Hava Durumu

Son düzlükte kayışı koparanlar

Yazının Giriş Tarihi: 05.06.2015 14:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.06.2015 14:23
Artık bunlarınki, paranoid hezeyandaki nasıl bir tap noktaysa... Seçime sayılı saatler kala, akıl sağlıklarından tamamıyla şüphe etmemize sebep olacak davranış bozuklukları sergilemeye başladılar. Sürekli "Ya sabır" çektiğimiz bu günümüze gelmeden önce, en akut ataklarını hatırlayalım. Malum, Gezi Süreci...

Bu minvaldekilerin nazarında Gezi neydi? AKP Hükümeti'ni yıkmak için dış mihraklarca tasarlanıp... İç mihrakların katkılarıyla kotarılan... Falanca lobilerin desteğiyle tam da hedefe varacakken, emniyet güçlerinin yazdığı destan hasebiyle, amacına ulaşamadan bertaraf edilen bir darbe kalkışmasıydı. Ne diyorlardı o vakitler? "Sandıkta yıkamadıkları AK Parti Hükümeti'ni, darbe yoluyla yıkmaya teşebbüs, vs, vs, vs..." Yani ne demek istiyorlardı? "Böyle sokağa çıkmakla, gösteri, eylem yapmakla olmaz. İktidarı değiştirmek istiyorsan, sandıkta kazan!" Ki, evet... Gezi'nin bir darbe kalkışması olmadığından yüzde yüz emin ve bir o kadar müsterih bir gazeteci olarak, bu görüşe de yüzde yüz katılıyorum. Bir ülkede iktidar... Ne olursa olsun, seçim yoluyla, oyla, sandıkla, yani halkın iradesiyle değişmelidir. Aksine destek vermek dahi bahse konu edilemez. Nokta. O vakit dönelim bugünümüze... Birkaç saat sonra ne var? Genel seçim. Manası nedir genel seçimin? Bu ülkeyi yönetecek olan parti ya da partilerin ( yazar bu noktada, kuvvetle mümkün gördüğü koalisyon ihtimaline de yeşil ışık yakmış mıdır? Yakmıştır.) belirlenmesidir. Yani nedir? O dillerden düşmeyen, halkın iradesinin tecellisidir. Demokrasinin ta kendisidir. Mamafih şimdi n'oldu? Artık pabuç her zamankinden pahalı diye mi? Paşa gönüllerinin istediği sonucu alamama endişesinin tetiklemesiyle gelişen yeni bir anksiyete süreci mi? Hepsinin toplamı mı? Bilinmez... Gerçeklik duygularını yitirenler arasında, seçime evlere şenlik kulplar takan münferitler türedi! Utanmasalar... Şimdiki gibi kıyın kıyın mızıkçılık yapmayı bırakıp, daha sandığa gitmeden maraza çıkaracaklar. Ki insan, bir önceki Reisicumhur'un dediği gibi, şunların dengesinin şaşmış haline baktıkça, gerçekten hayret ediyor! Bu validesi güzellerin daimi semirmek istediği harikalar diyarının koşulları ise şöyle: Toplumsal muhalefet diye bir şey olmayacak. Basın dahil ne olursa olsun, kimsenin gıkı çıkmayacak. Yalnızca dalkavuklarla, aleni yalakalar konuşacak. Aksi davranış içerisine girmeye yeltenen cüretkarlar, darbecilik, vatan hainliği, vatana ihanet ve benzeri hallerle suçlanacak. Gemisini yürüten kaptanlar, tam yol ileri sefere devam edecek. Ülkeyi ya da kenti babasının çiftliği sananlar, sanrılarının peşinde koşmaya devam edecek. Hayat yalnızca bunlara güzel olacak. Her bakımdan dirseği gören kavruklarsa, kast sisteminin dibine iliştikleri haliyle hayatta kalma mücadelesini sürdürecek. *** Gelelim, şu aralar favorim olan, "kafa nereye, biz oraya" hesabı, mızık mızık hale... Derler ki: Bundan böyle, muhalefet partileri... İcabında tek tek olsun... Gördükleri lüzuma istinaden denk gelerekten olsun, iktidara muhalefet yapmasın. Onun yerine birbirlerini eleştirsin. Ana muhalefet misal... Yavruya sarsın. Yavru, barajla cebelleşene taksın. Barajla cebelleşen, hem anaya, hem yavruya veryansın etsin. Ve fakat hiç biri iktidar partisine tek kelime etmesin. Aksi halde ne olur? Seçime de, bu vaziyette gidilen seçimin sonucuna da halel gelir? *** Tam da bu noktada, o en sevdiğim sorulardan biriyle neticelendirelim yazıyı... Pekiiii... Bu tek hücrelilerle yaşaya yaşaya, kendilerini nerelere atacağını bilemeyenler bir gün gelir de iyileşir mi? ...???
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.