Hava Durumu

Mustafa Bozbey CHP'nin Büyükşehir adayı nasıl oldu?

Yazının Giriş Tarihi: 22.01.2019 13:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2019 13:24

İşin aslına bakılacak olursa, Haber Gazetesi Sahibi Cüneyt Dizdar elinde bir tepsi baklava ile Lodos'a gelerek, "Bizim gazetede yazı yazın Özlem Hanım" dediğinde, bu nazik teklifi kabul edemeyeceğimi kendisine bildirecektim.

Bir kere vaktim yok.

Ego falan değil. Harbiden yok! (Olsa, hiç istemediğim halde nicedir ihmal ettiğim Lodos'a yazarım.)

Beni yakından tanıyanlar bilir.

"Dünya bir yana, kızlarım bir yana" mottosuyla yaşarım. Bahse konu her ne olursa olsun, bu öncelikli hal değişmez.

Üstelik bu sene kızlarım, üniversite sınavına hazırlanan lise son sınıf öğrencisi. Bu demektir ki, (yaşayanlar bilir. Benimkini ikiyle çarpın) hayat pert!

Hiç mübalağasız itiraf gelsin. Asistanları gibi, şoförleri gibi, hizmetlileri ve gece on bir otuzdan önce mutfaktan çıkmayan aşçıları gibi yaşıyorum. (Arada fena halde darlansam da) Bu durumdan asla gocunmuyorum.

Tek sorun, uykusuzluktan gittikçe vampirleşiyor olmam. Herkesler uyumaya hazırlanırken ben çoğu zaman gündeme anca vakıf olabiliyorum. Ne olmuş, ne bitmiş, epey geç bir idrakle nasipleniyorum.

Hasılı...

Hakikaten rutin yazı yazmaya vakit yok (tu.)

Diye bu nazik teklifi kabul etmeyecektim.

Taaa ki, fitne fücur bir kısım tipler beni tetikleyene kadar!

Baktım, Cüneyt Dizdar'ın Lodos'u ziyaretinde çekilmiş tek kare fotoğrafın sosyal medyada paylaşılmış hali bile bilerini bu denli darlandırıyor.

CAR CAR CAR konuşturuyor.

Bildiğiniz gaza geldim.

Ve şimdi bu ilk yazıdan itibaren seçime kadar, mevsimlik işçi misali haftada üç gün bu sütunlardayım.

Sonrası bahar, onun da arkası yaz.

Kim tutar beni?..

Dedik ve geldik ilk yazımızın ilk konusuna...

Ben derim ki, Millet İttifakı'nın Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey'le giriş yapalım mevsimlik işçi statüsündeki ilk yazıma.

Hem nereden baksan hakkıdır.

Hem de, benim bu sütunlarda yazmayı kabul etme sebebim olması hasebiyle de münasiptir.

Hadi bakalım. Allah utandırmasın...

***

Ne oldu da, Nilüfer Belediyesi'nin 20 yıllık hükümran Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, aksi yöndeki tüm canhıraş çabalara rağmen kalesinden koparılarak Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na kaydırıldı?

Üstelik düşünün ki, Nilüfer'den kopmayı Bozbey istemiyor. Çalışma arkadaşları istemiyor. Akıl verenleri istemiyor.

Nilüfer'deki bayındırlık hizmetleri arşa değen dönüşümcü müteahhit dostları desen asla istemiyor!

Eeee?..

O zaman ne oldu, nasıl oldu da Mustafa Bozbey bu kadar defansa rağmen Nilüfer'den koparıldı?

Kendisine yakın görünen çevresinin mahir çabaları sayesinde oldu her şey.

Başkanlarını sarsılmaz bir bağlıklıkla kutsayan tüm insanları tenzih ederekten, Bozbey'i bir nev-i kibar siyasi sürgün misali Nilüfer'den kopararak Büyükşehir Belediye başkan adaylığı gibi zorlu bir yarışa sürenler yine CHP'lilerdir.

Bu insanların CHP Genel Merkezi'ne gönderdiği kallavi dosyalardır.

O dosyalardaki çok vahim iddialardır. İşin fenası, o vahim iddiaların alayının da içeriği paso yolsuzluktur!

Kemal Kılıçdaroğlu kadar olmasam da, tıpkı diğer basın mensupları gibi bu iddia yüklü ihbar dosyalarının hatırı sayılır bir bölümü bana da geldi. Ben de gördüm, okudum ettim. Oradan biliyorum.

Tabii bir de, kıymetli CHP'lilerin yine Ankara'ya pas ettiği özel hayata ilişkin ihbar dosyaları var. Ki, onlar, o tür magazinel işler meslek hayatımın hiç bir döneminde umurum olmamıştır. Yine olmaz.

Kaldı ki, siyasetçilerin özel hayatları üzerinden yıpratılmaya çalışılmasından da hazzetmem.

Bana göre siyasetçiler topluma karşı sorumludur.

Kamuya karşı dürüst olmalı ve kamuya hesap vermelidir.

Ötesi, herkesin yalnızca kendisini bağlayan özel yaşamıdır. (Kime ne?)

***

Pekii...

Peş peşe gelen bu yolsuzluk iddiası dosyalarını gördükçe, okudukça CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ne düşündü? Ne dedi?

Hiç bir seferinde yanında olamadığım için bilemiyorum. Anlatılan duyumlara ne kadar itibar edilmeli? İşte onu hiç bilemiyorum.

Ve fakat, tartışmasız sonuç net.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu 20 yıllık Nillüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'i büyük bir aşkla bağlı olduğu ilçesinden aldı, hiç ama hiç istemediği halde zoraki bir şekilde Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yaptı.

(Okurlarımın affına sığınarak bu noktada biraz yükselicem) Bu anlattıklarımın baştan aşağı doğru olduğunu Bursa'daki aklı basan herkes bilir. Özellikle de meslektaşlarım bilir. Ve fakat, yazmaz, yazamaz. Ayrı konu...

Ya sonra?..

Sonrası malum...

Ankara'ya tonla ikna seferi düzenlendi. Sevenleri gitti, olmadı.

Fanları gitti, olmadı.

Hem de ne umutlarla muhtarlar gitti, olmadı.

Her birinin niyazı ortaktı.

"Yapmayın, etmeyin. Bozbey'siz bir Nilüfer düşünülemez. Hele biz hiç düşünemiyoruz" demekti.

Her bir kafile bunu ayrı ayrı dedi.

Ancak sonuç değişmedi.

Mustafa Bozbey Nilüfer'den kibarca uzaklaştırıldı!

Zira Kılıçdaroğlu'nun da bizzat Bursa'dan giden muhtarlara dediği gibi, "mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez zannedenlerle doluydu!"

En son ricacı heyet muhtarlardı.

Büyük umutlarla yola çıkmışlardı. Düşünceleri, fikirleri elbette önemliydi, kıymetliydi.

Gel gelelim, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ikna etmek kabil değildi.

O kararını, gördüğü lüzum üzerine vermişti.

Bozbey için Nilüfer defteri kapanmıştı!

Zira CHP, yarın bir gün zorda kalmamak için Nilüfer'de yeni bir sayfa açmalıydı.

Ve o yeni sayfanın mimarı da, (o günlerin şartlarında) asla ve asla Turgay Erdem değildi!

Hatta bırakın aday gösterilmesini, Genel Merkez, Turgay Erdem adını çok net bir şekilde, "olmaz!" diye çizmişti.

Sonra ne oldu?

Nasıl oldu?

...Da, Turgay Erdem yeni bir sayfa açılması istenilen Nilüfer'den "sistemin devamı" formatında Belediye Başkan adayı olarak gösterildi?..

Kim şart koştu?

Nasıl rest çekti?

Ne dedi?

***

Bu ve sürecin devamındaki gelişmeler de bir sonraki yazının konusu olsun.

Zira vaziyet, tek bir yazıda layıkıyla izah edilebilecek gibi değil.


 


 


 


 


 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.