Hava Durumu

Caaaaart Kabataş... Bir de Can Ulusoy Meselesi!

Yazının Giriş Tarihi: 06.03.2015 11:34
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.03.2015 11:34

Eskiden...

Olmayacak bir iş yapıldığı vakit...

Misal, bir çam devrildiğinde...

Fena bir halt edildiğinde...

Hani rezil rüsva olmak adına...

Ya da olunduğunda...

Önce alabildiğine yerin dibine geçilir. Ardından da vaziyet unutulsun diye dualar edilirdi.

Şimdilerde bu teammül de değişmiş.

(Allah sizi n'aapsın?) Bakınız şu yandaş medyanın işine ki...

 13'ü birden, sen kalk...

"Diliniz KABA

Yüreğiniz TAŞ"

Ortak başlığıyla (Ne güzel unutcaktık halbuki) Kabataş histerisini yeniden tedavüle sokan bir yazı yaz.

Yaz ki, karikatürize ol.

caartt--

Ol ki, lokum gibi kulisleri yazmak varken, özene bezene takındığım tüm ciddiyetim yalan olsun, gülmekten ne hallere geleyim, çenelerim ağrısın.

Yahu bu ne hal?

Bunu niye yapıyorsunuz hem kendinize, hem bize?

Eskiden ne güzel, mahcup olmak, sonra da susup oturmak diye bir kavram vardı. (Bakınız yazı fantastik boyut kazanmasın diye, bir daha insan içine çıkamamaklara falan girmedim.)

Yemeden içmeden kesilinirdi.

Dünya üzerinize üzerinize gelirdi.

Herkes dalga geçiyor diye, hayatla olan bağlar hiç değilse bir süre asgariye çekilirdi...

Nerdeeee?

Bunlar tekrar tekrar hatırlatıp, gözümüze gözümüze sokuyor.

Neymiş?

Dilimiz kabaymış!

Neymiş?

Yüreğimiz taşmış!

Şeytan (Diyor ki babında...) sufle veriyor bir yandan!

Yap kafiyeni en sıkısından, yaz gitsin!

Diye...

Yahu, sen kalkacaksın, insanlık ve basın tarihinin en histerik hikayesini .....den uyduracaksın!

Yetmeyecek.

Yalanın 50 tonunu! Uydururken...

Bir de zırıl zırıl, detay detay dolanacaksın piyasada...

Verdiğin ifadedeki hayal gücüne ek olarak, başka başka şeyler (!) dudak uçuklatacak! (O nasıl bir vizyondur? Nerede kazanılmış, hangi koşullarda o denli semirtilmiştir?)

Senin ....den uydurduğun iftiraya eşlik eden kimileri de, yine ....den yazacak, "İzledim. Çok fena, çoooook!"

Diye cümlemizi kanırtacak!

Tayfan salya sümük yazılar yazacak. (Pardon, hıçkırıktan sarsıla sarsıla mıydı neydi? Öyle bir şey işte.)

Vaziyet ortaya çıkınca sizin cenahtan kimsecikler kepaze olmayacak.

Yine biz utanacağız alayınızın adına. (İyi mi?)

Tam Eyüp sabrına istinaden unutmaya meyledeceğiz ki, bir de ne görelim?

Sizin cephe yine coşmuş!

Yok, diliniz KABA

Yok, yüreğiniz TAŞ

Sizi, kim bilir kaçıncıya, bildiği gibi yapsın diye Rab'bime havale ediyor...

Bir başka meseleye geçiyorum.

Herkes Haddini Hududunu Bilecek Can Ulusoy!

Anlaşılan o ki, CHP'yi karıştıran kitapçık krizi, birilerinin de kafasını fena halde karıştırmış!

Hem de öyle karıştırmış ki, hadler aşılmış, kimileri destursuz konuşamayacağı kelimeleri sarf edecek hale gelmiş!

Bak şimdi, CHP İl Yönetim Kurulu Üyesi Can Ulusoy!

Kitapçık basım işini yakın takibe aldık diye, sen niye bu denli celallendin, niye bu denli had aşımına girdin?

Sana, bir gazeteciye hakaret etme-edebilme-buna cüret edebilme yetkisini kim verdi?

Mevzu ya da dert ne?

Ne iş?..

20 yıllık meslek yaşantımda, deve dikeni gibi adamlara dahi senin bana ettiğin o (Hadsiz) kelimeyi söyletmemiş bir gazeteci olarak...

Şimdi bu kitapçık işini çok daha fazla merak etmeye başladığımı...

Bu meselenin sizi neden üslubunuzu bozacak raddelere getirdiğini?

Üstelik de bir gazeteciye hakaret edebilecek kadar kendinizi niye şaşırdığınızı (Bak şu Allah'ın işine ki) harbiden esaslı merak etmeye başladım?

Bila bedel hizmet vereceği son dakika itibarıyla müjdelenen kurumları...

İnsanlık adına, sırf jest olsun diye beleş olarak verilecek hizmetlerin alayını...

Fena halde merak eder oldum.

Ya da şöyle yapalım.

Hani siyaset kirli, ahlaksız felan diyoruz ya hep beraber...

Hani car car car ederken, mangallarda kül kalmıyor ya...

Açıktan gidin, alabildiğine şeffaf olun.

Önce, şu alicenap firmaların adlarını CHP kamuoyuna bahşedin...

Sonra, çıkardığınız maliyeti...

Sonra size sunulan teklifleri...

Hak edişi, gideni, kalanı, elde kalanla nelerin yapıldığını, yapılacağını...

Çıkın partinizin kamuoyunda teeek tek paylaşın.

Biz de, geç de olsa hepsiyle iftihar edelim!

Hem iftihar edelim. Hem de, her birinden 2 bin lira istediğiniz aday adaylarınız bilsin bu para nereye gidecek?

Maliyet nedir?

Partiye kalan nedir?

Bilsin ki, onlar da kimseciklerin günahını almasın. (yok yere...)

***

Bir de, aklıma gelmişken...

20 yıllık meslek yaşamımda hiç kimse bana, senin cüretkarlığınla hakaret edemedi.

Değil sen, feriştahın gelse izin vermem.

Hele ki, böyle alengirli işlere ilişkin iddialar dönerken ortalıkta...

Daha tüm duyumları-iddiaları (İspata mecbur olduğu için) henüz tam anlamıyla yazmamışken!

Akçeli işleri sorup soruşturduğumuz için edebini bozana hiç vermem!

Üzerine bir de, işkillenir daha fena takip ederim.

***

Bu arada, aklıma gelmişken...

Hani sen bana hakaret etmeye cüret ettiğinde!!!

Sana ayıp bir şey dedim ya...

Düşündüm de, kesmedi.

Misliyle gelsin!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.