Hava Durumu

Muhalifler değil, vatan hainleri bedel ödemeli!

Yazının Giriş Tarihi: 09.04.2018 16:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.04.2018 16:55

Bu ülkede, Osmangazi Üniversitesi'nin akademisyenleri göz göre göre, göz yuma yuma katledildi.

Yazıklar olsun...

Yüz bin kere yazıklar olsun!

Hale bakın:

15 Temmuz Darbe Kalkışması'nın ardından (Belli ki görevli olarak) Tokat'tan Eskişehir'deki Osmangazi Üniversitesi'ne geçiş yapan tescilli bir manyak...

Öğrenciliği süresince FETÖ evlerinde kalan, sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla ABD'ye giden bir manyak...

YÖK ve Üniversite Dekanlığı'nın hakkında gereğini yapamadığı bu manyak...

Sonunda dediğini, tam da dediği gibi yaptı.

Hakikaten de dört akademisyeni katletmek "bir şarjöre baktı!"

Milyon kere yazıklar olsun.

***

Bir katliam bu kadar mı göstere göstere gelir?

Bir ülkenin ilgisiz ama yetkili kurumları bu kadar mı duyarsız olur?

Bir potansiyel katil, yapacağını aynen de bu şekilde ilan ettiği katliamı yapana dek, yani gerçekten katil oluncaya dek neden o yetkili kurumlar gereğini yapmaz?

Bu adamın tehlikeli bir manyak olduğu o kadar nete getirilmişken...

Bunun ne mal olduğunu bilen akademisyenler, kendi katillerini hem üniversitenin dekanlığına, hem de YÖK'e verdikleri şikayet dilekçelerinde, "bu birgün bizi öldürecek" diye defalarca ihbar etmişken.

Neden, nasıl bir şey yapılmaz?

***

Bir kez daha hale bakın ki...

15 Temmuz sonrasında Osmangazi Üniversitesi'nde göreve başlayan ve daha ilk günden itibaren üniversitede görevli ne kadar muhalif akademisyen varsa (yaklaşık 200 kişi) hepsi hakkında, "Bu FETÖ'cüdür!" diye ihbarda bulunan bu manyağı devlet kurumları ciddiye almış.

Hem de o kadar almış ki, bu manyağın ihbar ettiği akademisyenler suçsuz, günahsız yere çok ağır bedeller ödemiş,

Kimi hapishaneye düşmüş!

Kimi Üniversite'den ihraç edilmiş!

Korkunç sonsa ortada...

Ne kadar olabiliyorsa o kadar yazıklar olsun!

***

Bu katliam olduğu günden bu yana, vaziyetin vahametini öğrendikçe ve şimdi bu yazıyı yazarken aklım hep benzer bir sürece kurban edilen, bir KHK ile devlet memurluğundan, işinden, yaşadığı şehirden edilen Sevgili dostum, benim güzel "Gakkoş"um, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası Keman Sanatçısı Filiz Özsoy ve Filiz'le aynı kaderi paylaşan, İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestra Şefi İbrahim Yazıcı'da.

Her ikisinin de tek suçları, affedilemez kabahatleri muhalif sanatçılar olmalarıydı.

Sadece ve sadece muhalif oldukları için, karanlık bir sesin iler tutar yanı olmayan ihbarına kurban edilmiş iki vatansever sanatçı...

Karanlık birilerinin kendisini ihbar etmesi sonucunda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın hakkında soruşturma başlattığını öğrendiği gün aramıştı beni Filiz.

Müfettişler hakkında ihbar olduğunu söyledikten sonra sormuşlar Filiz'e: "Sizin bir düşmanınız var mı?.."

....???

"Düşman derken?"

Kimseye düşman olmayan, düşmanlık etmeyen, hayatı boyunca bu tür duyguların yanından dahi geçmemiş bir sanatçı...

"Düşman" kavramını tahayyül etmekte dahi zorlanan bir kadın ve bir anne olarak kalakalmış.

Düşman kimdi? Zoru neydi?..

Bunu hiçbir zaman bilemedik.

Ama bu iki sanatçı hakkında gereği düşünüldü:

Her ikisi de devlet memurluğundan atıldı.

Sanki devlet düşmanıymış gibi.

Sanki vatan hainiymiş gibi.

Sanki başka hayatları kirletmiş, yok etmişler gibi "çat" diye kapının önüne konuldular!

Hani derler ya, "burnumun direği sızlıyor" diye.

Şu an, bu satırları yazarken harbiden burnumun direği sızlıyor.

***

Sonu yok mudur bu karanlık sürecin?

Masum insanların sadece ve sadece muhalif oldukları için bedel ödediği...

İşinden, mesleğinden, kentinden, eşinden, dostundan ve hatta geldiğimiz noktada canından edildiği bu sürecin bir sonu yok mu?

Olmalı.

Daha da geç olmadan, başka hayatlar da yok olmadan olmalı.

Devlet ve kurumları, muhalifle vatan haininin, muhalifle teröristin aynı şey olmadığını bilmeli!

Muhalifliğin suç olmadığını...

En fazla, "ben de sana bayılmıyorum zaten" demeyi...

Sırf muhalif diye bilim insanlarına, akademisyenlere, sanatçılara bedel ödetilmemesi gerektiğini görmeli.

Ve yine devlet, gerçek vatan hainini, gerçek teröristi...

Faraza gerçek FETÖ'cüyü çok iyi tanımalı.

Yoksa, yazık oluyor bu ülkenin dünya güzeli insanlarına...

Çok yazık oluyor.


Özlem Buğday Yağmur'un konuya ilişkin 9 Şubat 2017 tarihli "Kod Adı: Keman Yayı!" başlıklı yazısını okumak için tıklayınız.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.