Hava Durumu

Bu tavır meslektaşlarıma reva değildir

Yazının Giriş Tarihi: 27.06.2016 19:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.06.2016 19:37

 A Gazete Yazarı Eşref Abi'nin (Ali Eşref Uzundere) o büyük ayıbı konu eden yazısını okuduğum andan itibaren moralim yerle yeksan oldu.



Şöyle ki:

Birlik Vakfı Bursa Şubesi, Hüdavendigar İmarethanesi'nde, İçişleri Bakanı, Meclis Başkanı, Vali, belediye başkanları ve AK Partili yöneticilerin katıldığı bir iftar yemeği düzenlemiş.

Bu arada, iftar yemeği imarethane bahçesinde düzenlenmişken, seçilen mekanın sözlük anlamını da verelim.

İmarethane: Osmanlı'nın, yoksul insanlara yardım edilsin diye oluşturduğu hayır kurumlarına verilen isimdir.

Bu kıymetli bilgiyi de paylaştıktan sonra, Eşref Abi'nin yazısından devamla detaya girelim.

Vakfın Bursa Şubesi, normal koşullarda böyle iftar falan verdiğinde basın çağırmazmış. Prensipleri böyleymiş. İstemezlermiş.

Lakin, o akşamki iftarlarına devlet erkanına ek olarak çok sayıda siyasetçi katılınca zahir, haber edilsin, bilinsin, yayılsın diye (kerhen) basın mensupları da çağırılmış.

Dikkat buyurun: KERHEN!

Yalnız basın mensupları, oradaki büyük ayıpla karşılaşana kadar, kerhen davet edildiklerini bilmiyormuş.

Dahası, böyle bir şeyi akıllarının ucundan dahi geçirmedikleri için, aç ve susuz geçirdikleri 18 saatin ardından o iftara, hem çalışmak, hem de oruç açmak üzere gitmişler.

İddia odur ki, vakfın imarethanede verdiği iftardaki ilk büyük ayıp, basın emekçilerine herkesin oruç açacağı bahçede-bölümde yer verilmemesiyle yapılmış.

Vaziyet karşısında hem çok üzülen, hem de yerden göğe kadar haklı olarak sinirlenen Eşref Abi de, gidip yetkililere bu yaptıklarının şık olmadığını son derece şık bir şekilde izah etmiş.

Eşref Abi'nin aldığı yanıt malum.

Biz zaten sizi kerhen çağırdık!

Buna rağmen, "ya sabır..." Diyerek iftarı bekleyen basın emekçileri ikinci bir şokla karşılaşmış.

Bir görevli, yemek dağıtımı yapan bir diğer görevliyi uyarmış:

"Yemek servisine uzaklardan başlayın!!!"

Öyle de yapılmış.

Önce gönül rızasıyla davet edilenler oruç açmış. Kerhen çağırılan gazetecilerse, Titanik'in ikinci sınıf yolcuları gibi, aç, susuz ve yorgun... Kendilerine ayrılan masaya servis yapılmasını beklemiş.

Ancak, o iftarda vakitlice oruç açmak basın çalışanlarına nasip olmamış.

Zira daha onların masaya servis yapılmadan, orucunu açan protokol üyeleri konuşma yapmaya başlamış.

Onlar orada aynı zamanda hala mesai yapan fikir işçileri olduğu için, başlamışlar protokolün konuşmalarını yazmaya, kayıt altına almaya, yani çalışmaya...

Aslında, sahur ve iftar arasındaki süre herkes için eşitmiş!

O bahçedeki herkes aynı zaman diliminde aç ve susuz kalmış!

Gel gelelim, o akşam, o imarethane bahçesindeki iftarda, basın emekçilerinin oruçlu olduğu süre 19-20 saate uzatmış!

Yetmemiş, yanına da bir gönül ve gurur yarası eklenmiş!

***

Biz meslekte tıfıldık, Eşref Abi, Eşref Abi'ydi...

Büyüğümüzdü.

Ve şimdi bir kere daha bize abilik yaparak ve yol göstererek dedi ki:

Bu kentin basın emekçilerine karşı çok büyük bir ayıp yapıldı. Benden aktarması. Devamını siz getirin.

Emir telakki ederek diyorum ki:

Orada olan tüm meslektaşlarım adına çok ama çok üzgünüm.

Ve fakat, çuvaldız mecburen yine bize gelsin.

Daha en başında, gazetecilere ikinci sınıf vatandaş muamelesi reva görüldüğü an o iftar terk edilmezse...

"Sen koskoca Bakan'ın, Meclis Başkanı'nın katıldığı bir iftarı, hem de böyle bir gerekçeyle nasıl terk edersin?" Diyen, gazete yöneticisi ve patronların zihniyeti değişmezse...

Ve ne yazık ki bazı meslektaşlarımız, masa masa, iftar iftar gezmeyi aktif gazetecilik sanmaya devam ederse...

Meslek onurumuzu koruyabilmek için tek bir adım dahi atamayız.

Yazarın vakıf yöneticilerine hitaben notu:

O vakfın Bursa'daki yöneticileri bu durumdan ne oranda haberdardır bilemiyorum.

Ve fakat Eşref Abi'nin yazdığı yazıyla haberdar olduğunuz umuduyla diyorum ki...

Sizlerin yerinde olsam, "kerhen" çağırıldıkları ifade edilen basın emekçilerine, "sehven" yapıldığını umduğum bu ayıbı telafi ederim.

İftarla, yemekle değil.

Sözle, özürle...

Mesele yemek değil.

18 saat aç ve susuz çalışan, 19. saate de dayanır.

Ama sebep olunan bu gönül yarası ağırdır ve asla reva değildir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.