Hava Durumu

Hayatı Bilebilmek

Yazının Giriş Tarihi: 18.08.2021 11:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.08.2021 11:32

Bir zamanlar bir köyde oldukça yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok yoksulmuş ama harika bir beyaz atı varmış. Dönemin kralı bu ata göz koymuş. Araya pek çok kişi girip, kralın servet tekliflerini ihtiyara iletmiş. "Satmam" demiş her gelene adam. "O benim dostum" Bir sabah uyandıklarında ahırın boş olduğunu görmüşler. Köylüler toplanmışlar ihtiyar adamın başına "Kralın bu atı sana bırakmayacağı belli değil miydi? Satsaydın da zengin olsaydın. Şimdi ne at var ne de para"

"Acele etmeyin konuşmak için böyle" demiş ihtiyar. Atımın ortadan yok olması bir talihsizlik mi yoksa bir talih mi henüz bilmiyoruz. Şu an sadece at kayıp!

Köylüler gülmüşler adamın bu sözlerine. Kendi aralarında alay etmişler.

İki haftanın sonunda at bir gece ansızın dönmüş. Çalınmadığını, ahırından kaçıp dağlara gittiğini anlamışlar. Dönerken de o dağlarda rastladığı on iki atı peşine takıp getirmiş. Köylüler sıraya girip özür dilemişler. Utandıklarını itiraf etmişler.

"Karar vermek için acele etmeye devam ediyorsunuz" demiş ihtiyar köylü. "Şimdilik sadece at geri döndü. Bundan sonrasını bilmiyoruz"

Köylüler bu kez alay etmemişler ama adamın tuhaf olduğunu düşünmeden de edememişler. Bir hafta geçmeden ihtiyarın tek oğlu atları terbiye etmeye çalışırken düşüp bacağını kırmış. İhtiyarın tüm ihtiyaçlarını karşılayan hayırlı bir evlatmış. Bir süreliğine yatağa mahkûm olmuş.

Köylüler yine gelmişler. "Bu kez de haklı çıktın. Bu oğlandan başka kimsen yok. Eskisinden daha da zor olacak hayatın" demişler.

"Aynı şeyi yapıyorsunuz" demiş ihtiyar. "Hiç ders almıyorsunuz. Oğlum bacağını kırdı, tek doğru bu. Ondan ötesini bilmiyoruz. Biz hayatın sadece bir parçasını görebiliyoruz. Çabuk hüküm vermeyin."

Birkaç hafta sonra düşmanlar büyük bir orduyla yaşadıkları ülkeye saldırmış. Tüm gençler askere alınmış. Köyü derin bir matem sarmış. Ordularının yenileceğini, çocuklarını kaybedeceklerini düşünüp kahroluyorlarmış. Köyde gençlerden bir tek ihtiyarın oğlu kalmış.

"Oğlunun bacağı kırıldı ama senin yanında, evinde, güvende. Yine haklıydın. Ne şansmış bu kaza" demişler.

İhtiyar başını sallamış.

"Hiç ders almıyorsunuz" demiş. "Bildiğimiz tek şey benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Bunun hangisi şans hangisi şanssızlık sadece Allah biliyor."

Bu Çin kıssasından hisseyi Lao Tzu şöyle çıkarmış:

"Acele karar vermeyin. Hayatın küçücük bir bölümüne bakıp bütünü için bir sonuç çıkartmayın."

Siz Çinli bilgeye katılıyor musunuz? Bundan sonra ne olacak hiç birimiz bilmiyoruz. Şu anda bildiğimiz korkunç bir karmaşanın içinde olduğumuz. Belki birlikte yaşamak, güçlerimizi birleştirmek, yardımlaşmak zorunda olduğumuzu anlayacağız. Bölünmek yerine bölüşmeyi seçmekten söz etmek bile güzel. Umutlu bir söz edebilmek için yıkıcı kelimeler kullanmış olabiliriz. Sarsıldık, bu doğru. Belki her şeyi sil baştan yeniden yapacağız.

Normale dönebilmek için çok zaman kaybetmiş, umudumuzu yitirmiş olabiliriz.  Belki de yolu buydu. Böyle olmalıydı...  Yaşadıklarımızın manasını bundan sonra olacaklar belirleyecek. Hayatı bilebilmek mümkün değil. Kesin ve keskin karar vermeyin hayat hakkında.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.