HDP'nin Şok Edici Yeni Seçmen Profilini İlanımdır!

Bazen öyle gelirler bana.

Zihnim eror verince...

Geçici süreliğine de olsa, havlu atacak yer ararım.

CHP'nin önseçimi öncesiydi...

Günde 13, 14, hatta 15 saat boyunca...

Yaz, oku, konuş, dinle.

Yaz, oku, konuş, dinle.

Hedef dinle, kulis dinle, ihtimal dinle.

Atar dinle, tutar dinle...

Çoğu gün, akşamları da hız kesmeden aynen devam edince...

Tahmin ettiğim gibi su kaynattım!

O sabah bir uyandım ki...

Canım, ne siyaset, ne seçim, ne sandık...

Hiç birisini duymak istemiyor.

Elimde olsa, "s" harfini çıkarasım var alfabeden!

Öyle bir ruhsal detoks...

Öyle bir, boş lak lak ihtiyacı, ki...

Nerelere gideceğimi bilemez haldeyim.

Bir umut televizyonu açtım.

Pakize Suda bile kesmiyor.

Daha tap seviyede bir şeye ihtiyacım var.

Nasıl diyim...

Nurella arkadaşım olsun.

Programına gideyim. Kızcağızlar gelip geçsin önümüzden...

Nurella, gözlerini süzdüre süzdüre sitil falan konuşsun.

"O elbisenin altında platform topuğun ne işi var?"

Diye bahisler açılsın.

"Var mı, yok mu?" Diye tarzına baktığımız kızların yerin dibine sokulmasına müsade etmiyim ama, onlar da öyle elbisenin altına platform topuk giymesin hakikaten!

Nurella olmazsa...

Yaza Nurtop Hanım gibi giriyor olmanın derin teessürünü paylaşan bir arkadaşımla geçsin günüm.

Tüm derdimiz bu olsun.

İlik gibi kadınlarsa kahrolsun.

Falancanın, daima hayret ifadesiyle gezdiği botoksunun derdi bizi gersin.

Ama biz hiç istifimizi bozmadan, salkım saçak devam edelim.

Tam tamına böyle bir ortamdı ihtiyacım olan...

Hem de amansız bir hasretle...

***

Vesileyle...

Bu hayati ihtiyacımı karşılayabileceğine yüzde yüz emin olduğum, ennn namzet arkadaşımı aradım:

"Anacım... Kahveye geliyorum."

"Gel valla.

Geçen Face'de gördüm seni. Hem kilo almışsın, hem de çökmüşsün!"

Hey büyük Allah'ım...

Şükürler olsun.

Budur... Aradığım muhabbet budur!

Artık ne denli süratle pozisyon aldıysam.

Şak diye evrildim.

Atladım arabaya.

İçim pır pır...

Üzerime nasıl bir embesil mutluluğu sinmiş.

Açmışım, Ajda'yı son ses:

"Dert bende. Dermannn sende!"

Şakıya şakıya gittim.

***

Saat sabahın onu...

Esin, harikulade makyajına eşlik eden daimi sallantılı küpeleriyle, kadının dibi formunda karşımda.

Ben, "Esin candır" diye iç geçirirken...

O, salına salına kahveleri yaptı.

"Ohhh..." Dedim.

"Bir günlüğüne de olsa, hoş geldin janti hayat!"

***

Ve işte o anda...

Asla ve kat-a siyaset konuşmaya zerre kadar tahammülümün olmadığı, o caaaaaanım günün sabahında...

Hiç ama hiç beklemediğim ağır darbe geldi:

Ama ne gelmek...

"Özlem'cim...

Sen anlarsın bu işlerden.

Biz geçen gün, sitedeki kızlarla da konuştuk.

Bu ülkenin kurtuluşu için HDP'ye oy vermekten başka çare yok!!!"

"?!?!?!?!?!?!?!?!"

(Daha ilk yudumunu aldığım kahvenin yarısı genzime... Diğer yarısı da püskürtülmek suretiyle güzelim kadının üzerine!)

"Yuh Esin!!!"

"Kız dur, ölücen! Karşı mısın HDP'ye?"

"Yok... Öyle değil."

"Su iç, su...

Bu ay gün bendeydi. Bir de kalabalık geldiler.

Görsen... Evde ....... koymaya yer kalmadı!

Verdim Azime'ye siparişleri. Kuru patlıcan dolmaları, su börekleri... Kadınların dibi düştü!

Ekşiydi, acıydı derken konu oradan açıldı. Kız hepsi aynı şeyi diyor.

Çoluğun çocuğun geleceği için HDP'ye oy vermek şart diye..."

***

Hey büyük Allah'ım...

Bu muydu senden niyazım?

İhtiyacım olan şey bu muydu?

Bir güncük olsun, şöyle kadın kadına...

Kadın kadın muhabbet edeyim istedim.

Tek bir gün...

Ve nokta atışı tercih yaptım. Olabilecek en isabetlisinden...

Esin yaaa.

Bildiğimiz Esin!

10 yıl boyunca, 3 saniye bile siyaset konuşmadığımız o güzelim kadın...

Bana, tam 45 dakika üstelik...

Neden HDP'ye oy verilmesi gerektiğini anlattı.

***

Yaaaa... İşte böyle.

Bu emsalsiz hayal kırıklığımdan, iki kıymetli ders çıkardım.

Birincisi:

Seçim gününe kadar, tercihli kaderimdir. Çekerim.

Ve bir de: 7 Haziran, çok partili sisteme geçildiğinden bu yana ülkenin yaşayacağı tartışmasız en önemli seçimdir!

Salak salak hasletlerini bir kenara bırak!

Bu miladı iyi gözle.

Tekrarı yok bunun!!!