Hava Durumu

HİÇ UĞRUNA

Yazının Giriş Tarihi: 02.02.2023 10:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.02.2023 10:55

Spielberg filmlerini sever misiniz?

 Münih Olimpiyatları sırasında Filistinli teröristlerin yaptığı baskınla başlıyor MÜNİH. Spielberg işte. Tahmin edersiniz ki ilk andan etkisine giriyorsunuz.

 İsrailli on bir sporcunun öldüğü bu eylem İsrail’in yöneticilerini intikam almaya yöneltiyor. Tüm dünyaya dokunulmaz olduklarını göstermek için Mossad’ın devlet görevlilerini koruyan biriminden genç bir adamı görevlendiriyorlar.  Bir askerin oğlu, tecrübeli biri değil. Karısı bebek bekliyor. Ona yapacaklarının vatan için olduğunu kendilerinden emin halleriyle söylüyorlar. Zorlamayacaklarını, kararın ona ait olduğunu da. Bir kahramanın oğlu o.  Vatanı da kutsalı. Reddedemiyor. Mossad’dan istifa ettiriliyor. Bol para ve dört kişilik bir ekiple Avrupa’ya yollanıyor. Para karşılığında bilgi akışı sağlayan Fransız bir aile Filistinli liderlerin yerini İsrailli ajana bildiriyor. Suikastler böyle başlıyor. Filmin ilk yarısında cinayetlerin nasıl işlendiğini, stratejileri, çıkan sorunları, ekip çatışmalarını izliyoruz.

İkinci yarı ile “esas” film başlıyor.

Münih baskınını planladığı söylenen Filistinli lideri ele geçirmeye çalışırken akla hayale gelmeyecek gerçekle yüzleşiyor. Filistinli “terörist” ABD istihbarat teşkilatı CIA’ nın koruması altında. Avcıyken bu belirsizlikte birer ava dönüştüklerini hepsi anlıyorlar. Şüphe benliklerini sarıyor. Fransız ailenin de işin içinde olabileceğini düşünüyorlar. Bir gece güzel ve davetkâr bir kadınla karşılaşıyor İsrailli lider. Karısına duyduğu sevgi ve sadakatle kadını reddediyor. Ekipteki biri onun kadar iradeli çıkmıyor ve yatak odasında ölüsünü buluyorlar. Ekibin bombacısı yaptıkları işe güvenini yitiriyor. Saklandığı evin havaya uçtuğu sahneyle irkiliyoruz. Bir diğer arkadaşları bir nehrin kıyısında bıçaklanarak öldürülmüş olarak bulunuyor. Yardımcı olan malum aile birilerinin kendisini de aradığını söylüyor.

Artık öldürmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor. Kendisini öldürebileceklerini de… İşlediği cinayetlerde uyguladığı yöntemlerle öldürülebileceğinden korkmaya başlıyor. İsmi başka katiller tarafından bilinen, hedefe konmuş, her an suikaste uğrayacak birine nasıl dönüştüğünü görüyoruz. Liderlerini öldürdüğü Filistinliler mi, ajanlarından birini vurduğu KGB mi, CIA mı, yoksa düşünürken dehşete düştüğü kendi örgütü Mossad’mı? Hepsinden ayrı ayrı ya da birlikte şüpheleniyor. Cinayet işlerken içine yerleşen o garip güven duygusu korkuya dönüşüyor. Ölüm korkusuyla kendinde hak gördüğü öldürme duygusunu da sorguluyor. Masum insanları öldürmüş olabileceğini Mossad’ın suçlu olmayanları öldürttüğünü, öldürdüğü insanların suçlu olduklarını gösteren kanıtların olmadığını düşünüyor. “Öldürmek ne işe yarar “ sorusunun cevabı olarak karşısına çıkan yanıt bir ölüm zinciri oluştuğu oluyor. Kendine, devletine, yaşama karşı inancını yitirişini izliyoruz. Yatağında uyuyamıyor. Her an havaya uçurulacağı korkusunu yaşıyor. Bir katilin ruhunda kopan fırtınalar, korkular, yalnızlığı sarsılarak izliyoruz.  Ailesine dokunulmasından korkarak panikleyip bastığı elçilikten yaka paça atılıyor.

Öldürmek öldürenin de hayatının yok olması demek. Bir zamanlar elindeki büyük güç sadece ona ait değil. Her an başka biri çıkabilir, bunu artık net görüyor. Tüm bunları neden yaptığını kendisine sorduğu zaman bulduğu cevap duyduğu ölüm korkusundan da korkunç

“Bir hiç için…”

Birini öldürmek üzere emir almış birinin o anlarında nasıl hissettiğini çok düşündüm.

Biraz sonra birinin canını alacak, yaşamına son verecek.

Kurbanın öldüğünden emin olmak için onun yüzüne bakıp kendisini bekleyen bir arabaya doğru hızla koşacak. Onu alıp bir yere götürecekler, saklanacak. O sabah uyandığında olduğundan başka biri olarak uzanacak yatağına. Başka insanlardan farklı olduğunu düşünecek. Gazetelerde, televizyonda hemen her yerde işlediği cinayetle ilgili haberlere rastlayacak. Kaderine hükmettiği birinin yaşamını, ailesini, sevdiklerini yok ettiğini bunun korkunç gücünü iliklerinde hissedecek. Kendi haline şaşıracak, belki kendisine hayranlık duyacak. Bağlı olduğu, vefa duygusuyla minnettarlığıyla emirlerine amade olduklarının takdirlerini kazanmanın sarhoşlunu yaşayacak. Öldürdüğü kişiyle ilgili görüntüler gözünün önüne kesik kesik gelecek.  Adının başka katiller tarafından bilindiğini fark etmeden önceki hallerinde bir tür doyuma ulaşacak. Sonra kudret sahibi olduğuna inanmış başka biri tarafından yok edileceğinden korkmaya başlayacak. Ele verilirse olacaklardan, varsa o ana kadar düşünmediği çocuklarının geleceğinden, karanlıkta yürümekten, arkasını kollamadan yaşayamamaktan, sırtını sıvazlayanların uzaklaştıklarını görmekten korkup duracak. Cinayeti işlemeden önce saklandığı gölgenin içinde adına yaşamak denilirse yaşamaya devam edecek. İlk olmadığını, son da olmayacağını bir hiç için elini kana buladığını er ya da geç anlayacak.

Ülkemizde yaşanan son suikastin ardından duyduğum derin üzüntüyle kendini hatırlatan bu eski ama maalesef konusu eskimeyen filmi izlemeyenlere önerim,            

Suikastlerle hayatlarına son verilen büyük değerlerimize saygımla…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.