar hattına da başvurdu.
Ama kanuna, yönetmelik ve mevzuata aykırı iş yaptığı için hemde CHP'li başkanı olan Bodrum Belediyesi villanın kaçak yerlerini yıktırdı.
Yılmaz Özdil'de, muhalif olduğu için binasının yıktırıldığını falan geveledi ama yemedi.
Diyeceğim, ÇGD Bursa Şubesinin başkanı, CHP'li Mudanya Belediyesi'nde çalışan, aynı zamanda da Sözcü'de, sürekli Bursa Büyükşehir hakkında düzmece haber yapan arkadaşın verdiği o sözde destekle bir şey olmaz.
Olmaz, çünkü kaçak binalar eninde sonunda yıkılır.
Tıpkı, Yılmaz Özdil'in ki gibi.
Tıpkı Ömer Göktuğ'un ki gibi.
Tıpkı Hasanağa Göleti'ne yapılan kaçak malikane gibi.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.