Hava Durumu

Önce haddinizi bilin, sonra bir kez daha düşünün!

Yazının Giriş Tarihi: 12.04.2017 18:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.04.2017 18:24
Ne zamandır yazmıyordum. Daha doğrusu içimden gelmediği için yazamıyordum. Hoş yine içimden gelmeye gelmeye yazıyorum. Zira aklımdan geçenler ve aklımdan geçenler doğrultusunda içimden gelenlerin yazılabilecek durumu yok. Baştan aşağı küfür, kıyamet bir metni yazı diye koyamayacağıma göre buraya, "en iyisi durmak" diye susuyordum. Peki şimdi neden yazmaya kalkışıyorum? Ya da, içimden geçenleri sakıncalı-ayıplı olduğu için yazamıyorsam, şimdi ne yapmaya çalışıyorum? Allah sizi inandırsın, yazmazsam "çat" diye çatlayacak olmamın dışında tam olarak neyi nasıl yazabileceğim hakkında hiçbir fikrim yok. Bir şekilde başladım. Çok canını çıkarırsam sile, eleye insan-okur içine çıkabilecek hale getiririm diye umuyorum. Milyonlarca yıldır ne mal olduğunu bildiğimiz ve fakat birlikte yaşadığımız topluma imkan yok anlatamadığımız, anlatmaya her kalkıştığımızda en iyi ihtimalle dışlandığımız, mimlendiğimiz FETÖ gerçeğinin en mankafaların bile kafasına dank ettiği (?) şu ...tan günlerde hayrete şayan bir şekilde terörize olduğumu hissediyorum. Dövesim var! Sövesim var! Kadınlı, erkekli bir dünya kösele suratın tam ortasına tüküresim var! Ha bire, "ay çok pardon canım" ucuzluğuyla hareket eden zevzekler misali, yok edilen ömürlerin, gasp edilen özgürlüklerin, bizatihi kötü yolan düşürülen adalet mekanizmasının üzerinden silindir gibi geçip, bir an bile vicdanı karşısında yamyassı olamayan insanların arasında, ortasında ama en çok da şutlanabilecek ennn kenarında yaşayan bir ayrık otu olarak yılmış durumdayım. Utanın, pişman olun, nedamet getirin falan elbette demiyorum. Ancak, bi durun, bi susun artık! Kanmaya, kanar kanmaz kışkırmaya, kışkırır kışkırmaz da "gereğini yapıp, bedelini ödetmeye" hazır halinizle meydanlarda "İdam isterizzzzz!" diye bağırıyorsunuz ya mesela... Ben, biz her nerede olursak olalım şerrinizden kaçacak delik arıyoruz. Zira biliyoruz ki, bu ülkenin başına çöreklenecek yeni bir belada, ahir hayatlara kast edecek bir başka şizoid örgütlenme bahse konu olduğunda, ya da yeni bir manyaklık dalgası halinde siz yine (Buradaki siz ifadesi nokta atışı değildir. Ben ne bileyim ne kadarsınız, kaç kişisiniz? İletinin kaynağı nettir, hedef kitlenin ucu açıktır) Orta Çağ'ın Cadı Avı sürecine parmak ısırtacak bir "adalet tecelli ettirme" döneminin mimarı olmaya namzetsiniz! Yıllar yılı (Anayasal) bir hak olan, muhalif olma, muhalefet etme olmazsa olmaz realitesini bile alıp "HAİN" kategorisine sokan... Ve uyarına öyle geldiği için kendince "Hain" ilan ettiği insanlara bedel ödeten, bunu yaparken de gerçek hainlere hazret muamelesi yapan, götürüp o hasta ruhlarına koskoca bir ülkeyi, bonusu olarak da cümlemizin geleceğini, umutlarını sunan yine bizzat siz olduğunuz için... Ve şu referandum sürecinde dahi eski reflekslerinizin tetiklemesiyle, (Yazık ki bunu hala bir propaganda şekli olarak görenler var) "Hayır" oyu verecek olanları, korkunç nitelendirmelerle tehdit edenler, edebilenler olduğunu gördükçe daralıyor insan. Umutsuzca daralıyor. Şu an, bu yazıda gazeteciliğin temel ilkelerine gerçekte ters olan ve benim de aslında hazzetmediğim bir şeyi yaparak, tabii ki, illa ki "Hayır" oyu vereceğimi ilan etmek durumundayım. Zira yazının bundan sonrasını bütüncül bir bakış açısıyla yazmak yerine bireyselleştirerek devam ettirmek farz oldu. Biz neye gidiyoruz? Referanduma! Evet nedir? Bir tercih! Peki ya hayır? O da bal gibi, kapı gibi yasal ve legal bir tercih! O vakit, kim ne hakla anayasal hakkım olan ve bana yine kanunların güvencesinde sunulan tercih kullanma hakkımı, iler tutar yanı olmayan tezlerle ve zalimce evriltebilir? Bu ülke referanduma, kimilerinin sürekli hata veren kanaatleri neticesinde "hain" ilan ettiği insanları tespit edip, mimlemek ve sonra da gününü göstermek için mi gidiyor? Yoksa halka sisteme ilişkin tercihi mi soruluyor? Hain meselesi yeterince perişanken, daha toplum "N'oluyoruz"un şokunu atlatamamışken, bir de her zamanki kadrolular devreye sokuluyor. Yok ayet, yok sure... Yok "Hayır diyen öte tarafta şu kadar yıl yanar!" Yok efendim "şehitlerin ahı söyle tutar!" Kim dedi bunu size? Kaynak kim? Yoksa siz de mi hat çektiğiniz için kesin bilgi alıyorsunuz? Ne zaman, "normalleşiyoruz galiba" diye az bir şey umutlansak, kaldığınız yerden koparıyorsunuz kayışı! Hadi biri şizoid! Hani şimdilerde, yine size rağmen ülkeyi kurtarmaya çalıştığımız "Hoca Efendiniz" var ya... Şu aralar iktidarın yeni tavrının gözüne girmek için günde 40 posta bela okuduğunuz... O'dan bahsederek soruyorum. Niye her gün beddua ettiğiniz insan gibi davranmaya çalışıyorsunuz? Aranız, ortanız, normaliniz yok mu sizin? (Ben yine kendi adıma haşa diyeyim de, sizin gibi dinden çıkmış olamayım) Hazret, özel çekilen hattan "Peygamber'le telefonla konuşuyor." Sonra dönüp çiftliğindeki ...lara "Size de hasseten selamları var" diyor. Selamı alıp göklere uçan salak! Da, buna ek olarak Hazret'in kullanılmış çorap ya da çamaşırıyla onurlandırılırsa, (zaten dünyalığı çoktan hallettikleri için) ahireti de garantilemiş olmanın idraki ve iç huzuruyla koştur koştur ülkeye dönüp, milletten gasp ettiği paralarla kurduğu görgüsüz ve şaşalı ve dibine kadar haram hayatını paylaştığı katalogtan seçme hatununa çorap ya da çamaşırla kutsandıklarını muştuluyor! Ay yeter! Yazarken bile zıvanadan çıkıyor insan! (Sahi... Hiç birinizin yatacak yeri yok. Hudutsuz temenni. Amin...) Demek istediğim ama demeye çalışırken bile dağıldığım mesele şu: Kardeşim... Algı sıkıntılı! Muhakeme zorda! Zihin pert! İman sakat! Vicdan desen, kim bilir hangi serinin dolarına çoktan yar olup gitmiş! Eeeee? Sen şimdi hem benimle birlikte FETÖ ve türevlerine söveceksin! Hem de zamanında bizatihi o yapının kullandığı argumanlarla, gerçek üstü zırvalarla, vatan sevgimi, öte taraftaki akıbetimi, ne kadar ve nasıl yanacağımı nete getireceksin! Olabilecek en kibar halimde HADDİNİZİ BİLİN demek durumundayım. Hakikaten bi normalleşin artık. Olamıyorsa da susun! *** Benden size bir tüyo: Bu ülkede, ona, buna, size ve her şeye rağmen bir şekilde ortaya yaşa erebilmiş her insan, fazlasıyla şerbetlenmiştir! Kasabanın cadısı misali davranıyor olmanızı zerre kadar kale almaz. Yalnızca sizin için üzülür. Üzüntü demişken... Benim için son derece nete gelmiş bir gözlemimi de aktarayım. Şayet bu referandum sonucunda "Hayır" çıkarsa... Bu sonuçta, buraya kadar ele aldığım zihniyetin yadsınamayacak büyüklükte payı olacaktır. Hala ama hala, büyük bir aymazlıkla ötekileştiren, rencide eden tavrınız... Çıkardığınız dandik ama bir o kadar da ahlaksız kantar! Akıl sınırlarını zorlayan yaklaşımınız ve tüm diğerleri... Kapı gibi "Hayır"cılarda ne sapmaya sebep olur ne de başka bir şeye lakin, içinizdeki "Gizli Hayırcı" oranını aklınızın alamayacağı bir biçimde tetiklemiş oluyorsunuz. Bu da, hakkaniyetli bir seçimi tercih ettiğim için daha sonra çok üzülmeyin diye "Bir dost" rumuzuyla benden size jest kabilinden gelmiş olsun.   Yazarın notu: Son günlerde, Kuddusi Okkır'ın o en ölümcül gözlerle baktığı son hali gitmiyor gözümün önünden. O yaşında, hasta yatağından kaldırılıp, ....venk! suçlamasıyla hapse tıktırılan Türkan Saylan'ın mecalsizce el salladığı o kare... Onurlarına tecavüz edildiği için intihar edenler, ecelsiz gidenler... Tek bir kere... Ama gerçekten tek bir kere, tüm samimiyetinizle pişman olabilseniz... Ve vicdanınızla yüzleşebilseniz... Ama öyle kaçamak işi değil. Gerçekten, teke tek kalarak yüzleşebilseniz... Ne siyasi tercihinden ötürü muhalif olan insanlara "hain" diye haksızlık etme ihtimaliniz kalır. Ne de anayasal hakkını kullanarak referandumdaki tavrını ortaya koyabilen insanlara zulmünüz sürebilir. Bence tam da şu sıralar, bir kez daha düşünün.
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.