Hava Durumu

Özüne dönüş - Veganlık

Yazının Giriş Tarihi: 03.02.2017 15:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.02.2017 15:43

Sevgili okurlar bu hafta, sizlere bir kaç yazı dizisinden oluşabilecek (kaynak bolluğu ve ilgi düzeyinin belirleyeceği) bir yazının ilk bölümünü yazacağım. Olabildiğince kısa ve öz, sıkmadan yapmaya çalışacağım. Birkaç deneme yazısından sonra biraz daha iç içe bir yazı olacak. Uzun süredir dikkat etmeye çalıştığım bir husustan arta kalanlardır yazacaklarım;

Bir cana verilmesi gereken değer

Aslında yazacaklarım duyduklarınızdan veya duyacaklarınızdan çok farklı değil ama anlatmak istediklerim ne kindar ne de yargılayıcı, en büyük temennim; anlamlandırabildiklerinizin,  bir nehrin sakince akan suyu kadar ruhunuzu dinginleştirmesi.

Bulunduğumuz coğrafya itibariyle hepimiz belirli bir yemek kültürüyle büyüdük. Dünyanın her yerinde de olduğu gibi... Bebeklik evremizden hemen hemen çocukluk evremizin sonuna kadar  sadece büyümek ve sağlıklı kalmak için beslenirken şimdi milyonlarca varyasyonlu yemek tarifleri arasında yeni kültürler edindik. Onun içine bunu, bunun içine onu katıp, damağımızın tadını şahlandırıp, nasıl daha iyisini yaparız diye yarıştırıldık ve bunu dünyanın bir kısmı sadece yaşamak için su mücadelesi verirken yaptık. Hem de her dinin ortak paydası eşit yaşama koşuluyken...

Ve bu uğurda en çok hayvanların canını yaktık!

Uzun zamandır yolunda yürüdüğüm ‘Veganlık’, magazin ve haber sitelerinde bahsedildiği üzere “gençler arasında hızla yayılan bir akım”dan daha fazlasıdır. Bana göre veganlık insanlık tarihiyle başlamıştır.

İnsan vegandır!

Varoluş  yazılarında bahsi geçen ilk insan Adem’in, yasak meyveyi yemesi bile insanlığa sembollerle anlatılmaya çalışılan gerçekliğin bir parçasıdır. Ezoterizm ise  bu gerçeklikleri aktarmada kullanılan bir yoldur.Bu ezoterik öğretilerin asıl kaynağı Atlantis ve Mu medeniyetine kadar uzanır. (bir sonraki yazıda ezoterizm, veganlık ve tasavvuftaki yerini anlatacağım). Veganlık nedir kısaca anlatacak olursak, kişinin bedenine hayvansal hiç bir besini sokmamasıdır (bal, süt, yumurta, et vb...) Ana düşünce hayvanların insanlar için var olmadığıdır. Kainatın ahenginde hepimiz bir zincirin parçasıyız. İnsanoğlu kendinden aşağı bir varlık olarak gördüğü canlıyı kolay yoldan elde edebildiği bir besin olarak görüp, yemeye başlamıştır. Dediğim gibi tabii ki hepimiz bir kültürle büyüdük. Bu tür bir davranışı değiştirmek oldukça zahmetli ve zordur. Fakat kalbinizin derinliklerinde dolaşırsanız eğer cana verilen değerin ne demek olduğunu bulacağınızdan eminim.

İnsanlar gün geçtikçe öz bilgilerinden uzaklaştı ve doğru yolu kaybetti. Hiçbir hayvan bir insan gibi beslenmiyor. Her hayvanın kendine has yiyecekleri var. İnsanlar ise bu fikri tamamen yitirdiğinden ne yemesi gerektiğini artık bilmiyor. Her şeyi yiyor insanoğlu. Yenmeyen bir şey bulamazsın. Kimi yerde karınca, kimi yerde yılan, kimi yerde maymun, kimi yerde köpekler, böcekler...

İnsanoğlu insanlık vasfını kaybetmiştir.

Bu bir anda olan bir şey değildir. Çocukluğumuzdan itibaren bedenimizin sesini dinlemekten alıkonulduk. Bebek ağladığında değil doktorun söylediği saatte sütünü verdik. Süt istediğinde süt değil emzik verdik. Plastikle bedenini kandırdık. Duyarlılığını başka bir yöne verdik. Emzikle onu kandırıp, uyumaya yönlendirdik. Süt saati geldi diye uyandırıp sütünü verdik bedeni dinlemekten çocukken vazgeçirildik.

Bize anlatanlara da öyle anlatıldı, onlara da öyle anlatıldı… Nasıl yaşaman gerektiği anlatıldı sana ve neleri sevip sevmeyeceğin. Evde evcil bir köpek beslerken bir koyunun kesilmesi normalleştirildi. Bir köpeğin boğazının kesilmesine vahşet dendi. Peki kuzunun günahı neydi daha anasından süt emmeden kesiliverdi.

 Cana yapılan zulmün faizi olmaz!

Veganlık bir beslenme şeklinin yanında yaşam tarzıyla da gelir. O iç dünyada dinlediğin ses iyiliklerle süsler hayatı. Düşen bir insana yardım eli olur kimi zaman tercihlerinden yargılanan birine siper olur kimi zaman. Beyazın kendisidir, ışığın dili. Veganlık zor bir yoldur. Anlatması da yaşaması da zordur. Bedeni geri bulma yollarından biridir veganlık. Ruhuna seslenme biçimidir.

Söylediklerim ahmakça ya da süslü kelimelerle bezeli değil. Alışık olmadığımız biçimde kendinize seslenmenizi söylediği için böyle geliyor. Bunun bir akım olmadığını yine söylüyorum; veganlık bedeni bulmaktır. İnsanlık mertebesine ulaşmanın yollarından biridir. İçerisinde vicdan vardır, duygu vardır bilim vardır. Birçoğumuz maalesef ki vegan doğamadık. Ama dinsel ama kültürel sebeplerle bedenimizin sesinden uzaklaştırıldık.  Bugün veganlık dediğimizde sadece hayvansal gıdaların tüketilmemesi değil, bedenin tüm yapaylıktan korunması akla gelmeli. Katkı maddeli besinlerden ya da yapay yollarla elde edilmiş (laboratuvar besinleri)  besin maddeleri de yenilebilir olmamalı.

Vücudu doğal olmayan her şeyden korumalı insan. Bir topluluk bunu böyle yapın dedi diye de uygulanan bir eylem değildir veganlık. Hakikatin realitesi çoktur fakat hakikatin kendisi birdir. Neyin doğru neyin yanlış olduğu için de... Bu sebeple özüne dönme yolunda önemli bir adımdır şimdiki adıyla veganlık. Tasavvufla da gelse, Budizmle de gelse, ezoterizmle de gelse; bir cana verilen değeri, kıymeti  göğüs kafesinin içinde hissedebilmeli insan!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.