Hava Durumu

Çember Teorisi

Yazının Giriş Tarihi: 28.01.2017 15:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.01.2017 15:57

Bir beyaz kağıt üzerine yüzlerce nokta koyabilir ve merkezleri bu nokta olan, birbiriyle zaman zaman kesişen, çemberler çizebiliriz. Çemberler insanın hayatını ve sınırlarını, noktalar var oluşu simgeleyebilir. Birbiriyle kesişen hayatlar olduğu gibi çemberlerin birbirine hiç değmediği beyaz boşluklar da bulunabilir. En önemlisi ise çemberlerin büyüklüğü ve küçüklüğüdür. Büyük çember büyük sınır, büyük sorumluluk gibi gözükse de bakmak ile görmek arasında bir fark vardır elbet.



İnsan ve çemberi bu kadar birbirinin içine sokmamdaki amaç, sorgu ve algı yeteneğimin sınırlarını zorlamaktan başka bir şey değil. Son zamanlarda anladığım ve anlamlandırdığım üzere her hayatta tek kişilik yer vardır. Yanına ilişen ne olursa olsun ya da paylaşılan ilişki dahi olsa, hayatların kısırlaştığına kanaat getirdim. İnsanı koca bir evrende nokta, yaşamı da dünya kadar yuvarlak tasarladım. Her nokta kendi dünyasından sorumludur. Kesişen yerler, paylaşılan olgulardır. Birbiri üzerine geçebilecek her çember, hayatların farklılıklar göstermesinden dolayı hiçbir zaman sıfır hatayla birbiri üzerine oturmaz. Birbiri içine geçmiş iki çemberi sınırlayan ya da dışarıda kalan diğer alan yaşanılabilecek pozitifliği söyler. Sayfayı evren, üzerindekiler hayat ve boşluk kalan kısımları ise anlamlandıramadığımız tüm bilgiler olarak kabul edebiliriz. İşte o beyazlıkları sorgulayanlar ve çemberine sığamayanlar çemberini genişletebilirler. Çemberin dışına çıkmak olanaksızlık gibi gözükse de sınırlarını zorlamamak kısırlıktan başka bir şey getirmez. Noktalar bir son bulduğunda gelen sorular anlamsızlaşır. Fakat ‘Her var oluş bir yok oluş, her yok oluş bir var oluştur.’ döngüsünü açıklamak biraz daha kütlesel bir kanuna bağlıdır.

‘Evren’in Kütleyi Koruma Kanunu’ndan baktığımızda her şey daha bir anlaşılırdır. Fakat asıl ilgilendiğim nokta, yok olan bir çember nokta ikilimizin yerine gelebilecek ne boyutta olursa olsun gelen ikilinin hâlâ izlerini taşıyan bir çevrede var oluyor olmasıdır. Birbirinden habersiz birbirini etkileyen hayatlar… Öyleyse her çemberin bırakması gereken izler sonucu biriken olguların bir sebebi olmalı. Üstü üste binen hayat izleri, bir birikime ihtiyaç duyuyor olmalı. Peki neden? Veya bir kere uzun sürebilecekken neden kısa ve çok?!

 Aslında asıl sorulardan biri, bunu neden çember olarak adlandırdığım. Bulunduğu noktadan hayatın her köşesine eşit mesafede duruyor olması ya da birden fazla üst üste yok olup var olan hayatların izleriyle oluşabilen bir daire düşündüğümüzde bize dünyanın ta kendisini sunabilir. Üç boyutlu bir şeklin içinde durduğumuz yer tam merkez ise ağırlık noktanızı kullanarak buna istediğiniz gibi yön verebilirsiniz. Ama özgürlükleriniz, birleştiğiniz ve içine girdiğiniz diğer çemberlerin olgularıyla çakıştığında kısıtlanabilir. Çemberin hiçbir zaman bir kare kadar kesin yargıları olmadı veya bir üçgen kadar sivri düşünceleri… Olması gereken de buydu; bir çemberdeki sınır bilinci, bir dairedeki sonsuz görüş yetisi. Harika!

Şimdi beni rahatlatan bir kısım varsa o da çemberimi genişletebiliyor olmam. Bu, benim taşıdığım izlerden dolayı mı? Kesiştiğim diğer çemberler yok mu? Varsa ortak izlerimiz olması da muhtemel demek ki.

Şimdi asıl soruya gelelim!... Pekiiii!... Koskoca bir evrende yalnız kaldığını hissetmek de neyin nesidir o zaman?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.