Hava Durumu

Eyyyy Dandik Demokratlar!

Yazının Giriş Tarihi: 06.05.2018 11:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.05.2018 11:54

Ve en nihayetinde CHP, Cumhurbaşkanı adayını Muharrem İnce olarak açıkladı.

Daha doğrusu, artık CHP'nin de bir Cumhurbaşkanı Adayı var.

Vatana, millete, seçmene hayırlı uğurlu olsun.

Pekiiii...

CHP'nin, daha doğrusu CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun başından beri aklından, yüreğinden geçen isim Muharrem İnce miydi?

Bence değildi.

Hiç değildi.

Çünkü şundan:

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı profilini tarif ederken 3 ana başlıkta topladığı kriterleri nasıl sıraladı?

CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı ekonomi bilecek dedi!

Kavgacı olmayacak dedi!

Ve bir de...

Mutlaka bir başarı hikayesi olacak!

Dedi.

Dönelim bakalım Muharrem İnce'ye...

Bu olmazsa olmaz kabilinden sayılan üç ana kriterin kaçta kaçı Muharrem İnce de mevcut?

İnce ekonomist mi?

Değil.

Elbette deneyimli bir politikacı olarak ekonomi bilgisine sahip bir isim.

Elbette, antrene edildiği taktirde meydanlarda iktidarın ekonomi politikalarını yerden yere vurabilecek bir isim.

Ama bu kriter kapsamında bakıldığında yetkin bir isim değil.

Gelelim diğer kritere...

Kılıçdaroğlu, kavgacı aday istemiyordu!

Muharrem İnce kavgacı mı?

Elbette yüzde yüz oranında, "kavgacıdır" denilemez.

Ancak aynı ben Muharrem İnce için, yüzde yüz barışcıl, ya da çok naif bir isim de diyemem.
O vakit ne derim?

Fevkalade cabbar derim.

Gerektiğinde kapışmaya hazır derim.

Ve tabii CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı olarak yaptığı o ilk konuşmadaki, "tercihim meydanlarda entelektüel bir tartışma yapmak. Ancak meydanlarda kavga edeceğiz, iftira atacağız diyorlarsa daniskasını yaparım" dediği andan itibaren, fevkalade kavgacı bir üslup da takınabileceğine eminim.

Ve geldik son kritere...

Ne demişti Kemal Kılıçdaroğlu?

"Adayımızın başarı hikayesi olacak"

Kılıçdaroğlu, son kurultayda (Yani daha üç ay önce) karşısında seçim kaybetmiş Muharrem İnce'nin hangi başarı öyküsünden ötürü aday gösterilmesini istedi?

İşte bunu gerçekten bilemiyorum.

Bu bölümü toparlayacak olursak...

Demek istediğim şu:
Bana kalırsa, daha bundan bir kaç gün önce, "eğer Abdullah Gül ittifakın Cumhurbaşkanı adayı olursa ben oyumu Recep Tayyip Erdoğan'a veririm" diye son derece protest bir çıkış yapan Muharrem İnce, başından bu yana Kemal Kılıçdaroğlu'nun aklındaki, gönlündeki isim değildi.

Görülen, görülmek zorunda kalınan lüzum üzerine, bir nevi ister istemez aday gösterildi.

Ve yine bence, bu aday tercihinde, CHP tabanındaki ve seçmen kitlesindeki ulusalcı oyların hatırı sayılır oranda İYİ Parti'ye ve bu partinin Cumhurbaşkanı Adayı Meral Akşener'e kayışının büyük payı var!

Zira, kim ne derse desin, bahsi geçen seçmen profilinde Meral Akşener'e büyük bir yönelim var.

CHP bunu mecburen müşahede etti ve içlerindeki en cabbar ulusalcıyı Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etmek zorunda kaldı.

***

Öyle ya da böyle...

Sonuçta Muharrem İnce artık CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı.

Pekii bundan sonra ne olur?

Muharrem İnce'nin adaylığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı iddia edildiği gibi çıldırtır mı?

Hayır.

Ancak, bu güne kadar epey naif, hatta soluk hatta "Ekmelettin vakası"nda olduğu gibi karikatür ayarındaki rakiplerle yarışan Erdoğan'ı ciddi ciddi darlandırır!

Ciddi ciddi yorar!

Pekii ya partisini?

Asla!

AK Parti seçmeni yine Dolce Vita tadında bir seçim süreci geçirir.

Zira AK Parti tabanında-seçmeninde de, tıpkı CHP'lilerin tüm seçimlerde Atatürk'e sarılmaları, O'ndan medet ummaları gibi tuhaf ama bir o kadar da hakikatli bir konfor hali var.

Bu partinin başta teşkilatları olmak üzere tabanı ve seçmeni, hangi seçim olursa olsun, pası liderine attıktan sonra kenara çekilmeye...

Ve lideri kazandığı vakit de, "GOOOOLLLL" diye şenlik yapmaya alıştı.

Ver pası, çekil kenara.

Nasıl olsa maç senin!

Hasılı...

Muharem İnce'nin adaylığı, CHP'yi coşturduğu kadar AK Parti teşkilatları ve seçmenini şu an için olumsuz manada çok da etkilemedi.

Ve fakat dediğim gibi.

Şu an için!

Bundan sonrasını, haliyle bundan sonrasında değerlendirmek lazım.

***

Sona yaklaşırken...

İnce'nin konuşmasıyla ilgili de bir iki kuple yorum yapayım.

Öncelikle, yıllarca "mıy mıy mıy" içi kurutulan CHP'lilere...

Aynı ruh halindeki parti seçmenine ilaç gibi geldi.

Ve daha ilk andan itibaren, "oldu bu iş" dedirtecek raddede motive etti.

Bu ne kadar önemli?

Çok... Pek çok...

"Ekmelettin Ağır Travması"na rağmen partisini terk etmemiş bir taban düşünün...

Ve yine aynı travmanın etkisiyle şoke olmasına rağmen desteklediği partiyi terk etmemiş vefalı bir seçmen düşünün...

Ve bir de, fevkalade cabbar bir siyasi olmasının yanı sıra, "ver coşkuyu" modelinin feriştahı konumundaki Muharrem İnce'nin yarattığı...

Ki, şov yeni başladığına göre, daha da yaratacağı etkiyi düşünün.

Şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki, kavruk CHP tabanı ve seçmeni, uzun yıllar sonra ilk kez bu gece mutlu ve umutlu bir uyku çekecek.

Gözünüz aydın olsun...

Eyyy Dandik Demokrat!

Buraya kadar olanı bugün yazmam gereken ortalama yazıydı.

Bundan sonrası ekstraya giriyor.

Zira, bu ekstra farzdı. Şarttı.

Benim kıymetli CHP'li okurlarım... (Kıymetlim sana söylüyorum. Dandik demokrat sen anla!)

Bakın, bir konuda anlaşalım.

Allah sizi inandırsın, ben sizin partiliniz değilim.

Hiçbir partiye üye olmadığım gibi, sizin ATA yadigârınıza da üye değilim.

Dolayısıyla, size dair olanlara...

Sizi mest eden gelişmelere...

Ya da kahredenlerde...

Ya da neyse işte ona...

Tıpkı, aynen sizin gibi, sizin kadar yaklaşmak zorunda değilim.

Çünkü ben, sizin gibi parti disiplinine, teamülüne, vesairesine tabii değilim!

Nasıl desem...

Lideriniz Kemal Kılıçdaroğlu'nun misal...

Her yaptığına meftun olmak...

Tüm politikalarını ayakta alkışlamak...

İşaret ettiği her adaya bağlılık bildirmek...

O ne yaparsa yapsın daima mest olmak zorunda değilim!

Muharrem İnce örneğinden gidelim.

Ve hadi hep beraber bana soralım:

Bence Muharrem İnce, CHP için olabilecek en iyi Cumhurbaşkanı adayı mıdır?

Hayır.

Pekii aynı Muharrem İnce, yani sizin partinizin Cumhurbaşkanı Adayı (yüksek müsaadenizle) bir seçmen olarak benim gönlümden geçen aday mıdır?

Tabii ki Hayır!!!

Ve bir kez daha Allah sizi inandırsın.

Benim bunu böyle düşünmeye.

Ve düşündüğümü ifade etmeye HAKKIM VAR!

Ve bu hakkı...

Yani yaklaşık 16 yıldır (mesleki, maddi ve manevi) bedel ödeyerek savunmayı sürdürdüğüm bu hakkı size karşı da savunacağım.

...da,

İşte bunu kendisine demokrat diyen insanlara karşı savunmak gerçekten zul geliyor.

En iyisi finalde şöyle yapalım ki, ben de kendimi iyi hissedeyim.

Hakikiler beri dursun.

Eyyyyy DANDİK DEMOKRATLAR...

Ben, düşündüğümü aynı düşündüğüm gibi ifade etme özgürlüğüme size rağmen devam edeceğim.

Sevmeyen, hazmedemeyen...

Ve bu vesileyle edepsizleşen!

Lütfen, çok rica ederim okumasın, takip etmesin!

Anlaştık???

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.