Hava Durumu

Beni benden alan soru: "Sayın Vekilim, Kürt müsünüz, yoksa Arap mı?"

Yazının Giriş Tarihi: 07.06.2018 18:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.06.2018 18:58

Aslında prensip olarak iftar davetlerine katılmam.

Bunun en birinci sebebi de, yıllar önce (Olay'da yazarken mecburen gittiğim) ultra ultra lüks bir Valilik iftarında gördüğüm o inanılmaz şaşalı sofraya (ki o şaşa nazarımda hem görgüsüzlük hem de israftır!) kahredişimdir.

Bir diğer sebebi de, "11 Ayın Sultanı Ramazan" süresince iftar davetlerine iştirak etmekten tek bir gün dahi evinde iftar açmaya vakit bulamayan bir kısım çok ama çok fedakar (!) meslektaşımın bende yarattığı hissiyattır. (İnsan evini barkını, çoluğunu çocuğunu, onlarla bir masaya oturmayı hiç mi özlemez? Hiç mi tercih etmez be kardeşim? Şahsen ben, 30 gün süresince her akşam siyasi tayfayla yemek yesem içimdeki şarkı biter, hayata küserim.)

Neyse...

İşte, bunlar ve üzerine ilave edebileceğim milyonlarca sebepten ötürü, nazik iftar davetlerini yine nazikçe reddedenlerdenim.

İlaveten...

Oruç tutuyormuş gibi yapanlardan hiç hazzetmediğim gibi öyle davranmayı da kendime asla yakıştırmam.

Yanı sıra...

Çıkıntı tipler gibi oruç tutmadığımı lanse etmek için lüzumsuz bir çaba içerisine de girmem.

Hoş girmeye kalksam da fark etmez.

Kat-i suratte beceremez, daha çorbadan ilk yudumumu alır almaz:

"Hele şu pidelerden bir kaç tane göndersenize buraya, öğlen yemeği de yemedim. Fena dalıcam!"

Deyiverir...

17 saat aç kalan insanların yanında hatırı sayılır çam deviririm.

***

Bu Ramazan'ın tek istisnası Osmangazi Belediyesi'nin verdiği basın iftarı oldu.

Bir tek ona katıldık...

Her zamanki gezenti iftar kadrosu tabii ki yerlerini almıştı.

Oruç tutananı da oradaydı, tutmayıp tutuyormuş gibi yapma konusunda fevkalade mahir olanı da...

Derken...

Bizim masaya Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ve AK Parti Bursa İkinci Bölge Beşinci Sıra Milletvekili Adayı Müfit Aydın gelip oturdu.

Öyle olunca masa ister istemez, "Nasıl görüyorsunuz seçim sürecini?"

Ya da, "Sizce hangi parti ne kadar oy alır Sayın Vekilim?" sorularıyla taçlandı.

Müfit Aydın tahmini seçim sonucunu açıkladı:

AK Parti: Yüzde 55

CHP       : Yüzde 23-24

İYİ Parti : Yüzde 12-13

HDP       : Baraj altı.

İlaveten...

Partisinin Bursa'dan en az 12 vekil çıkaracağını söyledi.

Tam bu tahminlerin üzerine yorum yaparken ne güzel, bazı meslektaşlarım Müfit Aydın'a, "siz şimdi Kürt müsünüz, yoksa Arap mı?" diye sorunca...

Yani bu durum merak edilince...

Ve durumun meğersem, AK Parti tabanı ve seçmeni nezdinde çok merak edildiği vurgulanınca büyük bir samimiyetle darlandım.

Buradan gerisini, benim bilgi sahibi olmadığım bu merak üzerine soru soran meslektaşlarımı tenzih ederek...

Bizzat merak sahiplerine gelsin diye yazıyorum:

Sahiden de nasıl meraklardır bunlar?

Kimler niye merak eder?

...De, "Kürt müsünüz, yoksa Arap mı?" diye toplumu aydınlatmak için soru gelir.

Kürt olunca tam olarak ne değişir?

Arap olsa n'olur?

Hepsi olsa, hiçbiri olsa...

Ne olursa olsa...

***

Mesela ben seçilebilecek sıradaki istisnasız tüm adaylarla ilgili, köken, vs gibi ilkel bilgiler zerre kadar umuramda olmaksızın çok başka şeyleri merak ediyorum.

Gerçekten toplum için çalışır mı?

Partisi ya da kendisi için değil de, hakikaten toplum için çalışır mı?

O adayın Meclis'e gidecek olması kendisine ya da partisine getireceği yararın dışında gerçek anlamda bir işe yarar mı?

Partizanlık yapar mı?

Kendisinden olmayanı dışlar, hatta üzerinde tepinir mi?

Gerçekten adil ve hakkaniyetli olur mu?

Yoksa kendisine mi çalışır?

Çalar mı?

Hortumlar mı?

İş takibi yapar mı?

Yapmaz mı?

Irkını, soyunu sopunu zerre kadar düşünmeksizin bunları merak eder, bunları merak etmek dururken, genetik vaziyetin peşine düşme işine girişenleri asla ama asla anlamam!

O akşam, o iftarda da anlamadım netekim...

Sorular karşısında öyle mel mel bakakaldım.

İnsan bir diğerinin...

Bir Milletvekili Adayının, tam olarak orijinini niye ve nasıl ciddi ciddi merak edebilir?

Alacağı bilgiden nasıl bir çıkarım yapar?

Hayal kırıklığı mı?

Asgari müşterekte buluşma keyfi mi?

Aidiyet coşkusu mu?

İftihar mı?

Hazan mı?

Yenmişlik mi? Yenilmişlik mi?

Hangisi?..

Hakikaten ve büyük bir samiyetle anlamıyorum, anlayamayacağım.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.